1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Amasya'da “Dünyevileşme” Semineri
Amasyada “Dünyevileşme” Semineri

Amasya'da “Dünyevileşme” Semineri

Özgür-Der Amasya Şubesinde Faruk Sildir “Dünyevileşme ve Müslümanlar” konulu bir seminer verdi.

06 Mart 2012 Salı 23:49A+A-

Amasya Özgür-Der Temsilciliğinin bu haftaki seminer konusu “Dünyevileşme ve Müslümanlar” başlığı altında gerçekleştirildi. Programın sunumu Faruk SİLDİR tarafından yapıldı.

Sekülerlik yani dünyevileşmeyi Allah’ı tamamen reddetme değil de Allah’ı yeryüzünde işlevsizleştirme olarak algılamalıyız; yoksa Allah’ı tamamen reddediş değil diyerek sözlerine başlayan Sildir, programda özetle şunlardan bahsetti:

Sekülerizm Allah’ı yeryüzünde işlevsizleştirmek isterken İslam “inşallah” kavramı ile Allah’ı hayatın merkezine konumlandırmaktadır. Yani inşallah sız bir hayat seküler bir hayattır.

Bunun tam karşıtı bir söylemi yani dünyadan el etek çekmek gerektiğini söyleyen mistisizmde bu anlamda tersinden sekülerdir. Hâlbuki İslam hem maddi hem de manevi alanı kuşatmıştır. Dünya ahiretin kazanılacağı bir yer bir araçtır. Ne nefret edilecek nede amaç haline getirilecek bir yer değildir.

Seküler akıl bilgiyi tamamıyla yüceltirken itaat cemaat gibi kavramları yok sayıyor ve Müslümanlarda itaatle başlayan dine itaatin bir tutsaklık olduğu anlamını yükleyerek cemaat bilincini ortadan kaldırıyor.

Kuran’da dünyevileşmenin en ciddi örnekliği Yahudiler ve Karun, firavun ve Belam gibi tiplemelerdir. Yani dinin hafife alınışı, tahrifat, ciddiyetsizlik ve dünyevi alanı dini alana tercih ederek bir yaşam şekli oluşturan kişiliklerin sembolik isimleridir.

Hıristiyanlar ise bu aşırı dünyevi kişiliğe karşı çıkarak aşırı uhrevi bir dini algı geliştirdiler. Bunun karşılığında ise Protestanlık ortaya çıktı. Yani din kamusal alandan çekilerek klişe ve manastırlara hapsedildi.

Maalesef Müslümanlarda bu Protestan anlayıştan ciddi anlamda etkilenerek dini ritüeller boyutuna indirgeyerek dini toplumsal hayatın dışına ittiler.

Türkiye’de ise 1920-1930 arası rasyonalizm egemen oldu. 1930-1950 yılları arası ise sekülerlik devlet eliyle uygulanmaya çalışıldı. Fakat yapılan istatistiklerde gösteriyor ki halk devlete rağmen direndi.

Bu küresel saldırıya karşı Müslümanlar;

1- Cemaat olma bilinci ile hareket etmeli

2- Gelenek ile mücadele yerine gelenekten gelen koru alıp külü atmalıdırlar.

3- Aileye sığınma; Peygamber efendimiz Cebrail ile görüşünce evine sığındı. Âdem ve Havva evi inşa ettiler. Evlerimiz bizim özel alanımız egemen güçler fazlaca müdahalede bulunamıyorlar çünkü.

4- Eylem ve hareket içinde olma bu sayede bireysellikten kurtulup salih amele yöneliş

5- Tekebbür ve istiğnaya karşı tevazu ve haddi bilme, sömürü ve zulme karşı adalet ve paylaşım, cinsel azgınlığa karşı sadakat ve aile gibi korunma mekanizmalarını yeniden inşa etmeliyiz ve bilmeliyiz ki Hz. Musa çoban, Hz. İsa marangoz ve Hz. Muhammed tacir idi diyerek sözlerini tamamladı.

Haksöz-Haber

100_1152.jpg

HABERE YORUM KAT