Devlet Bahçeli, MHP’yi sokaktan meşru zemine çeken siyasetçidir. Bahçeli’nin aklımselim sahibi çizgisi ülkemizin son yıllarındaki normalleşmesine etkin şekilde katkıda bulundu.

Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyen meşru olmayan direnişin bertaraf edilmesini sağlayan lider de hiç şüphesiz Bahçeli’ydi. Kendisinin son yıllarda ülkemiz demokrasisinin gelişmesine olumlu katkılarda bulunduğu bir gerçek.

Bununla birlikte son çıkışını anlamakta büyük zorluk çekiyorum. Katkısı olması gereken bir alanda, bu kadar sert ve gerilim yaratıcı bir üslupla konuşmasını anlamlandırmak kolay değil. Bahçeli neye ve kime kızıyor? Biz bir grup gazeteciye kızıyorsa, o kadar da önemli sayılmayabilir. Kendisinden farklı düşündüğümüzü görüp, İçişleri Bakanı’nın bizimle görüşmesine kızıyor olma olasılığı da var. Eğer öyleyse yine bize bir haksızlık söz konusu ama onu da sineye çekebiliriz.

Çünkü bizler, bize yapılan bir çağrı nedeniyle o toplantıya katıldık. Her yerde söylediğimiz düşüncelerimizi Polis Akademisi’nde düzenlenen görüşmede sansürsüz olarak İçişleri Bakanı’nın önünde dile getirdik. Ortada gizli saklı bir şey yok. Hükümet, Kürt sorununun çözümü için bazı adımlar atmak istiyor ve bu amaçla yapacağı bir dizi görüşmenin içine bizleri de kattı. Nitekim bir gün sonra da bakan İstanbul’daki bazı yazar ve akademisyenlerle görüştü. Muhtemelen önümüzdeki günlerde başka görüşmeler de yapılacak.

Biz o görüşmede farklı düşünceleri olan akademisyenlerin ve gazetecilerin de bu sürece dahil edilmeleri gerektiğini dile getirdik. Böylesine netameli ve zor bir sorunun çözülmesi için geniş bir mutabakat gerektiği ortada. İçişleri Bakanı da toplantının sonunda yaptığı kısa değerlendirmede geniş bir mutabakat zemini arayacaklarını ifade etti.

***

Bahçeli neden bu kadar öfkeli? İki yıl sonra yapılacak seçimlere mi hazırlanıyor? Kürt sorununun yaratacağı gerginlikten oy çıkaracağını mı düşünüyor? Hükümetin çözüm konusunda ne yapacağı henüz netleşmiş değil. Bu nedenle gösterilen tepkinin ortaya çıkması muhtemel yol haritasına mı olduğunu sorduğumuzda da makul bir cevap bulamıyoruz. Çünkü henüz ortada bizim bildiğimiz bir yol haritası yok.

Kürt sorununun çözümü, artık kaçınılmaz bir gerçeklik olarak Türkiye’nin önünde duruyor. Şimdiye kadar bu sorunun silahla çözüleceğini düşünenler, iddia edenler etkiliydiler, neredeyse her zaman onların dedikleri oldu, neredeyse her zaman gelişmeleri onlar belirlediler. Geldiğimiz nokta ortada. Başarısızlık açık.

Devlet Bahçeli, ‘eşkiyayı silahla bitiririz’ demeye devam ediyor. Bunun gerçekçi olmadığını, bizzat silahlı müdahaleyi yapan asker bile itiraf ederken, Devlet Bahçeli'nin sergilediği tutum oldukça irrasyonel gözüküyor. Asıl bu tutumun bölünme tehdidini artıracağı, ‘üniter devlet’ formülünü tehlikeye sokacak sonuçlar doğuracağı iyice netlik kazandı.

Barış yerine çözümsüzlükten bir rant elde etmek konusunda böylesine ısrarcı davranmak Türkiye’nin çıkarlarına aykırı bir tutum. Bu ısrar Bahçeli’nin kendi siyasi hedeflerine de aykırı. Normal olan, Bahçeli’nin de ‘çözüm’e katkı sağlayacak, Türkiye’nin bu sorunu birlik içinde halletmesine yardımcı olacak bir yerde durması olurdu. Kürtlerin ve Türklerin yeni bir sinerji ile, daha demokrat, daha zengin daha yaşanılır bir Türkiye yaratmaları mümkün. Süreç iyi yönetilirse Türkiye prangalarından kurtulabilir, bölgenin ve dünyanın etkili ülkelerinden birisi haline dönüşebilir. Bahçeli böyle bir Türkiye’yi istemez mi? Böyle bir Türkiye’nin oluşumuna engel olmaktan maddi ya da manevi ne gibi bir çıkar umabilir ki?

***

Bahçeli’nin öfkeli ve iç gerginlik yaratmaya yol açabilecek konuşmalarını izlerken, neden böyle davrandığını kendi kendime anlamaya çalıştım. İçişleri Bakanı’yla görüşen bizleri ‘12 kötü adam’ olarak suçlamasını, anlamaya çalıştım.

Biz ne yazıp çizdiysek Bakan’a da onları söyledik. Kim olduğumuz ne istediğimiz belli. ‘Kürt sorunu’nun çözülmesini istiyoruz. Bir insanımızın bile bu nedenle artık yaşamını yitirmemesini arzu ediyoruz. Kürdüyle, Türküyle insanlarımızın barış içinde, daha zengin ve daha gelişmiş bir ülkede yaşamasını istiyoruz.

Geleceğimiz açısından, kaygılarımızı ve düşüncelerimizi Devlet Bahçeli’ye de anlatmak isterim.

RADİKAL