"Ateşkes" ile Siyonistlere zaman kazandırma
Ahmet Varol, ABD'nin ateşkes teklifi ile dünya kamuoyundaki tepkileri yatıştırma peşinde olduğunu vurguluyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
ABD’nin amacı ateşkes mi işgalciyi kurtarmak mı?
Bilindiği üzere siyonist işgal güçlerinin Gazze’ye yönelik vahşi saldırılarını başlatmalarından sonra ABD yönetimi “ateşkes” konusunu gündemine bile almak istemiyordu. ABD Başkanı Biden’ın o dönemde yapılan tüm ateşkes tekliflerine karşı tavrı işgalci siyonist rejimin başbakanı Netanyahu’nun tavrından hiç farklı değildi. Netanyahu ise kendisi için belirlemiş olduğu Gazze’deki direnişi tamamen bitirme, siyonistlerin esirlerini pazarlıksız bir şekilde kurtarma ve Gazze ahalisini ya bölgeyi tamamen terk etmeye ya da işgal rejiminin güdümündeki uzaktan kumandalı bir yönetimin güdümüne girmeyi kabul etmeye mecbur etme amaçlarını gerçekleştirmeden silahları susturmama konusunda kararlı olduğunu her fırsatta ibraz etmeye çalışıyordu.
Netanyahu’ya savaşın başlangıç aşamasında böyle kabadayı davranma ve belirlediği üç hedefi gerçekleştirmeden silahları susturmama konusunda kararlı olduğunu ilan etme cüreti veren ise ABD Başkanı Biden’dı. Çünkü Gazze’deki direnişin askeri yönden ABD-AB-İsrail ittifakına dayanamayacağını, sonunda ateşkese değil İsrail’in şartlarına göre bir anlaşmayı yani teslim olmayı kabule mecbur kalacağını sanıyordu. Bu yüzden Netanyahu-Biden ikilisi belirlemiş oldukları hedefe doğru, burunları havada ilerlemekte kararlı görünüyor ve hedefe ulaşabilmek için de bütün insani değerleri ayaklar altına almaktan çekinmiyorlardı.
Yaşlı, çocuk, kadın, hasta demeden Gazze ahalisinden herkesi hedef almalarının, tam anlamıyla soykırıma dönüşen katliamlar yapmalarının amacı da Filistin direnişini ve halkını mümkün olduğunca kısa sürede teslim olmaya zorlamaktı.
Ancak işgalci siyonist rejimin sözde başbakanı Netanyahu aradan geçen sekiz ay içinde belirlediği amaçlardan hiçbirini gerçekleştiremedi. Her ne kadar Filistin halkı tarafında büyük bir katliama ve yıkıma sebep olduysa da savaşın kendisine maliyeti de çok ağır oldu. Öyle ki işgal rejiminin bu savaşta gerek can kaybı gerekse ekonomik zararı geçmiş savaşlarındaki kayıplarının tümünü geçmiştir. Ayrıca siyasi alanda da ciddi sıkıntı ve çalkantılar yaşamaktadır.
İşgal rejimi sekiz aydan beri Gazze çevresindeki ve 1948’de işgal edilmiş bölgenin kuzeyindeki yani Lübnan sınırına yakın alanları tamamen tahliye etmiş durumdadır. Buraların ahalisi otellerde veya mülteci kampı gibi geçici kamplarda bekletiliyor. Bu uygulama yüzünden şu an 600 bin civarında insanın tamamen atıl durumda olduğu konuyla ilgili raporlarda dile getiriliyor. Bunların atıl duruma gelmesi bir yandan iş gücü kaybına neden olduğu gibi bir yandan da onların geçimleri ve iskanı için ek gidere ihtiyaç duyuluyor.
Ayrıca kendilerine resmiyette “İsrail vatandaşı” sıfatı verilen, ancak gerçekte gasp edilmiş Filistin topraklarına yerleştirilmek için dünyanın değişik ülkelerinden getirtilmiş yahudi göçmenlerden en az 500 bin kişinin de işgal altındaki toprakları terk ettiği yani tersine göç gerçekleştirdiği yine raporlarda dile getiriliyor. Tabii bunların çifte vatandaşlıkları var ve ikinci kimlikleri bu tür kriz dönemlerinde işe yarıyor. Ama bu tersine göç olayı da ekonomiye büyük külfet yüklüyor, çünkü ciddi bir iş gücü kaybına sebep oluyor.
İşgal rejimi 300 bin civarında yedek askerini silah altına çağırdı. Bunların bir kısmı işgal altındaki topraklarda yaşamayan ve sözde “İsrail vatandaşlığı” verilen yahudilerden oluşuyor. Tabii işgal altındaki toprakların dışında yaşayanların çoğu gelmedi ama içeride yaşayanların çoğunluğu cepheye sürüldü. Ama onlara bir yandan maaşları veriliyor ve aktif ekonomide değil cephede istihdam edilerek maaş almaları ekonomiye ek bir külfet getiriyor. Geçtiğimiz günlerde siyonistlere ait bir ekonomi gazetesinin yayınladığı raporda yedek askerlerin maliyetiyle ilgili olarak sekizinci ayın sonunda ortaya çıkan rakamların başlangıçta tahmin edilen miktarın üç katından fazla olduğuna dikkat çekiliyordu ki savaşın devam etmesi zararın gittikçe artması anlamına geliyor.
Hepsi bu kadar değil. O yüzden devam etmemiz gerekiyor.
HABERE YORUM KAT