1. YAZARLAR

  2. Osman Atalay

  3. Arap devrimleri, Müslüman Kardeşler baharı
Osman Atalay

Osman Atalay

Yazarın Tüm Yazıları >

Arap devrimleri, Müslüman Kardeşler baharı

08 Aralık 2011 Perşembe 00:14A+A-

Kuzey Afrika ve Ortadoğu devrimlerinin birinci yılına yaklaşıyoruz. Aralık sonunda Tunus’ta başlayan isyanlar, diktatör Zeynel Abidin yönetimini çok kısa sürede yerinden ederken, Mısır’da Hüsnü Mübarek’i de aynı isyan dalgası tahtından etti. Libya’da Kaddafi bir süre dirense de acı bir şekilde hayatını kaybetti. Yemen’de Abdullah Salih koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Suriye’de ise Beşşar halkın 9 aydır devam eden direnişine karşı kan dökmeye devam ediyor. Ürdün ve Fas’ta ise iktidarlar reform ve uzlaşı formülleri sunması sonucunda kan dökülmeden yeni bir şans elde ettiler.

Arap devrimleri hem batı hem de Ortadoğu dünyası tarafından merak ve heyecanla takip ediliyor. Köklü bir değişimin yaşandığı bu bölgede, İkinci Dünya Savaşı sonrasında emperyalistlerin iktidara getirdiği liderler 40 -50 yıl süren dikta yönetimleri ile halklarına zulmettiler. Geldikleri son noktada bu kez emperyalist ülkelerin değil, Müslüman halkların yerel öz dinamiklerince iktidarlarını acı bir şekilde kaybetmeye devam ediyorlar. Arap dünyasında yaşanan bu isyanlar sonucunda, ABD-İngiltere-Fransa başta olmak üzere birçok güçlü ülke dost oldukları bu liderlerin gidişine engel olamadı. Yeni jenerasyon, 2000’li yılların Arap gençliği kendisine özgü dini, -geleneksel- tarihsel, sosyolojik ve politik bilincin birikim ve öfkesi ile kendi uyanışının işaretlerini veriyor. Arap devrimleri tarihi, Endülüs rüyasına tekrar dönüşün ayak izlerini bize hatırlatıyor.

1928 yılında Mısır’da kurulan Müslüman Kardeşler hareketi Arap İslam coğrafyasında Afrika’dan Orta Asya’ya, Güney Asya’dan Balkanlar’a kadar uzanan coğrafyalarda kendisine taraftar bulmuş ahlaki sosyal bir hareket idi. Özellikle Mısır, Irak, Ürdün, Filistin, Fas, Tunus, Cezayir, Yemen, Sudan, Körfez ve Suriye’de çok büyük taraftarı olan Müslüman Kardeşler mensupları uzun yıllar diktatör yönetimler tarafından asla örgütlenme ve faaliyet yapma hakkına sahip olamadı. Müslüman Kardeşler hareketi her zaman sosyal ve ahlaki ilmi bir örgütlenme modelini savundu. Faaliyet yaptığı tüm ülkelerde, kısa sürede büyük taraftar topluluğuna erişti. Ne yazık ki, Arap diktatörleri bu hareketin mensuplarını işkence, ölüm, hapis ve sürgünlerle cezalandırdı. 80 yıllık geçmişi ve temiz bir mazisi olan Müslüman Kardeşler hareketi bulundukları ülkelerin emperyalist işgalci güçlerine karşı verilen kurtuluş mücadelesinde cephede en ön safta çarpışmış ve çok büyük bedeller ödemiştir.

2000’li yılların başında diktatörlerin çürümeye yüz tutan rejimlerine karşı ayaklanan halkın iktidarları alaşağı etmesi ile Arap ülkeleri yeni bir sürece ve yönetim arayışına girmiştir. Batı dünyası bugüne kadar iş tuttuğu liderlerin aksine yeni bir kuşak, yeni bir lider ve halkın iktidarı ile tanışma sürecini yaşayacaktır, işte sorun burada. Arap isyanları ve devrimleri herkesin merak ettiği yeni bir sistem arayışıdır. Tunus’ta seçimlerin sonucunda Gannuşi’nin En Nahda Partisi % 40 ile birinci parti olmayı başardı. Mısır’da 1. bölge seçimlerinde Müslüman Kardeşler % 40, selefi hareket % 20 oy aldı. Fas’ta parlamento seçimlerinde İslamcı Adalet Partisi birinci parti olarak meclise girdi, Libya’da yapılacak olan seçimlerde de aynı şekilde Müslüman Kardeşler hareketinin çok güçlü bir şekilde oyların büyük bölümüne sahip olacağı gözlemleniyor. Suriye’de % 10 Nusayri, % 10 Hıristiyan nüfusu göz önüne aldığımızda Müslüman Kardeşler’in potansiyeli ortadadır. Dünyadaki bilimsel, teknolojik, kültürel değişimden herkesin aynı anda faydalanma şansının olduğu küresel iletken fırtınanın yaşandığı çağda, Müslüman Kardeşler’in Arap dünyasında yaşanan devrimler sonrasında diktatörlerden daha adil, ahlaklı, kabiliyetli bir sistem ve yönetim tarzı ortaya koyacağına inanmak zorundayız. Arap devrimleri kirletilmediği ve boğulmadığı takdirde Müslüman Kardeşler’in baharı Arap coğrafyasının da şansı olabilir. 80 yıldır sürgün, işkence ve siyasi baskılara rağmen dünyanın gelişmiş medeni ülkelerinde ilim, eğitim ve öğrenim gören Müslüman Kardeşler üyeleri Arap, İslam dünyasına ve batıya model oluşturabilecek her türlü potansiyele sahiptir. Arap devrimlerini fırsata ve şansa çevirecek ortama müsaade edilirse, bundan hem batı dünyası hem de İslam dünyası kazançlı çıkacaktır. Türkiye ve Arap devriminin güçlü dinamikleri, birlikte İslam dünyasının özlenen iklimini oluşturabilecek değer ve birikime sahiptir. Arap devrimlerinin yeni gerçeği olan Müslüman Kardeşler hareketi bu coğrafya için yeni heyecan, yeni enerji ve yeni bir şanstır..

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT