Asır-Der'de Kur'an'da Tedricilik Konusu İşlendi
Küçükköy Asır-Der’deki aylık seminerlerde bu ay Sinan Ön’ün katılımıyla ”Kur’an-da Tedricilik" konusu işlendi.
Sinan Ön, konuşmasında özetle şunlara değindi:
Sunumunda kavramın öncelikle sözlük anlamına değindi. Sonra kavramı ıstılahi manada açıklamaya çalıştı. Bunu yaparken terim olarak genel ve özel olmak üzere konuyu ikiye ayıran konuşmacı, genel anlamdaki tedriciliği Hz.Adem’den Hz. Peygambere kadar olan süreç, özel anlamdaki tedriciliği ise Hz.Peygamberin risaletindeki süreç olarak özetledi.
Tanımlamalardan sonra Kur’an’da tedricilik konusuna girildi. Kur’an amaca adım adım yürümekte, tedrici bir yaklaşımla hedefe ulaşmaya çalışmaktadır. Konu ile alakalı inkarcıların “Kur’an bir defada inmeli değil miydi? Demeleri üzerine, yine Kur’an tedriciliğini şöyle açıklamıştır; “Oysa biz onu senin kalbine yerleştirmek için böylece azar azar indirdik ve ağır ağır okuduk. (Furkan 32) Yine başka bir ayette; “ Onu bir Kur’an olarak ayet ayet ayırdık ki, onu insanlara dura dura okuyasın ve biz onu gerektikçe indirdik. (İsra 106) Demek oluyor ki Kur’an-ın parça parça ve zaman zaman hadiselere bağlı olarak tedricen inişinin amacı onu insanların kalplerine daha rahat yerleştirmek ve içlerine iyice sindirmek içindir. Ayetler nazil oldukça sahabeler ona göre amel edip, hükümlerini tatbik etmeye çalışıyorlardı.
Bu noktadan sonra, Kur’an-ı anlama noktasında yanlış bir tasavvur; “Nesh” kavramı incelendi; Nesh, Kur’an-ın çelişkisizliği açısından akidevi boyut taşımakta ve şer-i hükümlerin sürekliliği bakımından ise hayati öneme sahip olmaktadır. Neshi savunanların delilerini anlatan konuşmacı bunların eski şeriatlerin iptalinden bahsettiğini örneklerle açıkladı. “İslamın tedrice riayet etmesi gayesini gerçekleştirmede kullandığı bir yöntemdir. İslam o günün toplumunu bir bir sosyal vakıa olarak olduğu gib kabul etme konusunda “gerçekçi” aynı toplumdan ideal bir ümmet oluşturma konusunda ise “gayeci” bir dindir. Buradan hareketle şeriatlerde neshin zorunluluğu, kur’an-da ise yokluğu sonucuna varırız.”
Sunumuna tedriciliğin uygulanması gereken, tebliğ ve davet metoduna değinerek devam eden konuşmacı; “Toplumun aydınlatılmasında, görüş ve fikirlerinin değiştirilmesinde tedrici metodun önemi çok büyüktür. Bunun için öncelikle psikolojik ortamın hazırlanması, sonra ortak paydalardan hareketle sıcak ve samimi bir diyaloğun geliştirilmesi lazımdır. Bu arada muhatabı çeşitli yönleri ile tanımak, onun inancını etkileyen temel faktörleri, zaaflarını, eğilimlerini ve kavrayış derecesini bilmek gerekmektedir. Sonra acele etmeden sabırla ve tedbirle hareket ederek işin altyapısını sağlam bir şekilde hazırlamalı, bunun için güzel söz ve yumuşak bir uslup kullanarak esastan detaya, en önemliden önemliye, kolaydan zora doğru tedrici bir seyirle adım adım hedefe ulaşılmalıdır.” Diyerek devam etti.
Sonuç olarak; “Tedrici metod Kur’an ve Peygamber örnekliğinde ele alınırsa, ferdi ve toplumsal olarak tekrar uygulanabilme alanları bulabilir ve yaşadığımız ortamda uygulanmalıdır. Bulunduğumuz ortamda takınabileceğimiz iki tavır gözükmektedir. 1.si mevcut kimliği baz almak. 2.si ise mevcut kimliği aşmaya ve islam ümmetini yeniden oluşturmaya çalışmaktır. Bizler 2. sınıfa dahil olmaya çalışmalı ve bu konuda mücadele etmeliyiz. Bunun için öncelikle, “ne olduğumuzu” nerede durduğumuzu” anlamamız ve bunun bilinci ile hareket etmemiz elzemdir. Nasıl bir kimlik, nasıl bir ortam, kime karşı mücadele, nasıl bir çevre olunması gerektiğinin tespiti öncelikle belirlenmelidir
“Yaşanan vakıayı gözetmeyen ve gündemdeki dayatan sorunlara müdahale etmeyen bir yapılanma hayalcidir. Gerçeklik ise yaşanan cahili noktaya karşı mücadele içinde yükseltilebilecek Kur’an merkezli birlikteliktir.” Diyerek sözlerini bitirdi.. Program katılımcıların soru cevap ve katkıları ile son buldu..
Haksöz Haber/Ahmet Kanat
HABERE YORUM KAT