Ali Şükrü Bey ve hukuk devleti mi, Topal Osman ve şekavet teamülleri mi?
Kenan Alpay, Topal Osman üzerinden başlayan tartışmalar hakkında önemli hatırlatmalarda bulunuyor.
Bundan tam yüz sene önce Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni (Ulaş) Bey, Büyük Millet Meclisi kürsüsünden şöyle haykırıyordu: “Ali Şükrü Bey’e tecavüz eden, milletin namusuna tecavüz etmiştir. Böyle namussuzlar yaşamamalı, kahrolmalı!” Meclis’ten yükselen öfkeli haykırışlar ise bir aksi seda olarak “Kahrolsunlar! Millet böylelerini yaşatmaz!” meydan okuyuşları olarak duvarlara çarpıyordu. Saatler süren oturumda Trabzon Milletvekili, Tan Gazetesi’nin sahibi ve başyazarı, Mustafa Kemal’in Tek Adam’lığına itiraz eden İkinci Grup’un güçlü sesi Ali Şükrü Bey’in bir köy kadar küçük Ankara’da nasıl olup da kaybedildiğini izah edemeyen, bütün vaadlerine rağmen onu bulup ortaya çıkaramayan Hükümete karşı kabaran bir öfke Meclis’te muazzam bir gerilime sebep olmaktadır. Meclis Başkanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ve Hükümet Başkanı Rauf (Orbay) Bey, kürsüleri kırarcasına yumruklayan milletvekillerinin “Ali Şükrü Bey’in hesabını soracağız”, “Biz mahvolmayacağız, mahvedeceğiz. Lanet olsun katillere” gibi hiddetli haykırışları karşısında acziyete düşmekte ve son derece zor zamanlar yaşamaktadır.