Ayhan Çarkın'ı gözümüz gibi koruyalım
'Susurluk' ilçesinin siyasi jargonumuza 'kirli işler' çevirmekle görevli bir çetenin varlığının kanıtı olarak girdiği ilk günden beri, "Bakalım bizde de bir Vincenzo Vinciguerra çıkacak mı?" diye merak eder dururdum. Aradan dolu dolu onbeş yıl geçti; o kadar yıldır ismi Susurluk'taki kazayla birlikte anılanlardan Ayhan Çarkın o göreve soyundu.
Bazen duyarsız görünen kişilerin vicdanı, geçmişte içinde yer aldığı dehşetengiz yanlışlıkların hesabı sorulmadan geçiştirilmesine elvermez. Tıpkı İtalya'da yargıç Felice Casson'un canhıraş biçimde yürüttüğü 'Gladio' soruşturmasını izlerken, "Bunlar fotoğrafın bütününü galiba göremeyecekler" diyen Vincenzo Vinciguerra'nın ortaya atılması gibi...
'Gladio' örgütünün varlığını, eylemlerini, yürüttüğü faaliyetleri bugün bütün dünya biliyorsa, bunu, aslında örgütün tetikçisi olan Vinciguerra'nın kendiliğinden ortaya atılıp "1972 yılında Peteano'da üç polisin ölümüne yol açan bombalama eylemini ben yaptım" itirafına borçluyuz...
Casson'a şu bilgileri sağladı Vinciguerra itirafta bulunduğu 1984 yılında: "İtalya'da epey bir zamandır 'gerilim stratejisi' izleniyor. Bunun arkasında ülkenin istihbarat örgütlerine paralel olarak NATO tarafından oluşturulmuş bir gizli yapılanma var. İtalyan siyasi ve askeri önderleri bu yapılanmadan haberdar. Örgüt komünizm tehlikesi düşünülerek oluşturuldu. Elemanları yabancı güçler tarafından İtalya'da yürütülen operasyonlarda kullanıldı."
Stratejinin uygulandığı dönemde girişilen bütün eylemlerin arkasında 'Gladio' örgütünün bulunduğunu açıklayan Vinciguerra, kendisinin katıldığı Peteano bombalama eyleminin üzerinin de örgüt tarafından örtüldüğünü söyledi.
İşin ilginç yönü şudur: Vincenzo Vinciguerra tanıklık etmek üzere ortaya atıldığında istese savcılarla cezasını hafifletici bir pazarlık yapabilecekken böyle bir talepte bulunmadı; bunun sonucu olarak o gün bugündür müebbet hapis cezasını çekiyor.
Ayhan Çarkın "1994'te Ankara'da öldürülen dört kişinin eylem timinde yer aldım" itirafında bulurken, Vinciguerra'dan farklı olarak 'etkin pişmanlık yasası'ndan yararlanmak istemiş. Bu imkân sağlanırsa başka itirafçıların da çıkacağını söyleyerek...
Umarım çıkar...
Kendisini sorgulayan savcılara, Vinciguerra, 'gizli devlet' gibi çalışan örgütün iz şaşırtmak için giriştiği çabaları da örneklendirmişti. "Arjantin'deki aşırı solcu Montoneros örgütünün aslında askeri cuntayla ilişkileri vardı. Aynı durum İtalya için de geçerli. Bizde de resmen devlet-karşıtı görünen bazı örgütler aslında devletin görevlendirdiği kişilerce yönetildiler" demesi önemliydi.
Beklenmedik bir şey daha yaptı Vinciguerra, Arjantin ile İtalya örneklerini birbirine bağlayan kişinin adını da verdi savcılara: Licio Gelli...
P-2 Mason Locası'nın Büyük Üstadı'nın ismi bir Gladio tetikçisi tarafından ilk kez, "Uluslararası bir komplonun başı" olarak anılınca, P-2 yapılanması içerisinde yer alan siyasiler ve bürokratlar 'tetikçi' Vinciguerra'nın itiraflarını değersizleştirmek için devreye girdiler, P-2 üyesi gazeteciler ve yazarlar iftira dolu yayınlarla ortamı bulandırmaya başladılar.
Göz açıcı bir başka ayrıntı da şu: Tetikçi Vinciguerra, eylemlerde kullanılan silâh, teçhizat ve bombaların bilgisi dahilinde olan zula yerlerini aktarmıştı savcılara... 1970'li yıllardaki 'sol gösterip atılan sağ yumruk' tarzındaki gerilimi artırıcı eylemleri 18 yıl sonra soruşturan yargıç Casson'un Vinciguerra'dan aldığı bilgiler ışığında sorular yönettiği Jandarma (Carabinieri), "Konuya ilişkin belgeler imha edildi" cevabını vermişti.
Yakın geçmişimizdeki karanlık eylemlere de ışık tutacak bir bilgi kırıntısı daha: CIA Gladio örgütü için Çekoslovakya'dan silâh ve bomba satın almıştı. Örgütün zulalarında Kalaşnikoflar yanında C-4 patlayıcılar da bulunuyordu.
Konuyu genişliğine irdeleyen ve aktardığım bilgilerin çoğunu ödünç aldığım İngiliz gazeteci Philip Willan, Soğuk Savaş döneminde Sovyet askerlerine arkadan vuracak Gladiocuların ellerinde Sovyet yapımı silâh bulunmasının mantığını açıkladıktan sonra şunu da ekliyor: "Barış zamanında ise, aslında aynı tetikçilerin yaptığı eylemlerden dolayı solcular kınanabiliyordu. Gladio'nun elindeki Sovyet-yapımı silâhların Kızıl Tugaylar'ın eline nasıl geçtiği ilginç bir hikâye olabilir..."
Bizde 'Susurluk' adıyla ünlenen yapılanmanın tetikçilerinden birinin ortaya atılıp "Bine yakın can alıcı eylemde görev aldım" demesi, ardından zamanında Ankara'yı kasvete boğan dört Kürt asıllı önemli kişiye karşı girişilen suikastlarda bulunduğunu itiraf etmesi çok önemli bir gelişme.
Seçime gidilen günümüz ortamında gözlerden saklanmasına izin verilmemesi gerekecek kadar önemli hem de...
İtalya'da Vincenzo Vinciguerra'nın savcılara anlattıkları, mahkemeye taşıdığı ifşaatlar onun yüreğinin soğumasını sağlamıştı. Bir şeyi daha: Vincenzo yaptıklarını anlatmasaydı, muhtemelen başka bir tetikçinin kurşunlarına hedef olacaktı.
Hapiste, ama hiç değilse sağ şimdi...
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT