Avrupa'da çiftçi protestoları: Kim ne istiyor?
Avrupa'da çiftçilerin dikkat çeken eylemleri kıtanın doğusundan batısına doğru ilerliyor. Protestoların sebebi ülkeden ülkeye farklılık gösterebiliyor ancak ortak neden "enerji ve maliyetlerdeki fiyat artışları" olarak belirginleşiyor
Avrupalı çiftçiler, son haftalarda Berlin'den Paris'e, Brüksel'den Bükreş'e kadar birçok başkentte traktörleriyle yollara çıkarak protesto gösterileri düzenledi.
Protestocuların endişeleri arasında ucuz ithalatın neden olduğu rekabet, artan enerji ve gübre maliyetleri ile çevreci kurallar bulunuyor.
Belçika, Fransa, Almanya, Yunanistan, Litvanya, Polonya, Romanya ve artık İspanya'da da çiftçiler protesto gösterileri düzenliyor.
Medya kuruluşları, protestoları "net sıfır isyan" olarak tanımlayarak Avrupa Yeşil Mutabakatı sonrası getirilen "yeşil" kurallara karşı yapıldığını belirtti. Ancak, isyanın nedeni sadece bu değil.
Protestoların çıkış noktası bazen iklim kriziyle ilgiliyken, diğer nedenler arasında Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Güney Amerika Ticaret Anlaşması gibi henüz yürürlüğe girmemiş anlaşmalar da var.
Çiftçiler neden ayaklandı?
Aralık ayında Alman Hükümeti, ülkenin 2024 bütçesindeki 17 milyar avroluk açığı kapatmak için sübvansiyonları ve harcamaları azaltma planlarını duyurdu. Bu planlar arasında tarımsal sübvansiyonların kesilmesi ve vergi indirimleri de bulunuyordu. Bu da çiftçi protestolarının patlamasına neden oldu. O zamandan bu yana, AB genelindeki diğer çiftçiler de sokaklara çıkmaya başladı.
Bazı analizlere göre, AB'li çiftçilerin gündeme getirdiği sorunlar arasında düşen satış fiyatları, artan maliyetler, ağır düzenlemeler, güçlü ve otoriter perakendeciler, borç yükü, iklim krizi, nadasa bırakma ve ucuz ithalat yer alıyor.
İthalat neden sorun oluyor?
AB'nin Rusya'nın işgalinden bu yana Ukrayna'dan yoğun ithalat yapması, kota ve vergi muafiyeti gibi politikalar yerel çiftçileri olumsuz etkiliyor.
Ayrıca, AB ile Güney Amerika bloğu Mercosur arasında yapılan ticaret anlaşması müzakerelerinin yeniden başlaması, özellikle şeker, tahıl ve et gibi sektörlerde haksız rekabete yol açabilecek endişeleri artırıyor.
Bu durum, yerel çiftçilerin rekabet gücünü zayıflatıyor. İthal edilen ürünlerin AB'nin çevresel standartlarını karşılamaması, Avrupa fiyatlarına baskı yapmasını ve yerel çiftçilerin ithalata karşı hoşnutsuzluğunu da artırıyor.
Avrupa Komisyonu ise bir adım atmak için en hassas ürünler olan tavuk, yumurta ve şeker ile ilgili Ukrayna'dan tarım ithalatını sınırlamak adına "acil fren" getirilmesini önerdi ancak üreticiler, miktarın hala çok yüksek olduğunu dile getiriyor.
Nadas arazisi neden sorun?
Çiftçiler ayrıca tarım arazilerinin yüzde 4'ünün nadasa bırakılması zorunluluğu gibi yeni AB sübvansiyon kurallarına da itiraz ediyor.
Fransız çiftçiler, hükümetlerinin uygulamayı fazla karmaşık hale getirdiğini söyleyerek aşırı bürokrasiyi eleştiriyor.
Dizel yakıt da protestonun sebebi
Almanya ve Fransa gibi AB'nin en büyük tarım üreticilerinde, çiftçiler tarımsal dizel üzerindeki sübvansiyonların veya vergi indirimlerinin sonlandırılması planlarına karşı çıktı. Yunan çiftçiler ise dizel üzerindeki verginin azaltılmasını istiyorlar.
Paris ve Berlin, baskıya boyun eğdi ve planlarından geri adım attılar bile.
Aşırı sağ protestoları kullanıyor mu?
Bu yıl dünya çapında çok sayıda seçim yaşanacak. Avrupa da bu yerlerden biri.
Protestoların ardından AB vatandaşları tarafından sağa dönüş olabileceğine dair yorumlar yapılmaya başlandı.
Öte yandan, AB medyasında, Fransa, İtalya, Hollanda ve Almanya gibi birçok Avrupa ülkesindeki sağcı partilerin çiftçilerin öfkesini sahiplendiği belirtiliyor.
AB'nin tepkisini ne oldu?
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, çiftçilerin Brüksel'deki protestolarından sonra acil bir toplantı düzenleyerek Avrupa çiftçilerine destek olacaklarını, iş birliği yaparak idari yükü azaltacaklarını ve sektörün yapısal zorluklarını ele alacaklarını belirtti.
Brüksel'de düzenlenen protestoların ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Avrupa'nın tarım sektörünün büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu kabul etti. Hedefte olan gıda devleri ile süpermarketlerin çiftçilere adil fiyatlar ödemesini sağlamak için AB'nin "köklü" bir tarım reformu yapması gerektiğini vurguladı.
Fransa'nın yeni seçilen Başbakanı Gabriel Attal ise protestoların bitmesi halinde yaklaşık 100 milyon avroluk bir fonu çiftçilere vereceğini söylese de bunun çok yetersiz olduğu biliniyor.
Bununla beraber Attal hem çiftçi hem de tüm Fransızların hayat kalitesini düşüren bürokrasiyi azaltmak için reform yapılması gerektiğini belirterek "Günlük hayatımızdaki prosedürler ve karmaşıklıklar nedeniyle her yıl 60 milyar avro kaybettiğimiz tahmin ediliyor" ifadelerini kullandı.
Almanya ve Fransa gibi Avrupa’nın en büyük iki tarım ülkesinde çiftçilerin protestolarının ardından mazota yönelik sübvansiyonların ve vergi indirimlerinin sona erdirilmesi planının askıya alınması gündemde.
Avrupa Komisyonu protestolardan sonra kümes hayvanları, yumurta ve şeker için bir ithalat kısıtlaması ve Ukrayna'dan tarımsal ithalata sınırlamayı önerse de çiftçiler kısıtlamanın yeterli olamayacağı görüşünde.
Protestolar büyür mü?
İklim değişikliği, çiftçilerin su kıtlığı, toprak erozyonu ve aşırı hava olayları gibi zorluklarla mücadele etmesine neden oluyor. Tarım, ekonomik bir sektörden öte ulusal güvenlik ve sürdürülebilirlik açısından da önemli. Ancak Ukrayna-Rusya savaşı, tarımsal ürünlerde enerji tedarikini riske atıyor. Artan enerji fiyatları ve jeopolitik belirsizlik, çiftçi protestolarını daha çok etkiliyor.
Muhafazakar ve aşırı sağcı politikacılar çiftçilerin güvenliğini ve istikrarını yeniden tesis etme sözü veriyorlar. Ancak, Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte ortaya çıkan jeopolitik gelişmeler ve artan enerji fiyatları, Brüksel'deki lobilerin etkisi, artan bürokratik prosedürler ortadan kalkmadan protestolar son bulmayacak gibi gözüküyor.
HABERE YORUM KAT