1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Aleviler üzerlerine oynanan oyunun farkındalar mı?
Aleviler üzerlerine oynanan oyunun farkındalar mı?

Aleviler üzerlerine oynanan oyunun farkındalar mı?

Aydın Ünal, Türkiye'de Alevi-Sünni ilişkilerinin tarih boyunca provokasyonlara rağmen genel olarak uyum içinde devam ettiğini fakat Şia'nın Aleviler üzerinde kurguladığı planların bu uyumu bozacak tehlikeli sonuçlarını değerlendiriyor.

30 Aralık 2024 Pazartesi 13:30A+A-

Aydın Ünal / Yeni Şafak

Aleviler üzerlerine oynanan oyunun farkındalar mı?

Sünni ve Aleviler, aralarındaki mesafeye rağmen bu topraklarda yüzyıllardır birbirlerine ilişmeden barış ve uyum içinde yaşıyorlar. 1978’deki Maraş olayları, 1980’deki Çorum hadisesi, 12 Eylül darbesini “olgunlaştırmak” için yapılmış provokas-yonlardı. 1993’teki Sivas olaylarının Alevilik-Sünnilikle bir ilgisi yoktu ama 1995’teki Gazi olayları Alevileri kışkırtmaya dönük bir saldırıydı. Şükür ki bu hadiseler lokal kaldı, kitleselleşmedi, Aleviler de Sünniler de tuzağa düşmedi.

Türkiye’de Sünniler çoğunluk olmanın sağladığı bir vakar içindedir; Aleviler de bütün itirazlarına ve muhalif yapılarına rağmen Türkiye’nin uyumlu vatandaşlarıdır. Yüzyıllar içinde oluşan birlikte yaşama kültürü her iki kesimde de olgunlaşmıştır. Aralarındaki mesafe kapanmasa da, kapanacak gibi görünmese de, Sünni ve Aleviler kışkırtmalara boyun eğmezler, tuzağa düşmezler.

Suriye’de 1971’de darbeyle işbaşına gelen Hafız Esed Nusayri’ydi. O ve oğlu Suriye’yi 53 yıl boyunca azınlık Nusayri diktatörlüğü olarak yönettiler.

En başta şunu tekrar hatırlatalım: Suriye Aleviliği olarak adlandırılan Nusayrilik ile Anadolu Aleviliği arasında hiçbir akrabalık hatta benzerlik yok. Her iki inancın Şia ile de ortaklığı yok. Ancak İran’ın Pers/Şii yayılmacılığı hem Nusayriliği hem de Anadolu Aleviliğini “Şia” olarak kodladı. Bunda maalesef başarılı da oldular.

Suriye’de 13 yıl devam eden çatışmaların bir Sünni-Nusayri çatışması olduğunu herkes biliyordu ama dile getirmiyordu. Kuşkusuz iktidar meseleye devlet aklıyla bakıyordu ama CHP’nin en başından itibaren Esed yanlısı tutum izlemesinde ve katliamlara sessiz kalmasında bütün o süreç boyunca genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve kadrosunun Alevi olması belirleyiciydi. Yine de ne iktidar ne de CHP Suriye’yi değerlendirirken Sünni ve Nusayri kavramlarının kullandılar. Ta ki Kılıçdaroğlu, 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde, siyasi tarihimizin en talihsiz açıklamasını yapana, “ben Aleviyim” diyene kadar.

Bugün görüyoruz ki, İran’ın Nusayrilik ve Anadolu Aleviliği üzerine çaldığı maya kısmen de olsa tutmuş. 13 yıldır Suriye’deki katliama, işkenceye, tehcire, insanlık dışı uygulamalara hiç sesi çıkmayanlar, denge değişip de savaş suçluları tek tek yakalanmaya başlayınca, suçluların yakalanma anlarına ait video görüntüleri yayılınca “Suriye’de Alevi katliamı var” demeye başladılar. Ortaya saçılan hapishane, işkence, katliam görüntüleriyle kahrolan kesim ise 13 yıldır sesi çıkmayan mezhepçi tutuculuğa karşı haklı bir reaksiyon göstermeye başladı.

Açıkçası Türkiye’de medya ve sosyal medyada Alevi-Sünni kavramlarının bu kadar yoğun, bu kadar karşıt, bu kadar gerilim yüklü şekilde kullanıldığı bir dönem yoktur. Maraş, Çorum, Gazi olayları sonrasında bile böyle bir karşıtlık oluşmamıştı.

Hava çok gergin ve bu gerilimi yükseltenler de Nusayri ve Alevi kimlikleriyle tanınan bir takım isimler. Çok açık şekilde kışkırtma yapıyorlar, ateşle oynuyorlar. Bu kışkırtmanın arkasında İran’ın olduğunu anlamak zor değil. Türkiye’de Alevi-Sünni fay hattı üzerine uzun yıllardır yatırım yapan Almanya’nın, Türkiye içinde bir kargaşadan kesin fayda sağlayacak İsrail’in devrede olması veya devreye girecek olması da mümkün.

Allah korusun, kitleleri harekete geçirecek bir provokasyon çok acı sonuçlar doğurabilir. Devletin, yüklenen gerilimin farkına varıp tedbir alması gerekir. Siyasetin bu süreçte dikkatli davranması elzemdir. Özellikle CHP’nin bu süreçte sorumlu, sağduyulu duruş sergilemesi hayati önemdedir. Bazı eski CHP, DEM milletvekillerinin ateşe benzinle koşan kışkırtıcı ve son derece tehlikeli açıklamalarının önüne geçilmelidir.

Asıl inisiyatif alması gereken ise Alevi sivil toplum kuruluşları, Alevi önderleri, kanaat önderleridir. Gerilim daha fazla yükselmeden yatıştırıcı açıklamalar yapılmalı, Anadolu Alevileri’nin, Suriye’deki hadiselere sadece “insan”, sadece “can” gözlüğüyle baktıkları ifade edilmeli, medya ve sosyal medyadaki İran uşağı provokatörlere karşı Alevileri uyarmalı, uyandırmalıdır.

Anadolu Alevilerine bir tuzak kuruluyor. Aleviler üzerinden alçakça, kanlı bir oyun kurgulanıyor. İran’ın Anadolu Alevileri üzerine düşen gölgesi, içerdeki ajanları, paralı ya da gönüllü uşakları eliyle tatsız bir sürece evriliyor. Allah korusun, hiç arzu etmediğimiz bir sıcak temasta kaybeden Türkiye olur, milletimiz olur ama en fazla da Aleviler olur. Aleviler bu tuzağa düşmesin, bu oyuna gelmesin.

 

HABERE YORUM KAT

9 Yorum