Allah yolunda verilen en güzel borç
Nihayet Dergisi evlenmek isteyen gençlere faizsiz borç imkanı sunan Karz-ı Hasen Vakfı'nın faaliyetleri hakkında Mehmet Koca ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Aleyna Ayan - Mehmet Koca / Nihayet
Manevi yönlerinin yanında maddi boyutları da olan evlilik, günden güne ulaşılması zor bir ideale dönüşmüş durumda. Hepimizin çevresinde evlenmek için para biriktiren, rahat yaşamaya yetecek kadar para kazanabileceği bir iş bulmayı bekleyen ya da ekonomik güçlük çektiği için ihtiyaçlarını gideremeyen insanlar var. Bunu bir sorun olarak tespit edip çözüm fikri sunan Karz-ı Hasen Vakfı, ilk kez evlenecek olan çiftlere geri ödenmesi kaydıyla faizsiz borç verecekleri bir sistem kurmuş. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Koca ile karz-ı hasen kavramını, borç verme sürecinin yönetimini ve vakfın bağış sistemini konuştuk.
Karz-ı Hasen ne demek?
Ekonomik olarak ihtiyacı olan insanlara geri ödemek karşılığıyla verilen güzel borca karz-ı hasen denir. Karz borç, hasen ise güzel demektir. Ekonomik bir kavramdır ve Kur’an-ı Kerim’de altı yerde geçer. Malumunuz Kur’an üç ekonomik kavramdan bahseder: infak, zekât ve karz. Zekâtın kimlerden alınacağı ve kimlere verileceği Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde yer alıyor. İnfak da yine yelpazesi çok geniş olan bir kavram. Esasen zekât ve infak malın hibe edilmesi iken karz-ı hasen ise geri ödeme kabiliyeti olan insanlara verilen bir borçtur. Allahu Teala bunu güzel borç olarak nitelendirerek altını çizmiş. Hazret-i Peygamber’in borcunu ödemeyen bazı insanların cenaze namazlarını kılmadığını biliyoruz. Dolayısıyla borcu geri ödemek oldukça önemli bir konudur.
Borcu olanlar borcunu geri ödeyecekler; borç verenler de ödeyenlerin zor duruma düşmesi durumunda biraz müsamaha gösterecekler.
Müsamaha şart değil ama göstermelerinin iyi olduğunu ifade eden ayet-i kerimeler var.
Karz-ı Hasen Vakfı’nın kuruluş hikâyesinden bahsedebilir misiniz? Vakıf kurulurken temel motivasyonunuz neydi?
Günümüzde ekonomik olarak insanların nakit akışını yönetmeleri konusundaki sıkıntı bir gerçek. Şu anda kapitalist liberal dünyanın dinamiklerinde faizli bir borç mekanizması var. Bu mekanizmanın yanında da borca/krediye ulaşmak konusunda zorluklar, çeşitli sorunlar bulunuyor. İnsanların ihtiyaçlarını giderebilmesi için faizsiz bir sistemin üretilmesi gerekiyor. Biz bu sistemin karz-ı hasen müesseseleriyle ikame edileceğine inandığımız için vakfımıza bu ismi verdik. Karz-ı hasen geniş bir kavram ancak bizim vakfımız bir konu ile sınırlama getirdi. Otuz üç yaşını geçmemiş, ilk defa evlenecek olanlara borç veriyoruz. Allah’ın bizi sorumlu kıldığı iki konuyu, karz-ı haseni ve evlendiriniz emrini bir araya getirdik. Bizi motive eden iki başlıktan birincisi ekonomik olarak bankacılık sistemindeki faizli borç almaya ikame edilecek alternatif bir sistem geliştirmek, ikincisi de özellikle son dönemlerde ekonomik nedenlerden ötürü evlenmeyi bekleten ya da evlenmek için faiz batağına düşenlere el uzatmaktı. Bu motivasyon eşliğinde arkadaşlarımızla bir araya gelerek Mavera Vakfı’nın hamiliğinde 35 kurucu mütevellimizle birlikte Karz-ı Hasen Vakfı’nı organize etmiş olduk.
Evlenmek isteyen ancak ekonomik güçlük çeken biri vakfınıza başvurunca nasıl bir süreci takip etmesi gerekiyor? Borcu almadan önce ve aldıktan sonra sistem nasıl işliyor?
Karz-ı Hasen Vakfımızın yanında bir de Genç Yuva Kooperatifi var. Kooperatifte gençlerimize borç veren bir mekanizma bulunuyor. Paranın kaynağını vakıf, paranın operasyonunu yapanı kooperatif gibi düşünebilirsiniz. Türkiye’nin her yerinden gençlerimiz gencyuva.org sayfasına müracaat ediyorlar. Başvurudan sonra çeşitli evraklar istiyoruz. Örneğin gençlerin yaşını, evli olup olmadıklarını ya da evlilik dışı çocuklarının bulunup bulunmadığını vukuatlı nüfus cüzdanından kontrol ediyoruz. Adli sicil raporu, gelir beyanı istiyoruz, findeks raporu belgesi, kefil gibi sağlanmasını beklediğimiz şartlarımız bulunuyor. Daha sonrasında arkadaşlarımız bir ön değerlendirme yapıyorlar. Çalıştığı iş yeriyle ya da verilen referansla görüşüyorlar. Evlenecek olan kızımızla, erkeğimizle konuşuyorlar. Bunun neticesinde alınan tüm bilgileri borç verme komitesine aktarıyorlar, borç verme komitesinin onay verdiği başvuruları mülakata davet ediyorlar. Eğer İstanbul’daysa yüz yüze, İstanbul dışındaysa internet üzerinden mülakat yapıyoruz. Mülakata gelin ve damat muhakkak katılmak zorunda. Birbirinden habersiz borç alamazlar çünkü bu borcu sonrasında beraber ödeyecekler.
Mülakat sırasında borç verme komitesi ne kadar borç istediklerini ve nasıl harcayacaklarını soruyor. Bu vesileyle borç verme komitemiz bir nevi çiftlerimize rehberlik de yapmış oluyor. Paranın miktarında anlaşıldıktan sonra bunu nasıl ödeyecekleri soruluyor. Örneğin, takılan takıdan elde edilen bir miktar parayla ödeyebiliriz, diyorlar. Onun dışında da, ayda şu kadar miktar para ödeyeceğiz, diye bir ödeme teklifi sunuyorlar. Komitemiz arkadaşların evraklarını öncesinde incelemiş olduklarından nasıl ödeyebilecekleri konusunda yönlendirme yapıyor. Diyelim ki borç alacak olan çiftimiz aylık ödeyeceği miktarı çok yüksek tuttu. Sen bunu ödemekte zorlanırsın diyerek düşük bir teklifte bulunuyoruz. “Kardeşim nasıl ödersen öde, yeter ki öde” demiyoruz. Bu görüşmelerden sonra örneğin 24 aylık bir ödeme planı ortaya çıkıyor ve karşılıklı imzalar atılıyor. Senet alınıyor. Böylece Borçlar Kanunu çerçevesinde borçlu alacaklı sözleşmesi imzalanmış oluyor. Geri alacağımız parayı kefile ve senede bağlamış oluyoruz.
Evlenecek olan çifte para ne zaman veriliyor?
Mülakatı başarıyla sonuçlanan çiftlerimiz resmî nikâh gününü alıp bize ulaştırıyor. Nikâh tarihine bakılıyor, nikâh günü doksan günün altına düştüğünde para havale ediliyor. Evlilik öncesi harcamalarına kolaylık sağlamak adına resmî nikâh tarihine üç ay kala para gönderiliyor. Resmî nikâh gerçekleştikten sonra on beş gün içerisinde evlilik cüzdanını ibraz etmek zorundalar. Eğer ibraz etmezlerse alacağımız para sözleşme gereği muacceliyet kazanıyor. Yani borcu hızlı bir şekilde tahsil etme hakkımız doğuyor. Aldıkları parayla ne yaptıklarını takip etmiyoruz; biz parayı emanet olarak vermiş oluyoruz. Ödemelerde de kasıtlı bir gecikme olursa hukuki işlemleri başlatıyoruz. Onların borçlarını zamanında ödemeleri lazım ki biz başka arkadaşlara borç verelim. Ama şu ana kadar kasıtlı borcu ödememe gibi bir durumla karşılaşmadık. Eğer arkadaşlarımız bir acziyet durumundan dolayı ödeyemiyorlarsa onlara müsamaha gösteren bir yaklaşım sergiliyoruz. Birkaç ay müsaade veriyoruz veya yeni bir planlama yapıyoruz. Ama ortada ciddi bir acziyet durumu varsa zekât fonumuzla bu borcu kapatıyoruz. Böylece kooperatif her halükârda alacağını alıyor.
Zekât fonunu biraz açabilir miyiz?
Bizim gençlere verdiğimiz paranın kaynağı zekât değil; bağış/infak. Zekât geçmiyor burada. İyice batak durumda olan, zekât düşen arkadaşlarımızın borcunu zekât fonundan destekle kapatıyoruz. Ama şu ana kadar hiç böyle bir şeyle muhatap olmadık. Bahsettiklerim olası durumlardaki alternatiflerimiz.
Peki bu güne kadar kaç gence borç verdiniz?
Şu ana kadar 197 arkadaşımıza 10.220.500 TL borç verme imkânı bulabildik. Bu süre zarfında 199 hayırseverden 6.657.456 TL bağış elde ettik. Şu an karz-ı hasen için 4.500 bin başvuru bulunuyor. Normalde bir yere bağışta bulunduğunuzda bir kere verirsiniz ve o para kullanılıp biter. Buradaki bağışlanan para bir döngü içine giriyor, tekrar tekrar başka insanlara yardımı dokunuyor.
Hepimizin gündeminde enflasyon gibi bir gerçek var. Borç verdiğiniz para size geri ödenene kadar değer kaybetmiş oluyor. Bu durumu nasıl dengeliyorsunuz?
Onu herhangi bir şeye endekslemedik. Evlenecek olan arkadaşlar aldıkları borç kadarını geri ödüyor. Onun haricinde sadece 200 TL kooperatif ortaklık sermaye payı ödüyorlar. Bu durumda enflasyona karşı bir değer kaybı oluyor mu? Tabii ki oluyor. Bugün 70 bin TL borç verdiğimiz genç örneğin 24 ay içerisinde bize 70 bin tl geri ödüyor ancak yıllık enflasyonun %50’nin üzerinde olduğunu düşünürsek kooperatif tabii ki de para kaybetmiş oluyor. Bunu şimdilik hayırseverlerimizin bağışlarıyla telafi etmeye çalışıyoruz, ilave bir desteğimiz yok.
Gençlerimizin borcu bittiğinde bir hassasiyet geliştirip vakfa destekte bulunmaları sistemin devamlılığı için büyük önem arz ediyor. Bu daha olmadı çünkü yeni bir vakıfız ve henüz 4-5 arkadaşımızın borcu kapanmış durumda. Ama bize bağışta bulananların gönderecekleri paranın sadece miktarı değil, niyetleri de önemli. Ortaya böyle bir müessese koyduk, insanlar sahip çıkmazsa yapacak bir şeyimiz yok. Şeffaf bir şekilde sosyal medyada her ay raporu yayınlıyoruz. Kendi internet sitemizde de aynı hassasiyetle verileri paylaşıyoruz. Bizi takip edenler kaç kişiye ne kadar borç para verdiğimizi kolaylıkla öğrenebilirler.
Anladığım kadarıyla bağışçılarınız bir karşılık beklemeksizin, bu işin manevi yönüne ağırlık vererek bağışta bulunuyorlar.
Bağışçılar vakfımıza borç vermiyor, infak yapıyor. Ama bir müddet sonra borç da almaya başlayacağız. Çünkü “karz” kavramını iki taraflı işletmemiz gerekiyor.
Bu sürecin bağış veren tarafı nasıl işliyor?
Kurucu mütevellisi arkadaşlar başlangıçta belli bir oranda bağış yaptılar. Onlar dışında başka kişiler de bağış yapabilir. Karz-ı Hasen Vakfı’nın internet sitesine girip vakfın hesap numarasına doğrudan bağışta bulunabilirler. Karz-ı hasen kavramını evlilik müessesesiyle cemedip gerçekleştirdiğimiz bu faaliyet Türkiye’de ve hatta dünyada ilk kez gerçekleştirilen bir organizasyon. Gün geçtikçe evlenmenin zorlaştığından bahsediyorsak çözüm üreten böyle bir platforma destek vermemiz gerekir. Ayet-i kerimede de geçtiği üzere Allah borç verene mükâfatını kat kat geri vereceğini bildiriyor. Yüce Yaratıcı “Bu bana verilen bir borç” diyor. Bunun önemini daha başka hangi kelime ifade eder bilemiyorum! Bununla birlikte Hazret-i Peygamber bu konu hakkında “en faziletli amellerinden birisi de evlilik yapacak çiftlere aracı ve yardımcı olmaktır” buyuruyor. Dolayısıyla toplumsal barışın ve dengenin sağlanması için borçlanma ve aile mekanizmalarına dikkat etmemiz gerekiyor. Dünya sistemlerinin de en çok saldırdığı alanların başında ekonomi, borçlanma ve aile olduğunu biliyoruz. Nüfusumuza oranla evlenme ve çocuk sahibi olma sayısı azalır, boşanmalar artarken özellikle iktisadi sebeplerden dolayı evlilik yaşının da yükseldiğini gözlemliyoruz. İstatistikler ortadayken bu tarz konulara duyarlı olan insanların konuya taraftar olması açısından Karz-ı Hasen Vakfı’nın bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Yapılan bağışın büyüklüğü, küçüklüğü önemli değil. Bu mekanizmanın yaygınlaşması lazım. Sadece bizim vakfımızda da değil, farklı alanlarda karz müessesesini sürdürecek yeni vakıflar ortaya çıkmalı. Biz konuyu sadece evlilikle sınırlandırdık ama karz kavramına muhatap olan eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar var. Hepsine ayrı ayrı vakıflar kurmak gerekiyor.
Sizin evlilik dışında benzeri bir mekanizma kurmak gibi bir planınız var mı?
Genç Yuva Kooperatifi sadece evlilik üzerinde kalacak. Daha sonrası ihtiyaçlara ve ekonomik şartlara göre şekillenebilir.
HABERE YORUM KAT