1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. 'Allah'ın muradı'
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

'Allah'ın muradı'

09 Temmuz 2011 Cumartesi 04:57A+A-

Müslümanların herhangi bir emrivâkiye maruz kalmadan ve meşruiyet krizine düşmeden kabul edebileceği demokratik yönetimin anahtar cümlesi "Allah'ın muradına ve halkın iradesine uygun yönetim"dir. Pekiyi, "Allah'ın muradı" nedir, bundan neyi anlamamız ve onu nerede aramamız gerekir?

Belirtmek gerekir ki, ister bağlayıcı referanslar ister tarihsel uygulama açısından İslamiyet diğer dinî öğretilerden şu üç ana noktada radikal bir biçimde ayrılmaktadır.

1) Hiç kimsenin "Allah veya din adına konuşma" yetkisi yoktur. Allah'tan aldığı vahyi bize tebliğ eden, öğretip açıklayan, hükümlerin ete kemiğe/pratiğe geçmesini sağlayan ve hayatta iken dinin insanlardan müteşekkil toplumsal pratiğine nezaret eden sadece Hz. Peygamber (sas)'dir. O da Miladi 632'de bu dünyadan irtihal etmiştir, bize yol haritamızı belirleyecek iki bağlayıcı kaynak bırakmıştır: Kur'an ve Sünnet.

2) Kur'an ve Sünnet'te olan nassları yorumlayan, tefsir veya tevil eden, içtihatlar yapan bilginlerin bilgi, kanaat ve içtihatları mutlak değildir, zannidir. Eleştiriye, müzakereye, muhalefet edilmeye açıktır. Sadece Hz. Peygamber (sas) ismet sıfatına sahipti. Devlet yöneticileri, siyasiler, bilginler, şeyhler veya hocalar yapıp ettiklerinden, düşünce ve bilgileri dolayısıyla layuhti (hata etmez) kimseler değildirler.

3) Allah'ın iradesi herhangi bir beşerde veya gayri şahsi bir kurum veya kuruluşta, siyasi-iktisadi, idari-sosyal bir aygıtta tecelli etmez. Devlet, siyasi organizasyonlar, bürokrasi beşeri ünitelerdir, bunlara müteal/aşkın, tanrısal veya kutsal anlam, misyon veya mahiyetler atfedilemez. Emeviler'de görülen "Allah'ın halifesi" ve Osmanlı padişahlarının kullandığı "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi (zillullahi fi'l-arz)" sıfatları İslami değildir, Bizanslılardan İslam'a siyasi kötü bid'at (bid'at-ı seyyie) olarak ithal edilmiştir. Bizde hâlâ devleti kutsallaştıran anlayışın kökleri bu Emevi-Osmanlı bid'atı ile Batılılaşmayla tanıştığımız Hegel'in devleti "Tanrı'nın yeryüzündeki arzusu ve yürüyüşü" şeklinde tanımlamasının izdivacının ürünüdür.

Diğer dinî öğretilerde, İlahi irade şahıslarda (mesela İsa'da veya papada), dinî kurum veya kuruluşta (mesela kilise, havra veya tapınakta), siyasi otoritede-devlet başkanında, kralda (mesela damarlarında tanrının kanının aktığı iddia edilen İran Kisrası'nda, Tanrı'nın gölgesi vasfına sahip Bizans kralında, tanrılık iddiasında olan Roma'nın Sezarlarında, Mısır Firavunlarında, Tanrı'nın serfi kralda vs.) İlahi iradenin tecelli ettiği düşünülür. İslam inancına göre, halife, emir veya imam (devlet başkanı-yönetici) Allah'ı temsil etmez, onda İlahi irade de tecelli etmez. Devlet beşeri bir kuruluştur, bu kuruluşun İlahi-aşkın bir mahiyeti yoktur. Devlet başkanından, yani yönetici ve devletten talep edilen yegâne şey, kendilerinden bağımsız olarak teşekkül etmiş bulunan Hukuk'a riayet etmeleri, karar ve uygulamalarını Hukuk'a göre alıp yürütmeleri, adaleti tesis etmeleridir.

"İslam" basitçe Allah'ın iradesine teslim olmaktır. Allah'ın iradesi, aynı zamanda muradıdır. Bu böyle olmakla beraber soyut haliyle Allah'ın iradesinin veya muradının ne olduğunu bilemeyiz. Allah'ın iradesi indirdiği vahylerde tecelli eder; yani inanç esaslarında (akaid), ifadesini Kur'an'da bulan ahlaki normlarda, itaati ve sadakati sağlayan ibadetlerde ve sosyo-ekonomik hayatı tanzim eden muamelat ve ukubatta tezahür eder. Allah'ın iradesine teslim olmak, yani Müslüman olmak İslami hükümleri kabul edip yaşamaya çalışmaktır. Devlet veya siyasi rejimler birer araçtır. İlahi hükümlerin hayat bulması Allah'ın muradıdır ve bu muradı gerçekleştiren mü'min insanlardan müteşekkil evrensel İslam toplumu, yani ümmettir. O halde Allah'ın muradı Hukuk'un üstün tutulması ve uygulanması, Allah'ın iradesinin tecelligâhı ümmetin imanı, sadakati, ameli ve cehdidir.

Müslüman olduğunu iddia eden bir toplum varsa ve Allah'ın muradına göre bir hayat kurma ve yaşama derdi ve davası bulunuyorsa, Allah'ın muradına göre yaşamak isteyecektir. Bu, Müslüman toplumun temel hakkı olduğu gibi görevidir de.

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum