Aydınlar, Emperyalist Güçleri Kobani için Yardıma Çağırıyor
Suriye’de Amerikan öncülüğünde oluşturulan koalisyonun, IŞİD başta olmak üzere İslami direniş örgütlerine karşı saldırıya geçtiği bu günlerde, iki yüz Türkiyeli “aydın” IŞİD zulmüne karşı başta BM olmak üzere uluslararası aktörleri Kobani'ye sahip çıkmaya çağıran bir bildiri yayınladı.1Bildiriye imza koyan isimlerin bazıları Baas şebbihalığı, İslam düşmanlığı, müzmin muhaliflik ve PKK yandaşlığı ile bizlerinde yakinen tanığı tipler. Kaleme alıp imzaya açtıkları bildiri ise, IŞİD üzerinden İslam’a ve İslamcılığa olan düşmanlıklarının dışa vurulduğu, PKK/PYD tezlerinin dillendirildiği, Esed, Maliki zulmünün, ABD saldırılarının tek cümle ile bile kınanmadığı, Batılı güçleri PKK/PYD’nın yardımına çağrıldığı bir metin olarak ibretlik bir vesika.
IŞİD’ten “din adı altında faaliyet gösteren örgüt” olarak bahsetmişler. İnsanın, İslami referanslı bir örgütün ne adına faaliyet göstermesini bekliyordunuz diye sorası geliyor. Bölgede barış ve “demokrasi” istemenin ön koşunu IŞİD’in yaydığı barbarlık ve vahşeti birlikte ve yüksek sesle mahkûm etmekmiş. Kendi kabullenmelerinizi bize dayatmak nasıl bir “demokrasi“ anlayışının ürünü? Bir başkası da çıkıp, “hayır barışın temel şartı PKK/PYD baskı ve dayatmalarını öncelikle lanetlemelisiniz” derse ne olacak? Birazcık olsun tutarlı olmak isteniyor olsa, IŞİD’e gelene kadar onu da ortaya çıkaran Esad/Baas zulmünün, Şii Irak yönetimi, İran mezhepçiliğinin ve PKK despotluğunun mahkûm edilmesi gerekmez miydi?
IŞİD’in bölge içinden ve dışından “bazı Müslümanlardan” destek görmesi onu meşruiyet kazandırmıyormuş. Sizin meşruiyet kriterleriniz nedir? Mesela PKK/PYD de meşru mudur? Hani onlarda bölge içinden ve dışından “bazı Kürtlerden” destek görüyorlar ya! Metni yazanlar Müslümanlara din öğretmekten de geri kalmıyor. Müslümanlar tarafından neye karşı çıkılması gerektiğini belirleyip, o şeyin ne olup olmayacağına dair fetva verecek kadar ileri gidiyorlar. Bizim aydınlarımız “ulemalığı, mollalığı da” kimseye bırakmıyor. Yanı IŞİD’e karşı çıkmak farz, bunun nasıl olacağı, muhtevası ise bu aydınların “sünneti” ile ortaya konulmakta.
Bildiride; Suriye'de Esed diktasının 4 yıldır halkın üzerine varil bombaları ile saldırıp 200.000'den fazla insandan katletmesi, Irak’ta ABD işgali sonrası İran destekli Şii Maliki yönetiminin mezhepçi politikaları sonrası Sünni Halkın yok sayılması yalnızca “siyasal toplumsal kargaşa” şeklinde özetlenmiş. IŞİD, Hıristiyanları, Şiileri, Yezidileri katletmiş. Peki, Esed ve Maliki ne yapmış? Bu aydınların nezdinde, Esed’in öldürdüğü yüz binlerce insanın istatistikî değeri bile yok.
İki yüz aydın tarafından imza konulan metin yalanlarla dolu. Kara propaganda için ortaya atılan ve hepsi yalanlanan haberler doğruymuş gibi utanmadan metne eklenmiş.2 IŞİD’e karşı PKK/PYD’ye destek olmak için bildiri yayınlayanlar IŞİD’in kontrol altına aldığı yerlerde baskıcı, dayatmacı bir anlayışla hükmettiğini belirtmişler. Öncelikle, bunun doğru olup olmadığını Musul ve Rakka da yaşayan halka sormak lazım. Peki, PKK/PYD, hem Türkiye Kürdistan’ında hem de Suriye'de ilan ettiği “kantonlarında” acaba kendisi gibi düşünmeyen gruplara hayat hakkı tanımış mıdır?3 PKK, Türkiye'de adam kaçırma, öldürme, bombalama, molotoflama, tehdit, haraç alma gibi birçok eylemlerle kendisine, “biat” etmeyen başta İslamcılar olmak üzere Kürtlere karşı baskı ve şiddet uyguladı. Benzer şekilde, Suriye'de de PYD Kürtleri katlederek o övündükleri kantonların kurulma işine başladı.
Bildiriye imza koyan “seküler aydınlar” IŞİD’e saldırmanın dayanılmaz “hafifliğiyle” ile İslam ve İslamcılara kinlerini kusarken Ortadoğu’daki halkların kurtuluşu İslami Hareketlerin omuzlarında yükselmekte. Seküler, sol, ulusal ve liberal örgütler ve düşünceler ise Müslüman halkların karşısında Irakta Şii mezhepçiliğini, Suriye’de Baas diktasını, Nusayri mezhepçiliğini, Mısır’da Sisi darbesini, Türkiye de Ergenekon ve Balyoz darbe girişimlerini, Gezi kalkışmasını desteklemeye devam etmekte.
Esed zulmünden kaçanları "Türkiye’ye neden aldınız?" diye yaygara yapanlar, Kobani'den kaçan Kürtleri kabul eden Türkiye4 hükümetini insani yardımla yetinip, PYD/PKK’ya silah desteği vermediği için eleştirmekte. Karayılan’ın 400 gerillanın Kobani'ye geçişine Türkiye’nin izin vermemesini eleştirmesine denk düşen bu yaklaşım söz konusu Kürtler olunca “savaş çığırtkanlığının”, mazlum bir halkın haklı, özgürlük ve direniş mücadelesi şeklinde lanse edildiğini göstermesi acısından manidardır.
“İnsani değerleri, barışı, bölgede yaşayan tüm halkların özgürlüklerini ve nihayet Kürtlerin haklarını ve kazanımlarını savunmak adına IŞİD’ karşı çıkmak en hafifinden vicdani bir zorunluluktur”
Yukarıdaki cümle, söz konusu bildiriye imza atan aydınların fikirsel sefaletini, zihinsel savrulmalarını göstermesi açısından önemlidir. Bölgede yaşayan tüm halkların özgürlüğünden bahsederken acaba o halklara İslamcılar, şeriat isteyenler, dini değerleri önemseyen ve o şekilde yönetilmek isteyen Müslüman halklarda dahil mi? Yoksa onlar IŞİD ile beraber oldukları için “özgürlüklerini” ellerinden mi alacaksınız? Tüm halklarla başlayan ve Kürtlerin haklarını ve kazanımları savunmak ile “nihayetlenen” vicdani sorumluğunuz nasıl bir eşitlemedir? Kürtlerin kazanımları derken açıkça PYD/PKK'nin kazanımlarını kabullenmeyi dayatıyor ve bunu tüm Kürtler adına kabul etmemizi mi bekliyor.
Bildiriye imza atan sosyalistler, anti-emperyalist geçinen aydınların Amerikan saldırıları karşısındaki durumlarını özetleyen cümle ise şu: “IŞİD’e karşı başlatılan askeri operasyon dikkatlerimizi dağıtmamalı”. Emperyalist ABD öncülüğündeki saldırıların öznesi-hedefi İslamcılar olduğunda ne hikmetse 6.filoyu kovanları, 3.yolcuları, anti-emperyalistlileri bir suskunluk alıyor. ABD, Suriye'de IŞİD’i vursun, ama bu bizim dikkatimizi dağıtmasın. O vururken bizde Kobani için bir şeyler yapalım diyenler bundan anlı şanlı bir Kürt destanı çıkarmayı ihmal de etmiyorlar.
IŞİD saldırısı karşısında düşmek üzere olan Kobani Kantonunu kurtarmak için uluslar arası güçleri göreve çağıran bildiri açıkça ABD ve Batılı devletlerden PYD/PKK’n yardımına koşmasını, Kobaniyi kuşatan IŞİD mevzilerini vurmasını istemekte. Suriye’de kırmızı çizgimizdir şeklinde ilan edilen kimyasal silah kullanımı dahil olmak üzere her türlü silahla yüz binlerce insanı katleden Esed diktasına karşı harekete geçmeyen ABD, söz konusu Kürtler, Yezidiler ve Hıristiyan azınlık olduğunda hemen “insani değerleri” hatırlayıp harekete geçiyor. Suriye üzerinde uçan ABD uçakları tek bir Esed mevzisini bile vurmuyor.
Suriye’de savaşa, silahlı mücadeleye, emperyalist müdahaleye, yabancı savaşçıya karşıyız diye 4 yıldır ortalıklarda dolaşanlar tüm sözlerini yutmuş ve tam bir yüzsüzlükle Kobani için “direnişe” çağrı yapıyor, PKK/PYD’ye askeri yardım yapılmasını, BM ve ABD’nin IŞİD’i durdurmasını istiyor. Otobüslerle Kobani’ye savaşmak için adam devşiriyorlar. Sakın yanlış anlamayın! Tüm bunlar, demokrasi, barış, insanlık ve vicdan için!
Peki, Suriyeli Müslümanlar için neredeydiniz?
Dipnotlar:
1- http://www.taraf.com.tr/haber-aydinlardan-kobaniye-destek-cagrisi-164747
2- “Kadınlara tecavüz ediyor, köleleştiriyor, pazarlarda satılığa çıkarıyor” diye yalan söylemeyi devam eden aydınlar ortaya konan gerçeklere rağmen dezanformasyon yapıyor. https://www.haksozhaber.net/isid-kara-propaganda-ve-ikiyuzlu-humanizm-uzerine-28372yy.htm
3- 115 aydın; PYD'yi ifade özgürlüğünü engellemek, muhaliflere baskı yapmak ve gençleri kendilerinin olmayan savaşlara sürmekle suçladı. https://www.haksozhaber.net/kurt-aydinlarin-pyd-isyani-47564h.htm
4- Bu bildirinin PKK/PYD propagandasına hizmet ettiğinin en bariz örneği bildiride geçen “Türk Hükümeti” tanımlamasıdır. Kürt Milliyetçiliğini belirgin kılmak adına Türkiye Hükümeti ya da devleti demek yerine “Türk” kelimesi özelikle kullanılmaktadır.
YAZIYA YORUM KAT