Arınç: “Çözüm Sürecinde Kararlıyız!”
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Hükümet adına, Çözüm Süreci'nde yapmamız gereken her şeyi yapıyoruz, yapacağız, bunda kararlıyız" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantıda, Başbakan Davutoğlu'nun geçen hafta yurt içinde yaptığı ziyaretler ve katıldığı kongrelerin değerlendirildiğini belirten Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı ziyaretine katılan bazı bakanların toplantıda yer almadığını ifade etti.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın toplantıda kendi görev alanlarıyla ilgili konularda bilgi verdiğini kaydeden Arınç, Avcı'nın yüksek öğretim kurumlarındaki harçlar ve yurt dışındaki okullara yönelik yapılması planlanan düzenlemelere ilişkin Bakanlar Kurulu'nu bilgilendirdiğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun ise bakanlığının 2015-2018 vizyonu ile ilgili Bakanlar Kurulu'na sunum yaptığını ve bu sunumun olumlu karşılandığını aktardı.
Çözüm Süreci
Arınç, "HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın 1-2 haftaya kadar müzakerelere geçilmesi beklentisi oldu. Farklı bir aşamaya mı geçiliyor? Ortak açıklama olacak mı?" sorusuna karşılık şunları söyledi:
''Dün çözüm süreci ile ilgili yaptığımız toplantıda ilgili arkadaşlarla durumu gözden geçirdik. Bugün de güvenlik konusunda ayrıca bir toplantıya katıldık. Bugün çözüm süreci müstakil olarak Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelmedi. Ancak dünkü değerlendirmemiz çerçevesinde söyleyebilirim. İmralı'ya giden heyetin söyledikleri, HDP Eş Genel Başkanı hanımefendinin söyledikleri bir kenara, hükümetimiz olarak sürecin olumlu olarak devam ettiğini söyleyebilirim. Bir olumsuzluk bizim açımızdan yok. Biz bu sürecin devam etmesi ve sonuca ulaşması için büyük bir kararlılık gösteriyoruz. Bunu da Türkiye'nin geleceği açısından fevkalade önemli görüyoruz. İlgili birimlerin de çalışmaları devam ediyor. Bir olumsuzluk, uyumsuzluk arıyorlarsa hükümete değil kendi içlerine dönüp bakmaları gerekir. Süreçte olumlu bilgilendirme söz konusu. Ancak burada yapılacak açıklamaların da karşı taraf tarafından süratle yerine getirilmesi, bu konuda samimi ve kararlı olmaları gerekiyor" yanıtını verdi.
Bir gazetecinin, "Yalçın Akdoğan katıldığı bir televizyon programında 'Öcalan'dan ileri bir adım, açıklama bekliyoruz' dedi. Bu açıklama acaba silahsızlanmayla mı ilgili? Hükümet tam olarak ne bekliyor?" sorusu üzerine Arınç:
"Ben bugün Bakanlar Kurulumuzda dünkü Çözüm Süreci toplantımızda bu konudan meydana çıkan hasılayı sormuştunuz. Bugün konuşulmadı ama dün enine boyuna konuşuldu. Dün ve evvelsi gün de böyle bir görüşme yapılmış olabilir. Kararlıkta samimi ve ısrarlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Sayın Başbakan Yardımcısının televizyon kanalında ne söylediğini herkes anlamıştır. Bütün gelişmeleri takip etmemizde fayda var. Önümüz bahar aylarıdır, bahar aylarında silah bırakmaya yönelik bir talep olacaksa, bunu gelişen süreç içinde göreceğiz. Sayın Başbakanımız göreve başladıktan sonra bunu rutin olarak gündemine aldı, yeni bir çalışma programı hazırladı. Her bürokratımız, bakanlarımız kendilerine düşen görevi yapılar. Dünkü görüşmenin özeti, hükümet adına Çözüm Süreci'nde ne yapılacaksa yapacağız, bunda kararlıyız. Eğer muhatabımız HDP ise bu süreç içerisinde HDP'nin de yapması gerekenler vardır. Böyle bir açıklamayı İmralı kanadından beklenti varsa sizin o tarafa 'Nasıl bir açıklama yapacaksınız?' diye sormanız gerekir. Bizim açımızdan top bizim sahamızda değil, herhalde onların sahasındadır. Onların sahasında söyleyecekleri şeyler vardır" cevabında bulundu.
"Korsan çalışması maalesef yapılmıştır"
Suriye Elektronik Ordusu olarak ifade edilen grubun Türkiye'ye yönelik siber saldırısı sorulan Arınç, 2012'de Siber Güvenlik Kurulu adıyla bir çalışma yapıldığını, bilgisayar korsanlarıyla mücadele etmek için oluşturulan kurulun, kurumlar için kritik öneme sahip internet altyapısının korunması için çalışmalar yaptığını söyledi.
Aynı zamanda Türk Standartları Enstitüsünce siber korsanlara karşı "beyaz hacker" eğitimine de başladığını bildiren Arınç, hükümetin bu konuda 2012'den itibaren Türkiye'de altyapının korunması amacıyla bir güvenlik kurulu oluşturduğunu ve bu kurulda ilgili bakanların müsteşarları veya genel müdürlerinin görev yaptığını, bugüne kadar da olumlu çalışmalar yürüttüklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sorduğunuz konu üzerinde şu bilgiye sahibim, evet böyle bir korsan çalışması Türkiye'de belli kurumlar için maalesef yapılmıştır. Ancak bunlar e-mail yani e-posta üzerinden yapılan görüşmeleri veya kayıtları, 2004-2005 yılları, bir miktarı da 2010'a ait olmak üzere maalesef hackerler tarafından ele geçirildiği doğrulanmıştır. Bu konuda ilgili kurumlar da soruşturmayı yapmak üzere çalışmalarını hızlandırdılar. Yani bunu yüzde 100 önlemenin mümkün olmadığı anlaşılıyor ki bu Amerika için de geçerlidir, bir başka demokratik Batı ülkesi için de geçerlidir. Buna karşı azami tedbirlerin alınması, kaldı ki e-mailler üzerinden yapılan böyle bir korsanlığın da güvenlik riski taşıyan konuları içermediği de anlaşılmış olacaktır. Ama bu bizim için bir ikazdır. Bu ikaz karşısında da hem ilgili kurumlar hem de bütün kurumlarımız Başbakanlık Müsteşarımız tarafından dikkatle konunun takip edilmesi yönünde uyarılmıştır."
Bülent Arınç, "Dün ya da önceki gün bir görüşme daha olmuş olabilir dediniz. Bu hafta içinde HDP heyeti ile hükümetin bir görüşmesi daha mı oldu? Olduysa ne zaman gerçekleşti? Buna ilişkin detay verir misiniz" sorusuna karşılık, bugünkü görüşmenin bilindiğini, birkaç gün içinde de ön görüşme veya ikinci bir görüşme daha yapıldığını bildiğini söyledi.
Arınç, bu görüşmenin zamanını bilmediğini belirterek, "Sayın Akdoğan'a sorarsanız size kesin olarak hangi gün görüştüğünü söyleyebilir. Yani bir ihtimal olarak değil ama bu iletişim noktasında geçtiğimiz günlerde de bir görüşme yaptıklarını biliyorum" dedi.
Fidan'ın istifası
"MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın adaylığı tartışılıyor. Tartışma, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kriz havasına yönelik yorumlara da neden oluyor. Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında bu yorumlara uyacak bir kriz var mı" sorusu üzerine Arınç, bunun bir kriz olmadığını, kriz sayılmaması gerektiğini belirtti.
MİT Müsteşarının istifa edip milletvekili aday adayı olmasının önemli bir haber olduğunu, bu haber üzerine yorumlar yapıldığını aktaran Arınç, şunları kaydetti:
"Sadece Sayın Cumhurbaşkanımız değil, benim de içinde bulunduğum bazı arkadaşlar olumlu bulurken, yaptığı görevin çok daha önemli olduğunu ifade eden kişilerin de olmuştur. Ama bu tartışmalar artık dünde kalmıştır. Dün saat 17.00 itibarıyla MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan'ın görevinden ayrıldığı ve milletvekili aday adayı olduğu bir gerçektir."
Bugünden itibaren artık bu konunun tekrar tartışılması, tekrar gündemde tutulmasının hiçbir faydası olmadığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
"Peki Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve diğerlerinin açıklamaları ne olacak sorusuna gelirseniz ortada sadece bir gerçek var. Sayın Başbakanımızın uygun bulması ve takdirleriyle MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan görevinden ayrılmış ve milletvekili aday adayı olmak isteğini ortaya koymuştur. Bu kesin bir karardır. Sayın Başbakanımızın takdiri söz konusudur. Onun takdirinin söz konusu olduğu bir yerde de artık hiçbirimizin yorum yapmasına gerek bulunmamaktadır. Görevinde başarılı olan bir arkadaşımızın siyaset alanında var olduğunu ortaya koyup milletvekili olacağını ifade etmesi bence saygıyla karşılanması gereken bir tutumdur. Şüphesiz milletvekili aday adayıdır. Nereden milletvekili olacak? Kaçıncı sıradan milletvekili olacak? Seçilecek mi, seçilmeyecek mi? Seçildikten sonra ne olacak? Bunları tartışmaya devam edersek çok olumsuz ve fuzuli bir iş yapmış oluruz. Artık dün saat 17.00 itibarıyla bir yüksek bürokrat görevinden Sayın Başbakanımızın takdiriyle ayrılmış ve aday adayı olmuştur. Bence defterin, kitabın bu noktasının artık kapanması lazım."
"Bürokraside işler durmaz"
Bir gazetecinin, milletvekili adaylığı için bürokrasiden istifalar geldiğini belirterek, "Bugün bazı gazetelerde yer aldı, devleti kim yönetecek yönünde eleştiriler vardı. Siz bu eleştirilere ne diyorsunuz? Çok sayıda istifa olduğu için" şeklindeki soruya, çok sayıda istifa olmadığını ifade ederek, "Benim duyabildiğim kadarıyla bir A-4 sayfanın bir-iki tarafını doldurabilecek kadar" yanıtını verdi.
Her seçim döneminde de hemen hemen buna benzer bir tabloyla karşılaşabileceklerini dile getiren Arınç, yaptıkları görevin dışında siyasetle ilgilenenlerin mutlaka aday olduklarını söyledi. Arınç, şöyle devam etti:
"Türkiye'deki bürokrasinin ne kadar yaygın ve şema itibarıyla ne kadar güçlü olduğunu düşünürseniz bunların içerisinde istifa edip ayrılanların sayısı sanıyorum 100 civarındadır. Daha alt düzeylere inecek olursak yani şube müdürü, memur ve diğerleriyle bu sayı belki bir kaç misli daha artabilir. Adalet ve Kalkınma Partisi, 550 milletvekilinin olacağı bir seçim listesi için bildiğim kadarıyla geçtiğimiz seçimlerde de 4 binin üzerinde, hatta belki 5 bine yakın aday adayıyla karşılaşmıştı. Bu kez biraz daha fazla olabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bürokrasiden ayrılanların sayısı bunun içerisinde yüzdelerle ifade edilebilecek kadar düşüktür. Onların ayrılmasıyla bürokraside işlerin duracağı kesinlikle katılmayacağım bir konudur. Müsteşar giderse müsteşar yardımcıları vardır. Onların görevini ifa edecek pek çok arkadaşımız da vardır."
Seçim yoluyla gelmiş olanları ayrı bir istifa konusu olarak değerlendirmek gerektiğini kaydeden Arınç, RTÜK üyelerinden başlayarak yine görevlerine seçimle gelmiş olanlar varsa bunların görevlerine dönememeleri gibi bir tablonun çıkacağını bildirdi. Arınç, "Yoksa kamu görevlileri yargıda, silahlı kuvvetlerde, bir iki yerde dahil istifa ettikleri takdirde tekrar geriye dönemiyorlar bildiğiniz kadarıyla" diye konuştu.
Bürokratların ister yargı mensubu, ister diğer sivil bürokratlar olsun onların şartları çok iyi bileceğini ve kendileri için en uygun olanı yapacaklarını ifade eden Arınç, şunları söyledi:
"Dolayısıyla 'herkes gitti bu iş kime kalacak' diye bir endişe bence doğru değil. Ancak bizde usul şöyledir: Yani sayın Başbakanımız da olsa bizler de olsak bizlerle birlikte çalışan insanlar nezaketen böyle bir niyetleri olduğunu söylerler ve bizim olurumuzu almaya çalışırlar. Biz de onlara bulundukları yerde kalmak veya aday olmak konusunda kendilerinin hareket etmesini dileriz ve biliriz ki orada bir boşalma olacaksa onu telafi etmenin bir yolu mutlaka bulunmalıdır. Yani hiçbir bürokrat bir üst amirinin haberi olmaksızın aday adaylığını koymuş olamaz. Yasa böyle demiyor, yasa 'bu şahsa bağlı bir haktır, istediği zaman ayrılır' diyor. Ama elbette nezaketen de olsa, usul bakımından da olsa birlikte çalıştığı üst amirlerine haber vermek bence olağandır. Biz bunu bütün seçim dönemlerinde de görüyoruz."
Arınç, "Sayın Milli Eğitim Bakanının yurt dışındaki Türk okullarıyla ilgili sunum yaptığını söylediniz. Geçtiğimiz hafta da yapılmıştı. Çalışmada bir sona gelindi mi" sorusuna "Milli Eğitim Bakanımızın hazırladığı ve ismini de kendisinin açıkladığı Maarif Vakfı ile ilgili çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığını ve önümüzdeki günlerde son şekle getirip TBMM'ye sevk edileceğini söyledi" yanıtını verdi.
HABERE YORUM KAT