
Azim ve hırs arasındaki ince çizgi
Vahdettin İnce, "hırs" kelimesinin kökenine değinerek, insanların hırsa kapılarak yaptığı yanlışları aktarıyor.
Vahdettin İnce/Star
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur
Hırs, Arabistan çöllerinde yetişen ve develerin çok sevdiği dikenli bir bitkinin adıdır. Kendilerini bu dikenli bitkiye fazla kaptıran develerin ölümüne de sebep olur. Çünkü dikenler devenin diline batınca kanatır, kanın tadı devenin hoşuna gider. Bu lezzetli (!) bitkiyi yemeye devam eder. Yedikçe kanaması artar ve sonunda kan kaybından ölür. Bu yüzden bir işe makul ölçüleri aşarak, büyük bir iştahla sarılan, haddini aşan, tutkusunu dizginlemeyi, bir yerde durmayı bilmeyen kimselerin bu davranışına "hırs" adı verilmiştir.
Anadolu'da "Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur" deyimi var, hırsın ölümcül sonuçlarını anlatıyor. Tabi Anadolu'da böyle bir deyim var, ama benim büyüdüğüm bölgede deve yoktu. Bu tür tehlikeli eylemler genellikle keçiler tarafından gerçekleştirilirdi. Deyimlerin merkezinde de onlar vardı. Bu yüzden telefonda son gelişmeler hakkındaki fikrimi soran dostuma "Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur" dedim. Dostum, "o dediğin devedir, keçi değil" diye beni düzeltti. Benim şuur altıma keçinin yerleşmesi boşuna değil. Çok çobanlık yaptım. Sürüyü meraya salardık. Koyunlar gün boyunca belli bir bölgede otlar, bize herhangi bir zorluk çıkarmazlardı. Ama keçiler, nerede tehlikeli bir yar varsa onun kıyısında, nerede bir kayalık varsa onların çatlaklarında yeşil yeşil göz kırparak gel gel yapan tutam tutam otlara tırmanırlardı. Sonra da oradan inemezlerdi. Ve tabi bar bar bağırırlardı. Bizim çıkıp onları indirmemize de imkan olmazdı çoğu kere. Saatlerce orada bekler, sonra da aşağıya atlarlardı. Bazen ayaklarını kırdıkları da olurdu. Tepe üstü düşüp boynunu kıranlar da oluyordu. Murdar olmasın diye, bu gibi durumlar için her zaman yanımızda taşıdığımız çakımızı çalardık boyunlarına. O yüzden meşhur deyim "keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur" şeklinde aklımda kalmış veya kendimce böyle olmalı diye bu şekilde hafızama kaydetmişim.
Keçiyi, deveyi mahveden hırsın insan hayatında en çıplak haliyle ortaya çıktığı alan hiç kuşkusuz siyasettir. Nitekim "kifayetsiz muhteris" deyimi de çapları ve diplomaları ile iddiaları ters orantılı olan siyasetçiler, bürokratlar için kullanılır. Bunlar da bizim gibi ülkelerde mebzul miktarda bulunurlar.
Peki siyaset yapılmayacak mı? Elbette yapılacak ve yapılması elzemdir. Çünkü siyaset yapacak insanlara da ihtiyaç var. Nitekim peygamberimizin (s.a.v) sabahleyin Müslüman olmuş liderlik vasfına sahip kabiliyetli birilerini, aynı gün içinde ordu komutanı olarak tayin ettiği rivayet edilir. Bundan cesaret alarak görev almak isteyen, ama bunun üstesinden gelmesini sağlayacak donanıma da sahip olmayan arkadaşlarını da bu tür görevlerden her zaman uzak tuttuğu da kaynaklarda yer alır.
Ehlibeyt İmamlarından Cafer Sadık'ın talebelerinden birine valilik teklif edilir. Adam gelip Cafer Sadık'tan izin ister. O da "hemen kabul et" der. Çünkü adamın bu görev için gerekli olan kabiliyete, liyakate sahip olduğunu ve ayrıca hırslarını dizginleyebileceğini bilir. Bir süre sonra bir başka talebesine de böyle bir teklif gelir ve o da önceki talebe gibi gelip izin ister. İmamın kabul edeceğinden de emindir. Ama imam ona şu tarihi cevabı verir: "İnişi zor yüksekliklere çıkma".
Dostumla telefonda konuşurken, Türkiye'de yaşanan son gelişmelerin Kürtçedeki şu deyimle de izah edilebileceğini söyledim: "Bona nefsê kete hebsê" (Nefsine hakim olamadı, sonunda hapse girdi).
Siyasette hırslarını tatmin etmenin peşinde koşanlara tavsiyem, yüksek tümseklere tırmanmadan önce, bir deve, olmadı bir keçi çobanına danışmalarıdır.
HABERE YORUM KAT