Ateşkese kimin daha çok ihtiyacı vardı?
Hamas ile işgal rejimi arasındaki ateşkes Siyonistler için sürecin beklenildiği gibi gitmediğine işaret ediyor. Hamas ise bu ateşkes ile önemli bir psikolojik, siyasi ve stratejik zafer elde etti.
HAKSÖZ HABER
Siyonist rejimin 7 Ekim’den beri sürdürdüğü saldırılar beklediği neticeleri ortaya çıkarmadı. Dünyanın neredeyse her yerinde işgal rejimi karşıtı gösteriler düzenleniyor. Siyonistleri en başından beri destekleyen Batılı devletler dahi son zamanlarda mesafeli bir görüntü vermek durumunda kaldılar.
Özellikle Batılı ülkelerdeki yoğun katılımlı kitlesel gösteriler “Siyonizm karşıtlığının” açık ifadesiydi. Netice olarak 7 Ekim’den bu yana işgal rejimi fazlasıyla yalnızlaştı. Bunun tersine bir durum ise Filistinliler için yaşandı. Filistin’de yaşanan zulme karşı onurlu halkın ortaya koyduğu direniş bütün dünyada bir “Filistin duyarlılığı” oluşturdu. Filistin halkının direniş tavrı insanları öylesine etkiledi ki İslam’a duyulan ilgi dahi artmış durumda.
"Amerikalılar, 'Filistinli Müslümanların direnişini anlamak için' Kur'an okumaya başladılar..."
Her şeye rağmen Siyonist çete katliam bombardımanlarından vazgeçmedi. Hatta yalnızlaştıkça daha fazla hırçınlaşıp Gazzelileri sindirmeye ve direniş iradesini kırmaya çalıştı. Ancak Gazze halkı hiçbir şekilde geri adım atmayarak büyük bir örneklik ortaya koydular. Son raddede ateşkes konusuna odaklanılmış durumda. Peki, ateşkes çağrısı ne anlama geliyor?
Al Jazeera için kaleme aldığı makalesinde Zoran Kusovac, dünyada yalnızlaşan Siyonist rejimin ABD için bir yük olması sebebiyle Washington tarafından ateşkes masasına oturtulduğuna dikkat çekiyor. Ateşkesin oldukça kırılgan yapısı sürdürülebilirliğini de belirsiz hale getirirken yine de umut vadediyor.
Kusovac bu noktada ateşkes sayesinde Hamas’ın uluslararası toplumda siyasi kabul kazandığını ve 7 Ekim'den bu yana yalnızca altı hafta içinde "herhangi bir müzakerenin kabul edilemeyeceği teröristler"den "sahada kontrolü olan bir örgüte" dönüştüğünü ifade ediyor. İsrail ve ABD, Hamas’ı genellikle "müzakere etmediğimiz insanlar" anlamında kullanılan "terörist" olarak adlandırmaya devam etseler de gerçeği kabul ettiler ve Filistin örgütünü müzakerelerde karşı taraf olarak karşılarına almak zorunda kaldılar.
Elbette Hamas ve İsrail geçmişte, her zaman üçüncü tarafların, genellikle de Mısır'ın arabuluculuğu yoluyla ateşkes müzakereleri yaptılar. Ancak bunlar birkaç devletin dâhil olduğu tam kapsamlı uluslararası anlaşmalardan ziyade devam eden savaş ile alakalı taktiksel meselelerdi. Hamas bu ateşkes ile önemli bir psikolojik, siyasi ve stratejik zafer elde etti. İsrail kabinesi ve ABD Başkanı Hamas'la müzakere etti, bir anlaşmaya vardı ve kamuoyuna bunu duyurdu. İki ay önce bugünün gerçekliği hayal bile edilemezdi...
Bu noktada Kusovac askeri açıdan ateşkesin gerçek anlamda Hamas için çok önemli olmadığını ifade ediyor. Ateşkes askeri açıdan bakıldığında daha ziyade ordusu yorulan ve kamuoyu desteği azalan Siyonistler için önemli hale geliyor. Kassam’ın şartları zaten belli olduğu için verilen ara yorulan savaşçıların dinlenmesi dışında çok farklı faydalar içermiyor.
Ordularını havadan takip ederek stratejik üstünlük sağlamaya çalışan İsrail’in aksine Kassam’ın havadan takip edilmesi mümkün değil. Gazze şeridi boyunca uzanan tüneller ağında yer altından yürüyerek hafifçe hareket ediyorlar. Çoklu roketatarların dışında silahları küçük ve taşınabilir olduğundan tüneller aracılığıyla hedeflerine ulaşıp saldırılarını gerçekleştiriyorlar.
Kusovac hızlıca toparlanabilme kapasitesine sahip olan Kassam’ın bir ateşkese ihtiyacı olmadığını ifade ediyor. Savaşçılarını ve kolayca hareket ettirilebilen silahlarını yeraltında tutarak Hamas, çoğu geleneksel tespit yöntemini büyük ölçüde etkisiz hale getiriyor. Hamas'ın komuta merkezleri yerin altında, Hamas'ın cephanelikleri yerin altında ve tüneller bunları Gazze Şeridi'ndeki hemen hemen her noktaya bağlıyor; öyleyse Hamas, eğer zaten yapabiliyorsa, yeniden toparlanmak için neden çatışmalara ara vermeye ihtiyaç duysun ki?
Tüm bunlara rağmen Kassam için verilen aranın bir zararı olmadığının da altını çizen Kusovac ateşkesin dinlenme ve taktik geliştirme için önemli imkanlar sunabileceğini belirtiyor. Eğer ateşkes gerçekten olursa Hamas dört sessiz günü kendi askeri avantajına göre değerlendirecektir ancak bu, stratejik bir zorunluluktan ziyade fırsatçı, taktiksel bir değerlendirme olacaktır.
Ateşkes devam ederse Hamas, gözcülük yapan, pusu kuran ve operasyonel hazırlıkta olan savaşçılarının sayısını azaltabilecek, böylece savaşçılarına çok ihtiyaç duydukları dinlenme olanağını verebilecektir. Gazze'nin neresinde olursa olsun aileleriyle kısada olsa yeniden bir araya gelme fırsatını yakalayacak olan Kassam askerleri moral-motivasyon açısından da kazançlı hale gelecektir.
Kusovac’ın altını çizdiği hususlar işgal ordusunu ateşkese gerçekten ihtiyacı olan taraf olduğunu kanıtlıyor. İşgalciler bombardımanlarla Gazze halkını katlediyor ancak bunun Gazze’yi işgal edebilmek için yeterli olduğunu düşünmek oldukça saçma bir düşünce. Gazze halkı ölümlere rağmen direnmeye devam ederken askeri açıdan da Siyonistler istedikleri sonucu elde edemediler. Netice olarak ateşkese vararak durumu değerlendirmekten başka çıkar yolları olmadı. Hamas ise bu “kısa arayı” askeri ve toplumsal açıdan en verimli şekilde değerlendirecek.
HABERE YORUM KAT