Asker, hukuk, değişim
CUMHURBAŞKANI Gül, askeri yargı yasasını onayladı. Kıyamet kopmadı, muhtıralar verilmedi, borsa sarsılmadı...
Eskiden böyle mi olurdu?!
En yakını, Ecevit’in başbakanlığı sırasında önemli demokratikleşme adımları atılmış ama bazılarını komutanlar engellemişti.
“28 Şubat bin yıl sürecek” diyen Org. Kıvrıkoğlu, “312. maddeye dokunulmasın” deyince bu konudaki tasarı hemen Meclis’ten çekilmişti!
Meşhur “367 vakası” Anayasa Mahkemesi’nde görülürken, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt “27 Nisan Muhtırası”nı yayımlamıştı!
Bugün ise, askerler ile hükümet arasında tartışmalara sebep olan bir kanun yürürlüğe giriyor, eski kıyametler kopmuyor. Hukuk devletinin normal süreçleri işliyor, son kararı Anayasa Mahkemesi verecek.
Bunun adı ‘normalleşme’dir!
Askeri ideoloji
Bu genel ‘normalleşme’ süreci, askeri ideoloji alanında da yaşanıyor. Komutanlar artık masaya yumruk vurmuyor, eskiden hayal edemeyeceğimiz sözler söylüyorlar. İşte Sayın Hilmi Özkök’ten birkaç cümle:
“Biz askerler olarak kendimizi her konuyu en iyi bilenlerden saymıyoruz.”
“Ben demokrat bir kişiyim, bununla iftihar ediyorum!”
“Türk Silahlı Kuvvetleri, TBMM’nin ordusudur.”
“Çok aykırı fikirlerle karşılaşabilirsiniz, hele bu fikirlere ‘vatan haini bir düşünce’ gibi çok iddialı bir önyargı ile yaklaşırsanız, fikirlerden istifade marjını daha başlangıçta sıfırlamış olursunuz. Asimetri yaratacak fikirlerden ürkmeyiniz.“
“Türkiye birinci sınıf bir devlettir. Biz masaya yumruk değil, aklımızı, beynimizi koyarız.”
Şimdiki Başkan Org. İlker Başbuğ 14 Nisan’da Harp Akademileri’ndeki konuşmasında TSK’nın bildik terminolojisine yeni kavramlar getirdi ve bilhassa ordu, siyaset, demokrasi, laiklik gibi konularda Batılı kaynaklara atıflarda bulundu... Defalarca “demokratik düzene karşı düşünceler TSK’da barınamaz” diye vurguladı...
Eski “uyanık bekçilik” ideolojisiyle darbe yapmak isteyenler ordudan destek bulamadı, dışlandı...
Bütün bunlar gösteriyor ki, askeri ideoloji de normalleşiyor, orduda bu yönde yeni bir vizyon gelişiyor. Askeri ideoloji, geçmişten farklı olarak, “profesyonel” alana çekiliyor, siyasi ve sosyal alanlarda sivil inisiyatifler gelişiyor.
Modernleşme sürecinde
Org. Başbuğ’un referansta bulunduğu Huntington da Political Order in Changing Societies adlı kitabında bu süreci anlatır: Köylü toplumlarında modernleşmenin öncüsü olan ordular, şehirleşme ve orta sınıflaşma geliştikçe artık topluma yön veremezler ve askeri profesyonellik alanına çekilirler, siyasi ve sosyal konular sivilleşir...
Artık ‘düzen’i tepeden inme emirler, baskılar değil, hukuk kuralları sağlar...
Hukuk da aynı süreçte “uyanık bekçi” olmaktan çıkar, “tarafsız hakem”e dönüşür, bu yönde reformlar gerekir. Bu aşamaya geldiğimiz için “yargının tarafsızlığı” sorunu geçmişte olmadığı kadar gündemimizdedir.
Türkiye genel modernleşme sürecinin bu aşamasından geçiyor. Onun için artık eskisi gibi masalar yumruklanmıyor, muhtıralar verilmiyor, istikrar bozulmuyor; ‘normal’ işleyiş sürüyor. Askeri yargı yasası da normal olarak Anayasa Mahkemesi’ne gidecek, son kararı o verecek...
Yasadaki “tereddütler”i gidermek için parlamento yeni bir düzenleme yapacak.
Bütün bunlar ‘normal’dir.
MİLLİYET
YAZIYA YORUM KAT