1. YAZARLAR

  2. Hakan Albayrak

  3. Artık işimize bakalım…
Hakan Albayrak

Hakan Albayrak

Yazarın Tüm Yazıları >

Artık işimize bakalım…

29 Ağustos 2007 Çarşamba 11:33A+A-

Dünya siyaset sahnesinde dört aydır Türkiye diye bir devlet yok.

Niye yok?

Çünkü Türkiye'yi herkesten çok sevdiklerini ve Türkiye'nin itibarını herkesten çok düşündüklerini ileri süren bazı çevreler, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili saçma-sapan bir tartışma başlatarak ortalığı öyle bir velveleye verdiler ki, Türkiye o velvelede kaybolup gitti.

Komşularıyla 'sıfır sorun' siyaseti güttüğünü ilan eden Türkiye, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin bazı endişelerine –ve buna bağlı olarak Türkiye aleyhindeki bazı angajmanlarına- son vermek için Kerkük'le ilgili tavrını gözden geçirmeli değil midir? Filistin meselesine iyiden iyiye angaje olan Türkiye, Gazze ahalisinin maruz kaldığı amansız ambargo zulmünü durdurmak için dünyayı ayağa kaldıracak bir diplomatik taarruz başlatmalı değil midir? Afrika Birliği'nde temsil edilmeye başlayan Türkiye, iyi ilişkiler içinde olduğu Etiyopya'nın Somali'deki katliamını durdurmak için üzerine düşeni yapmalı değil midir?... Dört aydır bu gibi mevzuları konuşup tartışıyor olmalıydık; fakat Hayrünnisa hanımın başörtüsü etrafında koparılan fırtına buna el vermedi. Vatan-Millet-Sakarya türküleri söyleye söyleye Vatana-Millete-Sakarya'ya kasteden vicdansız, basiretsiz, ufuksuz, ülküsüz ve ilm-i siyasetten nasipsiz adamlar yüzünden Türkiye fena halde kilitlendi. Kapitalizmin ve emperyalizmin küreselleştiği bir dünyada ulusal sınırların çok ama çok ötesine geçen bir siyasi ufuk ihtiyacı kendini şiddetle hissettirirken, buna ekmek ve su gibi muhtaç olduğumuz apaçık ortada iken, zamanın ruhu bizi dünya siyaset sahnesinde göz kamaştırıcı bir performans sergilemeye –ve bu uğurda 'resmi ideolojik' takıntılardan kurtulmaya- çağırırken, bütün enerjimizi akla ziyan bir mahalle kavgasına harcamak zorunda kaldık. Kainatta hiçbir şeye tekabül etmeyen anlamsız, hakikatsiz, bomboş bir mahalle kavgasına!

* * *

Türkiye'yi dört aydır sabote eden ve bunu Türkiye'nin selameti için yaptığını savunan zevatın hangi taktik ve stratejik hedefleri gözettiğini çok merak ediyorum. Dünyanın gidişatını nasıl okuyor bu zevat? Nasıl bir gelecek tasavvur ediyor? Tasavvur ettiği gelecekte Türkiye'ye nasıl bir yer biçiyor? Amerika Birleşik Devletleri'ni ve / veya Avrupa Birliği'ni güvenli bir liman olarak görüyor mu? AB üyeliği hedefinin gerçekleşmemesi ihtimaline karşı –veya düpedüz AB üyeliğine karşı- Ortadoğu ve Kafkasya-Orta Asya ülkeleri ile entegrasyon alternatifi üzerinde duruyor mu?... Dört aydır bütün mesailerini Hayrünnisa hanımın başörtüsünü çekiştirmeye harcayanların bu hayati meseleler hakkında layıkıyla kafa yorduklarına ve yorabileceklerine ihtimal vermek çok güç.

Yeter artık! Bitsin bu saçmalık! Kapansın bu konu! Önümüzdeki yılları "Köşk'te türban" tartışmalarıyla geçireceğiz diye ödüm kopuyor. Yapmayın efendiler. Türkiye'ye daha fazla kıymayın. Önümüze bakalım, işimize bakalım. Kaybettiğimiz zamanı telafi etmeye bakalım. Milleti ve devleti eften-püften meselelerle oyalamayı bırakıp büyük siyasi projeler geliştirmeye bakalım. Dünyanın altını üstüne getirmesi gereken Türkiye için doğru dürüstü bir rota çizmeye bakalım. Yeni cumhurbaşkanı buna hizmet edecek mi etmeyecek mi, ona bakalım.

* * *

Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı Türkiye'ye, İslâm dünyasına ve bütün insanlığa hayırlı-uğurlu olsun. Allah utandırmasın.

Yeni Şafak

YAZIYA YORUM KAT