Anayasa'da 'Kırmızı Çizgi' İnsanlık Onuru Olmalı
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili açıklamada bulundu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, toplumu çoğunluğun ya da azınlığın dayatmasıyla karşı karşıya bırakmanın, soruların derinleşmesine ve birlikte yaşama arzusunun zayıflamasına neden olacağını söyledi.
Anayasa yapım sürecinde rol alan sosyal ve siyasal kurumların, değişmemesi gereken tek kırmızı çizgilerinin 'insanlık onuru' olması ve bunu anayasaya yansıtarak gelecek kuşaklara değerli bir miras bırakmalarının beklendiğini ifade etti.
Anayasa Mahkemesi'nin 51. kuruluş yıldönümü sebebiyle düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay ve Danıştay başkanları ile yüksek yargı üyeleri ve davetliler katıldı.
Törende Fulya Kantarcıoğlu'ndan boşalan koltuğa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Anayasa Mahkemesi üyesi olarak seçilen Mehmet Emin Kuz yemin etti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Yardımcılığı görevini yürütürken atanan Kuz'un kisvesini ise Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç giydirdi.
Törende bir konuşma yapan Kılıç, bireysel başvurunun başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru sayısının 4 bin 42 olduğunu söyledi. Davaların yüzde 75'inin adil yargılama konusundaki ihlal iddiaları, kalan yüzde 25'inin ise mülkiyet hakkı başta olmak üzere diğer haklara ilişkin şikâyetler olduğunu belirtti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan şikâyetlerdeki çeşitliliğin Anayasa Mahkemesi'ne yapılan şikâyet konuları arasında tam bir paralellik olduğunu vurguladı. Kılıç, verilecek kararların ise en çok adil yargılanma konusunda gerçekleşeceğini ifade etti.
Türkiye'nin yeni bir anayasa arayışının bütün ağırlığıyla gündemdeki yerini korumaya devam ettiğini dile getiren Kılıç, aslında bu arayışın 150 yıldır günceliğini hiç kaybetmediğine dikkat çekti. Anayasaların meşru temellere oturmadığı, değişime açık tutulmadığı sürece, bu arayışın devam etmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Kılıç, toplumdaki her kesimin yeni anayasadan beklentisinin farklı olmasının kendi önceliklerine göre anlam yüklenmesinin anlayışla ve doğal karşılanması gerektiğini kaydetti.
Bu güçlü iradenin karşılık kalması halinde toplumun yaşadığı anayasal sorunlara karşı ilgisiz ve tepkisiz kalabileceğine dikkat çeken Kılıç, bu sonuçtan da başta siyaset kurumu olmak üzere herkesin zarar göreceğinin açık olduğunu söyledi. Korkmadan konuşabilme, öfkelenmeden tartışma ortamı sağlanarak farklı görüşler ve öneriler arasında müzakere yollarının usanmadan denenmesini isteyen Kılıç, anlamları ve tanımları derin ayrılıklar oluşturan soyut kavramların ön plana çıkarılmasının sorun üretmekte ve uzlaşma yollarını zorlaştırdığını belirtti.
Siyaset kurumlarının tam bir uzlaşma sağlamasının zaten düşünülemeyeceğini anlatan Kılıç, "Herkesin istediklerinin anayasada yer alması gibi bir ütopyanın gerçeklerle örtüşmeyeceği açıktır. Önemli olan referanduma sunulacak anayasanın yüksek bir katılımla kabulünü sağlayacak ortak projelerin ortaya çıkarılmasıdır. Toplumu çoğunluğun yada azınlığın dayatmasıyla karşı karşıya bırakmak, soruların derinleşmesine ve birlikte yaşama arzusunun zayıflamasına neden olacaktır." dedi.
ZAMAN
HABERE YORUM KAT