1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Badem Gözlü Ramazan el-Buti!
Badem Gözlü Ramazan el-Buti!

Badem Gözlü Ramazan el-Buti!

Beşşar rejiminin sarıklı şebbihasının ardından sarfedilen bazı sözleri politik basiretsizliğin mi, yoksa itikadi bir karmaşanın tezahürleri olarak mı okumalı?

24 Mart 2013 Pazar 17:17A+A-

Haksöz-Haber

21 Mart günü Şam’da ders verdiği camide öldürülen Said Ramazan el-Buti’nin ardından kimi İslami çevrelerin sergilediği tutumlar bu kadar da olmaz dedirtir boyutlarda.

Şüphesiz Buti’nin nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğüne ilişkin belirsizliklerin kafa karıştırması normal. Olağan şüphelilerin “biz yapmadık” açıklamasının ardından gözlerin ister istemez rejime dönmesi de beklenebilir bir şey. Gerçekten de bu aşağılık rejim her türlü şeytani eyleme imza atabilir. Bu bağlamda şu veya bu nedenle kendisine yakın isimlerin öldürülmesi üzerinden bir şeyler planlamış da olabilir. Ne var ki bunlar şimdilik sadece tahmin.

Bir de gerçekler var. Ramazan el-Buti denilen kişi canla başla rejime çalışan, son iki yıldır katliamcı kimliği tüm dünyayı ürkütme boyutlarına varmış olmasına rağmen Baas zulmüne sadakatini sürdürmüş bir isim. Öyle ki Esed’i ululemr olarak tavsif etmiş, rejimini korumak için savaşmayı farz-ı ayn ilan etmiş, yetmemiş, dilini Beşşar’ın cani ordusunu sahabeye benzetme rezilliğine bulaştırmış bir kirli şahıs!  

Böylesi rezil bir profili bulunan bir ismin ardından sarfedilen sözler bu açıdan çok çarpıcı.

Öncelikle belirtelim ki, İslam alimi sıfatıyla tanınan bir kişinin zulme batmış bir şekilde bu dünyadan göç etmesini istemez, tövbe etmiş olmasını ve ömrünün son günlerinde günahtan uzaklaşma çabası içinde olmasını umardık. Ama doğrusu “kaçacaktı, rejim tarafından katledildi” iddiasının pek bir tutarlılık taşımadığı çok açık. Bunlar rejimin mücrimliğini vurgulama saikiyle söylenmiş temenniler olmaktan öteye gitmiyor. Öte yandan bu tür iddiaların, spekülasyonların kirli bir kişiyi aklama çabasına dönmesi ise kabul edilebilecek bir şey olmasa gerek. Bu noktada Akit gazetesinin (23 Mart) Buti’nin öldürülmesinin ardında rejimin olduğu iddiasından hareketle bu saray hocasını şehit ilan etmesi çok büyük bir yanlış. Bu kadar günaha, zulme batmış bir kişiyi ne yapsanız aklayamazsınız! 

Zaman gazetesinin (24 Mart) “Suriyeli alim el-Buti ebediyete uğurlandı” manşeti de kafa karışıklığını yansıtan bir başka örnek.

Bu tür örnekler arasında Yeni Şafak’ta Salih Tuna’nın yazısının (23 Mart) sonuna düştüğü not da dikkat çekici. Üzüntüsünü şöyle ifade etmiş: “çağımızın en büyük İslam âlimlerinden (aslen Cizre'li bir Kürt olan) Ramazan el- Buti'yi kaybettik… Gençlik yıllarımızda elimizden düşürmediğimiz 'Fıkhu's Siyre'nin müellifiydi. Siyer konusunda okuduğum en müthiş kitaplardan biriydi. Allah rahmet eylesin.”

Buti’nin ölümüyle ilgili iki ihtimal var: Onu ya muhalif bir grup, ya da rejim öldürmüştür. Rejim bir komplo girişimiyle öldürdüyse bu eylem rejimin caniliği gösterir ama asla Buti’nin muteber bir kişi olduğunu göstermez. Dolayısıyla şehit ilan etmek, ardından övücü sözler sarfetmek ayıptır. Yok eğer muhalif bir grup öldürdüyse, eylemin gerçekleştirilme tarzı kınanabilir. Camide gerçekleştirilmesi, onunla birlikte çok sayıda kişinin de öldürülmesi elbette yanlıştır ama bu yanlışlar asla Buti’yi arkasından gözyaşı dökülebilecek bir konuma oturtmaz.

Öncesini bir yana bırakalım, tam iki yıldır cani, barbar bir katliam şebekesinin fetvacıbaşısı rolünü üstlenmiş bir kişiyi İslam alimi sıfatıyla taltif etmek, ardından göz yaşı dökmek, hele hele rahmet dilemek ne İslam’a sığa; ne de akılla, vicdanla bağdaşır. Zaten Rabbül Alemin de asla zalimlere hidayet etmez!

 

HABERE YORUM KAT

55 Yorum
  • Halil / 04 Nisan 2013 12:02

    Her zaman aynı şey oluyor. Birileri kendi eleştirilerini ilmi, vahyi hakikatler olarak görürken, kendilerine yönelik eleştirileri hakaret sınıfına sokuyorlar. Adalet rumuzuyla yazan kişi bence sağlıklı düşünme yeteneğini yitirmiş birisi. Böyle olmasaydı, Buti meselesini Haksöz\'e saldırı vesilesi yapmazdı. Mantığı sakat, tavrı sorunlu. Savaşta hedefini şaşırmış ok en az düşman kılıcı kadar tehlikelidir. Bu site çok uzun zamandır Suriyeli müminlerin dertlerini gündemleştirme derdinde. Birileri de siteye kafayı takmış. Siz tutarsızsınız, bize gelince biz çok tutarlıyız mealinde sözler sarfediyorlar ama kim olduklarını bile söylemiyorlar. Rumuzla yazıyor ve 'biz' diyorlar. Kimsiniz kardeşim siz? ne iş yaparsınız? Hangi hayra öncülük eder veya katkıda bulunursunuz? Adalet rumuzundan yola çıkıp sizi tanımamız mümkün olamayacağına göre neden \'bize soracak olursanız \' diye bir cümle kullanıyorsunuz. Kimsenin size bir şey sorduğu yok, kendi kendinize gelin güvey olmayın. İyisi mi siz oturun dün Haksözün, bugün Suriyeli devrimcilerin, yarın başka müslümanların açığını arayın, eleştirmeye müsait bir eksiğini gediğini kollayın ve bulduğunuzda da hiç durmayın mührü vurun. Size bu yakışır!

    Yanıtla (0) (0)
  • Said / 03 Nisan 2013 16:51

    Adalet rumuzlu kardeşimin görüşlerini paylaşarak, ... yorumculara ilmi hakikatler:

    Nisa 136 da imanına şirk bulaştıranların güven ve hidayet üzere olmadıkları, dalalete saptıkları bildirilir. Bu sebeple, şirk sistemlerinde, ikrah olmaksızın şirk ilklerine bağlılık sözü veren, şirk ilkelerine göre parti kurup, şirk ilkelerine göre ve vahyi dışlayarak hükmedenler, ulusalcılar, laikler, on binlerce masum Müslüman ve Kürt halkını katleden, yüz binlercesine zindanlarda zulmeden, milyonlarcasının İslami hayatı yaşamasını engelleyerek laik bir hayat tarzını dayatan ve halen devam eden taguti sistemi ve devleti benimseyenler imanlarına şirk bulaştıranlar olarak muamele görürler. Bunlar için rahmet ve mağfiret dilenmesi yasaklanmıştır.

    Ramazan el-Buti ile bunların farkı, onun halen katliam yapan bir taguti sisteme destek vermesi, diğerlerinin ise geçmişte aynı katliamları halkına reva görmüş, halen de batıl laik bir sistemi ve şirk anayasa ve yasalarını Müslüman halka dayatan taguti devlete sahip çıkan ve halkı Allah’ın hükümleriyle değil de bu şirk yaslarıyla yönetmeyi sürdüren kadrolar olmasıdır. Üstelik bu tür siyasi liderlerin bunca katliamı ve baskıyı ikame etmiş bulunan silahlı bürokrasiye, bütün generallerin kendisiyle aynı “… görüş” sahip değerler olduğunu söyleyerek sahip çıkması da, Buti ile aynı konuma düşmelerinin bir başka göstergesidir.

    Ayrıca yukarıdaki ve aşağıdaki ayetler gereğince Buti’ye rahmet ve mağfiret dilenmez derken, sizler de onu ve ona rahmet dileyenleri “tekfir” etmiş olmuyor musunuz? Buti “ehli kıble” değil mi? Hani ehli kıble tekfir edilmezdi? İşte cehalet ve Kur’an’dan habersiz olmak böyle çelişkileri fark edemez hale sokar insanı. adalet rumuzlu kardeş gibi adaletle Allah'ın ayetlerini esas alanlar, muhataplar arasında çifte standart uygulamadan iki muhataba da mağfiret dilemezler.

    Tevbe

    113- “Kendilerine onların gerçekten ateşin halkı oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- şirk koşanlar için bağışlanma (mağfiret) dilemeleri, Peygambere ve iman edenlere yakışmaz."

    Yanıtla (0) (0)
  • Adalet / 03 Nisan 2013 14:44

    İçinde hakaret olmayan nice yorumu, sırf çelişkilerinizi ve yanlışlarınızı hatırlatıp kardeşçe ıslaha davet ettiği için onaylamayan editör, kendi yanlışlarına ve çelişkilerini hak zanneden yandaşların hakaret içeren yorumlarına ise hiç bekletmeden onay veriyor.

    Bilinmeli ki, bu dünyanın hesaplarıyla içine düştüğünüz bu durumun ahirette hesabı sorulacaktır. Sağken kör kabul ettiğiniz ve ölünce badem gözlü ilan ettiğiniz nicelerini Allah bilmekte ve ilahi kayda geçmektedir. Dünya hesaplarına dayalı bir tercihle, pragmatizm gereği ya da kafa karışıklığı yahut da duygusallıklarla ortaya koyduğunuz vahye aykırı davranışlarınızdan dolayı sizi Allah için uyaranlara, hakkı, hakikati hatırlatanlara kapılara kapatıp, sadece yandaşlara, yanlışlarınızı teşvik edenlere, yani kendilerinin ve sizin ahiretinize zarar veren söylemlere alan açarsanız kendi ahiretinize zarar verirsiniz. ne olur bu gidişi fark edip, ıslah çabalarınızı öne çıkarınız.

    Sayın editöre soruyorum, iki yorumda yer alan, bir başka yorumcuya yönelik şu hakaret sözleri onay kriterlerinize uyuyor mu:

    "Lanet olsun", "zalim", "bağnaz", "vahşi", "Erbakan ve Yazıcıoğlunun ayağının tozu olamayacak kişi"...

    Bu söylemlere onay veren editöre ve ona sessiz kalan abilerine hakkımı helal etmiyorum. vahyi ölçüleri dışlayarak dünyevi hesaplarla bu dünyada yapılanların ahirette hesabının sorulacağını bir daha hatırlatıyorum.

    Hakaret eden iki yorumcuyu ise Allah'a havale ediyorum. Buna rağmen , Kur'an'ın ölçülerinden habersiz ve yazılanların hangi anlama geldiğini bile anlamaktan uzak bir yapıda olduklarını görerek, merhametle hidayet duası yapıyor, söylediklerimizi anlayıp fark edebilecek bir bilince, vahyi ölçülerden haberdar bir niteliğe ulaşmaları temennisinde bulunuyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Halil / 03 Nisan 2013 12:42

    Erbakan ve Yazıcıoğlu ile ilgili Özgür-Der'in açıklamalarını gündeme getirerek Buti tartışması üzerinden tutarsızlık ithamında bulunmak adaletse, böyle bir adalet İslamın adaleti olamaz.
    Bunu yazan kişi Suriye'de iki yılda katledilen, işkence edilen, ırzına geçilen onbinlerce müslümanla ilgili acaba içinde hiçbir acı duymuyor mu?
    Duymuş olsaydı kesinlikle bu tartışma üzerinden tutarsızlık ithamında bulunmaz, Esed katiliyle Erbakan'ı ve Yazıcıoğlu'nu eşitlemek gibi bir zalimliğe; Buti tartışmasını Özgürder tartışmasına tebdil etmek gibi bir ölçüsüzlüğe, düşmanlığa yeltenmezdi.
    Bunu yazan kişi bence sahip olduğu aşırı fikirler ve belli bir camiaya duyduğu öfkeden ötürü Suriye'deki katliamı bile ikinci plana atabilecek ölçüde bir bağnazlığa, zalimliğe meyyal biridir.
    Lanet olsun böyle "adalet"sizliğe!

    Yanıtla (0) (0)
  • kübra aslan / 02 Nisan 2013 18:37

    yani Suriyeli muhaliflerin önderi olan alimler dahi Buti için ileri geri konuşmaktan beri dururken, bize ne oluyor ki bu şekilde konuşma cesaret ve böyle bir uslüb hatasıyla Allahın vereceği hükmü verme hakkını kendimizde bulabiliyoruz ! Allah halimizi hayreylesin !....

    Yanıtla (0) (0)
  • Bekir AYAZ / 02 Nisan 2013 15:36

    Yorumları okudum ve ürktüm.yazık.bir şahsa bakışımız ne keskin ve kırıcı..İslam bunun neresinde, hani müminler birbirlerine karşı şefkatli,küfre kaşı şiddetli idi...günahı sevabı kendine, hesabını da o verecek...bize ne oluyor kardeşlerim, farkında mısınız bu keskinlik yüzünden şii-sünni fitnesini içimize sokup birbirimizi KÖR BIÇAKLA kesmeye başladık. Biz bize düşerken bu kimin işine yarıyor kim bundan nemalanıyor...BİZ BİRBİRİMİZ KITIR KITIR KESERKEN BİZİM KAN VE GÖZYAŞLARIMIZ ÜSTÜNE KİM OTURUYOR. O ÇETİN GÜNDE VEYL OLSUN BANA, DEMEMEK İÇİN LÜTFEN BİRAZ SAĞDUYU, BİRAZ SÜKÜNET...

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmed CAN / 02 Nisan 2013 11:19

    ÖNCELİKLE BENİ TANIYANLAR AÇISINDAN ÖNEMLİ olduğuna inandığım AÇIKLAMADIR.Daha öncede beni tanıyan HAKSÖZ site yönetimine bu konuda bir açıklama yapmasını yada aynı isimde olan bu kardeşe bir rumuz daha ilave etmesini beyan etmiştim.Çünkü beni tanıyan kardeşlerim devamlı tel arayıp,uyarılarda bulunmak zorunda kalıyor,muhtemelen tanıyıp aramayan kardeşlerimde hakkımda sui'zanda bulunuyorlardır.
    KENDİSİYLE TAMAMEN FARKLI GÖRÜŞLERDE OLDUĞUM ALTTA YORUMLARIYLA GÖRÜŞLERİNİ BİLDİREN kişi,benimle aynı isim benzerliğinde olan,MEHMET CAN' dır.BİLGİLERİNİZE...

    Bu açıklamamdan sonra:
    Adalet rumuzlu kardeşimin açıklamalarına yürekten katılıyorum.Ve kendisinin BU tutarlı eleştirisinin,aklıselim Müslümanlar tarafından da düşünülmesi ADALETLİ davranılması gerektiğine inanmaktayım.HELE ALINTISINI YAPTIĞIM ALTTAKİ PARAGRAFINA ŞAPKA ÇIKARIYORUM DUA'SINADA amiiin diyorum.

    "Bize soracak olursanız, bizler de tutarlılık gereği, iki örneği de tevhidi ilkeler, Kur'ani öçlüler, Peygamberi örneklik ve İslami sabiteler alanındaki sapmaları sebebiyle rahmet ve mağfiret duasının muhatabı kılmıyoruz.

    Allah cümlemizi tevhidi ölçülere sadakat gösteren ve böyle çifte standartlara düşmeyen mü'min kullarından eylesin."

    Yanıtla (0) (0)
  • MENAF / 01 Nisan 2013 21:25

    Aşağıda Bir Yorumda Merhum Erbakan Ve Merhum Yazıcıoğlunun Ayağının Tozu Olamayacak Bir Kişi İçindeki Vahşi Ve İslami Sandığı Duyguları Açığa Çıkartmış Kıble Ehli Olan Birini Tekfir Etmek Kimimn Hadine

    Yanıtla (0) (0)
  • Ekrem / 31 Mart 2013 21:18

    Suphesiz Allah zalimlere merhamet etmez. Allah ayaklarimizi kaydirmasin, hepimize Islam uzre olum nasip etsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • emirhan / 30 Mart 2013 22:09

    bir savaş çıksın bu topraklarda, o zaman içimizde nice ulemanın, kanaat önderinin, şeyhlerin ve namaz kıldırma memurunun bu şekilde olduğu hayretle müşahade edilecektir..

    Buti kendi içinde zalimi kızdırmayarak yol almanın daha doğru olduğunu veya buna benzer saiklerle yola çıkmanın daha risksiz ve kolay olduğunu düşünüp yola da çıkmış olabilir..bizdeki mavi marmarayı provakasyon gören zihniyet gibi düşündüğüne inanıyorum..

    ancak savaş ortamında beşşar yezidinin geldiği noktada yaptığı katliamları gördüğünde mazlumdan yana tavır alması hem kimliğine hem de statüsüne daha uygun düşerdi..böyle yapsaydı zaten yine şebbiha başı tarafından öldürülecekti ama hiç olmazsa alim olmanın hakkını vermiş olurdu..hem de ölüm şekliyle neyin doğru olduğunu insanlara örneklik makamında verirdi..

    bence buti bizdeki milliyetçi-muhafazakar ehli kitabın prototipidir..bilelim ki bu ülkede bile islami değerler hakim olmuyorsa veya ciddi engellerle karşılaşıyorsa aynı zihniyettin çok güçlü olarak aramızda neşvünema bulmasındandır..o yüzden butiye şaşırmıyorum ama sadece hayıflanıyorum zalimlere köprü olmalarından...

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat Özel / 30 Mart 2013 18:31

    Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zalimleri de şaşırtıp-saptırır; Allah dilediğini yapar. (14/27)

    Yanıtla (0) (0)
  • Adalet / 30 Mart 2013 18:26

    Sizler TC Laik sisteminin laik demokrasiyi, taguti devleti sahiplenen, Kürt halkına ve Müslümanlara bunca zulmü reva görmüş bir şirk sisteminin ulusal kirliliklerle malül devletine devletim diye sahip çıkıp Başbakanlığını yapmış , şirk hükümleriyle hükmeden milletvekilliğini yapmakta olan, Türk_İslam sentezcisi bin yıllık tarihçi hurafeci Laik parti başkanları Erbakan ve Yazıcıoğlu için, rahmet ve mağfiret duaları yapan bildiriler, Cuma hutbeleri ve yazılarla hangi anlamsız ve geçersiz tevillerle hüsnü şehaadet etmişseniz, tutarlılık gereği El-Buti hakkında aynı şeyi yapanlara da asgari tutarlılık gereği saygı göstermeniz gerekmiyor mu?

    Bize soracak olursanız, bizler de tutarlılık gereği, iki örneği de tevhidi ilkeler, Kur'ani öçlüler, Peygamberi örneklik ve İslami sabiteler alanındaki sapmaları sebebiyle rahmet ve mağfiret duasının muhatabı kılmıyoruz.

    Allah cümlemizi tevhidi ölçülere sadakat gösteren ve böyle çifte standartlara düşmeyen mü'min kullarından eylesin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet CAN / 29 Mart 2013 07:12

    Buti hakkında iyi kötü bir hüsn-ü zan yanım vardı... Diyordum insan hata yapar, esed taraftarlığı buti gibi bir müslümanın ayıbıdır ancak tüm sevaplarını örtemez...

    ancaak, buti taraftarlarının bu sayfadaki rezilliğini gördükten sonra, buti ve buti gibilere "hoşgörü" ile yaklaşmakdaki rezilliği yeniden, yeniden idrak ediyoruz... malesef bize bunu "ılımlı müslüman" kardeşlerimiz hatırlatıyor.

    öyleyse biz de onlara hatırlatalım.

    hem müslüman hem laik olunmaz.

    ya tam müslüman olacaksın ya tam laik.

    bu "ılımlı müslümanların" benim nezdimdeki adı "münafığa yakın"dır.

    "münafıklığa bir adım kalanların" gelip de itiqadıma sövmesine izin veremem.

    defolun zerzevatçılar. defolun size himmette bulunan amerikanın kucağına oturun.

    bizde islam şemsiyesi altındayken mermi yemek, çamurlarda sürünmek, işkencelerden geçmek, amerika şemsiyesi altında mide doldurmaktan evladır.

    yaşasın şeriat.

    Yanıtla (0) (0)
  • ali / 29 Mart 2013 00:52

    Allahın hükümleriyle hükmetmediği açık olan bir hükümdar. zalim
    Allahın hükümlerinin inkar yada doğruluğunu kabul etmeyen. kafir
    Allahın hükümleri yerine kendi hükümlerini koyan. müşrik.
    kendi koyduğu hükümlere zorla itaat ettiren zorbaya.tağut
    mülüman olduğunu söyleyipte kafirlerle müslümanlara ihanet edenler münafık
    ve
    ALLAHın dinine karşı müslümanlara müminlere islama şeriata karşı kılıç kuşanan savaşan ise hem müşrik hem kafir hem zalim hem tağut hemde harbi kafirdir.

    çalan kimse hırsızdır
    zina eden zanidir
    tecavüz eden tecavüzcüdür
    öldüren katildir
    zulmeden zalimdir
    bunları yapanlar ortadadır.
    oysa ashap
    bir mazlum mümin kölenin özgürlüğü için bütün malını hibe eden ashab
    ALLAH rasulüne gelen kılıca göhsünü duvar eden bir ashap
    anam babam sana feda olsun diyen bir ashap
    canlarını muhammedin bir sözüne feda eden etmeye her an hazır bekleyen bir ashap.
    onun yüzü solmasın onun yüzü hüzünlenmesin diye bütün herşeyinden vazgeçen bir ashap.
    svaşta kafirler allah rasulüne sövüp bağırdıklarında genç bir delikanlı hz ali depreşir durur yerinde izin veriniz onun boynunu vurayım diyen bir aslan
    savaş sancağını bana versin diye sabaha kadar uyumayan bir ömer
    malının tamamını allah rasulünün önüne saran hz osman
    ve sıddık ebu bekr allah rasulünün sadık dostu mağaradaki emin arkadaş
    söz yetmez onları anlatmaya kelimler utanır onları anlatmaya
    onlar kadar değerli nice aslan yürekli cesur adamlardı ashap dediğiniz
    hani biri demiştiki Allah rasulü öldüyse biz nediye yaşıyorsunuz diyen ashap
    ibn mesud vardı kabede ölümüne kuran okuyan çelimsiz zayıf ama aslan yürekli kabede bayılana kadar dövülüp ertesi gün tekrar giden
    katade vardı baktı bir ok rasule geliyor yetişemedi başını uzattıda gözü parçalandı.
    hz bilal vardı koca bir kaya kızgın kumlarda kemiklerini ezerken ehad dan başka bir kelime bilseydim kafirleri kızdıran onu söylerdim ya rasullah bir ehadı biliyordum.
    hz sümeyye vardı temiz anamız şehit anamız
    ...
    şimdi kimmiş bu ashaba benzeyen onlarla eş tutulan adamlar.
    müslümanlar böyle bir söz duyduğunda bu büyük bir söz biz bundan ber

    Yanıtla (0) (0)
  • ali kerim / 28 Mart 2013 16:25

    hak söz ve özgür der de ki kardeşlerimden ricam bu konuyu tekrar düşünmeleridr. evet varsayalım ki buti hatalı, yalnız bu dil bizim dilimiz olmamalı. acaba ve kuşkularıda barındıran bir gerçeklik payı sürekli vardır. kaldı ki bu meselye yaklaşım müslümanlar arasında ciddi ihtilaflar doğuruyor. Allah'a emanet olun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakan Şakra / 28 Mart 2013 15:46

    camide katliam yapılmasını bile hoş gören gözünü kan bürümüş bu zehirli dilin behemahal kesilmesi dileğiyle...

    Yanıtla (0) (0)
  • SÜLEYMAN ARSLANTAŞ / 28 Mart 2013 14:18

    Doğrusu "Beşar Rejiminin Sarıklı Şebbihası..." ifadesi beni ürküttü.
    Allah, Baas rejimine de destekçilerine de lanet etsin; ancak El-Buti bir alim idi. Tarihimizde ümmetin kanının akmaması için belki de bir çoğumuzun hoşuna gitmeyen fetvalar veren, davranış sergileyen insanlarımız, alimlerimiz olmuştur. Bunları kendi şartları içersinde değerlendirmemiz gerekir.
    Sadece Sıffin savaşında Hz. Ali ve Muaviye taraftarlarından 40 bin kişi öldü. Ne yapalım? Herhalde yapılması gereken gerçek hüküm sahibi Allah'a havale etmektir. İsterseniz Ramazan el-Buti'yi de Allah'a havale edelim. Ne olur, biraz itidal! Hesap gününü hesap edelim lütfen.

    Yanıtla (0) (0)
  • said / 27 Mart 2013 23:40

    s.a benim anlamadığım özgür der vb. yapılar dünyada o kadar zülm varken o kadar yüksek sesle zülme karşı durmazken özelikle süriye konusunda o kadar sesinin gür çıkması bana acaba hükümetin direktifi doğrultusun da mı hareket ettiriliyor. dedirtiyor.afganistan,çeçenistan,ırak, vesaire libya mısır tunus v.b yerler ve durumlar karşısında neden canla başla sesleri çıkmadı...vahşice öldürülmüş bir alimin arkasında bu kadar keskin bir dil kullanmak ne kadar insanidir ve ne kadar islamidir...eğer el buti kafir ise ey valla yok eğer günaha girmiş veya yanılmış kandırılmış ki öyle olduğuna inanıyorum...yada son zamanlarda zalim kafir esed e ters düşmüş sesi kısılması için öldürülmüş ise mahşer de bu atıp tutmaların hesabı nasıl verilecek...islam tarihin de sahabilerin birbirlrine kılıç çekmeleri öldürülmeleri karşısında yanlış tarafta durmuş müslümanlara ne diyeceğiz o zaman...islami açıdan müslümanları bu konudaki düşünceleri karşısında(akit vb. düşünenler ) onları karalamak doğru değil...herkes size göre düşünmek zorunda değil ...islami açıdan düşünmek doğru olan...evet esed ve köpekleri kafir dir esed zalim oğlu zalim dir ve ALLAH 'İizniyle gidecektir...ama mazlum olan sadece suriye değil her yerde kanı dükülenlerdir.aynı tepkiyi bütün zalimlere vermek gerekli...hükümet bu duruşu göstermeseydi kim nasıl bi duruş gösteriridi az çok tahmin edebiliyorum...bu arada doğru olan zalime karşı mazlumu desteklemek tabi ki zalim esed mazlum suriye halkı.. ve islami referans alan muhalifler haklı... ama ihlaslı olmak lazzım....

    Yanıtla (0) (0)
  • Ruha / 27 Mart 2013 15:50

    İctihad etmek bir kişiyi yanında durduğu rejimin yanlışları, jkötülükleri ve dahası katli am ve zulümleri konusunda değer kurtaracak olsa, tarih boyunca ictihad makamında bulunmuş, ama Kur'an'ın emrettiği iman-amel bütünlüğünü hiç bir konuna değerlendirmemiş bir insana neden iyi gözle bakılsın?

    Bu adam, sonuçta hayat- ibadet boyutunu bir bütünlük içerisinde düşünmemiş, değerlendirmemiş, dini Allah'ın dini olmaktan çıkarmış bir anlayışa ve bu anlayışın formu olan sufi meşrepliğe indirgemiş, gelenekçi olmuş, geçmişi kutsamış, günümüze dair ıslah üzre bir sözü ve eylemi olmamış ve bir de zalim bir rejime kapı kulu olmu8şsa, onun hakkında neden iyi düşünbelim?

    Bizde onun gibi iman-amel bütünlüğünü zedeleyen bir mücrim mi olalım? keşke o da olmasaydı, ama o bunu ter4cih etti ve hak ettiğini buldu!

    Ne diyelim, sevinelim mi, hayır! Üzlülelim mi, hayır, ama sonuçta olan olmuştur!

    Biz kendiişimize bakalım...

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah / 27 Mart 2013 13:38

    Ağzınıza sağlık gerçekten sizi takdir ediyorum .. Allah yardımcımız olsun

    Yanıtla (0) (0)
  • ali / 27 Mart 2013 00:48

    yıllarca müslümanlara kan kusturan babasının hama da bıraktığı işi yıllarca kendi devam ettiren
    son
    3 yıldırda
    camileri
    mescidleri
    müslümanları
    bombalayan ses çıkaranları terörist sayan bir rejim
    sayısız çocuğu öldürüp bir okadarınıda yetim bırakan
    sayısız kadına tecavüz eden bir okadarınıda esir alan bir okadarını öldüren bir ordu
    kuranı yakan mescidleri yıkan medresleri dağıtan
    işkenke ile insanlara esada secde ettiren onu ilahlaştıran askerleri.
    islamın hükümlerini terörizm sayan bir tağutu.
    yıllarca müslümanlara kan kusturan nusayri ve şebbiha ları besleyen bir vahşiyi.

    şimdi çıkıp başına sarık diye bir bez sarmış saçları ağırmış bunamış ömrünün son demlerini yaşayan yıllarca saraydan beslenmiş yaşlı bir büyücü çıkıpta
    bu adam ve bunun ordusu RASULLAH ın mübarek sahabesi gibidir diyecek kendine müslüman diyenlerde bu büyücü öldürüldü diye taziyede bulunup rahmet okuyacaklar öylemi.

    bu işin günahından korkmaz iseniz bari yaptığınız ve sözlediğiniz sözün iğrençliğinden dolayı haya edip edep gösterin.

    rahmet okunacak ve aramızdan gidişiyle gözlerin yaşaracağı okadar insan varki onlara rahmet okuyun onlara üzülün bırakın belamlara ve saray yalakalarına esad onun zalim ordusu şebbihalar nusayrişler ve kafir batı üzülsün.

    ALLAH rasulüne ve onun ashabına ve onu ashabına yakışıkır mücahitlere selam olsun rahmet onlaradır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Halid Cahidoğlu / 26 Mart 2013 19:53

    Bel'amlığa meyleden, saray ulemalığına yeltenen her alimin çıkarması gereken dersler var bu sonda.
    Ey Buti torunun yaşınaki müslümanlar seni ilminle değil, zalim sultana olan itaatinle anıyor ilmin bu ihaneti hak etmemişti ama sen ilmine ihanet ettin.
    Hayatını ve şerefini önüne serdiğin Zalim Esed ailesi sonun oldu. Sahabe ordusu dediklerin seni öldürdü müşrik ordusu dediklerinin sana üzülmesini beklemiyor herhalde insanlar ?
    O bir alimdi gibi bir itiraz tarafımdan hiç kaale alınmadı, Bel'am Baura da alimdi zira.
    Selam olsun Hüseyine, İmam Azama, Ebuzere. Onlar bize izzeti öğrettiler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Reşit EKŞİ / 26 Mart 2013 16:47

    Buti ve Suriye Müftüsü gibi andavalların gazıyla o nusayri ve yanına eklemlenmiş ahmak bazı sünnilerin işlemediği zulüm kalmadı. Şimdi sen kurnazlık yapıp bunları bize yüklemeye çalışıyorsun. Kimse kimsenin günahını yüklenmez, biraz kuran oku. Belamın ilmi seviyesini de araştır istersen , bak bakalım bu ilim onu o akibetten kurtardı mı ? İslamın edebi, edeplerin çiğnendiği Suriye'de Esad ve avanesini destekleyen veya destekleyenleri adam zanneden senin gibilerin ağzına alacağı bir laf değildir. Bir ara Kitabı Mecmu denilen nusayri şirkinin kutsal!!! kitabını da bir oku da olayları değerlendirmeye ordan başla istersen.

    Yanıtla (0) (0)
  • MUHAMMED / 26 Mart 2013 15:16

    selamun aleykum kardeşim bu haber ile insafı elden kaybettiğiniz belli allahu alem suriyedeki zulüm vidyolarını defalarca izleyip yapmışınız bu haberi...allah rahmet eylesin deyip bizden öncekileri hayırla anmak ilmin ve edebin gereğidir...sizin mantığınızla hz ali ra ın karşısında olanşlarda suçlu ve hakareti hak ediyor.ramazan el buti hoca ömrünü rasulullahın anlaşılmasına verdi ve efendimizin şefaatını talep etmeye sizden daha layık,o orada kendini kurtaracak ameli inşaallah bulur ama siz büyüklerin arkasından konuşmanın hesabını nasıl vereceksiniz.yaşıyor olsaydı tebliğ amaçlı deyip kendinizi savunabilirdiniz,ama ölmüş bir insanın arkasından konuşulan her söz onu sizin hakkınızda hak sahibi yapar.siz demokratik laik bir ülkede sistemin muhafazı altında yaşıyorken bu yorumları yapıyosunuz,burada bi kaç yazıdan başka muhalif bir duruşunuzda yok.sanki türkiyede islam sizin elinizle hakim olmuş edasıyla konuşuyorsunuz el insaf diyorum...her hak sahibine hakkı iade edilecek o mahkemede ben inanıyorum ki sizin gibiler hak meydanına çıkarıldığınız zaman ramazan hoca gibi insanların günahlarını yüklenmekle çok ağız bir yükün altına girip onuda insan olarak yapmış olduğu hatalardan kurtaracaksınız...sizin literatürünüzde gıybet nedir bilmiyorum ama islami bir literatürle değilde duygusal(hüsnü zan yaparak söylüyorum) bir literatürle konuştuğunuz belli,ve islamın edebinden nasiplenmediğinizde belli...sizler burada yazılanları umursayacak kadar küçük adamlar değilsiniz biliyorum ama safım belli olsun gücüm buna yetti kabilinden yazıyorum...selamlar

    Yanıtla (0) (0)
  • Reşit EKŞİ / 26 Mart 2013 13:57

    İlim ilim bilmekdir, ilim kendin bilmekdir der şair Yunus... Şebbihaları sahabe gören bir adamda ilim de olmaz, insanlık da... Belam gibi kafirlere dua etti ve öylece de gitti.

    Yanıtla (0) (0)
  • meg / 26 Mart 2013 00:29

    Bulduğu her fırsatta(afganistan ve ırak ta) sünni dünyasına gol atan ümmetin alicenap hamisi iran, ileri bir karakol(suriye) kaybetmesin diye 17 milyon insanın celladına razı olması dayatılıyor..
    Arap baharını müslüman halkların zaferi ve devrim diye selamlayan zat-ı aliler,bizden suriyedeki vakıanın emperyalist bir tezgahtan ibaret olduğuna inanan ahmaklar olmamızı bekliyorlar...
    Biz iran devrimini ve onun üst değerlerini sevdik,içimizdeki romantik anti emperyalistler bizden şii imparatorluğuna aşık olmamızı istiyorlar..
    Zihin dünyası hayli karışık (hüdapar)bu zevatın, ortalama günde 10 çocuğun katline fetvasıyla ortak olan bir din bilgininin (kuranda alim,sadece mümin olana atıftır) ölümünü de şehit diye bağrımıza basmamızı diliyorlar..oldu

    Yanıtla (0) (0)
  • Botan.... / 25 Mart 2013 20:53

    Bir ibadethanede katledilen kim olursa olsun, kimligine bakmaksizin Allah in evinde katledilen birinin yerini Allah belirler ama büyük ihtimalle sehit olunur Allah in evinde zalimce ve kallesce katledilmek....
    Allah en dogrusunu bilendir...Ibadethanelere saldiran kim olursa olsun Allah onlara lanet etsin, kimlikleri ne olursa olsun saldirganlarin yeri cehennemdir....Yasasin zalimler ve kaypak katiller icin cehennem.....

    Yanıtla (0) (0)
  • ali / 25 Mart 2013 18:58

    onlar kendi inandıkları kendi taptıklarını çağırsınlar bizde zebanileri çağıracağız.

    allah kendi yolunda savaşanlara bilmedikleri yönden yüceltir .
    kafirleri dinini az bir pahaya satanları belamları ise böyle aşağıların aşağısı kılar
    onlar hor ve hakir birşekilde can verene kadar şavaşın ey allahın mücahitleri.

    Yanıtla (0) (0)
  • bülent sayın / 25 Mart 2013 16:08

    Ekrem Dumanlı
    e.dumanli@zaman.com.tr

    Son yazısı
    Diğer Yazıları
    GÜNDEM
    Tehlike çanları
    Başbakan'ı izlemek üzere katıldığımız Danimarka-Hollanda gezisinin dönüşünde aldık acı haberi: Ramazan el-Butî bombalı bir saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti. Üzüldük. Bazı meslektaşlarımız vefat haberini Başbakan Erdoğan ile de paylaştı. O da üzüntülerini ifade etti. Önemli bir İslam âlimiydi çünkü. Onlarca eseri, milyonlarca insan için ufuk açıcı olmuştu.


    Hayatının son döneminde Esed rejiminin karşısına dikilmediği için ağır eleştirilere maruz kalmıştı. Sünnî bir âlimdi, âbid bir insandı, zâhid bir kişiydi. Suriye rejimine açıktan karşı çıkmayışının arkasında temel bazı prensipler vardı. Suriye'deki değişimin silah zoruyla olmaması gerektiğine inanıyor, ülkesindeki sistemin Mısır, Libya, Tunus gibi bir çırpıda değişmeyeceğini savunuyordu. Nitekim haklı çıktı öngörüsü. Bahsi geçen ülkelerin ceberut yönetimleri kısa bir direnişin ardından gürül gürül yıkıldı; ama Suriye'deki kanlı rejim maalesef iki seneyi aşkın bir süredir direnmeye devam ediyor. Üstelik başta İran olmak üzere bir kısım müttefiklerine sırtını dayayarak.

    El-Butî de tam bu noktadan yaklaşıyordu meseleye. Silahlı mücadelenin çok kanlı geçeceğini, uzun zaman alacağını biliyordu ve Türkiye modelinin işletilerek toplumun kendi dönüşümünü bizzat kendisinin yapmasını istiyordu.

    İçtihat meselesi. Bazıları merhum ve maktul âlimi, içtihadında isabetsiz bulabilir. O da bir başka içtihat meselesidir. El-Butî isabetli de düşünse, isabetsiz de karar verse bombalı saldırıyı hak edecek bir insan değildi. Vakıa o, ilimdeki cehdini şehadet ile taçlandırmak istemiş olabilir; ancak bu durum, birilerine onu öldürme meşruiyeti tanımaz. Âlimi vuran âlemi vurmuştur.

    İçtihat kavgalarından doğan fitne dönemlerinde çoğu zaman birileri elini kana bular. Tarih boyunca aklını devlet yönetimiyle bozmuş birileri, maalesef Allah'ın haram kıldığı öldürme eylemine başvurmuştur. İslam tarihinin en müstesna simalarını şehit edenlerin siyasî gerekçeleri vardı. Ama o döktükleri kan insanlığa ve İslam'a hiçbir şey

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet / 25 Mart 2013 15:02

    hepiniz cennet ile müjdelendiniz zaten. Camide katledilen bir alim hakkında en azından susmanız ahlaklı olurdu. ama sizden bunu bile beklememek lazımmış. herkes müşrik sizler sahabe makamındasınız zaten. buti'nin milyonda biri kadar İslam'a hizmetiniz olmadı.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okuyucu / 25 Mart 2013 13:38

    Bu ayın ortalarında ailesini türkiyeye yollayan buti eğer bu saldırı olmasaydı yakın zamanda türkiyeye kaçacağı iddiaları dolaşıyor. Suriye direnişinin başından bu yana rejimle gerçekten kabul edilemeyecek bir ilişki içerisinde olduğunu gözlemledik ki bu gerçekten rahatsız edici. Ailesi ve kendisinin tehdit ile buna zorlanmış olabileceği durumunu varsaydığımızda bu yaklaşımın hiçte doğru değil neticede insanız korkabiliriz

    Yanıtla (0) (0)
  • Ebu Muhammed Asım / 25 Mart 2013 13:16

    O zaten müşrik Esed hanedanının yanında yer alarak çoktan ölmüştü.

    Yanıtla (0) (0)
  • feqi / 25 Mart 2013 13:14

    ne olursa olsun camide öldürmek kesinlikle yanlış bir tavırdır söylenenlere göre de ders verirken öldürülmüş. şimdi ben kalkıp bu adamı belalşıkla itham edmem şehit te edemem susar allah en iyisini bilir derim

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet / 25 Mart 2013 12:35

    üslûpta istikamet yitirilerek atılan bir başlık...

    Vahdet ve Tahammül sınırlarını aşan ,insaftan,izan'dan yoksun entrik bir bakış açısıyla kaleme alınmış toptancı karalama mantığının ürünü bir yazı....
    .
    .
    .
    Va esefa...

    Sizler Suriye'yi Suriyeli Cevdet Said'ten daha iyi biliyor Botî'yide ondan daha iyi tanıyorsunuz değil mi? ...

    NOT:Bu yazı hiçbir şekilde kardeşliğe hizmet etmiyor; aksine ehl-i küfrü sevindirip onların ekmeğine yağ sürüyor. Umarım farkındasınızdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yılmaz Sadıç / 25 Mart 2013 11:44

    Maide 51 gözümüze batarken, neden hala ince eleme gayreti sergilenir anlayamayız.
    Rasulullah(sav) Sebep olan, sebep olduğu şeyle haşrolur.. Derken, bunlardan bahsediyordu.

    Ne dinimden ve nede insanlığımdan utanmadım; Buti ile aynı dinden değildik, ve insan sıfatında bile değildi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Erkoç Billur / 25 Mart 2013 11:22

    en büyük kan akıtıcı israil ve amerikayla dostlukyapan siyasi ve din adamlarına ne demeli?

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet / 25 Mart 2013 01:46

    Zatın adının arkasındaki ek BUTİ değil BOTİ olmalıdır. Zira BOTAN'a nispetten gelir. Selametle kalın.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet / 25 Mart 2013 01:44

    Ayetlerde habibim diye başlayan ayet yok. Habibi sevgili anlamında ele alırsan Allah'ın sevgilileri olur. Bunun delili de Kur'andan. Allah İnnellahe yuhibbul_ lezine yukatilune fisebilihi der mesela. Hubb sevgidir ve Allah seviyorsa sevdikleri Allah'ın sevgilileridir. Ha şu var tabi kafanızda sevgililik sadece iki cins arasındaki sevgiye indirgenen bir durumsa o ayrı. Bu şekildeki bir indirgeme de indidir dolayısıyla sizden başkasını bağlamaz. Vesselam!

    Yanıtla (0) (0)
  • Faruk A / 25 Mart 2013 00:56

    cok güzel bir yorum yapmisin kardesim, tam isabetli aynen senin gibi düsünen bu meseleye bakan kardeslerimiz var. Allah yardimcimiz olsun gercekten müslümanlar cok garip.hadis de gectigi gibi ..Akan kanlar zulüm görenler hep müslümanlar
    yalniz sunu bilsen herkez muhakak ALLAH(CC) sonunda nurunu tamamliyacaktir...

    Yanıtla (0) (0)
  • Nihat / 25 Mart 2013 00:46

    Evet tek kelimeyle yazıklar olsun.Bırakın bir Alim olmasını, bir insan ölmüş.bir savaş insanın gözünü bu kadarmı köreltir.Camide insanlar vahşice öldürülüyor.Tepki göstereceğinize, sırf Camide Alim Ramazan El Butti var diye olayı masum göstereceksiniz. Neden Butti, Suud mollaları gibi konuşmadı diye.Sizi Allah'a havale ediyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Nazzam / 24 Mart 2013 23:37

    Selamun Aleykum,

    Öncelikle size bir bilgi vereyim. Abdullah ibni Ömer (r.a.), kendisinden biat istenince, Yezid'e ilk biat edenlerdendi. hz. Hüseyin'in (r.a.) Irak'a gitmemesi için çok dil dökmüştür. Ve dahası Harre savaşından öncede Medine halkına isyan etmemeleri gerektiğini söylemiştir.
    Şimdi bu siyasi duruşuna rağmen Abdullah ibni Ömer (r.a.) hepimiz için muteber bir sahabidir. Abdullah bin Ömer örneğini islam tarhinde artırabiliriz. Zuhri-Evzai-Ebu Yusuf-Şabi-İmam-Şafii gibi.

    Şimdi yapmayın etmeyin. Ramazan el-Buti, düşünmüş taşınmış bir karar vermiş. İçtihatta bulunmuş. Yanlış yapmış. Keşke tavrını zalim bir yöneticinden tarafa kullanmasaydı.

    Abdullah bin Ömer'i Yezid'in Askeri olarak suçlamak izan'ı aşan bir şey ise, Ramazan el-Buti'yi (ki ona Allah rahmet etsin) de Sarıklı Şebbiha olarak isimlendirmekte aynıdır.

    Tabii yukarıdaki sözlerim, ehl-i sünnet veya ona yakın yaklaşıma bulunan kişiler içindir. Eğer harici bir zihniyete sahipseniz, bu söylediklerimi de saflık-belam yardakçılığı olarak niteleyebilirsiniz. Bu da normaldir.

    Yanıtla (0) (0)
  • hasan b.şeyho / 24 Mart 2013 23:32

    belamın ve belamların öldürulmesı ümmete mubarek olsun inşaallah..eylemın tarzının beşar ,mosad şia tarzı olduğunu bılmeyen varsa vah halıne..öldurulmeyı keısnlıkle hak ettı amma bu şekılde camıye yonelık bır tarz musluman kardeşlerımızın işi olamaz..o ve ona tabı olanların ölduruluşu cihada canlı bır motıve kazandırmıştır inşaallah..

    Yanıtla (0) (0)
  • hasan b. şeyho / 24 Mart 2013 23:27

    muslumanalr testerelerle kesılırken,10-15 yaşındakı kız ve erkeklere tecavuz edılıp öldurulurken şebıhalar ve şiaya övguler yağdıran ve beşar saflaırnda savaşmaya farzı ayn dıyen badem gözlere ve tüm bedene ateş dolsun sonu gelmeyen çağlar boyunca inşaallah..bu da benım göruşum.laiklere demokratlara fıkır özgurluğu dıyorsanız benımde mesajımı yayınlamak zorundasınız..butıcıleırn savunmacı yazılaırnı yayınlamışsanız muslumanalrınkınıde yayınlayın..

    Yanıtla (0) (0)
  • kürşad / 24 Mart 2013 23:08

    siyonizmin tohumları ne zamandan beri müslümanlara akıl verir oldu.büyük israil hayallerinizle cehennemi boylayacaksınız inşaallah.şehitlerimizin kanlarıyla boğulacaksınız."eylemin şekli yanlış olabilirmişmiş, bu kadar mı onca insanın ölümünü bir yanlışlamı ifade ediyorsunuz.haksöz ekibi yıllardır sizi takip ederdim çoğu şeyleri sizlerden öğrenmiştim ama suriye meselesinde sizinde derin oluşumların bir parçası olduğunuzu anladım. iyiki bu suriye meselesi çıktı yoksa sizler islami hareketin başına abilik taslayıp bela olacaktınız .çok şükür. bu hengame biterse nasıl toparlayacaksınız merak ediyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Goro Hak / 24 Mart 2013 22:51

    Allah sizleri´de Kardaviy´le hasretsin. O zata siz düsüncenizle ve muhabbetinizle daha yakinsiniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Faruk Aktaş / 24 Mart 2013 22:48

    Türkiyedeki görüştüğüm akrabaları, onun Suriyeyi ve dolayısıyla Esed'i terketmek gibi bir niyet ve çabasının olmadığını kendi bilinen çizgisinde istikrar sergilediğini ve Türkiye basınına özellikle muhafazakar basına yansıyan, kaçacaktı- ayrılacaktı şeklindeki haberlerin külliyen asparagas olduğunu belirttiler.
    Buti sonuna kadar sufimeşrep bir insandı. Bu meşrebi onun duruşunu şekillendirmiş ve Hafız Esedin cenaze namazını da bu bağlamda kıldırmıştı.
    Bilineceği üzere bu meşreb, tamamen 'ben yaptım oldu' benzeri ilke(sizlik)ler ve 'evsafı önemsiz' sultalara yardakçılığı, bekayı meşrep ve devam-ı saltanat adına tecviz eder.
    Doğrudur; birçoğumuz Fıkhu siyreyi okumakla okumaya başladı ve böylece çok şey öğrendiğimizi sandık. Ama aynı kitabın mesela tevessülle ilgili anlattıklarını da yedik bu arada. Onun elbani ile bu konudaki polemikleri meşhurdur.
    Nihayetinde sireti gösterdi ki o busi (çürümüş) bir inasandı. vesselam

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet CAN / 24 Mart 2013 22:32

    elhamdülillah artık internet var da, meal-tefsir gibi kaynaklara direkt ulaşmak eskisi kadar zor değil.

    ARAF 175-176

    175. Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz halde onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.

    176. Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte bu, âyetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur. Şimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.


    ----

    gelelim but'i'ye...

    alim midir? alimdir.

    esed tarafgirliği, onun bütün hayatını baştan sona karalamaya illa ki yetmez. hatadan beri değildir. hayatının son döneminde yanlışa düşmüş, düştüğü yolla aynı zamanda gözlerden de düşmüştür. son iki senedir müslümanlar bu "alim"le de mücadele ediyorlardı.

    Allah ecrini karşılıksız bırakmasın, zulme ortak olduysa da cezasız bırakmasın. hak ettiği muameleyi görsün inşaallah.

    zafer hakkın ve hakka inananlarındır!

    zafer yakındır!

    yaşasın suriye intifadası!

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaan / 24 Mart 2013 21:54

    Şu soruya verilecek cevap bu olaya verilen tepkilerin adaletliliğini ortaya koyacak bir nitelikte sanırım.
    Zalim Esede destek veren Buti değil de öldürülen Kardavi veya Karaman olsaydı insanların şu anki tutumları/suskunlukları ne olurdu acaba.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatih / 24 Mart 2013 21:40

    Irzı kirletilen on binlerce kadının ve katledilen 5000 çocuğun ahı bu bel'ama bu dünyada rezil bir ölüm getirdi. Ahirette ise ölümü istese de bulamayacak.

    Suriyeli mazlumların sesine kulak tıkayanlar bu tür saray müftüleri için adeta aklama kampanyası düzenleyecekler. Onlara da yazıklar olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • islahhaber.net / 24 Mart 2013 20:31

    Kuranı kerime göre hareket etmeyen ve Hugo Chavezin mezarı başında göz yaşı döken ve tabutuna veda öpücü konduran Ahmedi NEJAT gibi Ramazan El Buti de Katil Hafız Esed in cenaza namazını kıldırmıştır.T evbe Suresi 84. Ayetinden bi haberler sanırım.

    Tevbe 84 : “Onlardan biri ölünce sakın namazını kılma ve sakın mezarı başında dikilme (durma)”.

    “Çünkü onlar, Allah’ı ve peygamberini tanımadılar ve yoldan çıkmış olarak öldüler.”

    Bu ayet inanç sistemi uğrunda mücadele eden cemaatin düzeninde köklü bir değer ölçüsünü ortaya koymaktadır. Bu değer ölçüsüne göre, rahatını ve keyfini zorlu olan mücadeleye tercih eden insan, kim olursa olsun herhangi bir şekilde onurlandırılamaz, şereflendirilemez. Ona asla bu imkân tanınmamalıdır. Bireylerin saflardaki yeri belirlenirken asla toleranslı davranılmamalıdır. Bu değerlendirmenin ölçüsü sabır, direnme, kuvvet, ısrar ve yumuşamayan, gevşemeyen kararlılıktır.

    Ayeti kerime bu yasağı nedenini de yerinde belirtiyor:

    “Çünkü onlar Allah’ı ve peygamberini tanımadılar ve yoldan çıkmış olarak öldüler.”

    Burada gösterilen neden özel bir nedendir. Peygamberimize -salât ve selâm üzerine olsun- münafıkların namazını kılmamasını ve onların mezarı başında durmamasını emretmektedir. Ama diyeceksiniz Chavez münafık değildi ki

    Fakat, daha önce de belirttiğimiz gibi, burada ifade edilen kural bu özel sebepten daha geniş kapsamlıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • islahhaber.net / 24 Mart 2013 20:30

    Olaylara Kur'an-ı Kerim'le yani İman Çerçevesinde Bakmak:

    Nisa suresi 75. Ayetinde Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır.

    Allah Yolunda Savaşmayanlar:

    75- Niye Allah yolunda ve `Ey rabbimiz, bizi şu zalimlerin yaşadığı beldeden çıkar, bize katından bir kurtarıcı, kendi katından bir destek gönder’ diye yalvaran ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz.

    Ayet çok açık değil mi? Nefsimize göre mi yoksa İslam’a göre mi hareket ediyoruz.

    Muhalifleri ve mücahitleri unutun ve kendinizi Suriye de var sayın. Orda bir soykırım olduğunu, çocukların yetim bırakıldığını, bacılarımızın tecavüze uğradığını, ekini ve nesli yok etmek isteyen bir zalimin olduğunu görün. Sırf Allah dedikleri için her türlü işkenceye maruz kalarak evinden yurdundan olanlar bulabildikleri mağaralarda imkansızlıklar içinde çoluk çocuk aç, susuz perişan bir şekilde yaşadığınız varsayın. Sonra bu durumdan ayetin dediği gibi Müslümanlara seslenerek nerde bu İslam kardeşliği bize yardım eden yok mu diye diyerek feryat edin. Biz bunun hesabı içerisindeyiz. Orda savaş var ve Esed zalimi Müslümanlara soykırım yapmaktadır.

    Yanıtla (0) (0)
  • hüseyin güzel / 24 Mart 2013 20:24

    üslubunuza dikkat etmenizi istiyorum,kullandığınız dil bir müslümana yakışmaz,camide ders verirken katledilen yaşlı ve alim bir zat için çirkin iğneleyici ayrıştırıcı bir dil kullanıyorsunuz.Allah ın mescidlerine bu saldırıyı yapanların(her kimse)konu edilmesi önemli değil mi sizce!

    Yanıtla (0) (0)
  • Fahri Ergün / 24 Mart 2013 20:24

    Yazmış olduğunuz ayetleri hangi mealden aldınız bilmiyorum ama size şunu söyleyeyim rabbimiz hiçbir ayete habibim diye başlamaz çünkü Allahın sevgilisi yoktur ve de olamaz

    Yanıtla (0) (0)
  • Erdoğan TUNA / 24 Mart 2013 20:16

    Yapılan eylemin sahibinin kim olduğu, yönteminin doğru olup olmadığı konu edinilebilir. Ancak hedefin(Buti) açıklanmış, kamuoyunca bilinen duruşunun(Esedci) hilafından herhangi bir bilgi yokken rejim yanlısı verdiği fetvalar vesilesiyle ölen sayısızca direnişçi ve halk için bu kadar ağıt yakılmadı bu zevat tarafından.Allah hidayet etsin dall halinde olanları ve Veyl olsun zalimin yanında saf tutanlara!

    Yanıtla (0) (0)
  • Şamil / 24 Mart 2013 18:01

    Bel'am'a konu teşkil eden ayet meâlleri şöyledir: " Habibim! Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz âyetlerden sıyrılarak azgınlardan olan kişinin olayını anlat. Dileseydik, onu âyetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hâli böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler. " (A'raf, 7/175-176).

    Yanıtla (0) (0)