1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Askeri Darbeler ve Akademinin Haysiyeti
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Askeri Darbeler ve Akademinin Haysiyeti

30 Mayıs 2017 Salı 05:14A+A-

Darbeler pek çok bileşenin koordinasyonu sayesinde yürürlüğe sokulur ve hedeflerine ulaşır. Türkiye’de darbelerin merkezinde her zaman asker yani TSK yer almıştır. Bazen emir komuta zinciri içerisinde bazen de dışında ama ordu hemen her zaman darbelerin lokomotif olmuştur. Gerek darbeye zemin hazırlama gerekse belirlenen hedeflere ulaştırılmasında hangi aktör ve kurumların nasıl işbirliği sergiledikleri de üzerinde dikkatle durulmayı mecbur kılar bizlere.

Toplumsal ve siyasal iradeyi tankın namlusuyla esaret altında tutan askeri darbelerin başarılı olması için bürokratik oligarşinin demirbaş kurum ve aktörleri TSK’yla paralel bir biçimde hareket ederler. Mesela Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı organları tam kadro sahaya inerler darbe dönemlerinde. Mesela TÜSİAD ve TİSK gibi sermaye sınıfının temsilcileri gibi Türk-İş ve DİSK gibi güya emekçi sınıfların temsilcileri de durumdan çıkardıkları vazifeyi ifaya soyunurlar. Medya ise haber, yorum ve manşetleriyle psikolojik harbin öncü kuvvetleri olarak kesintisiz bir seferberlik hali ilan eder hızlıca. Üniversite kampüslerinin kışla havasına, akademik kadrolarınsa emir eri ruhuna geçişleriyse hiç de zor olmaz.

Darbe Karşıtı Üniversiteler

Türkiye’de artık askeri darbelerin ameliyat masasına yatırdığı akademi ve üniversiteler dönemi geride kaldı. Bu süreçte akademi ve üniversiteler farklı boyutlarıyla askeri darbeleri ameliyat masasına yatırmak üzere programlar yapma sorumluluğunu üstleniyor. Üstelik bu sorumluluğu öğrenci kulüpleri üzerine veya kamuoyunda ciddi karşılık bulmayacak birkaç akademik makaleye havale etme kurnazlığı da yok. Akademinin namusunu kurtaracak çalışmalar var.

Geçtiğimiz hafta iki üniversitede uluslar arası düzeyde askeri darbeler üzerine sempozyum düzenlendi. Biri Muş Alparslan Üniversitesi’nde diğeri ise Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde. Konuları ve konukları bakımında ikisi de gayet zengindi. 

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan ve Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Aslan’ın daveti üzerine birçok akademisyen ve gazeteciyle birlikte ben de bu sempozyuma katıldım. Aydın’a hâkim bir tepede, zeytin ağaçları ve muazzam peyzaj çalışmalarıyla güzelleştirilmiş temiz, düzenli ve ferah yüzlerce dönümlük bir kampüste gerçekleştirildi etkinlikler. Ulaşımdan etkinliklerin tertibine değin üniversite tüm birimleriyle çok ciddi bir biçimde koordine olmuştu. Rektör Cavit Bircan’dan tüm idari birimlere, hocalara ve öğrencilere değin hemen herkes etkinliğin aksaksız eksiksiz gerçekleştirilebilmesi için misafirleriyle ilgileniyordu.

Biri gazetemiz Yeni Akit’ten Doç. Dr. Merve Kavakçı hanımla diğeri de Star Gazetesi’nden Yakup Köse arkadaşımızla olmak üzere iki oturuma katıldım. Büyük salonda Merve Hanımla birlikte 28 Şubat Post-Modern Darbe Süreci üzerine değerlendirmeler yaptık. Yakup Köse ile yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden müteşekkil yaklaşık elli öğrenciyle darbelerle medya arasındaki ilişkiyi değerlendiren bir atölye çalışmasına katıldık. Öğrencilerin ilgi ve alakası oldukça yüksekti. Konuya dair makaleler okunduğu, sürecin aktör ve kurumlarının yakın takibe alındığı geçmişten geleceğe dair projeksiyon tutan soru ve yorumlardan anlaşılıyordu. Yorucu ancak heyecan ve memnuniyet veren bir dizi etkinliğin parçası olduk Ramazan’ın ilk günü.

Çirkin Teamüllerin Gömülüşü

Üç günlük sempozyum boyunca 27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a Türkiye’deki tüm darbelerin didik didik edildi. Darbelerin hukuki, iktisadi, toplumsal, psikolojik, diplomatik, edebi, dini vs. boyutları üzerinde akademik literatürü zenginleştirecek tebliğler sunuldu, tartışmalar yapıldı. Uluslararası dengeler ve emperyalist devletlerin hegemonyalarını tahkim etme planları da tartışıldı, tarım ve enerji politikalarına etkileri de.

Adını bir darbe ile devrilen ve idam sehpasında katledilen Adnan Menderes’ten alan üniversitenin 27 Mayıs’ın 57. Yılında gerçekleştirdiği sempozyum sadece akademik bir ilke imza atmıyordu. Üstüne bir de daha yakın geçmişte rektör ve dekanlar başta olmak üzere akademinin tüm kadrolarıyla birlikte Genelkurmay Karargâhı’nda brifing almaya koşarak gittiği ülkemizde ahlak ve hukuk dışı bir teamül yerle bir ediliyordu. İhtilalcilerin taleplerine uygun anayasalar veya akademik tartışmalar üretmeyi vazife edinmiş akademik çürümüşlük tarihin çöplüğüne atılıyordu resmen. Kamusal alanı ordunun talepleri doğrultusunda sekülarize edecek tezler veya İslami gelişmeleri engellemek üzere mahalle baskısı filan gibi korku senaryolarını sahaya süren operasyonel kadroların borusu ötmüyor artık.

Akademi ve siyasetin hatırı sayılır düzeyde ismiyle görüşüp istişare etme imkânı da bulduk bu arada. Mesela Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Marmara İletişim Dekanı Prof. Ergün Yıldırım, Doç. Dr. Can Bakkalcı hocalarımızla ve AK Parti Manisa milletvekili Selçuk Özdağ’la geçmişten bugüne güzel anekdotlar paylaştık. Nihayet akşam ezanı okunduğunda öğrenci kantininde hep birlikte oruç açıp dua ettik. Gösterişsiz, protokolsüz ve olabildiğince samimi bir iftarla üniversite kampüsünde kardeşlik hukukumuzu pekiştirdik elhamdülillah.  

Umarım Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan ve Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Aslan başta olmak üzere emeği geçen tüm hocalarımızın gayretleri akademi dünyası için cesaret verici, çığır ve ufuk açıcı olur.

Yeni Akit

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum