1. YAZARLAR

  2. Yıldıray Oğur

  3. Ankara Garnizonu’nun topluca katılabileceği bir 12 Eylül mitingi
Yıldıray Oğur

Yıldıray Oğur

Yazarın Tüm Yazıları >

Ankara Garnizonu’nun topluca katılabileceği bir 12 Eylül mitingi

06 Eylül 2009 Pazar 22:59A+A-

Kendilerine ‘Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’ adını veren sosyalist sendika, dernek ve partilerden oluşan bir platform 12 Eylül’ün 29. yılında “Emperyalizmi, Faşizmi, Darbecileri, Gericiliği, Şovenizmi Lanetleme Mitingi’ düzenlemekteymiş.

Bu miting için bir afiş hazırlanmış. Kendine yapacak iş arayan Valilik de bu afişi yasaklayarak bu yüzyıla ait bir kurum olmadığını yeniden ispatlamış.

Peki, yasaklanan afişte ne vardı?

Kötü tasarımı saymazsak bir yığın önyargı ve kafa karışıklığı.

Afişe Kenan Evren ile birlikte “12 Eylül’ün ürünü” diye bazı isimlerin resimleri konmuş. Liste şöyle: Veli Küçük, Mehmet Ağar, Yaşar Büyükanıt, Fethullah Gülen, Devlet Bahçeli, Muhsin Yazıcıoğlu, Turgut Özal ve Tayyip Erdoğan.

Gelin afişteki “özenle seçilmiş” bu isimler üzerinden solun 12 Eylül efsanelerine bir bakalım.

Bu tarz solculuğa göre Veli Küçük, ülkücülük kontenjanından doğrudan darbeciler cehennemine girerken, Şener Eruygur “Amerika Planı olan Ergenekon yalanıyla” kirletilmiş aydın ve vatansever bir darbecimiz olmuş. Hatta özelleştirmelere karşı, vatan topraklarının satılmasına karşı, ABD ve AB emperyalizmine karşı olan bu Eruygur’dan, sıksan platforma dönem sözcüsü bile çıkabilir. 12 Eylül’de Kenan Evren’in özel kalem müdürü olan Çevik Bir ise darbeci değil, çünkü 28 Şubat darbe değil. 2003-2004’te darbe yapacak Eruygur’a, Tolon’a, 1997’de darbe yapmış Çevik Bir’e içinden kızmak gelmeyenlerin, 30 yıl önce darbe yapmış, 100 yaşına gelmiş dayanmış Kenan Evren’e karşı “Seni hasta yatağında yastıkla boğmak istiyorum” gibi öfke patlamaları yaşaması bir nevi suçluluk psikolojisi hezeyanıdır herhalde.

Ya Büyükanıt’a ne dersiniz? O listeye Şemdinli’den dolayı girdi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bence onun alamet-i farikası emekli olması. Bir de Kemalistler tarafından bile ıskartaya çıkarılmış olması. Güçsüzlüğü, korumasızlığı. Hatta ehlikeyifliği yüzünden solculara sağcı gibi görünmesi. Diğer emekliler, muhtemel 1 Numara adayları Kıvrıkoğlu ve Karadayı’dan onu ayıran işte bu özellikleri. Aynı listeye daha geçen gün Kenan Evren’i ziyaret edip, saygılarını bildiren İlker Başbuğ’un girme olasılığı ise sosyalist bir partinin 100 yıl içinde Meclis’e girme olasılığından daha düşük.

Turgut Özal’ı ise Türkiye’yi dünyaya açarak, devlet köfte üretmesin diyerek işlediği büyük darbecilik günahından, ne Evren’e rağmen Başbakan seçilmesi, ne Torumtay operasyonu, ne askerleri şortla denetlemesi, ne 141-142-163’ü kaldırması ne AİHM’e bireysel başvuru hakkını getirmesi ne de Kürt Sorunu’nu çözmeye çalışması kurtarabilir. Bir solcu şehir efsanesidir: 12 Eylül darbesi aslında Özal’ın 24 Ocak kararlarını uygulamak için yapıldı. Peki, ne diye 12 Eylül onun karşısına MDP’yi kurdu?

Fethullah Gülen’siz liste olur mu? Yoksa adama ‘Fethullahçı mı oldun len’ denmez mi? Onun afişe zamanında 12 Eylül’ü öven konuşmalarından girdiğini zannedenler fazla saflar. O, dünyada sadece Türkiye solcularının varlığından haberdar olduğu ‘ABD’nin yeşil kuşak projesinin’ (merak edenler internette İngilizce olarak arasın bakalım ne çıkıyor) bir ürünü. Hiçbir sosyolojik gerçeğe tekabül etmeyen bir nevi pilli bebek. Solcular şuna inanarak mutlu olur: 1980’den önce halkımız aslında tam devrimci oluyor, dinden imandan vazgeçiyordu ki 12 Eylül oldu, İslamcılığı yükseltti. Camiler o yüzden dolup taşıyor. Bir nevi Marx’ın “Din kitlelerin afyonu” sözünün Kenan Evren tarafından hayata geçirilmesi de diyebiliriz buna. Bu yeşil kuşak bir ara BOP projesi oldu, en son olarak da ılımlı İslam projesi. Bu projelerin ortak adı ise: “Beni tutmasalar dövecektim o adamı.”

Bugünlerde 12 Eylül’ün ürünü olan ne kadar kırmızı çizgi varsa hepsini ihlal eden Tayyip Erdoğan’ı bu afişe ekleyen insafsızlık da yine bu hurafe “yeşil kuşak” tarih okumalarının eseridir herhalde. Listeye 12 Eylül mağduru Devlet Bahçeli’yi ekleyip, 12 Eylül’ün tüm kırmızı çizgilerinin bekçisi Deniz Baykal’ı ayrı tutan da aralarındaki bu ince laiklik farkıdır.

O halde emperyalizmi, faşizmi, darbecileri gericiliği, şovenizmi, Özal’ı, Erdoğan’ı lanetleme mitingine tüm vatanseverler davetlidir. Mitinge Ankara Garnizonu’nun tam kadro katılmasının önünde hiçbir engel görünmemektedir. Bu mitingde Tuncer Kılınç Paşa, aydın, düşünce adamı olarak anons edilip bir konuşma yapsa kimse onun eski MGK sekreteri olduğunu fark etmez, hatta miting korteji GATA’nın önünden geçerken Kenan Evren bile cama çıkıp bağırabilir: Beni yanlış anladınız. Ben buradayım ama fikirlerim sizinle...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT