Arkadaş’a Kirli Tuzak ve Şakşakçılar
‘Arkadaş’ sıcak, samimi ve sahiplenici bir hitap olmaktan çıkıp da Fethullah Gülen’in ağzından BBC’ye verilen mülakatta ironi ve istihzanın sembolüne dönüştürüldüğünde anlam kaymasından çok daha fazlasına işaret etmektedir artık.
Başında bulunduğu Cemaat adına Gülen’in kibir ve gururunun, hınç ve düşmanlığını yönelttiği Başbakan Erdoğan’a ne kadar basit ve değersiz bir anlam yüklediğini ‘arkadaş’ kelimesinin geçtiği cümlede çok net olarak görebiliriz.
Türkiye, emniyet-yargı cuntasına eşlik eden sermaye sınıfı tarafından istikrarsız ve güvensiz bir ortama, oradan da Başbakan Erdoğan’ı (ve AK Parti Hükümetini) düşürmeye sürüklenmek istenirken bu ‘arkadaş’lı, ‘mabeyin’li göndermeler fazlasıyla mide bulandırıcı. Ama işin enteresan tarafı Cengiz Çandar gibi ak saçlı liberaller için bu durum fazlasıyla eğlendirici bir çadır tiyatrosu olmalı ki keyifli keyifli ‘kırmızı kart’ göstermeli, ‘duvara toslama’lı makaleler yazılıyor.
Fırsatın Kazası Olmaz
İçeride Fethullah Gülen Cemaati ve TÜSİAD’ın sergileyeceği performansa dışarıdaysa AB, ABD ve NATO tarafından Başbakan Erdoğan’ın fırçalaması ve haddinin bildirilmesine muhtaç olma zavallılığı zirve yapmış durumda.
Bütün bir toplumu tedirgin etmek, siyaseti itibarsızlaştırmak, hem iktisadi hem de siyasi ve diplomatik açıdan karanlığa doğru sürüklenen bir ülke algısını bütün zihinlere kazımak için F. Gülen Cemaatinin son dönemde üstlendiği misyon birileri için çığır açıcı oldu. Belki de çığır açtığı kadar kazaya bırakılamayacak kadar önemli bir fırsat addedildi.
Mesela TÜSİAD’ın söylemi esas alınır ve yabancı sermaye gelmez, mevcutlarda kaçıp gitmek için fırsat kolluyor söylemi tekrarlanır. Iskartaya çıkmış ak saçlı liberal-sol aydınların lobicilik faaliyetleri çerçevesinde her dönem dillendirmeye mecbur oldukları reklam-pazarlama teknikleri en muteber analizler yaldızları eşliğinde yine başköşelere yerleştirilirler. AB görüşmek üzere yeni fasıl açmaz, Erdoğan sakın Brüksel’e filan uğramasın, kapıyı yüzüne çarparlar, notunu kırıp fırçalarlar, Erdoğan’ın kibri ve beceriksizliği yüzünden kaybeden yine Türkiye olacak falan filan.
Kemalist ve ulusolcu çevrelerse Ergenekon ve Balyoz sanıklarının serbest bırakılmasından başlayıp Gezi Ruhu olarak tecessüm eden AK Parti karşıtı tüm taleplerin hayata geçirilmesi için Fethullah Gülen Cemaatinin Hükümeti iyiden iyiye hırpalamasına bel bağlar. Takviye ı-unsur olarak Esed/Baas rejimi adına Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümetini el-Kaide destekçisi ilan etmek üzere geniş bir cephe kurulur.
Yardım tırlarını durdurmak, Suriyeli mülteciler üzerinden geliştirilen düşmanlık söylemleriyle Esed/Baas rejimi adına nüfuz casusluğu yapmak, işkence ve katliamları görünmez kılmak yanında bir dizi manipülatif haberle “siyasal İslam’ın iflası” için gerekçe üretmek hiç de zor olmaz. Modern-laik, ulusalcı taleplere teslim olmaktan başka çare olmadığına dair öğretileri bıkıp usanmadan dinlememiz tavsiye edilecek çünkü.
Eski Rejim, Yeni Cephe
Emniyet ve yargıdaki Gülen Cemaati kadrolarının Hükümete karşı giriştiği yolsuzluk maskeli darbe örgütlenmesine mani olmak meşru müdafaa değil despotizmin göstergesi sayılacaktır hiç tereddütsüz. Yargı bağımsızlığına karşı direnen Erdoğan önce Kemalist yargı despotizmine şimdilerdeyse Gülenci yargı despotizmine başkaldırarak sadece biraz zaman kazanabilirmiş. Çünkü yargı hükmünü vermiş ve geri dönüşü olmayan yola girilmiş havası çok güçlü bir havadır. Sadece Başbakan Erdoğan değil temsil ettiği Hükümet, siyaset tarzı ve toplumsal kesimlerin de beyaz bayrak çekip tamamen teslim olması istenir. Selamet isteyen teslim olsun, teslim olmayanın evine ateşler salınsın.
Askeri cuntalar, çeteler, muhtıralar, faili meçhul cinayetler üzerinden iş görülemediğinde medet umulan PKK, sol örgütler, Alevileri öne çıkartan şiddet içerikli sansasyonel eylemlerden de istenen verimlilik elde edilemez. Ekonomik kriz duayen cuntacılardan İlhan Selçuk’un da işaret ettiği gibi AKP için tarihin mezarlığına giden en kestirme yoldu.
Doları fırlatıp borsayı çökertecek, faizi yükseltip enflasyon ve işsizliği patlatacaklardı. Başka çaresi yoktu. Eşeği sağlam kazığa bağlamak taraftarı TÜSİAD ve TUSKUN, Fethullah Gülen Cemaati ve CHP, Kemalistler ve ak saçlı liberaller eski rejimi muhafaza ve müdafaa adına konuşlandılar. Her biri bir diğerini haklılığı için şahit tuttu.
AB ve ABD’yi Mısır’da Mursi’ye karşı başarılanı Türkiye’de Erdoğan’a karşı da mümkün kılabileceklerine ikna etmek istiyorlar. Sisi ve Baradey, liberaller ve solcular, azınlıklar ve ulusalcılar Mursi ve İslamcılık siyasetini bitirmişlerse neden Türkiye’de bu iş tekerrür etmesin ki arkadaş?
YAZIYA YORUM KAT