Almanya'da aşırı sağın yükselişi ve eyalet seçimleri
M. Erkut Ayvaz, Almanya'nın doğu eyaletleri Thüringen ve Saksonya'da yapılan eyalet meclisi seçimlerini ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) seçimlerdeki başarısının iç siyasete olası etkilerini kaleme aldı.
M. Erkut Ayvaz / AA Analiz
Almanya'da eyalet seçimleri: Aşırı sağ yükselişte, hükümet partileri zorda
1 Eylül'de Almanya’nın doğusunda yer alan Thüringen ve Saksonya’da eyalet meclisi seçimleri gerçekleşti. Aşırı sağcı AfD iki eyalette yapılan seçimlerde yükseliş trendini sürdürürken federal siyasette ise endişeler artıyor. AfD, Thüringen’de ilk kez bir eyalet meclisi seçimlerini birinci sırada tamamlayarak Almanya tarihine geçti. Parti bundan sonraki süreçte koalisyon görüşmelerinde muhatap alınmayı ve eyalet hükümetinde kendine yer bulmayı hedefliyor. Ancak diğer siyasi partiler AfD ile koalisyon kurmama kararı aldı. AfD haricinde koalisyonların kurulabilmesi içinse diğer partilerin ciddi görüş ayrılıklarını aşarak uzlaşması gerekiyor.
Federal Meclis seçimleri 28 Eylül 2025'te gerçekleşecek. Almanya'da bu tarihten önce bir erken seçime gidilmesi şimdilik düşük bir olasılık
AfD yükseliş trendini eyalet meclisi seçimlerinde de sürdürüyor
Geçici resmi sonuçlara göre AfD, Thüringen’de oyların yüzde 32,8'ine ulaşarak seçimleri birinci, Saksonya’da ise yüzde 30,6 oy oranıyla ikinci sırada tamamladı. AfD’nin Thüringen'deki liste başı adayı Björn Höcke'nin geçen aylarda yasak slogan kullandığı gerekçesiyle para cezasına çarptırılması ve AfD’nin Thüringen'de Alman istihbarat birimleri tarafından "aşırı sağcı" olarak sınıflandırılması partinin yükseliş trendine engel olamadı. Seçim sürecinde Höcke, Saksonya Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer tarafından "Neonazi" olarak tanımlanırken Şansölye Olaf Scholz da Höcke'nin "Nazi gibi konuştuğunu" belirtti.
Federal düzlemde ana muhalefette yer alan Hristiyan Demokrat Birlik Partisinin (CDU) seçim sonuçları da dikkate değer. Thüringen'de AfD’nin ardından yüzde 23,6 ile ikinci sırada yer alan CDU, Saksonya’da ise 2019’daki seçimlere kıyasla kısmi bir oy kaybıyla yüzde 31,9 ile yine birinci parti oldu.
Diğer partiler AfD ile koalisyonu kategorik olarak reddediyor. Ancak bu tutum merkez siyasetin göç ve güvenlik gibi hususlarda aşırı sağcıların söylem ve pozisyonlarını benimseyerek normalleştirdiği gerçeğini değiştirmiyor
İktidar partilerine ağır yenilgi
2021’den bu yana federal hükümette yer alan Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokratik Parti (FDP) ise eyalet seçimlerinde son derece olumsuz sonuçlar elde etti. Şansölye Olaf Scholz'un partisi SPD, iki eyalette de ciddi bir gerilemeyle yüzde 5 seçim barajını zorlanarak geçti. Parti, Saksonya'da yüzde 7,3, Thüringen'de ise yüzde 6,1 oy aldı. Yeşiller ise Saksonya’da sadece yüzde 5,1’lik bir oy oranına ulaşırken Thüringen'de meclise girmeyi dahi başaramadı. FDP ise her iki eyalette de meclise giremedi. Bu sonuçlar, federal hükümete yönelik memnuniyetsizliğin de bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Diğer partiler ne yaptı?
Sol Parti, Thüringen'de bir önceki seçimlere kıyasla 17,9 puan kaybederek yüzde 13,1’e geriledi. Sol Parti 2019’dan bu yana Thüringen’de azınlık hükümetine liderlik ediyor. Sol Partiye kıyasla partiden ayrılanlar tarafından henüz bu yılın başında kurulan Birlik Sahra Wagenknecht Partisi (BSW) katıldığı ilk seçimlerde Thüringen’de yüzde 15,8, Saksonya’da ise yüzde 11,8 oy aldı ve önemli sonuçlar elde etti. Uç noktalardaki pozisyon ve Rusya’ya yönelik ılımlı söylemleriyle öne çıkan BSW, lider odaklı bir parti olarak daha çok dış politika ve federal konularla seçim kampanyası yürütüyor.
AfD Haziran 2024'te yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde önemli bir başarı yakalarken, eyaletlerde gerçekleşen son seçimlerde de bu yükseliş trendini sürdürebildi. Özellikle federal hükümette yer alan 3 partinin olumsuz performanslarının sebeplerinin sürekli bir tartışma içerisinde olmaları ve ekonomik gerileme olduğu söylenebilir. Ayrıca, AfD'nin merkezde yer alan siyasi partilere kıyasla önemli oranda oylarını yükseltmesine kamuoyunda iltica ve göçün sınırlandırılmasına ilişkin süren tartışmaların neden olduğu da ileri sürülebilir. Bununla birlikte aşırı sağcı partinin bu başarısının bir diğer sebebi de hükümet partilerinin Almanya’nın doğusunda yer alan eyaletlere ilişkin spesifik politika önerileri geliştirememeleri olabilir.
Seçimlerin ardından koalisyon olasılıkları
Mevcut denklemde hiçbir partinin AfD ile koalisyon kurmayacağını belirtmesi, aşırı sağcılar tarafından demokratik olmayan bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Seçimlerin öncesinde de bilinen bu kategorik tutum sebebiyle gözler CDU'nun diğer partilerle koalisyon arayışlarına çevrilecek. Sürecin oldukça zor olacağı ve ilgili partilerin çeşitli tavizler vermek zorunda kalacağı bekleniyor. Örneğin, seçim sürecinde bilhassa CDU ve BSW'de federal düzlemde örneğin Ukrayna’ya yapılan silah yardımları ve Rusya'ya yönelik yaklaşım noktasında ciddi görüş ayrılıkları öne çıktı. Buna rağmen eyaletlerdeki CDU teşkilatlarının federal parti yönetiminden ayrışan pozisyonları dikkati çekti ve bu tutum seçimlerin ardından koalisyon görüşmelerine yönelik adımlar olarak yorumlandı.
CDU’nun eyaletlerde AfD'nin hükümet kurmasını engellemesi kısmen bir seçim başarısı olarak değerlendirilecektir. Ancak koalisyon görüşmelerinin zor geçeceği tahmin edilirken, partinin BSW ile ayrışma alanlarının da belirginleşmesi beklenebilir. Örneğin, Saksonya'da CDU, BSW ve SPD’den oluşabilecek bir koalisyon ihtimalinin CDU'nun federal yönetimi tarafından desteklenip desteklenmemesi bir yana verilecek olası tavizlerin de seçmende olumsuz karşılık bulması riski söz konusudur.
Benzer bir riskli süreç, Thüringen'de CDU’nun BSW'nin yanı sıra federal düzlemde işbirliği yapmama ilkesi geçerli olan Sol Parti ile yan yana gelmesi durumunda oluşabilir. Koalisyon görüşmeleri CDU ve kardeş partisi CSU arasında önümüzdeki haftalarda çözüme kavuşacak olan CDU/CSU 2025 ortak şansölye adaylığı sorusunu da etkileyebilir. Zorlu koalisyon görüşmelerinin gündemde öne çıkması federal hükümet partilerinin başarısızlıklarının geçici bir süre arka planda kalmasına neden olabilir.
Sonuçların federal siyasete yansımaları
Seçim sonuçlarının hem federal siyasete hem de eyaletlere yönelik önemli yansımalarının olması bekleniyor. Federal koalisyon partilerinin oldukça gerilemesi neticesinde özellikle FDP ve Yeşiller'de federal hükümetten ayrışan yeni siyasi söylemlerin oluşması olası. Örneğin, FDP’de bazı isimler tarafından koalisyondan çekilme çağrıları yapılıyor. Böylelikle ana muhalefet partileri CSU ve CDU'nun göçün sınırlandırılması hususunda çağrılarını artırması ve son başarısızlıkların ardından federal koalisyondaki uzlaşı zemininin daha da zayıflaması muhtemeldir.
Ayrıca AfD federal hükümete erken seçim çağrıları yapıyor. Gelinen aşamada ise öncelikle SPD liderliğindeki koalisyonun 22 Eylül’de Brandenburg eyaletinde gerçekleşecek olan seçimlere odaklanacağı söylenebilir. Saksonya ve Thüringen'deki seçim sonuçlarına kıyasla Brandenburg'ta mevcut SPD'li Eyalet Başbakanı Dietmar Woidke'nin 22 Eylül sonrası da görevine devam etmesi hedefleniyor.
Ayrıca, Federal Meclis seçimleri 28 Eylül 2025'te gerçekleşecek. Almanya'da bu tarihten önce bir erken seçime gidilmesi şimdilik düşük bir olasılık. Brandenburg seçimlerinde benzer bir başarısızlık yaşanırsa Şansölye Scholz'u, SPD’yi ve hükümetini 2025 seçimleri öncesi zorlu bir süreç bekliyor.
Almanya’da aşırı sağcı ve popülist siyasetin giderek normalleştirilmesi 1 Eylül’deki eyalet meclisi seçimlerinde de belirginleşti. AfD, Thüringen’de seçimleri birinci sırada bitirdi. Diğer partiler AfD ile koalisyonu kategorik olarak reddediyor. Ancak bu tutum merkez siyasetin göç ve güvenlik gibi hususlarda aşırı sağcıların söylem ve pozisyonlarını benimseyerek normalleştirdiği gerçeğini değiştirmiyor. Bu tercihler ise Alman siyasetindeki dönüşümün aşırıcılık ve popülizm lehine kalıcılaşmasına neden olabilir.
HABERE YORUM KAT