Ankara Özgür-Der: “Bedii, Mursi ve Karadavi Ümmetin Şerefidir!”
Ankara Özgür-Der Şubesi Mısır’da İhvan mensuplarına verilen hukuksuz idamları protesto etmek için bugün Mısır Büyükelçiliğinin önünde saat 13:00 bir basın açıklaması yaptı.
Açıklama öncesi elçilik önündeki topluluğu uzaklaştırmaya çalışan Çevik Kuvvet ekipleri getirilen pankartların elçilik duvarına asılmasını engelledi. Basına açıklaması esnasında emniyet amirlerinin provakatif ve buyurgan tavrı dikkat çekti. Devletin en tepesinde Cumhurbaşkanı, Başbakanın ve Dışişlerin açıklamalarla idam kararları kınanmasına rağmen sanki başka bir devletin memuruymuş gibi davranan polis memurları, devlet içinde organize olmuş yapılanmaları anımsattı.
Polis müdahalesine rağmen gerçekleştirilen elemde, Özgür Der Ankara Şb. Başkanı Abdurrahman Çeliker’in sunumuyla başladı. Basın açıklaması metnini Bilal Yıldızhan’ın okuduğu eylemlilikte slogan ve tekbirlerle son buldu.
Basın Açıklamasının ardından polisin müdahalesiyle ilgili olarak Şube Başkanı Abdurrahman Çeliker şu açıklamalarda bulundu;
Mısır’da darbeci Sisi yönetiminin güdümündeki mahkemelerde tek suçları vahyi ve adaleti tesis etmeye çalışan Müslüman Kardeşler yöneticileri ve üyelerine idam cezaları yağdı. Cunta mahkemesi bununla da yetinmeyip Hamas üyeleri ile Dünya Müslüman Alimler Teşkilatı Başkanı Yusuf El Karadaviye’de gıyaplarında idam cezaları verdi.
Tüm dünya büyük bir sessizlik ve zulümleri içerisinde debelenirken Türkiyeli bir avuç Müslüman vahye şahitlik görevlerinin bilinci içerisinde Mısır elçilikleri önünde protesto gösterileri yapıyor. Aynı zamanda dünya liderlerinden yalnızca Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceden yazılmış bu senaryoya karşı ses verdi. Tayyip Erdoğan dünkü meydan konuşmasında “Mısır'da halkın oyuyla seçilen Mursi ile ilgili idam kararı vermişler. Batı, darbeci Sisi'ye tavrını ortaya koymuyor. Mısır'da idam kararlarına seyirci kalıyor.” sözleriyle hem darbeci Sisi’ye hem de Sisi’nin sahiplerine karşı aldığı tavrı devam ettirdi.
Ankara Özgür-Der Şubesi de Mısır Büyükelçiliği önünde, yapılan zulümlere sessiz kalmamak ve Mısır’daki Müslüman kardeşlerinin yanında olduğunu ilan etmek için bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklaması için Mısır büyükelçiliği önünde toplanan gruba elçilik önünde bekleyen çevik kuvvete bağlı birimlerce hem açıklamanın yapılacağı konum hem de taşınan pankartların asılacağı yer konusunda müdahalesi oldukça sertti. Herhangi bir neden belirtmeden çevik kuvvet ekiplerini grubun üstüne doğru yürütüp kalkanlarla iteklemesi açıklamaya gelenlerce protesto edildi. Daha önce aynı yerde onlarca basın açıklaması yapılırken bugün polisin aldığı tavrın Cumhurbaşkanı yalnızca dünyada değil Türkiye’de de yalnızlaştırılmaya çalışılıyor imajı uyandırıyor. Polis ekibinin başında bulunan yetkilinin, grubun henüz elçilik önüne gelmesiyle provoke etmeye dönük tavır almasının ardından çevik kuvvet gruba müdahale etmeye başladı. Darbe dönemlerinde, her türlü baskıya, tutuklamaya, işkenceye ve zulme karşı susmayan ve meydanlarda vahyin şahitliğini yapan Müslümanlar olarak elbette İslami kimlik, ahlak ve üslup çerçevesinde mücadele örnekliğimizi ortaya koyduk ve koymaya devam edeceğiz.
Baskı grupları, zalimler, işkence sevdalıları, darbe severler unutmasın ki İslami Hareket türedi bir hareket değildir. Ademle başlayan kutlu yürüyüş kıyamete kadar devam edecektir. Müslümanlar hangi zamanda hangi coğrafyada olurlarsa olsunlar her daim zulmün karşısında oldular ve unutulmasın ki olmaya da devam edeceklerdir. Ne baskılar ve sindirme çabaları ne de aba altında sopa göstermek bir işe yaramayacaktır. Her daim hakkın ve adaletin sesini yükseltmeye devam edilecektir.
Sonuç olarak, anlaşılan o ki Cumhurbaşkanının Mısır, Suriye ve Filistin (Gazze ve Hamas merkezli) başta olmak üzere İslam coğrafyalarına dönük algısı yalnızca dünya ölçeğinde değil Türkiye’de de İslami kimliğe tavır alan bir takım odaklar tarafından da yalnızlaştırılmaya çalışılıyor.
Basın Açıklaması metni;
“Bedii, Mursi ve Karadavi Ümmetin Şerefidir!”
Ümmet coğrafyasında uzunca zamandır devam eden zalim diktatörlüklere karşı, halk ayaklanmaları büyük bedeller ödeyerek devam ediyor. Onlarca yıldır özellikle Müslümanların üzerine çullanmış olan bu zalimler, müstekbir güçlerin açıktan yada örtülü destekleri ile ayakta kalmaya devam etti. İnsanların üzerinde her türlü baskı araçları kullanılarak, oluşturulan korku duvarları ile iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştılar.
Zalimler mazlum insanların onurlarını, şereflerini esir almak istedi. Diktatörleri devirme iradesiyle sokaklara inen İslami Hareketler Tunus, Libya, Mısır ve Suriye’de “Tevhid, Adalet ve Özgürlük” istekleri zalimlerin iktidarlarını sarstı.
Halkların kendi iradesini ellerine alma çabaları; zalimlerce bir cezalandırmaya, bedel ödetme kampanyasına dönüştürülüyor.
Mısır’da; halka dönüp ‘’İslam’ı mı istediniz, alın size darbe’’ dediler!
Suriye’de; özgürlük isteyenlere varil bombaları yağdırıyorlar.
Libya’da ; kardeşlerine sahip çıkanları, darbeci generallerle tasfiye etmeye çalışıyorlar.
Ve Irak da, madem ki işgal projesine karşı direniyorsunuz, alın size ölüm ve yıkım diyorlar!
Ama zalimlerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. Ve o hesap görücülerin en iyisidir.
Ne Mısır halkı sustu, ne Suriyeliler yıldı, ne Libya vazgeçtiABD den Rusya’ya tüm işgalciler , Banglades’ten Suud’a işbirlikçileriyle kol kola. İran, ulusal çıkarları için ümmetin masum canlarını ve namusunu ayaklar altına alarak; Suriye, Yemen ve Irak’ta katliamlara ortak oluyor.
Bu manzara iradesine sahip çıkan Müslüman halkların karşı karşıya kaldığı zulmü özetliyor.
Her yerde direniş var, ümmet her yerde direniyor.
Mısır halkının oylarıyla seçilen CumhurBaşkanı Mursi, Darbeci Sisi ve darbe destekçisi odaklar tarafından zorbalıkla iktidardan indirilerek kaçırıldı ve hapsedildi. Zalimlerin ördüğü korku duvarlarını yıkmış olan Mısırlı kardeşlerimiz yeniden meydanlara çıkarak gasp edilen hakları için mücadeleye devam etti. Başta Adeviyye Meydanı olmak üzere, ülkenin birçok yerinde yüzlerce kardeşimiz tankların karşısında hakkı haykırırken şehit edildi.
Darbe sürecine karşı insanlık tarihinin en meşru ve ahlaki direnişlerinden birini gösteren Mısır halkının yüzlercesini katleden, binlercesini de zindanlara dolduran Sisi cuntası, uyduruk gerekçelerle sözde mahkemelerinde yargıladığı kardeşlerimize idam cezaları vermeye devam ediyor. Hiçbir ahlaki ilkesi olmayan sözde mahkemeler Muhammed Mursi, Muhammed Bedii ve Yusuf el-Karadavi'nin de bulunduğu 106 kişinin idamını istiyor.
Bizler biliyoruz ki,Türkiye yakın tarihinde binlerce kardeşimizi ve âlimlerimizi elimizden çalan İstiklal Mahkemeleri gibi, Mısır darbe mahkemeleri de hukukun değil zulmün payidar olması için diktatörlerin emir erliğini yapmaktadırlar.
Bu kararlar bir kez daha darbenin hukuku olmayacağını göstermektedir. Hangi ülkede nasıl bir darbe gerçekleşirse gerçekleşsin, eğer darbeye karşı çıkmıyor, onu engellemiyorsanız peşinden gelecek hukuksuzluğu da engelleyemezsiniz. Uluslararası kamuoyunun sessizliği devam ederken darbeye darbe demekten dahi çekinenlerin bugün idam kararlarına tavır almalarını elbette beklemiyoruz.
Darbenin gerçekleştirildiği günlerde ellerinde silah bile olmadığı halde, gösteri yapan binlerce insanı katleden bir rejimin idam kararları bizleri şaşırtmıyor.
Sisi Cuntası İhvan’ı idam sehpalarıyla susturabileceklerini zannediyorlar;
Ama darbeciler ne İhvan'ı, ne de İslami Hareketi, Mısır halkının iradesini teslim alamayacaktır.
Doksan yıllık İhvan'ın mücadele tarihi Sisi zulmünü de bertaraf edecek güçtedir.
Hasan el-Benna, Seyyid Kutub'un mücadele örnekliğinden bugüne devam eden bir süreklilik vardır. Darbe rejiminin işbirlikçisi ülke ve güçler bunu göz ardı ediyorlar.
Dünyanın her yerinde, ezilen müslümanlar bir imtihanla daha karşı karşıyadır. Bizler Allah’ın bize emrettiği gibi sabrımızı koruyarak Hakk olanı haykıracağız. Zalimlerin karşısında dimdik duracağız. Yılmayacağız, yıkılmayacağız, bıkmayacağız!
Cenneti yüreğinde taşıyan insanları ölümle korkutamazsınız. Bizler bir ölür, bin diriliriz.
Siz darbeciler, İhvanı Müslimin hareketini tutsak ederek, sokaklarda hunharca katlederek, idam sehpalarına göndererek sindireceğinizi, korkutacağınızı hatta yok edeceğinizi sanıyorsunuz.
Musa'lar çağdaş firavunları tarihin çöplüğüne elbette göndereceklerdir.
Tüm zalimlere bilmedikleri bir şeyi öğretmek istiyoruz.
Bizler sizin zulmettiğiniz Müslüman Kardeşleriz.
Bizler dünyanın her yerindeyiz. Bizler dün vardık, bugün varız ve yarın da olacağız ve sizin karşınızda dimdik duracağız, adaleti haykıracağız.
İnananların destekçisi Allah’tır. Allah kendisine hakkıyla kulluk edenleri yalnız bırakmaz.
Sizin bu caniliğinizi tüm dünyaya haykıracağız. Nesillerimizi zulmünüzü anlatarak yetiştireceğiz. Gelecek, zalimleri lanetle hatırlayacak. Ve bir gün, bu dünya gül bahçesine dönecek. Bunu böylece bilin ve unutmayın!
Bu vesileyle İhvan’a karşı gerçekleştirilen bu haksız, hukuksuz ve alçakça saldırıları, bir komediden farksız olan idam kararlarını, cuntanın baskı ve despotizmini şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Cinayet şebekesi cuntacıların işlediği katliamlarda şehid düşen kardeşlerimizin şehadetlerinin Âlemlerin Rabbi olan Allah katında kabul edilmesini Rabbimizden bir kez daha diliyoruz. Mısır halkını ve Müslüman kardeşler teşkilatını haklı davalarında sonuna kadar destekliyoruz. Mısır’da ,Suriye’de, Filistin’de ve tüm dünyada müstekbirlere karşı direnen onurlu kardeşlerimizin yanında ve destekçileri olduğumuzu ifade ediyor, onları asla yalnız bırakmayacağımızı ilan ediyoruz.
Müslümanlar olarak kendi irademize sahip çıkmak, kardeşlerimizle dayanışmamızı artırmak, gücümüzü azaltacak ayrılıklardan, çekişmelerden kaçınmak zorundayız.
Mısırlı kardeşlerimize ve tüm ümmete Rabbimizin ilahi çağrısını tekrarlıyoruz.
“Ey inananlar, sabredin, direnin. Savaşa hazırlıklı, uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki, başarıya eresiniz.” (Âl-i İmran, 3/200)
ÖZGÜR-DER ANKARA ŞUBESİ
HABERE YORUM KAT