"Ama o Şii!"
Özgür-Der üyeleri Kevser Çakır ve Nuray Canan Bezirgan, geçen Pazartesi akşamı Kanal 1 televizyonundaki TEKE TEK programına katıldılar.
Programda Fatih Altaylı, Kevser Çakır'a, internetteki sitesine niye Humeyni'nin resmini koyduğunu sordu.
Kevser hanım, "Humeyni'yi severim, saygı duyarım" diye cevap verdi.
Altaylı, "Ama o Şii!" diye tepki gösterdi.
Yani 'Şiileri sevmemelisin!' demeye getirdi.
Yeryüzündeki on milyonlarca Şii kardeşimizle, binlerce Şii vatandaşımızla aramıza girmeye çalıştı.
Medya ne yaptı?
"Ey Fatih Altaylı! Mezhepler çatışması komplosunun bir parçası değilsen, Şiilerden derhal özür dile!" mi dedi?
Hayır, hiç oralı olmadı.
Altaylı'nın "Ama o Şii!" lafını duymazdan geldi.
Bu bölücülüğe zerre kadar tepki göstermedi.
Tepkisini, öfkesini Kevser Çakır ve Nuray Canan Bezirgan'a yöneltti.
Neymiş?
"Humeyni'yi seviyor, Atatürk'ü sevmiyor"larmış!
* * *
Be hey gafil medya!
Kevser Çakır ve Nuray Canan Bezirgan'ı neredeyse linç edeceksin…
Sen insanların yüreklerinin gardiyanı mısın?
Mustafa Kemal'in fikriyatına ve icraatlarına kökten muhalif bir ideolojik kimliğe sahip olduklarını çok iyi bildiğin bu hanımlar "Atatürk'ü seviyoruz" deselerdi, yalan söyleselerdi, ikiyüzlülük yapsalardı mutlu mu olacaktın?
İnsanlar çeşit çeşittir…
Gönüller, zihinler, inançlar, kanaatler çeşit çeşittir…
Dünya böyledir…
Bir elin parmakları bile bir değildir…
Aynı tornadan çıkmış gibi birbirinin aynı olan insanlardan müteşekkil bir toplum hayali saçmalıktır, budalalıktır, ahmaklıktır…
Bunu hâlâ anlamadın mı?
"Bizim inandıklarımıza inanmayan ve bizim sevdiklerimizi sevmeyen kimse olamaz, olmamalı!" mı diyorsun hâlâ?
Alemlerin Rabbi Allah, insanları, neye istiyorlarsa ona inanmakta ve kimi istiyorlarsa onu sevmekte serbest bırakmış; sen kimsin?
Özgür-Der'in konuyla ilgili açıklamasından aldığım şu satırları dikkatle oku ve biraz medeniyet öğren:
"Öncelikle, temelde düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınması gereken bir konunun bu şekilde bir suçlama malzemesine dönüştürülmesinin yanlışlığının, kabul edilmezliğinin altını çizmek isteriz. İki genç bayana yönelik bu öfkenin, bu saldırganlık dürtüsünün kaynağında resmi ideolojinin tahammülsüzlük anlayışının bulunduğu açıktır.
Bu insanlar ne yapmışlar, ne söylemişler de bu kadar büyük bir öfkeye muhatap olmaktalar? "Humeyni'yi sevip, Atatürk'ü sevmemek" yasadışı bir eylem ya da gayri ahlaki bir tutum mudur? Bu iki genç bayandan ne yapmaları isteniyor? Kemalist politikacılar gibi ikiyüzlü mü davransalardı? Kameraların çekim yaptığını unutarak Hz. Peygamber hakkında hakaretamiz ifadeler kullanıp, sonra halkın karşısında dini değerlere saygılıyız yalanına sarılanları mı örnek alsalardı? Hayır! Bu ikiyüzlülüğe, bu gayri ahlaki tutuma asla prim vermeyiz! Çift dillilik bizlerin tavrı olamaz…
Hakaret etmiyoruz. İftira atmıyoruz. Zaten inancımız hiç kimsenin dinine, kutsalına hakaret etmemize izin vermez. Buna Atatürk ve Atatürkçülük de dahildir. Bununla birlikte benimsemediğimiz, reddettiğimiz, İslami kimliğimiz ve anlayışımızla çeliştiğini düşündüğümüz hiçbir şahsı ya da ideolojiyi sevmemiz de bizden beklenmemelidir. Hele hele dayatmalarla, baskılarla, gözdağı vererek, tehdit ederek yapılıyorsa, bunun çok daha büyük bir yanlış olduğu ve asla etkili olamayacağı da ayrıca bilinmelidir.
Hem size ne oluyor ki; kainatı yoktan var eden, bize sahip olduğumuz her türlü nimeti bahşeden Rabbimizin gönderdiği kitapları, resulleri dahi sevmeye kimse zorlanmamışken, bu tamamen kişinin kendi tercihine bırakılmışken; "Atatürk olmasaydı siz burada olamazdınız, isminiz şu olmazdı, camilerde namaz kılınmazdı vs." türünden absürtlüklerle insanların duygu ve düşüncelerini baskı altına almaya, yönlendirmeye çalışıyorsunuz? Zorla, tehditle, gözdağıyla insanların kimi sevip kimi sevmeyeceklerini belirlemeye kalkmak düpedüz bir saçmalıktır."
* * *
Asıl meseleye dönecek olursak:
Fatih Altaylı Şiileri sevmeyebilir, umurumda değil; fakat bir Sünni'nin bir Şii'ye sevgi duymasını kabul edilemez bulduğunu belirtir şekilde "Ama o Şii!" diyerek Ümmet-i Muhammed üzerinde bölücülük yapmaya kalkması, tüylerimi diken diken etti.
Sadece Fatih Altaylı'nın değil, Kanal 1 yönetiminin de bu NİFAK TOHUMU için özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum.
Yeni Şafak Gazetesi
YAZIYA YORUM KAT