Allah’ın görüyor ve biliyor olması yetmez mi?
Mehmed Göktaş, görünme ve bilinme çağında Müslümanların Allah ile ilişkisinin ne şekilde tanzim edilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor.
Mehmed Göktaş / Doğruhaber
Allah’ın görüyor ve biliyor olması yetmez mi?
Günümüz dünyasını tek bir cümleyle tanımlayacak olursak buna şov dünyası, gösteriş dünyası diyebiliriz. Popüler olmak, bilinir ve görünür olmak kitlelerin biricik hedefi olmuş durumda.
Bunun aksi, yani insanlara görünmemek ve bilinmemek sanki yok olmakla hatta dünyaya hiç gelmemiş olmakla eş anlamlı.
Göz önünde olmak, gözlere hitap etmek her şeyin önüne geçtiği için doğal olarak güzelleşme kendi sektörünü doğurmuş, estetik ameliyatlar, güzellik salonları ve bunu tamamlayan giyim ve parfüm sektörü günümüzün en işlek noktaları olmuştur. Ekranların dünyası başta olmak üzere siz buna daha birçok sektörü ekleyebilirisiniz.
Aslında samimiyetten, ihlastan söz etmek istiyordum fakat bu iki kelimenin de birazcık yalama yaptığını, asıl anlamından kaydırıldığını ve dolayısıyla meramımızı anlatmada yetersiz kaldığını düşünüyorum, bundan dolayı “Allah’ın görüyor ve biliyor olması yetmez mi?” başlığını koydum yazıma.
Oruç samimiyettir, oruç ihlastır, ihlas ve samimiyetin en net bir şekilde görüldüğü bir ibadetimizdir.
Ve şeytan bu alana nüfuz edemez, ihlas sahiplerine asla etki edemez, günümüzün tabiriyle, ihlaslı insanlar şeytanın kapsam alanının dışındadır, şeytanın saptırabileceği listenin dışındadır, tabii ki ihlaslı olmaya devam ettiği müddetçe.
Kitabımızın bize haber verdiğine göre İblis ta ilk gün insanların çok büyük bir kısmını saptıracağını, sadece ihlaslı kullara bir şey yapamayacağını söylemiştir..
Her ibadetin bir görünür yönü vardır, namaz görünür bir ibadettir, hac görünür, hem de öylesine görünür bir ibadettir, her ne kadar gizlenebilecek bir kısmı olsa da zekât ve yardımlaşma da sonunda görünür bir ibadettir.
Ama bir insanın oruçlu olup olmadığını sadece Rabbi bilir. Veya şöyle söyleyelim; bir insan sadece Allah’ın kendisini gördüğünü bilerek orucunu bozmadan akşama kadar tamamlar. İşte biz buna ihlas diyoruz, samimiyet diyoruz.
Durum böyle olunca, önceki toplumlarda da yaşanmış olabilir ama günümüz dünyasında en fazla hücuma uğrayan yanımız ihlas ve samimiyetimizdir.
Veya şöyle söyleyelim; günümüz dünyasında sergilenen hayat tarzı ihlas ve samimiyetle taban tabana zıt bir hayat tarzıdır.
Diyorum ki; orucumuzun gücünü iyi düşünelim ve bu bilinçle tutalım, arada bir kendi kendimize hitap edelim;
“Allah’ın beni görüyor ve biliyor olması yetmez mi?” diyelim.
HABERE YORUM KAT