1. HABERLER

  2. HABER

  3. SAĞLIK

  4. Alzheimerden Kaynaklı Ölümler Artıyor
Alzheimerden Kaynaklı  Ölümler Artıyor

Alzheimerden Kaynaklı Ölümler Artıyor

Türkiye artık ‘yaşlı’ bir ülke ve bu eşiği 2015 yılında geçti. Yaşlanmayla birlikte Alzheimer gerçeği daha da belirgin hale geldi. TÜİK verilerine göre bu hastalıktan hayatını kaybeden yaşlıların sayısı 4 yılda 2 kat arttı.

17 Mart 2017 Cuma 13:54A+A-

TÜİK her yıl ‘Yaşlılar İstatistiği’ yayımlıyor. Son açıklanan araştırmaya göre 2016 yılında Türkiye’deki yaşlı nüfus, 6 milyon 651 bin 503 kişi oldu. Bu da nüfusun yüzde 8,3’nün yaşlı olduğu anlamına geliyor.

Birleşmiş Milletler’in bir ülke nüfusunun yaşlı sayılıp sayılmayacağı konusunda tanımı net: Yaşlı nüfus, toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8 ile yüzde 10 arasındaysa o ülke artık yaşlı bir ülke. Türkiye bu eşikten 2015 yılında geçti. Ülke tarihinde 65 yaş ve üzeri nüfus ilk kez yüzde 8'e vardı.

Sağlık, sosyal durum, eğitim ve geçim gibi pek çok bilgiyi de içeriyor. Ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2015 yılında ölen yaşlıların yüzde 46,3’ü dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetti. İkinci sırada iyi huylu ve kötü huylu tümörler, üçüncü sırada ise solunum sistemi hastalıkları var.  

Alzheimer kaynaklı ölen yaşlıların sayısı 4 yılda 2 kat arttı

Alzheimer kaynaklı ölümlerdeyse son 4 yılda dikkat çekici bir artış var. Hem de tam iki kat. 2011’de Alzheimer’den hayatını kaybeden yaşlı sayısı 6 bin civarındayken 2015’te bu oran 12 bine dayandı. Oransal olarak baktığımızda da yüzde 2,9 iken bu oranın yüzde 4,3'e yükseldiğini görüyoruz.

Cinsiyet bazında incelendiğinde, her iki cinsiyette de artış var. Kadınlarda oran biraz daha yüksek. 2015’te Alzheimer’dan hayatını kaybeden kadın yaşlı oranı yüzde 5,2. Erkeklerdeyse bu oran yüzde 3,5.

65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Gülüstü Salur’a göre Alzheimer artık toplum sağlığı sorunu. Yaşlı nüfusun artışıyla, tüm bunama/demans hastalıklarında artış kaçınılmaz. Dolayısıyla bu tür teşhisleri de taşıyarak ölen yaşlılarımızın da artması kaçınılmaz. Ancak yine de TÜİK’in verilerini yorumlarken temkinli.

“Son yıllarda halk arasında da sağlık sektöründe de demans hastalıkları ile ilgili farkındalık artışının olması, eskiden yaşlılıktan öldü diye raporlanan ölümlerin, 'Alzheimer'ı' vardı diye bildirilme sıklığını da artırmaktadır.  Gene akılda tutulmalıdır ki, Alzheimer ve diğer bunama çeşitleri ömrü kısaltıcı etkileri olsa da, klasik anlamı ile ölümcül ya öldürücü hastalıklar değildir. Aslında doğru tanım Alzheimer'ı olan bir yaşlının kalp, dolaşım, solunum vs gibi sorunlarla vefat etmesi olacaktır. Buna rağmen ölüm nedeni olarak Alzheimer yazılıyor olmasını çok doğru bulmadığımı ifade etmeliyim. Ama bu Alzheimer hastalığının giderek daha büyük bir toplum sağlığı sorunu haline gelmekte olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hipertansiyon, şeker hastalığı gibi yaşam düzeni tedbirleri ile damarsal bunama açısından koruyucu hekimlik mümkün olsa da Alzheimer'dan bizi fiziksel ve zihinsel aktif olmak dışında neyin koruyabileceğini bilmiyoruz.”

“Zaman, Alzheimer hasta ve hasta yakınlarını konuşma zamanı”

Salur, Alzheimer’ın ilâç verilerek tedavi edilemeyeceğini bakım ve destek plânlarının öne çıkması gerektiğini ifade ediyor. Bu nedenle devletin hasta ve hasta yakınları için ciddi adımlar atması şart.

 “Alzheimer hastasının 10 yılı geçen bir ömür beklentisini giderek bakım ihtiyaçları artarak yaşayacağını düşünürsek hem sağlık, hem sosyal sistemlerimizi bu büyüyen sorunla başetmek üzere gözden geçirmemiz, demanslı hastaların tanı, tedavi ve destek ihtiyaçlarını karşılıyacak profesyonelleri yetiştirmemiz, hastalara ve yakınlarına destek verecek yaşam düzenleri geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için evde bakım, gündüz bakım desteği gibi projelerin hayata geçirilmesi ve yaygınlaştırılması elzem. Hastalar kadar onlara bakan kişilerin zorluklarına, tükenmişliklerine de destek vermek gerekiyor. Yani zaman Alzheimer teşhisi ile ölenlerin sayısının arttığını değil, Alzheimer hastalarının nasıl huzurlu, konforlu yaşayacaklarını ve yakınlarının da nasıl hayata küsmeden bu bakımı toplumsal destekle sürdüreceklerini konuşma zamanı.”

“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir”

Geriatri profesörü İsmail Tufan, acil çözümler açısından TÜİK verilerini iyi okumak lâzım. Zira sorun da çözüm önerileri de artık bekleyecek durumda değil. Ona göre çözüm önerilerini yaygınlaştırmak gerekiyor.

“TÜİK’in rakamlarını daha inceledim. Beklenen bir sonucu teyit etmiş. Yani bir sürpriz değil. Diğer uzmanlar gibi gerontolog olarak ben de bu hastalığın yayılacağına sürekli dikkat çekiyorum. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bu hastalığa çare bulunamadığı sürece Alzheimer hastaları hızla çoğalacaktır ve yaşlı ölümlerinin ana nedeni olacaktır. Alzheimer hastalığı bir “yaşlılık hastalığı” değildir. Bir proteinle bağlantılı. Fakat ileri yaşlarda, özellikle 80 yaşından sonra daha sık görülüyor. Benim bir tespitim var. Burada belki anımsanması yerinde olur. Bizim nüfusumuzda en hızlı kim çoğalıyor biliyor musunuz? Yaşı 80 ve üzeri kişiler! Başka hiçbir yaş grubu bu kadar hızlı çoğalmıyor. Sebebi de yaşam süresinin uzamasıdır. Durum böyle olunca Alzheimer hastaları da artacaktır. Bu artış gelecekte de devam edecektir.”

“Spesifik bakım hizmetleri gerekli”

Profesör Tufan da bakım hizmetlerinin önemine vurgu yapıyor. Tufan, Alzheimer hastalarının bakımının diğer hastaların bakımından farklı olduğunu söylüyor. Standart bakım yerine hastaya uygun özel bakım modelleri geliştirmek gerektiğini ifade ediyor.

“Yaşlı bakımında gerontolojik bakım modellerine geçmemiz şart, ama tabi önce kafayı değiştirmek gerekiyor. Bu ise Alzheimer hastalığından daha zor bir iş. Fakat bu konuda çaresiz değiliz.”

Profesör İsmail Tufan’a göre Alzheimer hasta sayısı kesin olarak bilinmiyor. Türkiye’de veya başka bir ülkedeki Alzheimer hasta sayısından söz ederken, genellikle bunların tahmini sayılar olduğunu, uluslararası araştırmalardan alınan sayıların ülke nüfusuna projeksiyonu olduğunu bilmek gerektiğine dikkat çekiyor.

Dünya nüfusunun 2016 yılında yüzde 8,7’sini yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke Monako, Japonya ve Almanya. Türkiye bu sıralamada 167 ülke arasında 66. sırada yer aldı.

Kaynak: Al Jazeera, TÜİK

 

HABERE YORUM KAT