Anayasa Mahkemesi’ndeki CHP’liler!
Hiç utanmıyorlar da.. Ciddi ciddi çıkıp, “Yapılmak istenen Anayasa değişikliği, yargı bağımsızlığını tehdit eder” diyorlar.
Ama bu iddiayı ortaya atanlar, 28 yıl CHP’de bilfiîl çalışıp, sonrasında Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Yekta Güngör Özden örneğinde, yargı bağımsızlığının zedelenip zedelenmediği konusuna hiç girmiyorlar.
Sadece Anayasa Mahkemesi’ne sıradan bir üyelik de değil, CHP’nin 28 yıllık aktif çalışanı Yekta Güngör Özden’in, yüksek yargıçlığı!.
Önce Başkanvekili, sonra da Başkan olduAnayasa Mahkemesi’ne..
Bu ne demektir?
Anayasa Mahkemesi’nde; en az 6 üye, bir CHP’linin, yüksek mahkemeye başkan olmasını, normal görmüşler demektir. Daha doğrusu; “Anayasa Mahkemesi’nde, o tarihte en az 6 kişi, Yekta ile benzer kafadandırlar” demektir.
Siz, CHP’lileri doldurun Anayasa Mahkemesi’ne.. Sonra da, bugünkü değişikliğin, “yagı bağımsızlığı”nı zedelediğini iddia edin.
28 yıl CHP’de çalışmış bir avukatı, Anayasa Mahkemesi’ne başkan seçtirecek kadar siyasallaşmış adamları Anayasa Mahkemesi’ne seçin..
Ama “yargı bağımsızlığı”ndan dem vurun!
Gerçekten çivisini çıkartmış bir utanmazlık bu..
Sadece Yekta ile de bitmiyor örneklerimiz.
CHP’ye resmi kayıtlı üye olduğu halde, Özdemir Özok da, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçilmişti!
Buyurun bir tane sağ partilerde siyaset yapmış birisinin, Anayasa Mahkemesi’ne üye yapıldığını gösterin bana..
Bir tanecik..
Ama, Yekta Güngör ile başlayan adet, Özdemir Özok ile devam etti.
İkisi de CHP’li..
Neyse ki, Özdemir Özok biraz utandı.. Vakit ve diğer duyarlı basının itirazları üzerine, “Ben istifa ediyorum” dedi.
Daha göreve başlamadan, Anayasa Mahkemesi üyeliğinden ayrıldı..
Peki; o ayrıldı da, bir solcu siyasetçiyi Anayasa Mahkemesi üyesi yapma sevdasından vazgeçildi mi?
Hayır..
Bu sefer de, Özdemir Özok yerine, Serruh Kaleli üyeliğe getirildi..
Serruh Kaleli kim? O da, DSP’de uzun yıllar siyaset yapmış bir avukat..
“CHP’liyi yapamadık, bari DSP’liyi üye yapalım” mantığı ile, DSP’den bir ismi, getirip Anayasa Mahkemesi üyeliği koltuğuna oturttular..
Evet, şaka gibi geliyor size bunlar değil mi?
“Bir yüksek mahkemede, aktif siyasette görev almış insanlar, nasıl hakimlik yaparlar” diye şaşırıyorsunuz değil mi?
Şaşırmayın canım, burası Türkiye.. Burası hokkabazlar ülkesi..
“Yargı bağımsızlığı” diye ter ter tepinenlerin, hiç utanmadan kendi partilerinden adamları, Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirdiklerini görün. Görün de, bunların “yargı bağımsızlığı” diye bir dertleri olmadığını anlayın.
Bunların, “yargı bağımsızlığı” ile uzaktan yakından bir ilgileri yoktur..
Nerede kafadengi bir adam var, nerede kendi mezheplerinden bir adam var, nerede kendi partilerinden bir adam var. Hiç utanmadan, getirirler en yüksek mahkemeye üye yaparlar.
Başbakanı, bakanları yargılayacak yüksek mahkemeye, getirirler kendi partilerinin adamını üye yaparlar..
Düşünebiliyor musunuz, AKParti’li bir bakan, kazaen Yüce Divan’a gitse, DSP’li avukat onun hakkında karar verecek! (Halen Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün, CHP’li bakanın oğlu olduğunu hiç hatırlatmaya gerek yok sanırım..)
Ne biçim ülke ise bu?
Solcular böyledir işte.. “Hukuk, çağdaşlık, evrensel ilkeler” falan derken, kendi adamlarını yerleştirirler, yargıya da, bürokrasiye de..
Ama, yargıya objektif isimler getirmek istedin mi, hemen tepene binerler, “Yargıyı siyasallaştırıyorlar!”
Ama, onların devri bitti artık. İsteseler de, istemeseler de, yüksek yargıda CHP hakimiyeti bitecek. O mahkemeye, gerçekten tarafsız, ehil üyeler gelecek!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT