Amasya GÖKBİR Platformu alınan erken seçim kararıyla birlikte ülke gündemine oturan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir basın açılaması yaptı.

Açıklamanın tam metni:

MİLLETVEKİLİ ADAYLARI BELİRLENİRKEN HALKIMIZIN TALEPLERİ DİKKATE ALINMALIDIR

24 Haziranda yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi ülkemizin geleceği açısından bir hayli önem taşımakta. İç politikada yaşanan kutuplaşmayla birlikte,  dışarıdan ülkemize yönelik baskıların arttığı ve yaşanan bu gelişmeleri göz ardı etmenin mümkün olmadığı bir süreçten geçiyoruz. Emperyalist küresel sisteme karşı dış politikada ‘’Dünya Beşten Büyüktür’’ söylemiyle mazlumlardan yana tavır takınılarak,  sonrasında El Bab ve Afrin operasyonuyla birlikte, ülkemiz sahada söz sahibi olduğunu tüm dünyaya net olarak göstermiştir. Ülkemizin dışa dönük bu kararlılığına karşı Küresel haramiler tarafından daha da fazla sıkıştırılmaya çalışıldığını, bu minvalde ülkemizin geleceği açısından duruşumuzun bu noktada net olduğunun açıkça bilinmesini isteriz.

Sivil toplum kuruluşları olarak iç politikada fetö ile mücadelenin kesintisiz devam etmesi gerektiğinin altını çizerek, yaklaşan 24 haziran seçimleriyle birlikte iç politikada yaşanan bazı konularda, gördüğümüz  eksiklikleri ve aynı zamanda önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Milletvekili Adayları Amasya Halkını temsil Edebilme Kabiliyetine sahip olmalıdır

24 Haziranda yapılacak  milletvekili seçimlerinde adayların niteliği konusunda bazı önemli gördüğümüz hususların altını çizmek istiyoruz. Başta ülke genelinde olmak üzere özellikle yerelde Amasya’da adayların niteliği konusunda taleplerimiz şunlardır.

Milletvekilleri aday seçiminde, tepeden atananlar yerine halka yakın olacak adayların olmasını bu doğrultuda, topluma tepeden bakmayan, inançlı, ilim sahibi, Amasya halkını temsil edebilme kabiliyetine sahip insanlar olmalıdır. Halkıyla iç içe, herkese adalet ve liyakat ilkesiyle yaklaşacak, mütevazi, samimi, milletvekili adaylarının belirlenmesinde azami derecede önem gösterilmelidir. Milletvekilliği adaylıklarıyla ilgili yukarda saydığımız hususların hafife alınması durumunda  telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğurabileceği kaygısını taşıdığımız ayrıca bilinmelidir. Bu kaygımızın deliline gelince Amasya’da çarşı pazar dolaşıp halkımıza sorulması yeterlidir.

Fetöyle Mücadelede Yargı ve Bürokratik Mağduriyetlere Son Verilsin

Fetöyle mücadelede yargı ve bürokraside yaşanan hatalar ve hakların iadesinde yaşanan gecikmelere yönelik muhafazakar tabanda hafife alınmayacak rahatsızlıkların yaşandığını, bu minvalde Rabbimizin ‘’Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkiyle bilmektedir. (Maide-8) '' ayeti gereği fetö ile mücadelede yaşanan mağduriyetler giderilmelidir.

Mor beyin kumpası sonrası mağdur edilen insanların bir kısmının halen mahkeme süreçlerinin devam edip beraat etmediklerini gözlemliyoruz. Berat edenlerin ise yine bir kısmının görevlerine iade edilmemesinden dolayı ciddi mağduriyetler yaşanıyor. Bu mağduriyetler en kısa sürede giderilmelidir. Süre uzadıkça da mağduriyetlerin toplum vicdanını yaralayan bir hale dönüştüğü görülmelidir. Öte yandan fetö üyeliği iddia edilenlerin öncelikle şüphe ve kanaate göre değil, deliller esas alınarak yargılamalar yapılmalıdır.

Muhafazakar kimlikli, sakallı, namaz kılan insanlarında delil olmadan fetö sepetine konarak şüphe üzerine yargılama yapılmasının adaletle bağdaşmayacak uygulamalar olduğunu ve hükümetin fetö ile mücadelede yargı ve bürokrasiyi bu hususta acilen sağlıklı bir hale getirmesi gereklidir.

28 Şubat Mağduriyetleri İçin En Kısa Sürede Adım Atılmalıdır

Fetö yargısı eliyle 28 Şubatta haksız yere mahkum edilmiş ve hala 20 yıldır beton duvarlar arasında tutsak olan kardeşlerimiz var. Hükümetin 28 Şubat mağdurlarına yeniden yargılama yolunun açılacağını söylemesi sevindirici bir haber olup, yargılamaların en kısa sürede hayata geçirilmesi ise en büyük beklentimizdir.

Siyaset dili ayrıştırıcı değil kuşatıcı olmalıdır

Siyaset açısından da toplum açısından da stresli günler yaşıyoruz. Ancak dozajı giderek yükselen stresli hallerin en azından bir kısmının içeriden üretildiğini de unutmayalım. Siyasetçilerin dili keskinleşmeye, medya üzerinden piyasaya sürülen ihanet ve kumpas gibi, işbirlikçi veya kripto gibi ithamlar yoğunlaşmaya başladığı dönemler bir ihtimal cephe mantığını kuvvetlendirip mücadeleyi kolaylaştırabilir. Fakat siyasette cephe mantığının tasfiyeye değil esnemeye hatta kuşatıcılığı merkeze alıp merkezi tahkim etmeye yönelmesi şartıyla. Ayrışma noktalarından değil müştereklerden hatta asgari müştereklerden hareket ederek hedefe doğru ilerlemek ve mevcut ya da potansiyel tehditleri bertaraf etmeye yönelmek en makul yoldur. Bunun aksine olan tasfiye mantığı ise en yakınlardan başlayarak süreç içerisinde yaşanan farklı görüş ve pratikleri bir düşmanlık vesilesi saymayı, en uzak ihtimalleri yegâne tercih şeklinde sunmayı ilke haline getirme tehlikesi yaşatır.

Son söz olarak 24 Haziranda yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin başta ülkemiz olmak üzere ümmet coğrafyası için hayırlar getirmesini Cenabı Allah’tan niyaz ediyoruz.

GÖKBİR (AMASYA GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR BİRLİĞİ)

ADER - ALTINOLUK DERNEĞİ - AMASYA İMAM-HATİPLER DERNEĞİ - AMASYA EĞİTİM KÜLTÜR VAKFI - AMASYA KÜLTÜR DERNEĞİ -  ASKON (ANADOLU İŞ ADAMLARI DERNEĞİ) - BUHARA DERNEĞİ - DİN GÖREVLİLERİ DERNEĞİ - DÜNYA GENÇLİK VE ÇOCUK  DERNEĞİ - ENSAR VAKFI - EVRENSEL HAFIZLAR DERNEĞİ - HAYRAT VAKFI - İHH AMASYA (İnsan Hak ve Hürriyetleri İ.Y.V) - İLİM YAYMA CEMİYETİ - MEMUR-SEN - NEHİR DERNEĞİ - ÖZGÜR-DER AMASYA TEMSİLCİLİĞİ - ÖZLENEN AY DERNEĞİ - DOSTA DOĞRU DERNEĞİ - SULTAN BEYAZIT VAKFI – TÜMSİAD - YARIM ELMA DERNEĞİ – CİHANNUMA - OSMAN HULUSİ EFENDİ VAKFI - EĞİTİM BİR-SEN – HAYDER - ADALETİ SAVUNANLAR DERNEĞİ