Avrupa Birliği, silah ihracatı ve İsrail
Avrupa Dış Eylem Servisi'nin COARM veri tabanı, 2018-2022 yılları arasında AB üyesi ülkelerin İsrail'e 1.75 milyar Avro değerinde silah sattığını ortaya koyuyor.
Dr. Binoy Kampmark’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Uluslararası hukuk zaman zaman manipülasyona, ihmale ve düpedüz göz ardı edilmeye açık, geçici bir durum gibi görünse de, katı kuralları şaşırtabilir. Ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle devlet başkanlarının dokunulmazlıklarının kaldırılması, üçüncü tarafların ve güçlerin bu tür devlet başkanlarına ve ordularına yardım etmedeki potansiyel suç ortaklığı, dünyanın dört bir yanındaki politikacılara ve yetkililere iyi bir hatırlatmadır: yükümlülüklerinize dikkat edin, görevlerinize uyun.
Bu kanunda, BM Soykırım Sözleşmesi'nde ana hatlarıyla belirtildiği üzere, soykırımın önlenmesi ve cezalandırılmasından daha ağır yükümlülükler çok azdır. İsrail politikasının bir özelliği olarak Filistinlilere karşı soykırım yapıldığı iddiaları ABD ve Avrupa Birliği'ndeki çekirdek bir grup bakan tarafından reddedilmiş olsa da, insan hakları camiası Gazze'de soykırım yapıldığına giderek daha fazla ikna olmaktadır.
Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı davada Uluslararası Adalet Divanı (UAD) soykırım yapıldığına karar vermese bile, yoksun bırakma ve aç bırakma politikalarından sivil ölümlerinin ağırlığına kadar, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarını çürütmek zor olacaktır. Bu suçların birçoğu failler tarafından filme alınmış ve tüm dünyanın görmesi için sosyal medyada paylaşılmıştır.
Bu durum İsrail'e silah satışının devam etmesini sadece sorunlu değil, aynı zamanda ikincil sorumluluk anlamında ‘potansiyel olarak suç haline’ getirmektedir. ABD'de olduğu gibi AB de silah ambargosu uygulama konusunda İsrail'e karşı tercihli bir yaklaşım benimsemekte ve konuyu üye devletlere bırakmaktadır. Bunun en önemli nedeni AB'nin ABD'den sonra İsrail'in en büyük ikinci silah tedarikçisi olmasıdır. Avrupa Dış Eylem Servisi'nin COARM veri tabanı, 2018-2022 yılları arasında AB üyesi ülkelerin İsrail'e 1.75 milyar Avro değerinde silah sattığını ortaya koyuyor.
El Cezire'de yer alan habere göre, İtalya, Hollanda, İspanya ve Belçika'nın Valonya bölgesi gibi bazı ülkeler, İsrail'e silah transferini askıya aldıklarına dair açıklamalar yapsalar da bu açıklamaların arkası gelmedi.
Her halükarda bu tedbirler geçici veya kısmi nitelikte olup, bir tür dekoratif diplomasidir.
Uluslararası Adalet Divanı'nın, ‘Filistinlilerin soykırımdan korunma hakkına telafisi mümkün olmayan bir zarar gelme riski bulunduğuna’ dair ara kararlarına rağmen AB bu konuya yanıt vermekte tereddüt edip oyalanırken, bürokratlar da boş durmuyor. AB'nin insan haklarından sorumlu özel temsilcisi Olof Skoog, özellikle bu konuda öne çıktı ve 18 Kasım'daki konsey toplantısı öncesinde AB bakanları için çatışmaya ilişkin sert bir değerlendirme kaleme aldı. Bu değerlendirme, dönemin AB Dış Politika Şefi Josep Borrell'in İsrail ile siyasi diyaloğun askıya alınıp alınmamasına ilişkin önerisi hakkındaki tartışmaları bilgilendirmeyi amaçlıyordu. Borrell böyle bir kararın İsrail üzerinde uluslararası hukuka uyması için baskı yaratacağını umuyordu.
Bu hamle dirençle karşılaştı ve Almanya buna karşı çıkacağına dair tepki verdi. Bakanların, Borrell'in önerisine ve İsrail'e silah satışının yasaklanmasına yönelik her türlü adıma karşı çıkmaları şaşırtıcı olmadı.
Skoog'un ‘The Intercept’ tarafından elde edilen değerlendirmesi, Hamas'ın sınır ötesi saldırısının 1.200 kişinin ölümüne yol açtığı ve çatışmanın mevcut, durmak bilmeyen aşamasını başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail, Hamas ve Hizbullah tarafından yürütülen savaşa ilişkin tüm kanıtları kapsıyor. Makalenin kökenleri, Şubat 2024'te İspanya ve İrlanda tarafından Avrupa Komisyonu'na, İsrail'in Gazze'deki askeri eylemlerinin AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'nın insan hakları hükümlerini ihlal edip etmediğine ilişkin yapılan bir başvuruya dayanıyor.
Ekim ayında İspanya Başbakanı Pedro Sánchez hala bir yanıt bekliyordu. İspanya Başbakanı Barselona'da düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, “Avrupa Komisyonu, iki Avrupa ülkesinin İsrail ile ortaklık anlaşmasının askıya alınması yönündeki resmi talebine, her şeyin gösterdiği gibi insan haklarının ihlal edildiğinin tespit edilmesi halinde, kesin olarak yanıt vermelidir.” dedi.
Avrupa Komisyonu'nun konuyu ele almayı reddetmesi üzerine Skoog, Avrupa Dış Eylem Servisi tarafından bir inceleme yapmak üzere görevlendirildi. Bunun sonucunda temmuz ayında bir ilk değerlendirme yapıldı ve bu değerlendirme daha sonra kasım ayında güncellendi.
Skoog, Hamas ve Hizbullah'ı sorumlu tutarken İsrail Savunma Kuvvetleri'ni sivil ve askeri hedefler arasında daha sert ve ayrımcı bir tutum benimsemediği için eleştiriyor. “Yüksek düzeydeki sivil kayıplar ve insani acılar göz önüne alındığında, iddialar esas olarak İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) de dahil olmak üzere görev sahiplerinin siviller ve savaşçılar arasında ayrım yapmakta ve IHL'nin (Uluslararası İnsancıl Hukuk) temel ilkelerini ihlal ederek sivilleri ve sivil nesneleri saldırıların etkilerine karşı korumak için mümkün olan tüm önlemleri almakta nasıl başarısız olduklarına odaklanmaktadır.”
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama kararları ve giderek artan sayıda raporda olduğu gibi, İsrailli yetkililerin Filistinlilere karşı kullandıkları “insanlıktan çıkarıcı dil” özellikle dikkat çekmektedir. Skoog, “İsrailli yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda olduğu gibi ayrımcılık, düşmanlık ve şiddete teşvik, uluslararası insan hakları hukukunun ciddi bir ihlalini teşkil eder ve uluslararası soykırıma teşvik suçu anlamına gelebilir” diyor.
Silah satışları konusunda, “ihraç edilecek askeri teknoloji veya teçhizatın uluslararası insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesinde kullanılabileceğine dair açık bir riskin bulunduğu” durumlarda ihracat lisanslarının reddedilmesi önerilmektedir.
Suçluluk açısından bakıldığında bu önemli bir noktadır. Yunanistan'ın eski maliye bakanı ve Avrupa'da Demokrasi Hareketi 2025'in Genel Sekreteri Yanis Varoufakis'in de belirttiği gibi, UCM'nin Netanyahu ve Gallant'ı Uluslararası İnsancıl Hukuku ihlal etmekten suçlu bulması halinde, AB bakanlarının bu davada bilgisizliklerini ileri sürmeleri pek mümkün olmayacaktır. “Dünya artık onların uluslararası hukuku ihlal ettiklerini bildiklerini biliyor çünkü AB'nin kendi insan hakları özel temsilcisi onlara bunu açıkça söyledi” dedi.
“Tarih onları sert bir şekilde yargılayacaktır. Belki Uluslararası Ceza Mahkemesi de.”
İtibarlar yerle bir olurken ve insanlar ölmeye devam ederken, Avrupa'nın dört bir yanındaki avukatlar şimdiden özgeçmişlerini hazırlamaya başladılar.
*Dr. Binoy Kampmark, Cambridge Selwyn College'da Commonwealth bursiyeri olarak görev yapmıştır. Halen RMIT Üniversitesi'nde ders vermektedir.
HABERE YORUM KAT