Allahu ekber!
Allah büyüktür! Allah Amerika’dan da, İsrail’den de büyüktür. Haşa, kıyas ne mümkün! Bunu söylemeye ne gerek var. Ama Allah’tan korktuğundan daha fazla Amerika’dan ve İsrail’den korkanlar için bunu söylüyorum..
Amerika’dan, İsrail’den korkularından birileri sanki dillerini yutmuş gibi..
Bizim açımızdan bir sorun olmasa gerek..
-Hasbunallahi ve niğmel vekil, niğmel mevla ve niğmennasir..
-İyya kenağbüdü ve iyya kenastaiyn..
“Kadiri mutlak” olan “bir ve tek” olan bir Allah’a inanıyoruz.. O, mutlak iktidar sahibidir ve O, ne derse o olur!
O, gören, bilen ve hüküm sahibi olandır.. Ecele, rızga ve kadere hükmeden odur..
-Ve bil gaderi, hayrihi ve şerrihi minellahu teala.
Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Mekerallahu! O tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirendir..
Sonunda Allah’ın dediği olacak. Bu dünyadan göç edenlerimiz şehid değil mi? Onlar ölümsüzlüğe kavuşmadılar mı?
Hayatın gayesi Allah’ın rızasını kazanmak değil mi? O zaman ne derdimiz var!
Bir kısmımız şehid oldu. Bir kısmımız da zulme karşı direnerek cenneti haketti, ediyor ve edecek. Sonuçta zalimler de cehenneme gidecek. Yaşasın zalimler için cehennem.
Amerikan, İsrail, İngiliz yöneticileri yoksa nasıl cehenneme gidecek.
Allah’ın onları kahretmesini istiyorsunuz, peki neden, niçin kahretsin. İşte onlar böyle yapacak ki, kahır onları bulacak ve Allah’ın intikamı onlar açısından vahim olacak..
Bu dünyada hiç kimsenin yanına kâr kalmaz.
“Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denilmiştir..
Allah (cc), malı, serveti, iktidarı ülkeler ve halklar, insanlar arasında dönüp dolaştırır..
Geceden sonra gündüz, gündüzden sonra gece vardır.. Yokuştan sonra iniş, inişten sonra yokuş olduğu gibi. Hayat hep böyle sürüp gidecek. Hayat işte tam da böyle bir şey..
Biz ahirzaman peygamberinin ümmeti değil miyiz?
Fitne zamanı değil mi?
Yeryüzünün varisi olmak, diğer halklar üzerinden sultanlık taslamak mı, İlahlık ve Rabrik taslamak mı, yoksa, Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak yeryüzünün gamını tasasını yüklenmek mi, yeryüzünün açlarını ümmetin yetimi kabul etmek mi?
Gazze bizim için bir imtihan..
Cennet ya da cehennem bu günün sorunu..
İnsanlar bu dünyada yaptıkları ya da yapmaları gerekirken yapmadıkları, söyledikleri ya da söylemeleri gerekirken söylemedikleri ile ya kendi sırtlarında kendi cennetlerine tuğla, ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşırlar..
Başımıza gelenler, günahlarımızın, ihmallerimizin kefareti olabileceği gibi “içimizdeki beyinsizlerin işlediği yüzünden” de bunlar başımıza geliyor olabilir.. Ve de kim bilir belki de sadece imtihan gereğidir. Çünki Allah (cc) bizleri canlarımız, mallarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan etmektedir..
Daha zor günlere hazırlanmalıyız.. Kim bilir belki, 1, 2, soğuk savaş derken 4. Dünya savaşının eşiğindeyiz.. Yarın Mescidi Aksa’ya saldırırlarsa ne olacak?.
Sonunda kazanan biz olacağız. Bizim kaybetme ihtimalimiz, onlarınsa kazanma ihtimali yok, sonunda. Ama süreç çok zor geçebilir..
Uzun sürecek zor bir dönem için madden, manen, aklen ve ruhen hazır olmamız gerekiyor.
Unutmayın bu mesele Gazzelilerin, Hamas’ın, Filistinlilerin meselesi değil, sadece Müslümanların değil insanların meselesi. Bizim özel meselemiz. Gazze aşılırsa, tartışacağımız yer Mescidi Aksa ve Urfa’dır..
Bugün Gazzelilerin başına gelenler, ihmal gösterirsek yarın bizim de başımıza gelebilir..
Unutmamak gerekir ki, Allah, cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez..
Bu süreçte göstereceğimiz zeka, performans ve dayanışma geleceğe ilişkin, bu işin sonucu ve maliyetini anlamamız açısından önemli ipuçları verecektir bize..
Bu işin öngörülemeyen o kadar çok etkisi sözkonusu ki. Bu gelişmeler sadece İsrail seçiminin sonuçlarını değil, Türkiye’deki seçimi, işbirlikçi rejimlerin geleceğini de etkileyecek. Dahası Dünya devletlerinin başındakilerin gerçek kimliklerini de gösterecek bize. Batı Demokrasisinin ne kadar sahici, ne kadar inandırıcı bir demokrasi olduğunu, AB ülkelerinin insan haklarından ne anladıklarını da gösterecek dünyaya.
Gazze’de sadece İsrail değil, tüm işbirlikçiler, emperyalist ülkeler aslında zor bir sınavla, kaybetmekle karşı karşıya.
Bu anlamda Gazze direnişi, bugün dünyanın en radikal, devrimci, insan hakları açısından trajik ve dramatik cephesidir.. Gazze’ye atılan bombalar, Kahire’ye, Riyad’a, Ankara’ya, Londra’ya Washington’a, Brüksel’e, Moskova’ya da düşüyor.. Lanet olası Samiri’nin çocukları, el birliği ile kendi cehennemlerine odun taşıyorlar.. Ey adı İsrail olan Yakub, soyundan gelenler sana, senin şeriatına ihanet ettiler..
Herkes bu savaşta yerini belirlesin. Bugün nerede duruyorsanız, yarın yanında durduklarınızla birlikte haşrolunacaksınız.
Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur. Zalimlere yardım ederseniz Allah o zalimleri başınıza musallat eder.
Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayın, çünki dilsiz şeytan olursunuz..
Ey insanlar, gözleriniz var görmüyor, kulaklarınız var duymuyor, kalpleriniz var hissetmiyor musunuz? Ey insanlar, halkı zalim olan bir bölgeye sıkışıp kalmış mazlum çocukların, kadınların, yaşlıların çığlıklarını duymuyor musunuz! Bir gün, sizin cehennem ateşinde yanarkenki çığlıklarınızı kimse duymayacak.. Allah’ın intikamı vaki olduğunda sizi kim kurtaracak Allah’ın elinden? Nereye, kime kaçacaksınız!
Allah’ın vadi yakındır. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.. Nasıl bir yıkılışla yıkıldıklarını zaman onlara gösterecektir..
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT