Armağan: Cumhuriyet İttifakla Kabul Edilmedi
Cumhuriyet ilan edilmeden bir gün önce neler oldu, siyasi atmosfer nasıldı, Tarihçi yazar, Derin Tarih Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan A Haber'de Zeynep Bayramoğlu'nun sunduğu Kadraj'da bu sorulara yanıt verdi, çarpıcı açıklamalar yaptı.
Mustafa Kemal rahatlıkla inkılap yapabilmek için bir hükümet şekli olarak Cumhuriyet'i istiyordu. Hükümet bir krize girmişti, bunun Mustafa Kemal'in hazırladığı bir tertip olduğunu düşünüyoruz. Bakanlar Meclis tarafından seçiliyordu, gerektiğinde bunları tek tek düşürebiliyordu. Bu sistemde ister istemez Devlet Başkanı olan Meclis Başkanı olan kişi Mustafa Kemal herkes sorgulanabiliyor. Bu ortamın içerisinden bir karar çıkarmak, deveye hendek atlatmak gibi. Mustafa Kemal Cumhuriyet'in ilanı ile kendisinin otoritesinin kabul edileceği bir yönetime geçmek istiyor çünkü yapacağı inkılaplar var. O yüzden öyle bir rejim kuralım ki benim atayacağım başbakan yönetiminde kabine sistemi oluşsun istiyor. Meclis'te buna karşı direnç var. O zamanki cumhuriyet fikri teknik bir meseledir. Hükümetin şekli meselesidir. 1923'te henüz Cumhuriyet'in içinin nasıl dolacağı belli değildi, o günkü algılayış hükümet etme şeklinin formülüydü, Anayasa'ya bir tadil maddesi eklenerek sağlandı.
ARMAĞAN: CUMHURİYET İTTİFAKLA KABUL EDİLMEDİ, 130 MİLLETVEKİLİNİN CUMHURİYETİN İLANINDAN HABERİ BİLE OLMADI
Kitaplarımızda genellikle, maalesef resmi tarihte öteden beri gelen bazı saptırmalar, yanlış anlamaya sebebiyet verecek ifadeler var, ittifakla Cumhuriyet kabul edildi diyorlar 289 milletvekilinden 158'i oy kullandı, o gün 159 kişi vardı, geri kalan 130 kişiye haber verilmemişti, onlar muhalifti. Yangından mal kaçırırcasına, bir gece İsmet Paşa ile Mustafa Kemal Paşa'nın başbaşa görüşerek ortaya koydukları Cumhuriyet'e itirazları olan, Cumhuriyet'e değil ama bu şekline itirazı olan milletvekilleri o gün çağrılmadı. 29 Ekim günü bunların katılması engellendi. Bir grup toplantısı, CHP toplantısı şeklinde başladı topladı, devam ederken sıralar değiştirildi, şimdi Genel Kurul var dendi, saat 20:30 civarında, Genel Kurul'da görüşülmeye başlandı, Halk Partisi'nin kendi toplantısı olduğu için diğerleri katılamadı, Kazım Karabekir Trabzon'da Rauf Orbay İzmir'deydi. Sonra buna itiraz ettiler, "biz de bu ülkenin kurtuluşuna katkıda bulunduk, hayatımızı riske attık, niçin orada beraber yola çıkmışken, neden yokuz" diye.
İNGİLTERE HİLAFETİN KALDIRILMASI KARŞILIĞINDA LOZAN ANTLAŞMASINI KABUL ETTİ
Lozan Antlaşması Kasım ayından Temmuz'a kadar devam edecek, 23 Temmuz'da imzalanacak, Meclis Ağustos ayında onaylamakla birlikte, diğer ülke parlamentolarının hiçbirisi Mayıs ayına kadar onaylamayacak Antlaşmayı. Nisan 1924'ünde İngiltere Parlamentosu'na gelir, Eylül ayında Birleşmiş Milletler bizim devlet olduğumuzu tescil eder. 1924 Nisan'ında Avam Kamerası'na bizim Lozan Antlaşması'nın gelmesi için neden beklendi, çünkü bir ay önce biz hilafeti kaldırdık. Hilafet kaldırılana kadar İngiltere imzalamadı, Lozan'ı imzalamak için hilafetin kaldırılmasını şart koştu. Tam o sırada da Musul görüşmeleri sürüyor, orada en büyük kozumuz hilafet ve biz bu kozu denize atıyoruz.
TÜRK TARİH KURUMU BAŞKANI'NIN İDDİALARININ HUKUKİ DAYANAĞI YOK
Armağan programda Türk Tarih Kurumu Başkanı Metin Hulagu'nun Musul ve Kerkük topraklarının özel mülkiyete ait olmasından dolayı Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katıma ihtimaline işaret ettiği iddiasını da yorumladı. Armağan "Türkiye'de yanlış politikalar uygulandı. Abdülhamit buraları şahsi mülkiyet haline getirerek hesap yaptı. Abdülhamit Han'ın eşinin dilekçeleri var. Cumhuriyet devrinde yazdığı dilekçeler bunlar. İttihatçılar Abdülhamit'in yaptığı her şeyin tersini yapmayı marifet bildikleri için bu özel mülkiyet statüsünü devlet statüsü haline getirdiler. Sultan Vahdettin tahta çıkınca tekrar o toprakları hanedan üzerine almak istedi ama mümkün olmadı. şu anda davalar devam ediyor. İngilizler kabul etmedi. Musul'da biz hak ilan etmeyeceğimizi hanedanın dileklerini nazara dikkate almadan, mesele bir Kürt devletinin kurulup kurulmamasıydı, geri dönülmemecesine verdik, teorik olarak Türk Tarih Kurumu Başkanı Metin Hülagu'nun tezini savunabiliriz ama bunun hukuki bir dayanağı yok." dedi.
HABERE YORUM KAT