Almanya’da İslamofobik saldırıya uğrayanlar güvenmediği için polise bile gitmiyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) araştırmacısı Almaz Teffera, Almanya'da İslamofobik saldırıya uğrayan her 10 Müslüman’dan 9’unun yetkili mercilerin ilgilenmeyeceği düşüncesiyle polise şikayette bulunmadığını söyledi.
HRW'nin Irkçılık Araştırmacısı Almaz Teffera, Almanya'da artışa geçen Müslüman karşıtlığına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Almanya'da uzun yıllardır var olan Müslüman karşıtlığının son yıllarda artış gösterdiğine dikkati çeken Teffera, "Alman hükümetinin görevlendirdiği bir grup bağımsız uzman tarafından 3 yıl boyunca yürütülen kapsamlı araştırma Müslümanlara ve Müslüman olarak algılanan kişilere yönelik düşmanlığın Alman toplumu genelinde yaygın olduğunu göstermiştir." dedi.
Teffera, Almanya'daki Müslüman karşıtlığı hakkında yapılan araştırmaya göre Almanya'da günlük 3 Müslümanının ayrımcılığa uğradığını belirterek, bu artışın Müslümanların günlük hayatını olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Almanya'da 5 milyondan fazla Müslümanın yaşadığını buna karşın günlük hayatta dışlanma ve ayrımcılığa maruz kaldıklarına dikkati çeken Teffera, "Almanya'da Müslümanlar yıllardır günlük yaşamlarında ayrımcılık, nefret ve bazen de şiddetle karşı karşıya kaldılar. Müslüman karşıtı ırkçılık yeni bir olgu değildir, ancak Alman hükümetinin resmi olarak tanımadığı ve dolayısıyla yetkililerin ele almak için donanımlı olmadığı bir olgudur." ifadelerini kullandı.
Teffera, Müslüman karşıtı olaylardan etkilenen mağdurların çoğunun yetkili mercilere gitmediğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"AB Temel Haklar Ajansı'nın Müslüman karşıtlığı hakkında yaptığı ankete katılan her 10 Müslüman’dan 9’u uğradıkları ayrımcılığı yetkililere bildirmiyor. Peki neden böyle? Kimliğiniz nedeniyle saldırıya uğradığınız ve kendinizi savunmasız hissettiğiniz bir durumda, Müslüman karşıtı ırkçılığı anlamayan veya kabul etmeyen yetkililerin size yardım edeceğine nasıl güvenebilirsiniz? Polisin ya da yargının bulunduğu makamların öncelikle Müslüman karşıtı ırkçılığı anlamak, tanımak ve müdahale etmek için gerekli bilgi ve araçlarla donatılması gerekmektedir."
Alman makamları Müslüman karşıtlığı hakkında yeterli donanıma sahip değil
Almanya'daki Müslüman öğrencilerin de Müslüman karşıtlığına maruz kaldığını aktaran Teffera, toplumdaki bu durumun okullara kadar sıçradığını bildirdi.
Teffera, Almanya'daki eğitimcilerin Müslüman karşıtlığı ve ayrımcılık hakkında yeterli donanıma sahip olmadığına işaret ederek, "Okullarda Müslüman öğrencilere yönelik ayrımcı saldırılarla başa çıkabilecek altyapıların olup olmadığını tartıştırmadan önce Alman makamlarının Müslüman karşıtı ırkçılığı resmi olarak bir ırkçılık biçimi olarak kabul etmediği gerçeğini de ele almamız gerekiyor." diye konuştu.
Almanya'daki sivil toplum kuruluşlarına öğrenciler ve veliler tarafından yapılan şikayetleri incelediğini ve Müslüman karşıtlığının arttığını vurgulayan Teffera, öğrencilerin okullarda özellikle Gazze konusunda ne düşündüklerini baskı nedeniyle söyleyemediğini kaydetti.
Almaz Teffera, Alman makamlarının Müslümanlara yönelik saldırıları hala din eksenli olarak algıladığını bunun bir ırkçılık çeşidi olduğunu kabul etmediklerini hatırlatarak, şunları söyledi:
"Almanya'nın Müslüman karşıtlığı hakkında yaptığı kategorizasyon çok dar kapsamlı. Müslümanlar, bir dine, etnik ya da ulus kökenleri nedeniyle saldırıya uğramaktadır. Bu bağlantıların dikkate alınması ve hükümet tarafından Müslümanların sadece dine karşı önyargılarla değil ırkçılıkla da karşı karşıya olduklarının kabul edilmesi gerekmektedir."
İsrail'in 7 Ekim'de Gazze'ye başlattığı saldırılar sonrası yükselen Müslüman karşıtlığı sonrası Almanya'da Müslümanların damgalandığına değinen Teffera, "Müslümanlar ve Müslüman olarak algılanan kişiler, politikacılar ve genel olarak kamuoyu tarafından damgalandıklarını ve genel bir şüphe altında bırakıldıklarını hissetmişlerdir. Bu damgalama insanların hayatlarını etkilemekte ve şiddet, nefret ve ayrımcılık olaylarına yol açabilmektedir." değerlendirmesini yaptı.
Almanya'da aşırı sağ yükseliyor
Teffera, Almanya'da yükselen sağ partilerin popülaritesinin de Alman toplumu için bir tehdit oluşturduğunun altını çizerek, "Aşırı sağın yükselmesi sadece savunmasız topluluklar için tehdit değil aynı zamanda yoksullar, bağımsız medya, hukukun üstünlüğü için de bir sorundur. Bu nedenle Almanya'daki herkes aşırı sağın daha fazla güç kazanmasından endişe duymalıdır." dedi.
Aşırı sağın yükselmesiyle Almanya'da "öteki" olan gruplara saldırıların arttığından bahseden Teffera, Almanya'daki göçmenler ve etnik topluluklarında bu nefret suçlarından nasibini aldığını bilgisini paylaştı.
Teffera, Alman hükümetinin aşırı sağ hakkında sessiz kalmaması gerektiğini sözlerine ekleyerek, "Alman hükümetini nefret söylemlerini ya da ayrımcı politikaları benimsemekten uzak durması önemlidir. Alman hükümetinin, ekonomi de dahil olmak üzere göçmenlerin Almanya için önemini vurgulaması şimdi her zamankinden daha önemlidir." ifadelerini kullandı.
Nüfusu 84 milyondan fazla olan Almanya, Fransa'dan sonra Batı Avrupa'da en fazla Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke durumunda bulunuyor.
Resmi rakamlara göre Almanya'da yaklaşık 5 milyon Müslüman yaşıyor.
HABERE YORUM KAT