Baas Cuntası ve Dostları İçin Matem Vakti
18 Temmuz’da Şam’da gerçekleştirilen bombalı eylemlerin Baas cinayet şebekesinin beyin takımından en önemli isimleri safdışı bırakmasının ötesinde getirileri olacağı muhakkak.
Sınır kapılarında kontrolün muhaliflerin eline geçmesinin bu olayın hemen ardından gerçekleştiği göz önünde bulundurulunca “Şam Volkanı Harekâtı”nın hem askeri hem de moral açıdan nasıl bir ciddi üstünlük göstergesi olduğu daha çok belirginlik kazanacaktır.
Şam Havası Nasıl Değişti?
Orta Doğu’nun ama özellikle Şam’ın nabzını tutma konusunda son zamanlarda uzman olarak takdim edilen Fehim Taştekin’in Suriye üzerine yazıp konuştuklarına inananlar bugünlerde nasıl bir psikoloji içerisindeler acaba? Çünkü Fehim Taştekin, Ceyda Karan ve Hüsnü Mahalli üçlüsünün çizdiği Suriye tablosunda emperyalizmin oyuncağı beceriksiz İslamcı muhalifler ve basit karşı propagandalarına karşı halkın desteğiyle kale gibi ayakta duran Esed-Baas rejimi ‘olgusu’ belirginlik kazanıyor.
“Küresel sermaye, Suriye halkının ve Rusya-İran bloğunun desteğini arkasına almış Esed-Baas rejimine karşı birtakım tuzaklar kuruyor fakat bu tuzaklar ülke içinde geçersiz kılınıyor hatta bozuma uğratılıyor” tarzı iddialara dikkat çeken yazılardan birini hatırlatmakta fayda var.
Taştekin’in 17 Nisan’da Radikal’de yayınlana Suriye gezi notları “Cebir sınırından Şam'a kadar vukuat yok. Gece gündüz cümbüş ve curcunadan taviz yok.” spotuyla okuyucuya duyuruluyordu. Anlatılanlara bakılırsa imkân bulan herkesin Şam başta olmak üzere Suriye’nin bütün güzelliklerini sonuna kadar yaşamak üzere bavulları hazırlaması en akıllıca yoldu. Çatışma, isyan, rejime başkaldırı gibi psikolojik savaş söylemlerini büyütmenin bir anlamı yok havasında bakın kısa bir süre önce çektiği fotoğraflarla neler anlatıyordu bizlere:
“Suriye için cehennem zamanı diye düşünenler Şam’ı görünce başka bir ülkeye geldiklerini sanabilir. Karanlık basmış, her taraf ışıl ışıl. Herkes sokakta, dükkânlar açık. Dinlenme ve eğlenme mekânları tıklım tıklım. Şam’ın Esad’a biatı sağlam gözüküyor. Onca muhabbet içinden bir Esad karşıtı laf çıkmıyor.
Şam’ın nabzını en iyi tarihi dondurmacı Bekdaş’ın onur fotoğraflarında yaptığı operasyon anlatıyor. Hamidiye çarşısındaki dükkânın sahibi Muhammed Hamdi Bektaşi arkasına astığı ünlü ziyaretçilerden bazılarının fotoğraflarını kaldırmış. Ürdün Kralı Abdullah ve Emine Erdoğan da bunlar arasında. Kıstas; ‘Suriye’ye cephe alanlar bu duvarda yer alamaz.’
Çarşı esnafı Esad’a laf kondurtmuyor. Şam’ın sıkıntılı bölgelerinden Harasta’dan İyad el Masri dün de bugün de Esadçı: “Eve giderken 50 silahlı kişi görüyorum. Bunlar ordudan ayrılan askerler değil. Çoğunu mahalleden tanıyorum. Geceleri kontrol noktalarına saldırıyorlar. İşsiz güçsüz gençler. Barışçıl gösteri sözüne de inanmıyorum. Bu silahlar birden ortaya çıktı. Her şey önceden planlanmış. Rejim yıkılsın diyorlar. Anayasa değişti rejim gitti. Daha ne istiyorlar. Özgürlük mü? Rejimin düşmesi şeytanın cennet düşlemesi gibi bir şey.”
İşte Taştekin’in çizdiği Şam tablosu dün böyleydi. Bakalım bugünlerde ortaya çıkan Şam manzarası için ne tür kurgularla okuyucunun karşısına çıkacak? Sözde NATO müdahalesine karşı çıkma adına Rusya ve İran’ın Esed/Baas cuntasını ayakta tutma gayretlerine nereye kadar ısrar edebilecek?
Taştekin yarım ağız söylediği “Baasçı olmaktan Allah’a sığınırım” sözleriyle Hüsnü Mahalli ve Ceyda Karan’la paslaşarak yürüttüğü “İhvan-ı Müslimin başta olmak üzere Suriye muhalefetini itibarsızlaştırma ve Esed//Baas despotizmine anti-emperyalist anlamlar yükleyerek meşrulaştırma” günahlarından temizlenebilir mi acaba?
Helva Kavurma Vakti
Annan planına yakın bir kaynağın Independent’tan Robert Fisk’e aktardığı “Batılılar Esad’ın 2 yıl daha kalabileceğini kabul ediyor” tespiti boş değilmiş. Üstelik Suriye Askeri Konseyi’nin Başkanı Mustafa Şeyh’in kılavuzluğunda yol haritası çizenler öngörülerini epeyce revize edeceklermiş. Nihayet Cenevre anlaşmasıyla hem Suriye muhalefetinin hem de destekçilerinin İran’ın önerisine (yani muhaliflere 4 bakanlık verilmek suretiyle mutabakat hükümeti kurulmasına) herkes fit olacakmış. Çünkü İran’ın gönlünden geçeni Rusya anlaşmaya dönüştürmüş.
Bu gibi ‘süper stratejik analizler’ Fehim Taştekin tarafından Radikal gazetesi, CNN, NTV, Habertürk gibi medya kanalları üzerinden halkımızı aydınlatmak amacıyla mütemadiyen tekrar ediliyor.
Katliam ve işkenceleri organize eden Baasçılar bombalarla havaya uçurulurken, Baas ordusu hızla çözülürken, Özgür Suriye Ordusu sınır kapılarını ele geçirip bizzat Başkanlık sarayını kuşatmaya girişirken yapılan bu stratejik tahlillere halen müşteri bulunuyor olmasında tabii ki birçok gariplikler var.
Rejimin daha ne kadar kan dökebileceğini, daha ne kadar yıkım yapabileceğini kesin olarak bilemeyiz. Ama ister Esed/Baas adına isterse Rusya, İran veya ulusalcı-sol söylem adına siyasal söylem ortaya koyanların sonu yaklaşan muhaberat rejimi için siyahlar giyinip helva kavurmak, ağıtlar yakıp sine dövmek için vaktin çok yaklaştığını hatırlatmak isteriz.
Ramazan-ı Şerif, İslam ümmetine bereket ve nusret getirsin. Baasçıların ateşleri, destekçilerinin acıları bol olsun!
YAZIYA YORUM KAT