Avusturya'da geçen yıl 2 bine yakın ırkçı saldırı meydana geldi
Avusturya'da, 2021'de 1977 ırkçı saldırı meydana gelirken, saldırıların yaklaşık yüzde 56'sı çevirim içi platformlarda gerçekleşti.
Avusturya'da 20 yılı aşkın süredir ırkçı saldırıları kayıt altına alan, Irkçılık Karşıtı Çalışma ve Sivil Tepki (ZARA) sivil toplum kuruluşu, "2021 Irkçılık Raporu'nu" yayımladı.
Rapora göre Kovid-19 kısıtlamalarının sosyal yaşamın birçok alanında etkili olduğu 2021'de, 1977 ırkçı saldırı yaşandı.
Çevirim içi ırkçılık hız kesmeden sürdü
İnternet, 1117 ile ırkçı saldırıların kendine en çok yer bulduğu mecra oldu. Çevirim içi platformlardaki ırkçı saldırılar geçen yılki toplam vakaların yaklaşık yüzde 56'sına tekabül etti.
Irkçı saldırıların en çok yapıldığı ikinci yer ise 273 ile kamuya açık alanlar oldu.
Ülkede geçen yıl eğlence ve hizmet sektöründe 185, kamu kurum ve kuruluşlarında 112, çalışma hayatında ise 104 ırkçı saldırı yaşandı.
Polisin ırkçı tutumunda artış
Güvenlik birimlerinin 102 ırkçı tutumda bulunduğu kaydedilen raporda, yazılı ve görsel basın ile siyasette 84 ırkçı ve nefret içerikli söylem ve eylem tespit edildi.
Raporda, kamuya açık alanlarda kadınların erkeklerden iki kat daha fazla ırkçılığa maruz kaldığına işaret edilirken mağdurların yalnız yüzde 22'sinin ırkçı saldırıya uğradıkları için ZARA'ya başvurduğuna, kayıt altına alınan vakaların büyük çoğunluğunun üçüncü kişiler tarafından bildirildiğine dikkat çekildi.
Müslümanlara yönelik polis şiddeti
Bu yılki raporda yapısal ve kurumsal ırkçılığa odaklanıldığı bildirilerek, 9 Kasım 2020'de aralarında akademisyen Prof. Dr. Farid Hafez'in de bulunduğu ve kamuoyunun yakından tanıdığı 30 Müslüman aktivistle akademisyene yönelik polisin orantısız şiddete başvurduğu operasyonlar kurumsal ırkçılığa örnek olarak gösterildi.
ZARA yöneticisi Fiorentina Azizi-Hacker, rapora ilişkin değerlendirmelerin aktarıldığı basın toplantısında yaptığı konuşmada, bu yılki raporda odaklanılan yapısal ırkçılıktan bir sistemin kastedildiğini, bu sistemin, beyaz olarak algılanan insanlara sürekli olarak ayrıcalık tanırken bu kategoriye girmeyen diğer tüm insanları ise dezavantajlı kıldığının altını çizdi.
Hacker, "Yapısal ırkçılık, hepimizin içinde büyüdüğü ve yaşadığı sosyal, ekonomik ve politik sistemlerimizin bir parçasıdır. Böylece düşünme ve konuşma şeklimiz, tutum ve eylemlerimiz üzerinde kalıcı bir etkisi olabilir." diye konuştu.
"Sistemli Irkçılık"
Irkçılığın bir sisteme sahip olduğunu belirten Hacker, 2021 raporunda bu durumu işaret eden örneklere değindi.
Hacker, "Eğer siyahi bir öğrenci, eğitimi kapsamında bir iş yerinde staj başvurusunda bulunuyor ve herhangi bir gerekçe gösterilmeden iş görüşmesine çağrılmıyorsa, aynı sınıftan beyaz arkadaşları staj için söz konusu iş yerine davet ediliyorsa, bu ırkçılığın bir sisteme sahip olduğunun açık göstergesidir." ifadesini kullandı.
Programa konuşmacı olarak katılan Georgetown Üniversitesinden Prof. Dr. Farid Hafez da yaklaşık bir buçuk yıl önce "sözde terörle mücadele" gerekçesiyle polisin orantısız şiddeti ve savcılığın gerçek dışı iddiaları nedeniyle yaşadığı mağduriyetin gölgesinde yapısal ve kurumsal ırkçılığı anlattı.
Hafez, "Operasyon Lüxor" adı verilen polis baskılarında planlı bir şekilde orantısız güce başvurulduğunu belirterek, özellikle söz konusu operasyon kapsamında yapılan sorgularda herhangi bir terör eylemi ya da işlenmiş bir suça yönelik soruların yöneltilmediğini, daha ziyade başörtüsü yasağı, camilerin kapatılması gibi konular hakkında sorulara muhatap olunduğunu dile getirdi.
"Siyasal İslam'la kastedilen, aşağı yukarı İslam'ın kendisi"
Söz konusu polis baskınlarının "sözde siyasal İslam'la" mücadele kapsamında yapıldığını kaydeden Hafez, yalnız polis baskınları değil, hükümetin siyasal İslam'la mücadele adı altında attığı bütün adımlarda doğrudan İslam ve Müslümanları hedef alındığını vurgulayarak, "Sözde siyasal İslam'la kastedilen, aşağı yukarı İslam'ın kendisi." ifadesini kullandı.
Hafez, söz konusu olaydan kısa süre sonra Avusturya dışında yaşamaya başladığını, bu program için iki gün önce Viyana'ya ailesiyle geldiğini belirterek, operasyon gecesi polisin uyguladığı şiddetin izlerinin çocuklarının hafızasından silinmediğini söyledi.
"Viyana'ya geldiğimiz günün gecesinde kızım çok duygusal bir şekilde yanıma geldi ve 'özel harekat polislerinin yine evimize baskın yapmalarından korktuğunu' söyledi." diye konuşan Hafez, yaklaşık bir buçuk yıl önce yaşanan polis şiddetinin kızının psikolojisinde oluşturduğu travmaya dikkati çekti.
HABERE YORUM KAT