1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “’Atatürkçülerin’ kendileri hariç herkesi cahil sanması canımı sıkıyordu”
“’Atatürkçülerin’ kendileri hariç herkesi cahil sanması canımı sıkıyordu”

“’Atatürkçülerin’ kendileri hariç herkesi cahil sanması canımı sıkıyordu”

Suriye'de savaşın başladığı 2012’den bu yana sosyal medyada Atatürk’e ait olduğu iddiasıyla dolaşan, İmamoğlu’nun Atatürk’ün öngörüsü diye canlı yayında okuduğu sözleri 12 yıl önce Atatürk’ün sözü diye Facebook’tan yayan Erdal İ., Serbestiyet’e konuştu.

11 Aralık 2024 Çarşamba 16:32A+A-

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, önceki gün (9 Aralık) katıldığı canlı yayında Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasıyla ilgili konuşurken Mustafa Kemal Atatürk’e ait olduğu iddiasıyla şu sözleri okumuştu:

“Bir gün, Cihan Harbi’nden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır.”

Ancak bu cümleler Atatürk’e ait değildi. Bu uydurma sözler, Suriye’deki savaşın başladığı 2012 yılında, Atatürk’ün Temmuz 2023’te ABD’li dergici Isaac Frederick Marcosson’a verdiği ve The Saturday Evening Post dergisinin 20 Ekim 1923 tarihli sayısında yayımlanan röportajında söylediği iddiasıyla sosyal medyada dolaşıma girmişti. 30 Ağustos 2012’de Sözcü gazetesi, birinci sayfadan “Atatürk bugünleri 89 yıl önce görmüştü” manşetiyle sözleri tam sayfa olarak yayımlamıştı.

(Sözcü’nün 30 Ağustos 2012’deki manşeti.)

İmamoğlu’nun konuşmasının ardından “Erdali” adlı X kullanıcısı, bu ifadeleri 2012 yılında Atatürk’ün sözü olarak sosyal medyada yayanın kendisi olduğunu duyurdu.

“’Atatürkçü’ diyebileceğimiz kitlenin kendileri hariç herkesi cahil sanması canımı sıkıyordu”

12 yıl önce Sözcü’nün manşet atmasına, önceki gün de İmamoğlu’nun televizyonda Atatürk’ün sözü diye bahsetmesine neden olan bu epey başarılı olmuş trolleme faaliyeti fikri, bu sözleri üretme fikri nasıl doğdu?

2012’de Facebook çok daha etkin bir mecra idi. Önüme düşen uydurma sözler genellikle canımı sıkar. Hz. Mevlâna’dan Freud’a kadar çok geniş bir alanda uydurma sözler gördükçe önceleri safiyane düzeltme yazıları yazdığım oldu.

Atatürk hakkında daha yaygın bir dolaşım vardı tabii. Ancak “Atatürkçü” diyebileceğimiz kitlenin muarızlarını cehaletle suçlaması, kendilerini Türkiye’nin aydınlık yüzü, eğitimli, akıllı, harici herkesi cahil sanmasındaki derin çelişki de canımı sıkan gözlemlerimden biriydi.

Atatürkçülerin genelde okumadığını, ortalamasının da okuduğunu anlamadığını daha keskin bir şekilde test etme düşüncesiyle bu fikir ortaya çıktı. Bu tuhaf tutumun yanlışlığını daha görünür kılmak için bir tür sosyal deney diyebiliriz.

Ağustos 2012’de tam da Suriye’deki olayların yoğunluğunun arttığı dönemde bu sözleri sosyal medyada paylaşmışsınız. Bu metni sosyal medyaya salmanızda, kendilerini Atatürkçü-ulusalcı diye tanımlayan kesimlerin Suriye’deki karışıklıklar sırasında ağırlıkla Esad’a destek vermesi mi etkili oldu?

Tasarladığım paylaşımın iddiamı desteklemesi için bir tuzak içermesi gerekiyordu. Yani büyük afili bir söz gibi olmalı ama içinde malum kitlenin siyaseten savundukları şeylerin tersini önermeliydi.

Arap Baharı’nın patladığı günlerde hükümet protestocuları desteklerken muhalefet de bunu eleştiriyor, “Mısır’ın Suriye’nin işine karışmayın” tutumu sergiliyordu. Bu söze sahip çıkmaları kendileriyle ters düşmelerini sağlardı.

Atatürk’ün ağzından yazdığım metin Mısır’da ve Suriye’de hâkim devletleri değil Tahrir Meydanı’ndaki göstericileri, Suriye’de kurulan Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemeyi salık veriyordu. Ama bunu fark etmeden “öngörünün büyüleyiciliğine” kaptırıp sahiplendiler.

Kaynak olarak da gerçek bir gazeteci ve gerçek bir röportajı gösterdim. Çünkü hiçbirinin açıp okumayacağından emindim. Nitekim öyle de oldu.

Yani evet, malum kesimin Esad’ı desteklemesi etkili oldu.

The Saturday Evening Post dergisinin 20 Ekim 1923 tarihli sayısında yayımlanan “Kemal Pasha: Conflict in Turkey” başlıklı yazının orijinali.

“Paylaştıktan bir hafta sonra önüme düştü ama Sözcü’nün manşetini beklemiyorduk”

Nasıl yaydınız ve sonra ne oldu?

Önce nasıl yayacağımı düşündüm. O dönemde sosyal medya işleri yapan genç bir arkadaşım vardı. Ona anlattım “böyle bir şey yazsam Facebook’ta nasıl yayarız?” diye. Gerçekten tek çıkış noktası “kaç günde benim sayfama düşecek” merakıydı. Bunu test etmek istedik. Bu “Mekke Emiri’ne mektup”, “Öğretmen maaşı vekil maaşı olsun” görsellerinin bol dolaştığı dönemdi.

Dandik bir Facebook sayfasından paylaştık. Sahiden bir hafta sürdü önüme düşmesi. Ama Sözcü’den böyle bir şey beklemiyorduk. 30 Ağustos’ta birinci sayfasında tam sayfa bastılar.

Sözcü’nün manşetinden sonra aslında kısa sürede ortaya çıktı Atatürk’ün sözü olmadığı. İlk önce Engin Ardıç yazdı. Sonra bir akademisyen bir yazı yazdı.

Sözcü’nün manşetinden 6 gün sonra 5 Eylül 2012’de, kaynak gösterdiğiniz 1923’te yayımlanan röportajın yayımlandığı The Saturday Evening Post dergisi, “E-posta ile gelen talepler üzerine Isaac Marcosson’un 1923 yılında modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile yaptığı röportajı sunuyoruz” notuyla röportajın orijinalini yayımlamış.

Evet, çok konuşuldu bu o zaman. Sosyal medyada da yalan olduğu dolaşmaya başladı.

Ama yıllar içinde de paralel ilerledi. İnanarak paylaşanlar ve “bu yalan” diyenler devam etti. Ama televizyonda koca İBB Başkanı’nın hala buna sarılması, karşısında tecrübeli bir gazeteci olan İsmail Küçükkaya’nın da heyecanla goygoylaması müthiş.

Hala metnin içeriğinin duruşlarıyla ters olduğunu düşünemiyorlar. “Bir gün bu halk ayaklanacak” öngörüsünden ötesine bakamıyorlar. Ben de buna hala inanamıyorum.

İlk bunu sosyal medyada dolaşıma soktuğunuzda ne kadar yayılabileceğini düşünüyordunuz?

Birkaç ay Facebook’ta dolaşır kaybolur gider diye düşünmüştüm.

İlk başta amaçladığınız hedefe ulaştığınızı düşünüyor musunuz?

Ziyadesi oldu. Maksadını aştı artık.

İmamoğlu’nun konuşması olmasaydı bir gün açıklamayı düşünüyor muydunuz?

Yok. Hiç düşünmedim bugüne kadar. İmamoğlu’nu hiç sevmiyorum o tetikledi beni.

Başka bu tip “üretim”leriniz var mı?

Bir de ünlü bir şairin adıyla dolaşan bir şiirim var ama o da kalsın şimdilik.

Onu da anlayan olacak mı acaba diye şiirlerin yayımlandığı bir siteye eklemiştim. Yanılmıyorsam 2006 yılındaydı. Hiç şüphelenen olmadı. Klipleri falan yapıldı YouTube’da dolaşıyor.

 

HABERE YORUM KAT

3 Yorum