
Asbest tozu tehlikesi Gazze’de yayılıyor
Gazze’deki birçok evde yağmurdan ve rüzgardan korunma amacıyla kullanılan örtü ve malzemelerin asbest içerdiğini açıklandı.
Şeyma Eid’in The Electronic Intifada’da yayınlanan yazısını Zeynep Nursel Boyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Gazze’de moloz yığınları kaldırılmaya devam ederken, Gazzeli sağlık görevlileri kirli havanın sağlık riski oluşturan, kanser ve kronik solunum hastalıklarına neden olabilecek asbest tozu içermesi hakkında endişelendiklerini belirttiler.
Asbest, eskiden ısı ve ateş direnci için inşaatlarda sıkça kullanılan lifli yapıda bir malzemedir, ancak şu anda tüm dünyada kanserojen olarak sınıflandırılmıştır. İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun bombardımanı ve tahmini olarak yerleşkelerin yüzde 92’sinin yıkılması sonucu asbest havaya karışan bir toz haline gelmiş durumda.
Şifa Hastanesi’nde Pulmonoloji ve Buronkoskopi danışmanı olarak çalışan Dr. Şadi Avad, Gazze halkının toz ve yıkıntı kalıntılarının neden olduğu kirli havayı her gün soluduğu ve bunun direkt olarak sağlık tehlikesi oluşturduğu hakkında uyarıda bulundu.
Elektronik İntifada ile yaptığı görüşmede; kirli havanın solunum yolundan girince direkt olarak akciğer dokusuna zarar verdiğini, kronik inflamasyon ve ciddi solunum hastalıklarına neden olduğunu ayrıca gelecek yıllarda insanların zararlı parçacıklara maruz kalmaları nedeniyle solunum hastalıkları vakalarında bir artış görülebileceğini söyledi.
Birleşmiş Milletler’in belirttiğine göre Gazze’deki enkazların büyük bir kısmında, en az 55 ülke tarafından ciddi sağlık tehlikesi oluşturması nedeniyle kullanımı yasaklanan asbest bulunuyor.
Yine Birleşmiş Milletler’in tahminine göre yaklaşık 39 milyon ton enkaz var ve asbest ya da patlamamış mühimmatlar gibi tehlikeli maddeler barındırıyorlar. Bu da enkazların kaldırılmasını zorlaştırdığı gibi sivillerin hayatlarını da ciddi bir tehlike altında bırakıyor.
Riskli atmosfer
63 yaşındaki Vidad Al-Soutari Gazze’nin büyük hasar almış olan Şucaiyye mahallesinde, evinin yıkıntısı arasında yaşıyor. Yıkıntılardan geriye kalan hasarlı duvarları onarmaya çalışırken, savaş sonrasında olacaklar hakkındaki endişesini dile getirdi.
“Evlerimizi ve sevdiklerimizi kaybettik, şimdi de sağlığımızı kaybetmekten korkuyoruz. Sadece huzur içerisinde yaşamak istiyoruz ama artık buradaki hava bile soluyamayacağımız kadar tehlikeli.”
5 torun sahibi olan Vidad sözlerine şöyle devam etti: “Korkarım ki bir gün torunlarım bu zehirli tozlar yüzünden ölüme terk edilecek.”
Ve şehrin diğer ucunda, Şeyh Rıdvan’da yaşayan 55 yaşındaki Hala Salama ve ailesi hayatlarına korku içerisinde devam ediyorlar. İsrailli askerlerin bombalı saldırılarına rağmen hayatta kalan aile, şimdi de enkazın neden olduğu kirlilikle baş etmeye çalışıyor.
Hala Salama; “Astım hastasıyım ve son zamanlarda ciğerlerimde yanma hissi yaşıyorum. Solunum cihazımı kullanmadığım sürece nefes almakta ciddi şekilde zorlanıyorum.”
“Asbest tozunun neden olduğu tehlikeyi öğrendiğimizden beri pencereleri açmamaya başladık. Buna rağmen yıkılan binaların tozu bir şekilde içeriye doluyor. Savaş bizi öldürmedi, ama bu toz öldürecek gibi duruyor.” dedi.
Hala, komşularının çoğunun benzer semptomlar gösterdiklerini ama risklerin önüne geçmek için hiçbir önlem alınmadığını ya da seferberlik düzenlenmediğini belirtti.
Dr. Avad asbestin neden olduğu hastalıkların tedavisinin çok zor ve pahalı olması, asbestten etkilenen bireylerin bronkodilatörlere, antibiyotiklere, kortikosteriod ve öksürük ilaçlarına ihtiyaç duyması yüzünden oldukça stresli ve endişeli durumda. Hastalığın kanser evresine gelmesi halinde tedavi yöntemleri ciddi şekilde kısıtlanabilir.
Evler ölüm tuzağı potansiyelinde
Sahil mülteci kamplarında bu durum daha da korkunç olabiliyor. Birçok kişi hala onlarca yıl önce asbest kullanılarak yapılmış geçici evlerde yaşıyor.
Kampta yaşayanlardan biri olan 30 yaşındaki Muhammed Hasan, Birleşmiş Milletler’in asbeste maruz kaldıklarını açıkladığını gördükten sonra endişelerini dile getirdi.
“Sahil kampında asbestten yapılmış basit evlerde yaşıyoruz. Son birkaç günde duyduğum şeyler beni sağlığım, ailemin ve sevdiklerimin refahı hakkında oldukça endişelendiriyor.”
“Buradaki insanların hiçbir alternatifi yok. Günlük yemek ihtiyaçlarını bile zar zor karşılayacak haldeler.” dedi.
Nasırr Tıbbi Kompleksi içerisindeki bir hastanenin çocuk hastalıkları bölümünün yöneticisi olan Ahmed Farra, İsrail’in yapmış olduğu soykırım sonucunda ortaya çıkan çevre kirliliği sorununun asbest kaynaklı hastalıklarda bir artışa neden olduğu konusunda uyarıda bulundu.
Elektronik İntifada ile yapmış olduğu bir telefon görüşmesinde; Gazze’nin sağlık felaketinin eşiğinde olduğunu, kanserde ve asbest tozundan kaynaklanan hastalıklarda ve bunlar gibi birkaç farklı hastalıkta daha önemli bir artış olduğunu vurguladı.
Gazze’deki birçok evde yağmurdan ve rüzgardan korunma amacıyla kullandıkları örtü ve malzemelerin asbest içerdiğini belirtti. Ayrıca enkazların içerisindeki bombaların ve henüz patlamamış olan mühimmatların oluşturduğu tehlikeden de bahsetti.
Dr. Farra; Gazze’nin sağlık sisteminin çöküşün eşiğinde olduğunu ve İsrail’in saldırıları yüzünden içlerinde birinci sınıf tedavi merkezlerinin ve hastanelerin de bulunduğu birçok sağlık kuruluşunun zarar gördüğünü ya da yıkıldıklarını söyledi.
Asbestin neden olduğu hastalıkların gelecek yıllarda Gazze Sağlık Bakanlığı’nın kapasitesini zorlayabileceğini de ekledi.
Dr. Avad enkazların tozlarına maruz kalmaktan kaçınmaya çalışmanın bu sağlık risklerinin önüne geçilebilmesi için öncelikli bir tedbir olduğunu, bunun için de koruyucu maske takılması gerektiğini ve hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde olabildiğince az bulunmaları gerektiğini söyledi.
Yine de bu tür tedbirlerin geçici olduğu ve Gazze’de yaşayanların uzun vadeli felaket sonuçlarından korunabilmesi için acilen kapsamlı sağlık ve çevre müdahalesine ihtiyaç olduğu hakkında uyarıda bulundu.
Şeyma Eid Gazze’de bulunan bir gazetecidir.
HABERE YORUM KAT