Önce iki hafta öncesine gidelim..

CNNTürk’te, Medya Mahallesi programında, Ayşenur Arslan isimli amansız hükümet düşmanı ile, Özgür Mumcu isimli nispeten hakkaniyetli bir gazeteci konuşuyor..

Tarih 18.5.2012

Ayşenur Arslan Hanım soruyor: “İş Kanunu’nda değişiklik yapılıyormuş. Alkol alanlar işe gelirse, tazminatsız fesih olacakmış. Ne diyorsun Mumcu?”

Öncesinde de izah ediyor Ayşenur Hanım, “Alkollü olarak işe gelmek zaten bugün de yasak da. Kişi akşam iki tek atıp, sabah işe geldiğinde, alkolün tesiri henüz üzerinden geçmemiş ise, artık işten atılacakmış. Bu nasıl bir iş?”

Daha önceki programlarını da biliyoruz, Ayşenur Hanım’ın.

Alkole getirilecek her türlü sınırlamanın karşısında, alkolü adeta özgürlük göstergesi olarak tanıtan konuşmalarını..

Bu arka planla ve nefret dökülen mimiklerle soruyor Ayşenur Hanım.

“Nispeten hakkaniyetli” dediğimiz Mumcu’nun cevabı ise şöyle: “Kuralı, hakimlerin nasıl yorumlayacaklarına bakmak lazım.”

Ayşenur Hanım memnun değil, cevaptan:

“Canım bu hakimlerin nasıl yorumlayacakları belli değil mi?”

İki hafta önceki programdan alıntımıza bir nokta koyup, iki gün önceki aynı programa gidelim.

Ayşenur Arslan, gözyaşlarına hakim olamadığı bir haberi aktarıyor...

Kanal D çalışanlarından bir arkadaşı, trafik kazasında vefat etmiş..

Ayşenur Hanım, “Cinayet” diyor..

Bazı bilgiler veriyor..

Ama takılıp kalıyor..

Dün ortaya çıkıyor, Ayşeur Hanım’ın “Cinayet bu” dediği kazanın ayrıntıları..

“Göstere göstere yaşadığımız sözde kaza”nın ayrıntıları..

Büyük bir hızla kendi şeridinde ilerleyen bir araç, aniden 90 derece direksiyonu kırıp, aradaki tretuvarı aşıp, karşı şeritte, kendi halinde, yavaş diyebileceğimiz bir hızla ilerleyen Kanal D çalışanlarının bulunduğu araca çarpıyor. Öyle ki, karşı yönden gelen araca yandan bir vuruyor, on metre ileriye fırlatacak şiddette..

Ne olmuş da, kendi şeridinde giden araç, birden bire direksiyonu kırıp, tretuvarı aşıp, karşı şerite zıplamış?

Şöför kalp kirizi mi geçirmiş?

Öyle ise, yine “Kaza” diyeceğiz..

Ama öyle değilmiş..

Kalp krizi sebebi ile değil, 346 promil alkol sebebi ile yaşanmış kaza..

Oldu mu şimdi?

Ölenler, yaralananlar başkaları olunca, ahkam kesmek güzeldi; “Alkolü yasaklamanın arkasında başka rejim planları var!” diye..

İş Kanunu’na getirilecek sıradan bir madde için ahkam kesmek güzeldi; “Akşamdan iki tek atan işçi, sabaha kadar alkolün tesiri gitmedi ise, işten de olacak” diye..

Buyrun işte..

En küçük bir kısıtlamasına, isyan bayrağı açtığınız alkol, en yakınınızdaki arkadaşınızı, durduk yerde alıp götürdü..

“Resmen cinayet bu” diyeceğiniz bir kaza ile..

Ne faydası var ise, şu alkolün!

Ne faydası var ise, her kısıtlama girişimine, büyük bir direnç ile karşı çıkıyorlar..

Böyle kazalarla, alkolün gerçek yüzü ortaya çıktığında da, kabullenemiyorlar..

Gerçek sebebi “es geçmek” istiyorlar..

Ama geçilmiyor işte..

Kader, yüzümüze vuruyor, gerçeği..

Başkalarının hayatlarını karartan alkolün, “mümkün olabildiğince özgürce içilmesini, hatta teşvik edilmesini” isterken, en yakınınızdaki insanların, kusurları olmadığı halde ölümlerine sebebiyet verdiğini görüp, acısını yaşıyorsunuz..

Hani alkolü alan, kendisi kazada ölse..

“Su testisi, su yolunda kırılır” deyip geçeceğiz.

Ama bu olayda, alkolü alan, hiçbir kusuru olmayan kişiyi öldürüyor..

Yani bildik türden, sıkça tekrarlanan “Size ne? Ben içiyorum. Sağlığım bozuluyorsa, benim sağlığım. Hükümete ne?” ifadesinin sahipleri, bu ve benzeri yüzlerce olayda mat oluyorlar..

Ama acaba, bunun farkına varıyorlar mı?

Hiç sanmıyorum.

Alkolde de aynı tavır..

Kürtajda da aynı tavır.

Hep “Ben içiyorum, sana ne?” diyorlar.

“Beden benim değil mi? Sana ne” diye devam ediyorlar..

Ama görüyorsunuz işte.

Öyle olmuyor..

Kusursuz insanlar da, zarar görüyor.

Umarım, Ayşenur Hanım ve benzerleri, yakınlarındaki bu acı olaydan ders alırlar..

Fanatikliklerine son verirler.

YENİ AKİT