1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Antalya’da Siyonist çeteye lanet, Gazze’ye destek eylemi
Antalya’da Siyonist çeteye lanet, Gazze’ye destek eylemi

Antalya’da Siyonist çeteye lanet, Gazze’ye destek eylemi

Antalya Muratpaşa camisinde öğlen namazına müteakip Antalya Kudüs Platformu, Gazze’deki soykırımı lanetlemek için biraraya Geldiler.

20 Nisan 2025 Pazar 22:03A+A-

Antalya Kudüs Platformu gönüldaşları Muratpaşa camisinden, Kapalıyol Havuz başına kadar siyonist İsrail’i lanetleyen sloganlar atarak ve Filistin bayrakları ve dövizler taşıyarak yürüyüşe geçtiler. Yaklaşık 3 bin kişilik topluluk Kapalıyol Havuz başında yürüyüşü bitirdi. Burada topluluk adına Alpaslan Aslan, basın açıklamasını okudu.

Eylem yapılan dua ile sona erdi.

Daha sonra topluluk Antalya Beach Park’ta Akdeniz Üniversitesi’nin Gazze’deki çocukları konu alan uçurtma şenliğine katılıp günü noktaladılar.

antalya-gazzeeylemi-20250420-01.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-03.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-04.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-05.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-06.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-07.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-08.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-09.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-10.jpeg

antalya-gazzeeylemi-20250420-11.jpeg

Basın açıklamasının tam metni:

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

“Yemin olsun burçlarla dolu göğe, geleceği va‘dedilen güne, şâhitlik edene ve hakkında şâhitlik edilene. Kahrolsun mü’minleri yakmak için o hendekleri kazanlar. Alev alev tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri kazanlar! Onlar o ateşin başına oturmuş, Mü’minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı. O mü’minlerden, başka bir sebeple değil, sadece karşı konulmaz kudret sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan; göklerin ve yerin mutlak mülkiyet ve hâkimiyeti kendisine ait olan Allah’a iman etmelerinden ötürü nefret edip, intikam alıyorlardı. Ama Allah olup biten her şeye şâhittir. Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara her türlü işkenceyi yapan, sonra da pişman olup bundan vazgeçmeyenlere cehennem azabı, bir de çok şiddetli bir yangın azabı vardır.” (Buruc Suresi, 1-10)

Kıymetli Antalyalılar ve değerli basın mensupları,

562 gündür öfkemizden çıldıracağımız, dudaklarımızı ısırdığımız, bağırmaktan hançeremizin çatladığı; bir o kadar da çaresiz kaldığımız, kendimizi aciz hissettiğimiz şu günleri yaşamaktan, böyle günleri görmekten İslam ümmeti adına hicap duyuyor, utanıyor, sıkılıyor, yerin dibine batıyoruz. Bizler bu kadar aşağılanacak bir ümmet değildik, iki milyarlık islam dünyasının göbeğinde gözümüzün içine baka baka kadınlarımızın, çocuklarımızın, yaşlılarımızın ve mazlumlarımızın bu kadar aşağılanmasına, şehit edilmesine, yersiz yurtsuz bırakılmasına razı olacak, göz yumacak bir ümmet değildik biz. Bize ne oldu böyle: Yetkililerimiz etkisiz, etkisizlerimiz biçare, ellerini bize uzatmış, bir yardım eden yok mudur diye gözlerimizin içine bakan bu dünyanın en mazlum milletini, Allah’ın lanetlediği Ashab-ı Uhdud’un ateş çukurundaki insanları seyrettiği gibi seyrediyoruz? Biz bu muyduk, böyle mi olmalıydı, böyle olacaksa yuh olsun bize. İslam ümmetinin dünya tarihinde bu kadar alçaldığı bir dönem yaşanmış mıdır acaba? Artık göğsümüzü parçalayacak hale geldik, bize bir yol lazım, bir çıkış lazım, bir çare lazım. Bizde tahammül kalmadı artık. Bizde sabır kalmadı artık, sabır taşımız çatladı, patladı, tarumar oldu artık. Her basın açıklamamızda artan şehit sayısını, yaralı sayısını vermekten bıktık usandık biz. Bu bizim onurumuza, arımıza dokunuyor, kahroluyoruz. Kendi evlatlarımızın bir bir yok oluşlarını seyretmek bizi kahrediyor. Ölen ve yaralananlar köpek olsaydı bile dünyayı ayağa kaldıracak olanların bu kadar sessizlikleri bizi mahvediyor.

Artık şu anlaşılmıştır ki, kendi derdimizi çözecek olan yine biz kendimiziz. Kimseden bize bir çare yok ve kalmadı. Satılmış münafık komşu Arap ülkelerinden de bir çare yok. Ne Mısır, ne Ürdün, ne BAE, ne Suudi Arabistan ne de Kuveyt; bu derdin çaresi olamaz. Tek çare biziz, halkıyla devletiyle, askeriyle bu işi çözecek olan Türkiye’dir. Sağa sola bakmaya, yardım aramaya gerek yoktur, biz bu işi hallederiz, biz bu işin çözüm noktasıyız. Bize yol verin girelim Golan tepelerinden, girelim siyonist, terörist İsrail’e, tarumar edelim bir günde. Bizim buna gücümüz yeter, her geçen gün zarardır, her şehit ve yaralı kaybımızdır. Buna gerek yoktur. Biz varız biz. Biz bu ümmetin hatta bu dünyanın umuduyuz. Biz adaletin ve merhametin bayraktarıyız. Dünya bizi bekler, içimizdeki merhamet tomurcuklarının saçılmasını özler. İçimiz cayır cayır yanıyor, ciğerlerimiz parçalanıyor, yüreğimiz kanıyor. Kardeşlerimize görülen reva bizi kahrediyor.

Kıymetli Antalyalı kardeşlerimiz,

Bugün bir araya gelişimiz, sadece bir yürüyüş, sadece bir tepki değildir. Bu; yüreğimizde biriken isyanın, vicdanımızda büyüyen acının bir dışa vurumudur. Her bir adımımız, bombalarla yıkılan evlerin, sessizliğe gömülen çığlıkların, toprağa düşen masum bedenlerin hesabını sormak içindir. 80 yıla yakın süredir Filistin'de her türlü insanlık dışı muamele sergileyen işgalci zalim israil’e karşı bir kin kusuşudur. Sanmayın ki bu haykırışımız boşunadır, etkisizdir. Burası dünyanın gözbebeği Antalya’dır. Bundan sonra bilinecektir ki, bu Antalya halkı burada yaşarken, isteyen istediği gibi at koşturamayacaktır. Her türlü zulme karşı direnecek, baş kaldırak, dur diyecek bir Antalya halkı burada hazır kıta beklemektedir. Haydi gidiyoruz denince yola revan olacak binlerce insan şu an ictimasını yapmış, emir beklemektedir. Bir işaretle haydi bismillah diyecek bu güzel insanlar burada yaşarken dünya zalimlerine buradan geçit yok demenin adıdır Antalya. 800 yıldır bu topraklar küffara geçit vermediği gibi, dünyanın neresinde bir zulüm varsa tarih boyunca Antalya halkı destek vermiştir.

Antalya halkı emir beklerken bir taraftan da İsrail, an itibariyle yeni bir yöntem denemektedir. Askerinin kara harekatında başarılı olamadığından ve savaşacak asker bulmadığından dolayı korkakça taktikler uygulamaktadır. Gazze’yi ablukaya alarak, giriş çıkışları kapatarak Peygamberimiz ve ashabına uygulanan boykota benzer bir boykot uygulamakta, Gazze halkını açlıkla teslim almaya çalışmakta, pes ettirmek istemektedir. Bizim içerideki Gazzeli kardeşlerimize sabredin deme yüzümüz yoktur, onlara sorduğumuz zaman da:

“Artık biz sizden bir şey istemiyoruz, bu imtihan bizim kadar sizin de imtihanınız, biz içeriden siz de dışarıdan imtihan oluyorsunuz, elinizden ne geliyorsa yapın, arkanıza bir şey bırakmayın, bakın biz Yemen’den de bir şey istememiştik ama onlar ellerinden gelen şeyi gördüler, yaptılar ve her ne pahasına olursa olsun, hatta hayatları pahasına yapmaya da devam etmektedirler,” demektedirler.

Bu sebeple somut olarak elimizden milletçe ve devletçe neler gelebilir sorularına şu şekilde cevap verebiliriz.

  1. İslam işbirliği teşkilatı Türk devletleri teşkilatı her türlü uluslararası örgüt harekete geçilerek, bir Barış Gücü’nün oluşturulup Gazze'ye gönderilmesi,
  2. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı gibi uluslararası anlamda direkt bizim dahilimiz olmasa da topraklarımızdan geçen ve İsrail'e katkıda bulunan her türlü hattın ve ticari anlaşmanın derhal iptal edilmesi,
  3. Artık bıçağın kemiğe dayandığı ve ülkeler nezdinde bu zulmü durdurabilecek aksiyon alınması
  4. Çifte vatandaşların mutlaka yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılması, Mal varlıklarına el konulması,
  5. Siyonist, terörist İsrail’in tanınırlığının iptal edilip; ademe/yokluğa mahkum edilmesi,
  6. Boykotun hassasiyetle devam etmesi,

Uluslararası hukukun defalarca çiğnendiği, insan haklarının hiçe sayıldığı bu coğrafyada, Filistin halkı bir başına bırakılmıştır. Gün geçmiyor ki bir çocuk top oynarken, annesinin yanında uyurken ya da bir hastanede tedavi görürken hedef alınmasın. Bir annenin çocuğunu toprağa vermediği gün, bir babanın gözyaşı dökmediği sabah kalmamıştır.

Gazze artık bir şehir değil bir hapishane, bir yetimhane, bir mezarlık halini almıştır. Buna rağmen Gazze, direnişin, cihadın, izzetin ve şerefin simgesidir. Gıda yok, temiz su yok, elektrik yok, ilaç yok. Ama orada insanlık onuru dimdik ayaktadır! Her şeye rağmen teslim olmayan, diz çökmeyen bir halk var. İşte biz o halkın yanındayız. Bugün burada attığımız her slogan, taşıdığımız her pankart, sadece dayanışmanın değil; bir çağrının, yerine getirmekten aciz kaldığımız sorumluluklarımızın da ifadesidir. Bizler, bu topraklarda adaletin ve merhametin yüzyıllarca hüküm sürdüğü bir medeniyetin mirasçıları olarak susamayız, duramayız. Filistin’de yaşananlar sadece bir halkın değil, tüm insanlığın sınavıdır. Ve biz bu sınavda zalimin karşısında, mazlumun yanında saf tutmayı şeref biliriz.

Uluslararası kamuoyuna, insan hakları savunucularına, yeryüzündeki vicdan sahibi tüm insanlara sesleniyoruz. "Gazze ölüyor! Sessiz kalmayalım. Bugün bürünülen sessizlik, yarın herkesin karşısına geçmişin bir ayıbı olarak çıkacaktır. Harekete geçelim. Bugün geçmeyeceksek, daha ne zaman geçeceğiz?

Gazze'de yaşananların bir savaş değil, soykırımdır. Kadınların, çocukların, yaşlıların hedef alındığı, ibadethanelerin, okulların, sığınma alanlarının bilinçli şekilde vurulduğu her saldırı birer savaş suçudur! Bu suçlara göz yuman, görmezden gelen, çifte standartla hareket eden herkes, bu insanlık suçunun ortağıdır. Yaşanan bu zulme ortak olmak, insanım diyen kimseye yakışmaz. Bu yüzden sokaklara döküldük ve her çağrıda dökülmeye devam edeceğiz. Gazze'de zulme uğrayan kardeşlerimizin yaralarına merhem olana dek desteklerimizi sürdüreceğiz.

İşgalci siyonistlere destek veren firmaların boykot edilmesi çağrısı yapıyoruz. Bizim elimizde çok güçlü bir silah olan boykotu bırakmayacağız. Yayacağız, kullanmayacağız, kullandırtmayacağız. Cüzdanlarımızla da direnişe katılacağız. Filistin özgür olana dek alışveriş değil, direniş yapacağız.

Ya Rabbi, sana yalvarıyoruz, niyazımız sanadır: Ya Rab! Bizi bu çağın Musa’sı eyle, zalimin karşısında bizi Siyonist terörist İsrail’e baş eğdirenlerden, tarumar edenlerden, yok edenlerden eyle. Bize mazlumun gözüyle görmeyi, mazlumun duasıyla yürümeyi nasip eyle.

Bizi bu davaya sadık olanlardan, ahdine vefalı olanlardan eyle. Allah'ım başta Gazze olmak üzere tüm mazlum gönül coğrafyamıza bizlerin eliyle yardım eyle! Mazlumların intikamını bizlerin eliyle al yâ RAB!. Âmin

HABERE YORUM KAT

4 Yorum