Atı doğru yere bağlamak…
Türkiye mayınlardan kurtulmaya çalışırken iktidar partisi kendisini mayınlı araziye düşürdü.
Yasalaştırılmaya çalışılan tasarı aynen geçerse siyaset alanında patlamaya hazır mayınların etkisi dünyanın dört bir tarafında hissedilebilir. Yarım yüzyıldır Suriye sınırında gömülü mayınların patlamasından endişe eden iktidar, şu sıralarda dikkatini daha fazla siyaset alanında patlayabilecek mayınlara verse iyi olacak...
Mayınlarla ilgili düzenlemeyi Meclis'ten Komisyon'a geri çektiğini sanıyorduk iktidarın, hayır öyle değilmiş; önümüzdeki hafta başında aynı haliyle yeniden Meclis'te görüşülecekmiş... İktidarın tek vaat ettiği, arada muhalefetin 'haklı' gibi görünen görüşlerini dinlemek... Yaratılacak hay-huydan istifade ile var olan metnin zorlaya zorlaya Meclis'ten geçirilmesi hedefleniyor, bu besbelli...
Elbette iktidardır ve bunu yapabilecek çoğunluğu vardır. Ancak çoğunluğuna güvenerek ve çoğunluğu oluşturan bireylerin iradelerini hiçe sayarak yapılacak bir zorlamanın ciddi sonuçları da olabilir. Politikacıların iradelerini hiçe sayan bir davranış politik bir davranış tarzı değildir çünkü...
Ak Parti yönetimi, hükümet ve Başbakan Tayyip Erdoğan, 'mayın' konusunda, atı arabanın arkasına koştuklarını artık görmeli...
Meclis'in gündeminde olan ve iktidar partisinin zorladığı metin neyi öngörüyor: 50 yıl öncesinde Suriye sınırına gömülmüş olan mayınların kaldırılmasını ve temizlenen toprakların tarım arazisi haline getirilmesini... Bunun için tek bir ihale açılacak ve üstlenen şirket mayınları temizledikten sonra elde edilecek tarım arazisini 44 yıla kadar bir süre için kullanabilecek...
Bu, atı arabanın arkasına bağlama yöntemidir. Ters bir yöntemdir.
Terslik şurada: İhaleye katılacak mayın temizleme konusunda uzman 'yabancı' şirketlerin hiçbiri tarımla ilgili değil; işi üstlendikten sonra toprakları ya başka birilerine kiralayacak, ya da kendileri kullanacaksa bu işi en başından öğrenmek zorunda kalacaklar...
Mayın temizleme işiyle tarımcılık yapma işi illâ tek bir şirkete ihale edilsin isteniyorsa, ihaleye mayın temizlemede uzman şirketler değil tarım alanı işletmecileri katılabilmeli... İhaleyi kazanan tarımda uzman şirketler, kullanacakları toprakların en verimli halde ellerine geçmesi için gereken titizliği gösterecekler ve mayın temizleme işini teslim edecekleri şirketleri bu gözle seçeceklerdir...
Atı arabanın önüne bağladığınızda açılacak ihale sürecine eskisi kadar itiraz olmayacaktır.
En doğrusu ise, Ak Parti milletvekillerinin çoğunun da katıldığını bildiğimiz iki süreci birbirinden ayırma yöntemidir. Mayınları temizlemek için açılacak ihaleyi alan şirket işini tamamladıktan sonra elde edilen arazi o zamanın şartlarına göre değerlendirilebilir. Arazi topluca tek bir şirkete tahsis edilebildiği veya birkaç parçaya bölünerek şirketler arasında paylaştırılabildiği gibi, topraksız köylüye de verilebilir.
Birbiriyle hiç ilgisi bulunmayan iki farklı işin tek bir şirkete verilmek istenmesi, ihaleyle bile yapılacak olsa, akılları karıştırır. Tıpkı bugün olduğu gibi...
İki ülke arasındaki mayınlı araziden söz ediyoruz. Mayınlar kalktığında olağanüstü verimli olabilecek bakir toprakların tarıma açılması herkesin gözünün bu konuya yoğunlaşmasına sebep oluyor. Kafa karışıklığının en önemli sebebi de böyle bir toprağa bir üçüncü devletin özel ilgi gösterdiği iddiası; savunma sanayii alanında uzman bu kadar şirketimiz varken neden başka ülkelere gerdan kıralım ki?
Tasarı Komisyon'a çekilmeli ve kamuoyunun hassasiyet gösterdiği konular göz önünde tutularak gerekli değişiklikler sağlandıktan sonra yeniden Genel Kurul'a getirilmelidir.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT