Arap turistler başta olmak üzere yabancıları hedef gösterenler ne istiyor?
Hüseyin Likoğlu, sosyal medyadaki linç atmosferinin sebep olduğu sorunları mercek altına alıyor.
Hüseyin Likoğlu / Yeni Şafak
Sosyal medya terörü
Sosyal medya platformları bütün dünya için tehlikeli hale geldi. Terör örgütlerinin cirit attığı, ekonomik ve siyasi manipülâsyonların rahatlıkla yapılabildiği, itibar suikastlarının gerçekleştirildiği, siber savaşların zemin bulduğu, uyuşturucu ticareti dâhil her türlü kirli ticaretin yapılabildiği bir alan haline geldi bu platformlar.
Bütün gelişmiş ülkeler, bu platformların oluşturduğu tehlikelerden korunmak için tedbirler almaya çalışıyor. Türkiye, Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nı hayata geçiren ülkelerin arasında yer alıyor. Avrupa Birliği çok ciddi tedbirleri içeren mevzuatı dün itibarıyla yürürlüğe aldı. ABD, menşei yabancı olan bu tür platformlara kısıtlamalar getirdi.
Bütün bu tedbirler sosyal medya terörünü önlemeye yetmiyor. Her geçen gün daha da tehlikeli hale geliyor bu platformlar. Çünkü işin bir de istihbarat boyutu var. Twitter’ın el değiştirmesiyle gelen itirafları hatırlayalım. İstihbarat birimlerinin bu platformlar üzerindeki etkisine ilişkin çokça itiraf geldi. Aynı şekilde küresel şirketler, bu alanda ciddi operasyonlara imza atıyor.
Kamuoyunda “Dezenformasyonla Mücadele Düzenlemesi” olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, yaklaşık bir yıl önce yürürlüğe girdi. Yine hepimiz hatırlayalım, yasanın hazırlık ve görüşme aşamalarında muhalefet neler neler diyordu. “Büyük sansürden, ifade özgürlüğünün biteceğinden, hapishanelerin tweet atanlarla dolacağından” bahsediyordu.
HANİ YASA ÇIKMIŞTI?
Bu bir yıl zarfında ne oldu, kimlerin ifade özgürlüğü elinden alındı, kimler sansürlendi? Tam aksine sosyal medya platformları üzerinden çok daha büyük kötülükler yapıldı. Onlarca insana itibar suikastı gerçekleşti. Yüzlerce ekonomik, sosyal manipülâsyon yapıldı. Binlerce insan maddi manevi zarara uğratıldı.
Yasa yürürlüğe girdikten sonra, bu ülke asrın felaketini yaşadı. 11 ilimizi kapsayan ve tüm ülkeyi etkileyen deprem felaketi sırasında sosyal medya üzerinden yayılan yalanlarla arama kurtarma ekipleri yanlış yere yönlendirilerek enkaz altında canlarımız gitti. Manipülasyonlarla yardımlar yanlış yerlere aktarıldı, mağduriyetler yaşandı. İnsanların merhamet duygularıyla oynandı.
Yasa yürürlüğe girdikten sonra Türkiye, tarihinin en önemli seçimini gerçekleştirdi. Yasa yürürlükteyken yaşanan seçim sürecinde en çok konuştuğumuz konuların başında “troller ordusu” geliyordu. Muhalefet, milyonlarca lira harcayarak oluşturduğu trol ordusuyla itibar cellatlığı yaptı.
Bu ülkede 100 binden fazla imza toplayarak Cumhurbaşkanı adayı olmayı başaran Muharrem İnce, sosyal medyada yayınlanan sahte görüntülerle adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Üstelik olayın her aşamasında Fetullahçı Terör Örgütü başrol oynadı. Muhalefetin fonladığı troller FETÖ ile paslaşarak, milli iradeyi devre dışı bırakmaya kalkıştı.
SOSYAL MEDYA YALANI ÜRETİYOR, KONVANSİYONAL MEDYA KULLANIYOR
“Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek istifa etti” gibi büyük bir yalanı aynı şekilde sosyal medya üzerinden yayarak, büyük bir ekonomik manipülâsyon gerçekleşti. O günkü borsa işlemleri incelenirse kimlerin neyi amaçladığı çok iyi görülür. İşin daha da vahimi, sosyal medya platformlarında söylenen yalanlar, yaygın medyanın ekranlarına ve sayfalarına da taşınıyor.
Sosyal medya platformları son zamanlarda sözde ırkçı, özde ajan-provokatörlerin yuvası haline geldi. Mülteci karşıtlığı maskesi altında İslâm ve Müslüman düşmanlığı yapan ajan-provokatörler, Türkiye’de iç karışıklık çıkarmak için bu platformlarda her türlü yalanı, kurguyu yayıyorlar.
Ne zaman ve nerede çekildiği belli olmayan fotoğraflar ile görüntüler üzerinden infiale sebep olabilecek paylaşımlar yaparak toplumun sinir uçlarıyla oynuyorlar.
Suriyeli kılığına girerek çektikleri videoları yayınlayarak, Arap turistler başta olmak üzere tüm yabancıları hedef gösteriyorlar. Ne idiği belirsiz sokak röportajlarıyla gerilimi daha da tırmandıran ajan-provokatörler, hem turizmi, dolayısıyla ekonomiyi baltalıyor hem de ABD’nin yakın zamanda Suriye’de gerçekleştirmeyi planladığı operasyonlara hizmet ediyor.
Hasılıkelâm, Dezenformasyon Yasası’nın yürürlüğü girmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen terör hız kesmeden devam ediyor. Terör örgütlerinin aleni ve gizli hesapları aynen yayınlarını sürdürüyor. Troller itibar suikastlarına tam gaz devam ediyor.
HABERE YORUM KAT