
Arabaya Bindir, Uçaktan İndir!
İmam Humeyni’nin karton maketiyle yapılan tören, Atatürk büstüyle yapılan törenleri hatırlattı.
Fransa’dan İran’a dönüşünün yıldönümünde İmam Humeyni posterinin, daha doğrusu karton maketinin uçaktan indirilmesiyle kafa bulanlara hitaben yazan Engin Ardıç, Mustafa Kemal büstünün arabaya bindirilerek yapılan törenleri hatırlattı. Ardıç, yazısında “İran’ı eleştireceğinize önce kendinize bakın! Yok bir fark!” demeye getiriyor elbet.
Ancak İmam Humeyni ile Atatürk’ü aynı konseptte değerlendirmeye yol açan İran’daki tören komedisinin nasıl bir utanca sebebiyet verdiğini de görmek gerek. “Hatt-ı İmam” iddiasında bulunanların, İmam Humeyni’nin kabul etmediği ve edemeyeceği uygulamalara imza atmaları İmam’ın “inkılâpçı” öğretileriyle ne kadar uyumludur acep? “İnkılâpçı duruş”un karton resimlerle düzenlenen traji-komik mizansenlere ve daha kötüsü “direniş cephesi” adı altında Baas cuntasının katliamlarına arka çıkmak gibi bir duruşa evrilmesinin izahını yapmak mümkün olmasa gerek.
İşte Ardıç’ın mizahi diline konu olan Atatürk büstü ve İmam Humeyni kartonu törenlerinin kıyası:
Arabaya biiin!
Engin Ardıç / Sabah
Ne yapıyorlardı biliyor musunuz, bir yerlerden bir Atatürk büstü bulup arabaya bindiriyorlardı. Sonra araba "Şişli'deki evden" kalkıyor, Dolmabahçe'ye gidiyordu.
Arabanın üstü açıktı tabii, büstün herkes tarafından görülmesi gerekiyordu.
Lakin 1919 model araba bulunamadığı için, gençliğimizin gözde otomobili, "direksiz" tabir edilen 1965 model bir Chevrolet Impala kullanılıyordu!
Eh, o da eski sayılırdı canım, mesele eski araba bulmaksa...
Lakin Atatürk'ün Şişli'deki evden Dolmabahçe'ye özel arabayla mı (eski deyimle "hususi") yoksa taksiyle mi (yeni lumpen deyimiyle "ticari taksi") gittiği bilinemiyordu. Atatürk Büyük Nutuk'una "19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktım" diye başlamıştı, "Şişli'den falanca arabaya bindim" diye başlamamıştı ki...
Herhalde tramvaya binecek de değildi.
Büstü bir taksiye bindirmeye kalksalar bu sefer de "ben karşının taksisiyim abi, tarif edin gidelim" cümlesiyle karşılaşma tehlikesi vardı.
Buradan da, ikinci mesele olan "güzergâh" meselesi çıkıyordu: Acaba Atatürk hangi yolu izlemişti?
Şişli'den Dolmabahçe'ye Harbiye-Elmadağ-Taksim üzerinden mi gitmişti?
Yoksa Osmanbey-Pangaltı-Harbiye'den bayır aşağı mı sapmış, Dolmabahçe'ye Gazhane üzerinden mi çıkmıştı?
Peki, Şişli'den Mecidiyeköy-Zincirlikuyu ya da daha kestirmeden Kışlaönü-Yıldız-Beşiktaş tarikiyle gitmiş olamaz mıydı? Açıklığa kavuşturulamadı.
Sonra işi büyüttüler: Atatürk'ün Dolmabahçe'den Bandırma vapuruna, daha doğrusu kendisini vapura götürecek olan kayığa binmeden önce bu müsamereyi alkışlayacak "postalcı gazetelere" bir şeyler söylemesi gerekiyordu ama büst konuşamazdı ki...
Bunun üzerine, Devlet Tiyatroları mı, Şehir Tiyatroları mı bir yerlerden bir memur sanatçı buldular. Bu çocuğa Atatürk'ün Osmanlı üniformasını giydirdiler. (Aslında "cumhuriyet mareşali" üniformasını giydirmek isterlerdi tabii ama bu 1965 model arabadan bile daha gülünç olacaktı.)
Ve çocuk, Atatürk olarak demecini patlattı: "Samsun'a şeriatçılarla savaşmaya gidiyorum!"
Biz onun Samsun'a Yunan ordusuyla savaşmaya gittiğini sanırdık, tarihi bir yanılgı da böylece düzeltilmiş oldu.
Bunu gerine gerine haber yapan gazeteler, şimdi İran devriminin yıldönümünde Ayetullah Humeyni posterinin, daha doğrusu karton maketinin uçaktan indirilmesiyle kafa buluyorlar...
Oysa kafa aynı kafadır.
Çemişgezek'in düşman işgalinden kurtulmasının bilmem kaçıncı yıldönümü şenliklerinde "Ermeni çeteci oynayacak adam aramanın", kasabanın biçki-dikiş okulundan bir kızı bayrağa sarıp zincirlerle direğe bağlamanın ve sonra da onu "temsili milis kuvvetlerinin" kurtarmasının, Ayetullah Humeyni'nin suretini Air France uçağından indirmekten farkı yoktur. (Üstelik hır çıkıyor, kasaba gençlerinden hiçbiri Ermeni rolünü oynamak istemiyor, hani "askercilik" oyununda her çocuğun general oynamak istemesi gibi.)
Pardon, Air France dedim, "kefere tayyaresi" diye onu istememişler, Islamic Republic of Iran uçağı kullanmışlar. Eh, Kemalist kankaları tarihi saptırıyorlar da, İranlı kardeşlerimiz azıcık saptırmayacaklar mı canım?
Bizim faşistler darbe planlarında başarılı olsalardı da istedikleri gibi NATO'dan çıkıp Türkiye-İran ittifakını kursaydık ne güzel "ortak müsamereler" düzenlerdik! Ama Atatürk'e "şeriatçılarla savaşmaya gidiyorum" dedirtmeyeceksin, üç günde papaz oluruz.
***
Konuyla ilgili Selahaddin E. Çakırgil ağabeyin yazısını ouma için tıklayınız:
O görkemli ‘İnqılab’dan böyle bir hayıflanma kalmalı mıydı?
HABERE YORUM KAT
yazdıklarımızdan abd ve israilci bir dilmi çıkıyor müslümanca bir tavır zulmün karşısında durur çeçenistanda müslümanları şehit eden rusya bugün zalimlere destek veriyor suriyede nasıl karşılandığını gördük mü(?)humeyni öyle diyor diye ayetmi söylüyor sahabe peygamberin bile her dediğini vahiy kaynaklı değilse kabul etmezken bizler nasıl oluyorda bugün böyle konuşabiliyoruz esadın yaptıklarının karşısında olmak veya iranda yapılanın yanlışlığını söylemek abd,israilci olmakmıdır.bir kavme olan düşmanlığınız sizi adaleten alı koymasın. ayetini şöyle de okumak doğru değilmi bir kavme olan sevginiz zulüm ve adalet sözkonusu olunca sizi kör etmesin şeklindede anlaşılmalı siretten bahsedeceksek eğer selam ve dua ile
Yanıtla (0) (0)Rahmetli İmam Humeyni diyordu ki: abd bizim kesinkes düşmanımızdır ve her zaman bizim aleyhimize çalışır. bu yüzden onlar ne yaparlarsa tersini yapın her zaman...(nasıl oluyor da abd ve israille aynı dilden konusuyoruz şimdi!!!)
Yanıtla (0) (0)sataşma olmasın dedik ama ali abdullah yada muhammed abdullahmı desem olayı cözmüş devrimin içinde bulunan s.cakırgildende daha iyi biliyor olayları hatta çapı büyük olduğunu gösteriyor başkalarına çapsız diyerek artık yorum yazmaya gerek yok zaten tayyiple suriyyede gidiyormuşuz zafer cok yakınmış ama kolay olmayacakmış büyük zaferler için küçük zulumlere göz yummak gerkiyor acaba rabbimiz bizden zafermi adaletmi istiyor.
Yanıtla (0) (0)Hadi, Erdoğanla birlikte gidin Suriyeye ve mazlumların hesabını ABD-İsrail Ve Batı emperyalizminden önce Esattan sorun. Ama korkarım ki bu hesap mazlumlar için değil de Emperyalist ve işgalci İsrailin hesabına olsun.
Yanıtla (0) (0)Müslümanların bu kafa karışıklığı yaşamasının, ortadoğuda ve dünyada yaşanan bu karışıklıkların sebebini de inşaallah tahmin ediyorum. Bu, beni yeryüzünde adaletin hakimiyeti için çok umutlandırdı. Zafer meğer çok yakınmış. Ama korkarım ki bu günün ateşli mücahitleri zaferi yanlış yerde ararlar. vesselam.
müslüman basiretli olmalı sataşma olmasını istemiyorum ama iranı yönetenlerin yaptığını yapılıyorsa vardır bir bildikleri kara propagandaya alet olmayalım diye yorumlar yapmak basiretsizlik biricik devrimmiş bir devrimcinin hatıraları diye sitede yayınlanan yazıyı okumanızı tavsiye ederim basiret kutsallar üretmeyelim.zulum kimden gelirse gelsin zulümdür.
Yanıtla (0) (0)Başırıları için dua ettiğim, iran ve hizbullah sizleri o kdar çok sevmiştim ki adeta özümsemiştim. ama suriye mazlumlarına yaptıklarınızı görünce (...) Ama biz sizin yaptığınız kalleşliği yapmayacaz olası abd ve israil saldırısında suriyeli mazlumlarla beraber sizleri destekleyecez. çünkü müslüman mazlumun yanında yer alır. bu arada suriyeye yapılacak her türlü dış müdaheleyi kim yaparsa yapsın bu zulmü durduracaksa destekliyorum. hz musa'yı firavunun saraylarında firavuna kendi elleri ile yetiştirtten rabbim isterse bu dinin düşmanlarını libya da olduğu gibi yine bu dine hizmet ettirir.
Yanıtla (0) (0)karton devrime dönüştü bizim iran
Yanıtla (0) (0)yoksa bunca zulm ve vahşet kkarşısında devrim muhafızlarını oraya göndermez di
iranın ki KARTON KARDEŞLİĞİ
HUMEYNİ den utansınlar.
ve iran çok büyük kardeş katliamının fitilini atıyor.
çok tehlikeli bir oyun oynuyor.
Amerikan halifesi Malikiye bi şey demezken Suriye muhalefetini ezmek için baasa olanca gücüyle yardım edior.
aşağıda iranı savunan adam "nerden gelior bu silahlar dior.neden silahlar ediniliyor dior.neden esada karşı silah kullanılsın demeye getiriyor."
benim çocuklarım gözlerimin önünde parçalansa namusum lekelense onurum kırılsa aşşağılansam bana kim silah verirse alırım.ve o silahı asla bırakmam.bana silah verenler bana baasın yaptığını yapmaya kalkışsa bu sefer silahı ona doğrulturum.
bir halk yezid bin muaviyeden sonra ayağa kalkıyor arap özgürleşmek istiyor arap intifadasından esinlenerek.
özgür olmak istiyor.
suriye özgür olsa nasıl yönetileceği de açık.
ordaki halkın kim olduğu belli
iran ve hizbullah bu halkın iktidara gelmesinden se ordaki yamyam tağutu destekliyor.
gel de bu kardeşliğe inan.
ben inanmıyorum.
ve dediğim gibi iran çok büyük bir kardeş katliamına doğru sürüklüyor ortadoğuyu.
kimse kusura bakmasın.
mahir esad yezidinin dediği gibi 10 milyon insanın öldürülmesine kimse göz yummaz.
ve suriye tam bir mezhep savaşına doğru gidior.
Allahtan ordaki müslümanlardan o şekilde tepki vermemeleri.ve sadece o yamyamlara karşı silahlarını doğrultmalarıni dilerim sadece.
...
Allah sonumuzu hayreylesin.ve bizi dilsiz şeytanlardan kılmasın.
Ey mazlum suriyenin kadınları çocukları ve şerefi kirletilmiş kadınları bizi affedin lütfen
bize ayağa kalkma bilinci verin
utanıyoruz.
boynumuz bükük.
Affet Allahım Affedin ashabı uhdud'un kurbanları affedin çağın kerbela yarenleri.
“İnkılâpçı duruş”un karton resimlerle düzenlenen traji-komik mizansenlere ve daha kötüsü “direniş cephesi” adı altında Baas cuntasının katliamlarına arka çıkmak gibi bir duruşa evrilmesinin izahını yapmak mümkün olmasa gerek.... Sevgili editör,yukarıya aldığım tespitiniz; yani karton resimden hareketle işi Suriye meselesine "evirmişsiniz" ya enaz Engin Ardıçın yazısı kadar komik durmuş... Pes doğrusu....
Yanıtla (0) (0)arkadaş 50 60 kişi diyor önemsiz diyor abartmayın diyor Allah katında bir müslüman dünya ve içindeki her şeyden kıymetlidir silahları soruyorsan suriye ordusundaki müslümanların koptuğunu sağır sultan bile duydu herhalde kalbi mühürlüler duymadı
Yanıtla (0) (0)Elbette yapılan o törendeki uygulama yanlış ve hatalıydı. Ama siz de bu kadar abartmayın. Yani buldunuz bir şey sanki... Bu lokal bir uygulama ve töreni düzenleyenlerin hatası olarak kabul görmek gerek. Tarihte benzeri görülmemiş bu biricik islam devrimini gölgeleyecek kadar bir şey değil bu. Öyle inanıyorum ki İmam Ali Hameney bu durumdan haberdar olmuşsa o da rahatsız olmuştur. İranda İmam Humeyniyi putlaştırranlar olabilir. Hatta İmamın arkasına sığınıp (hattı imam gerekçesiyle) ABD ile bile işbirliğine giderek karşı devrim ihaneti içine girmiş olanlar bile olmuştur. olabilir. Biz de biliyoruz ki Hattı İmam bu tür uygulamaları kabul etmez, ve siz de biliyorsunuz. Ama endişe edecek kadar bir durum yok. O hata bir daha işlenmez olur biter. Ama öküz altında buzağı aramamak da gerekir. Bu aralar batının suriye eksenli İran alyhinde sistematik olarak sürdürülen karalama kampanyalarına kimi müslümanların kapılmış olması üzüntü verici bir şey. Esad'ın ve babasının işlediği zulümleri görmezden gelinemeyeceği gibi ABD ve TC'nin sadece İran-Hizbullah ve hamasın etkisini, itibarını kırmak amaçlı karşı devrimcilere verdikleri silahlı desteği de görmek lazım. Suriye muhalifleri tıpkı bizim burdaki PKK gibi siviller öldürülsün diye çırpınıyor. ne kadar sivil öldürülse o kadar güçlenecekler. Humusta 260 sivil öldürüldü dediler, 50-60 kadar kişi öldürülmüş. Onlar da çoğu silahlı milislerdir. Bu halk ne biçim halkki en ağır silahlarla direniyor. Sahi silahlarını bu kadar kısa zamanda nasıl temin ettiler? Bu silahlar nerden gitti. TC neden bunlara yataklık ediyor. Sınırı rahatlıkla kullanan milisler Türkiyeden neler alıp götürüyor. daha birçok soru... vesselam.
Yanıtla (0) (0)