Asıl Saldırgan ve Yağmacılarla İşbirlikçileri Ortadayken..
Bu yazıyı, İran televizyonunda Afrin’le ilgili olarak yayınlanan bir haber proğramı üzerine yazıyorum.
Konunun anlaşılması için önce şu hususu bilmek gerekiyor. İran’da özel radyo-tv kanalları yoktur ve radyo-televizyon yayınları münhasıran, devletin elindedir; tıpkı, 1985’lerden önce Türkiye’de olduğu gibi... Hattâ Cumhurbaşkanı’na bile değil, doğrudan doğruya İnkılab Rehberi Khameneî’ye bağlıdır.
Bu yayın kuruluşlarının sorumluluğu bu çerçevede anlaşılmalıdır.
*
Afrin Harekâtı üzerine dünyada yoğun bir Türkiye karşıtı propagandanın yapıldığı bilinmiyor değil..
Emperial güçler, Müslüman coğrafyalarında ve hele de bu bölgede her türlü barbarca saldırıyı en modern silah ve yöntemlerle yapıp, her şeyi yok eder ve bütün zenginlikleri de yağmalarken, aynı dünyanın, ‘Zulüm ve yağma vaaaar!..’ diye propaganda yapmaları bayatlamış taktiklerden.. Yadırgatıcı olan, her şeyi çarpıtarak ve hele de dostluk türküleri okuyarak, aleyhte yapılan kamuoyu manipülasyonlarıdır.
*
İran televizyonunun ‘Şebeke-i Haber’ olarak anılan Haber Kanalı’nın, YPG terör örgütünün silahlı güçlerinin Afrin’den kaçmasından sonraki durumu nasıl anlattığı bu açıdan ilginç..
Bu kanal diyor ki: ‘Afrin’i işgal eden, Türkiye’nin müttefiki olan tekfirci güçler, halkın emvalini yağmalamaya devam ediyorlar.’
Bu noktada, direkt olarak Türkiye suçlanmıyormuş gibi yapılarak, onun müttefiki olan ‘tekfirci’ güçler suçlanıyor görüntüsü yapılıyor.
Bilindiği üzere Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) diye anılan ve Türkiye tarafından eğitildikleri resmen de kabullenilen güç, Suriye Buhranı patladığında Suriye Ordusu’ndan ayrılan askerlerin çekirdeğini oluşturdukları ve Beşşar Esed rejimi muhalifi bir silahlı örgüt olup, başlangıçta BM çevrelerince de kabul gören, ancak daha sonra fazla desteklenmekten vazgeçilen bir güç.. (İran resmî söyleminde, Ortadoğu Buhranı’nda yer alan ve kendileri gibi düşünmeyen bütün silahlı grup ve örgütler için kullanılan sıfat, -başkalarını kâfir ilân edenler mânâsında-, ‘tekfirî- tekfirci’ terimidir.)
*
Söz konusu kanalın kameraları bu iddiayı ispatlamak için, Haleb’in kuzey batısındaki Tel-Rifat kasabasına sığınan Afrinlilerden seçtikleri bazı kimselerin gözyaşlarını, feryad’u figanlarını yansıtıyorlar. Evlerinden kaçmak zorunda kalan insanların acısı anlaşılmalıdır. Ancak, orada konuşturulan bazı tipler var ki, ‘Türkiye de tıpkı teröristler gibi bizim düşmanımızdır..’ diyorlar ve İran tv. kanalı bu sözleri aynen yayınlıyor.
Aynı makamlar, benzer bir ifade, kendi rejimleri için söylenecek olsa, onu da yayınlarlar mı veya benzer bir yorum, Türkiye’deki resmî bir kanaldan İran için dile getirilse, buna tepki vermezler mi? O zaman, iyi komşuluk ilişkileri gibi hatırlatmalar yapmazlar mı?
*
Bu gibi karışıklık dönemlerinde her şeyin dörtbaşı ma’mûr olduğunu söylemek elbette abestir amma, bir takım istisnaî yağmalamalar olabilse bile, bu şehri teröristlerden kurtaran Türkiye’nin bugünkü yöneticilerinin ve TSK’nın bugünkü komuta kademesinin böyle bir zulme göz yumacağına asla ihtimal vermiyorum.
Afrin’de her şey güllük-gülistanlık denilemez elbette.. Yıllardır bir terör örgütünün elinde olan bu şehir ve çevresi, şimdi ‘temizlenme’ye çalışılıyor.
Ama, burada bu geçiş dönemini fırsat bilip, üstelik terör odaklarının sözcülüğüne soyunarak yapılan bu gibi yayınlar, Müslüman kalblerini yaralar.. O halde, yeni düşmanlıklardan medet umulmuyorsa, her Müslüman kişi veya toplum, kendilerini nisbet ettikleri inanç sisteminin ölçüleriyle de süzgeçten geçirmelidirler.
*
Bu vesileyle bir de sual.. Musul, Fellûce, Telafer gibi Irak şehirleriyle Haleb, Raqqa, Haseki, Deyr-i Zûr gibi Suriye şehirlerinde DEAŞ güçlerinin, Amerikan güçlerinin öncülüğünde YPG ve hattâ Haşd-i Şa’abî veya Afganistan ve Irak’tan belli bir mezhebin fanatik bağlılarından oluşan diğer milis güçlerince yenilgiye uğratılmasından sonra yaşanan büyük sosyal felaketler ve Doğu Guta ve İdlib’de on binleri yutan bombardımanlar da İran Tv kanalından yansıtılmış mıdır?
*
Star
YAZIYA YORUM KAT