Ankara’da binlerce kişi Gazze için yürüyüş yaptı
Ankara Filistin Dayanışma Platformunun çağrısıyla teravih namazı sonrası Kocatepe Camisi önünde toplanan İslami sivil toplum kuruluşları, tekbirler ve Gazze’ye destek sloganları eşliğinde Sıhhiye Meydanı’na yürüdü.
HAKSÖZ HABER
Ankara Filistin Dayanışma Platformuna mensup İslami sivil toplum kuruluşları, Gazze’de yaşanan katliama dikkat çekmek amacıyla teravih namazı sonrası Kocatepe Camisi’nde bir araya geldi.
Buradan tekbirler ve Gazze’ye destek sloganları eşliğinde kortejle yürüyen binlerce kişi, Sıhhiye Meydanına yürüdü. Türkiye'ye tedavi için getirilen Gazzelilerde aileleriyle birlikte yürüyüşe katıldılar.
Ankara’da binlerce kişi Gazze için yürüyüş yaptı https://t.co/FlqBwFF1iy pic.twitter.com/WZXoY3wfrc
— HAKSÖZ HABER (@HaksozHaber) April 2, 2024
Binlerce kişi gece vakti Ankara sokaklarını “Hamas’a selam, direnişe devam”, “Ankara’dan Gazze’ye direnişe bin selam”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “İsrail ile ticaret insanlığa ihanet” ve “Katil İsrail hesap verecek” sloganlarıyla inletti.
Sıhhiye Meydanında Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına Vahdet Vakfı’ndan Alparslan Aydar basın açıklaması yaptı.
Daha sonra yapılan dua ve söylenen marşların ardından eylem sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Aziz müslümanlar,
İhmallerimiz ve ayıplarımızın sonuçlarıyla sınandığımız zor günlerden geçiyoruz. Bir asır önce kaybettiğimiz ve henüz hesabı kapanmayan o büyük dünya savaşının faturalarıyla tekrar ve tekrar yüzleşmek zorunda kalıyoruz.
Yeryüzünde iktidarı ele geçiren şeytanın çocukları son iki asırda bütün dünyayı adeta bir kan gölüne çevirdi. Güney Amerika'da tam bir soykırım uyguladılar. Kuzey Amerika'daki Kızılderililerin neredeyse tamamı katledildi. Yağmadan en büyük payı Afrika aldı. Kurumsal kölelik marifetiyle milyonlarca insan katledildi. Yeryüzünde bu yağmadan nasibini almayan kimse kalmadı.. Aydınlanma vaadi ile yeryüzünde iktidarı ele geçiren şeytanın çocukları dünyaya iki büyük savaş hediye ettiler. Milyonlarca insanı katlettiler. Vietnam’da yaklaşık 3 milyon insan acımasızca katledildi. Suriye ve Irak’ta milyonları katlederken işbirlikçileri onlardan daha acımasızdı.. Kırk yıldır işgal altında olan Afganistan özgürlüğüne kavuşabilmek için ağır bedeller ödedi.
Tüm bu katliamlar dünyanın geri kalanına medeniyet, demokrasi ve insan hakları götürmek maskesiyle perdelendi.
Batı dışı toplumlar başta BM olmak üzere UNESCO, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası gibi neticede mevcut düzenin aparatı olan kurumlara muhtaç edilerek terbiye edildi.
Bu sömürü düzenini sorgulayan kim varsa yok etmeye kararlı olduğunu defalarca ispatladılar. Asıl acı olan yeryüzünün gördüğü en barbar düzeni kurgulayanların kendilerini gizlemekte gösterdikleri maharet karşısında gösterdiğimiz acziyetti. BATI’nın ortaya koyduğu kalkınma ve sergilediği ihtişam karşısında hayranlık duymayan nerdeyse kimse kalmamıştı. Oysa o servet ve ihtişam tüm dünya halklarının kan, ter ve gözyaşları üzerinde yükseliyordu.
Kurdukları bu zalim düzeninin tek alternatifi İslam ve Müslümanlardır. İşgalci İsrail terör rejimi, yeryüzü müstekbirlerinin İslâm dünyasının kalbine sapladığı kaos hançerdir. Ne yeryüzü müstekbirleri ne de onların ileri karakolu olan İsrail, Filistin ile yetinmeyeceklerdir. Vadedilmiş topraklar inancıyla yaşayan İsrail varolduğu sürece bu topraklara barış gelmeyecektir. Türkiye’deki ulusalcıların İsrail’in varlığının başta Türkiye olmak üzere bölgedeki her ülke için bir tehdit unsuru olduğunu anlamaları gerekir.
Hamas’ın başlattığı Aksa Tufanı hareketi yeryüzü müstekbirlerini gafil avlamış, tüm kurumlarıyla BATI dünyası yaşadığı şokun etkisiyle, başta insan hakları olmak üzere arkasına saklandıkları maskelere gerek duymadan pervasızca ve panik halinde sivil katliamları destekleyen açıklamalar için sıraya girmişlerdir. ABD’nin katliamın ilk günlerinde Akdeniz’e gönderdiği savaş gemilerinin silah gücü tüm bölge ülkelerinin toplamından fazlaydı. Düşen maskenin arkasındaki rezilliğe şahit olan tüm dünya halkları meydanları doldurdu. İşgalci İsrail hiç olmadığı kadar yalnızlaştı ve psikolojik üstünlüğünü kaybetti.
Bu kahrolası düzenin tek alternatifinin İslam ve müslümanlar olduğunu bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya koyan Gazzeli müslümanlara ve onların öğretmeni Şehit Şeyh Ahmed Yasin’e selam olsun. Ahmet Yasin şöyle diyordu:“Dirensek de öldürüyorlar, direnmesek de öldürüyorlar. Biz direnmeyi seçtik.” Ve işgal güçlerine karşı hazırlanmaya başladılar. Şöyle demişti: “Şartlar ve imkânları değerlendirdiğimizde elverişsiz ve yetersiz olduğunu anlayıp ertelemek zorunda kalıyorduk. Sonra tekrar değerlendiriyor ve tekrar erteliyorduk. Sonra tekrar...”
Şehadete susamış bir avuç müslüman tüm hesapları alt üst etti. İsrail işgaline karşı direnen Filistin karşısında mücahidlere güç yetiremeyen İsrail tüm uluslar arası kuralları hiçe sayarak tam altı aydır Gazze'de hayatın akışını aksatacak ne varsa o noktaları hedef alıyor. Yardım kuruluşlarına bile tahammülleri yok. Nokta hedef seçiyorlar.
Daha dün Şifa Hastanesi tekrar bombalandı. Halkı Müslüman olan ülkelerin sessizliği sebebiyle saldırılar pervasızca devam ediyor.
Mücahidler İslam dünyasından asker yardımı talebinde bulunmadı. Dediler ki en azından kadınlarımız ve çocuklarımız için yardımların Gazze’ye ulaşmasının önündeki engelleri kaldırın. İktidarını yeryüzü müstekbirlerine bağlı gören halkı müslüman ülkelerin yöneticileri çoğu kadın ve çocuk olan sivil katliamını sadece seyretti.
Başta iktidar partisi olmak üzere mecliste temsil edilen siyasi partileri savaş suçu işleyen ve milli güvenliğimiz için tehdit oluşturan işgalci israil rejimine karşı harekete geçmeye ve yardımların sivil halka ulaştırılmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması için insiyatif almaya davet ediyoruz.
Cenevre Uluslararası İnsancıl Hukuk ve İnsan Hakları Akademisi, devlet dışı silahlı bir gruba katılmak maksadıyla ülkesini veya mutad meskenini terk eden; ideoloji, din veya etnik motivasyona sahip kişileri“yabancı savaşçı” olarak tanımlıyor. Bölgede “yabancı terörist savaşçılar”, İsrail adına katliamlar yapıyor. Dünyanın dört bir tarafından gelen ve Gazze’deki vahşete ortak olan binlerce İsrail yanlısı savaş suçlusu, Gazze’de işlenen katliama ortak oluyor. Ve dünya sadece seyrediyor.
Türkiye Büyük Millet Meclis’ini Gazze’de yaşanan katliama ortak olan “yabancı terörist savaşçılar” ile ilgili harekete geçmeye davet ediyoruz. Özellikle ülkemizden savaş suçlarının işlendiği Gazze katliamına katılanların tespiti ve yargılanmalarının sağlanmasını istiyoruz
İsrail ile ticaretin insanlığa ihanet olduğunu gerçeğini bir kez daha hatırlatarak, İsrail'e 7 Ekim'den sonra malzeme taşıyan tüm şirketlerin soykırıma ortak olma suçundan yargılanması gerektiği çağrısını yineliyoruz.
Dualarımız Gazze'de direnen kardeşlerimizle birlikte.. Kardeşlerimizin maddi desteğe her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Modern eğitim sistemleri bizlere ölümü ve ahiret hayatını unutturuyor.
Ulus devletlerin aciz kaldığı bu atmosferde fert fert her müslümana çok büyük sorumluluklar düşüyor. Kimin ne yaptığı ya da nerede durduğuna bakmaksızın yarın mahşerde vereceğimiz hesabın derdiyle boykotta ısrarcı olacağız.
Kullandığımız malzemelerle gazzeli kardeşlerimize silah ya da bomba olmayacağız. Kahvelerin içmeyecek, temizlik malzemelerini kullanmayacak, ürünlerini satmayacak, satın almayacağız.
Peygamberimiz Efendimizin (sav) buyurdular ki: “Ümmetim dünyayı gözlerinde büyüttükleri zaman kendilerinden İslâm’ın heybeti çekilip alınır. Emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münkeri terkettiklerinde, vahyin bereketi kendilerine haram kılınır. Birbirlerine sövmeye (küfretmeye) başladıklarında Allah’ın (cc) katında hiçbir değerleri kalmaz” Hem Gazze’nin hem de ümmetin kurtuluşunun anahtarının bu uyarılarda saklı olduğunu aklımızdan hiç çıkartmayalım.
Biz emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmayı becerebildiğimiz gün, başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzere zulme maruz kalan müslümanların özgürlüğüne kavuştuğu gün olacaktır.
Katılımınız için hepinize teşekkür ediyor, bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak ümidi ve duasıyla basın açıklamamamızı sonlandırıyoruz.
HABERE YORUM KAT