1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Albayrak: "Böyle Kırmızı Çizginin Allah Belasını Versin"
Albayrak: Böyle Kırmızı Çizginin Allah Belasını Versin

Albayrak: "Böyle Kırmızı Çizginin Allah Belasını Versin"

Hakan Albayrak, bugünkü yazısında, İran'ın Esed'e verdiği destek ve Patriotları gündeme aldı.

23 Ocak 2013 Çarşamba 13:28A+A-

Hakan Albayrak, bugün kaleme aldığı yazısında İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti'nin Esed hakkındaki açıklamasını ve Türkiye'ye getirilen Patriot füze sistemlerini konu aldı. İran'ın tavrının halkın istekleri ile bağdaşmadığını ve direniş hattı söyleminin geçerli olmadığını ifade eden Albayrak, Patriotların da yanlış lanse edildiğini söyledi.

Gelen bir miktar füze ve 250 teknisyenle Suriye'nin işgal edilebileceğinin bağdaşmadığını belirten Albayrak, zaten Batı'nın tüm söylemlerinin Suriye'deki Esed rejimini destekler nitelikte olduğunun altını çizdi.

***

Böyle Kırmızıçizginin Allah Belâsını Versin!

Hakan Albayrak  / Star
 

Bir internet sitesinde Ali Hamaney için “Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi” demişler. Bu hesaba göre Ümmet-i Muhammed’in tamamı İranlı veya İrancı, Esed rejiminin katiller sürüsü mustazaf (ezilen), ekmek kuyruğunda beklerken bombalanan Suriyeli kadınlar ve çocuklar ise müstekbir (ezen) olmuş oluyor.

Biz kendisine İran devletinin başı diyelim. İran’da seçilmiş cumhurbaşkanı ve meclis “rehberlik makamı” nezdinde zurnanın son deliği kadar bile itibar sahibi olmadığına ve ilk sözü de son sözü de daima Hamaney söylediğine göre, devletin bizzat kendisi desek de olur.

Bir de “Ümmetin Dışişleri Bakanı” hikâyesi vardı. 1981’den 1997’ye kadar İran’ın dışişleri bakanlığını yapan Ali Ekber Velayeti için öyle derlerdi bir dergimizde. O zamanlar böyle şeylere gülüp geçerdim, şimdi ağzımı açıp gözümü yummamak için kendimi zor tutuyorum.

Neyse...

Velayeti şimdi Hamaney’in dış politika danışmanı. Bu sıfatla verdiği saçma sapan bir beyanatta Beşşar Esed’ı Suriye’nin meşru cumhurbaşkanı olarak tanımlamış, İsrail’e karşı oluşturulan direniş hattının kopmaması için Esed’in iktidarda kalması gerektiğini söylemiş, Esed’i sonuna kadar desteklemeye kararlı olduklarını vurgulamış ve ‘Esed bizim kırmızı çizgimizdir’ demiş. Sonra da ‘Fakat’ demiş ‘Suriye halkının tercih hakkını gözardı ettiğimiz manasına gelmiyor bu.’ Ya hangi manaya geliyor? Sizin kafanız mı karışık yoksa bizimle kafa mı yapıyorsunuz?’Esed ille de iktidarda kalacak, bu uğurda SONUNA KADAR mücadele edeceğiz’ diyorsanız, Suriye halkının tercihine zerre kadar kıymet vermiyorsunuz işte.

Dikkat buyurun: İsrail’e karşı oluşturulan direniş hattını koruyacak bir lider demiyorlar, ille de Esed diyorlar. Prensip meselesi değil ahbap-çavuş meselesi. Bizim oğlan Esed! Diktatör evladımız bizim! Canımız cânîmiz!

Böyle kırmızı çizginin Allah belâsını versin.

Patriot meselesi

Beşşar Esed rejiminin Türkiye’ye bir intikam saldırısı düzenlemesi ihtimaline karşı bir tedbir olarak NATO’dan Patriot füze savunma sistemi isteyen hükümet, Rus ve Çin emperyalizminin gölgesinde İrancılık ve Beşşarcılık yapan çevreler tarafından emperyalist işbirlikçisi olmakla suçlanıyor. Komik tabii.

Batı’nın iki adet Patriot sistemi ve 250 Hollandalı Patriot teknisyeni ile Suriye’yi işgal edeceğini düşünebilecek kadar aklını peynir ekmekle yemiş kimse olamaz. Kaldı ki Batı’dan gelen bütün mesajlar Esed rejimine karşı bir askeri müdahalenin söz konusu olmadığı yönünde. Sahadaki silahlı devrim gruplarında ağırlığı İslamcılar teşkil ettiği müddetçe böyle bir şey düşünülemez zaten. Mali’de İslamcılara karşı askeri operasyon için çabucak seferber olan Batılıların Suriye’de yaşanan faciaya iki senedir seyirci kalmaları bize bir şey söylüyor olmalı. Şöyle bir şey: Suriye’ye bir Batı’nın askeri bir müdahalesi olacaksa, o müdahale Esed’e karşı değil İslamcı devrim birliklerine karşı olacaktır.

Patriot meselesine dönelim. Hükümet elbette psikopat Esed rejimine karşı mümkün olan bütün tedbirleri alacaktır. Almazsa, bugün Patriot üzerinden hükümeti hırpalamaya çalışanların yarın Esed mevzilerinden Suriye’ye -Allah korusun- füzeler fırlatıldığı takdirde “Niye almadın?” diye hükümetin yakasına yapışacaklarından hiç şüphem yok.

Türkiye’nin Amerikan savunma sitemlerine muhtaç olması ve NATO’dan yardım istemek zorunda kalması utanç verici mi? Evet, utanç verici. Bu utançtan kurtulmak için yerli savunma sanayiini alabildiğine geliştirmeye ve NATO’ya duyulan ihtiyacı ortadan kaldıracak bir bölgesel entegrasyonu gerçekleştirmeye, Dicle-Fırat havzasından başlayarak bütün Ortadoğu’yu kapsayacak bir güvenlik alanını oluşturmaya bakalım.

Batı’ya bağımlılıktan tamamen kurtulmanın ve emperyalistlerin bölgemizdeki fitne-fesat imparatorluğunu yıkmanın başka yolu yok.      

Neşeli İmam Hatipliler

Bu yakıcı meselelerden sonra biraz da Ayşe Albayrak’ın güler yüzlü İmam-Hatip belgeselini konuşalım.

15 yaşındaki yönetmenimiz Ayşe’nin 10 dakikalık belgeseli “Neşeli İmam Hatipliler”, youtube’da vizyona girdi. 1978 yapımı “Fırat’ın Cinleri” filmiyle sinema tarihine geçen yönetmen Korhan Yurtsever, belgeseli izledikten sonra Ayşe’yi arayıp “Bu yaşımda ön yargımı yıkmayı başardın, aşk olsun sana Ayşe” dedi...

Youtube’un arama kısmına “Neşeli İmam Hatipliler” yazınca çıkıyor. Bu makaleyi internetten okuyanlar için direkt link de vereyim:

http://www.youtube.com/watch?v=nd4RyAlmno4

Hayırlı seyirler.

 

HABERE YORUM KAT

8 Yorum
  • Oktay KORKMAZ / 29 Ocak 2013 00:18

    Doğulu tağutların bir taktiği de düşman olarak hep İsrail'li ve Amerika'yı göstermeleri.Arkasından her türlü zulmü yapmaları...

    Yanıtla (0) (0)
  • Yusuf Dursun / 24 Ocak 2013 13:43

    İran İslam İnkılabı Dünya Müslümanlarının medar-ı iftiharı idi. Global küfür karşısında İslam'ın direniş gücüydü. Doğulu ve batılı, mezhep handikabına takılmayan, İslam'ı mezhepler üstü İlahi ve birleştirici bir din olarak algılayıp imanını ve vicdanını bu algıya göre oluşturan bütün dünya Müslümanları, İran İslam İnkılabı karşısında heyecan duymuş, onu desteklemiş ve inkılabı evrensel İslami bütünlük için bir şans bir yol gösterici rehber olarak algılamışlardı. Fakat bugün gelinen nokta oldukça düşündürücü. İran hükumetinin ("Hükumeti"diyorum çünkü "İslam Cumhuriyeti" olma liyakatini tartışılır hale getiren bir İran için bu vasfı kullanmak içimden gelmiyor.) kırmızı çizgi koyarken İsrail'i gerekçe göstermesi, politik gerçeklerle uyuşmamaktadır. Zira İsrail aslında Esed'den pek de rahatsız değil. Rejim Muhalifleri hem İsrail'i, Hem Amerikayı, hem diğer batılı devletleri derin derin düşündürüyor. "Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık" hesabı, (güya) "Demokrasi" üzerinden yapanlar şimdi kendi kazdıkları kuyuya düşmekten korktukları için Esed'e git de diyemiyorlar, kal da diyemiyorlar. Ama şurası açıktır ki İsrail, Esed'in politik olarak İran'a yakınlık duymasından rahatsızdı yoksa Esed'in Baas Rejiminden değil. Peki İran'ın Baas rejimini destekleme gerekçesi ne? Hani geçmişte Orta doğu dengeleri açısından İran'ın Baas rejimi ile ile ilişkileri bir şekilde izah edilebilirdi. Ama şimdi bunun izahı mümkün değil. Zira Suriye'de Müslüman halkın Baas rejimine karşı başlattığı ve yaklaşık iki yıldır süren bir direniş hareketi var ve Esed'in her gün yüzlerce insanı çoluk-çocuk, kadın-erkek, hasta-yaşlı, sivil asker ayırımı gözetmeksizin bombalarla imha ettiği bir gerçek var. on binlerce insan zindanlara doldurulmuş, evlerinden yurtlarından edilmiş, ırzlarına tecavüz edilmiş, malları mülkleri harabe edilmiş.... İran'ın bunların tümünü görmezden gelerek hala Esed'i kırmızı çizgi olarak göstermesi aklen, dinen, vicdanen izahı mümkün değil. İran bu tavrıyla Dünya Müslümanlarının kanını emen Amerika, Rusya, Fransa, Almanya, İngiltere ve Çin'

    Yanıtla (0) (0)
  • Hasan Mensur / 23 Ocak 2013 21:43

    İranli yüneticilerin Esada karşı koydukları tavırlar. Suriyesiz Esad veya Esadsız bir Suriye olmazsa olmazlarından olduğu vurgusu,sadece Esada mahsur bir deyim değil, bu vurguyu yandaşları kankaları, Rusya, Çin, Irak,ABD ve batılı uzantılarıda ayni çizgide düşünüyorlar.

    Malesef iranli yüneticilerinin girdikleri çıkmaza bakın,kırmızı çizgiyi belirleyen Kur'an ve Peygamberin uygulamaları değilde, siyasi strtejik ve şia mezhebinin menfaatları ün planda tutmakla, bir hezeyan ve akıl travması olarak ortaya çıkmaktadır, tevhidi çizginin bir sapması olarak gürülmektedir ve hazin bir tablo, ürkütücü bir yaklaşımdır ve bunun izahı da yok malesef.

    Suriyeli ve dünyadaki müslümanların kırmızı çizgileride olmazsa olmazları, tevhidi çizgidir, kur'anı bir çizgidir, Peygamberin yaşamlaştırdığı kur'anın örnekliğidir, kur'ansız bir hayat hayat değil, ancak olursa da sapmadır delalettir cehalettir tevhid dininde sapmadır.

    Yanıtla (0) (0)
  • kaan / 23 Ocak 2013 20:10

    Mevcut İran yönetiminin Suriye yönetiminden çok da farklı olmadığı bu yakınlıktan anlaşılır.

    Bu durumda İran'daki büyük halk kitlesinin aslında Suriye halkı gibi zulüm ve baskı altında yaşadıkları bugün daha net olarak anlaşılabilir.

    İran seçimlerinden sonra olan olayların yeterli ve doğru bir analize tabii tutulup tutulmadığı sorgulanıp

    beklenen yerel intifadanın İran'da temiz bir sayfa açması dileğiyle Allah iyilerin yardımcısıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Selahaddin / 23 Ocak 2013 19:33

    Yazıklar olsun ki ne yazıklar.Kırmızı çizgileride batsın boylarıda devrilsin. Esetten çok cinayet ve tecavüz faili bunlar.

    eğer bu çocuk tecavüzcüsü ve masum katili ortaklarla vahdet olacaksa. Varsın olmasın.lazım değil böyle sözde vahdet.

    Yanıtla (0) (0)
  • Berk KARAKURT / 23 Ocak 2013 19:13

    İran da katolik vari devam eden ruhban sınıflı yönetime ister sosyolojik açıdan bakın isterse vahiy ilkeleri çerçevesinde tam bir çöküş halindedir.Kinlerini din edinmiş 7-8 yüzyıllarda yaşanmış bir takım hadiselerde kalmış, siyonların 5 bin yıl önceki amelikaları bu günkü filistinliler zannetmesi gibi bunlarda tarihdeki muaviye ve yezit destekçilerini kendi dışındaki müslümanlar olarak görmeleri ne kadar tarih dışı kaldıklarını bize göstermektedir.Suriyeye gösterdikleri ilgi lübnanda yaşayan 1 milyon caferinin akibeti ile ilgilidir.İranın aşırı silahlanması iran gayrı safi milli hasılasının azalmasına neden olmakta iran parası dolar karşısında ciddi kayıplar yaşamaktadır.İran gibi ülkelerin silahlanma yarışına girmesi demek iranda yoksulluğun artması eğitim sağlık beslenmeden kesilenlerin silaha yatırılması demektir.Bu yoksulluk iran sınıfsal yapısını çatlatmaya neden olacak güçtedir.Bu durum sosyolojik açıdan ruhbanları tarihe yollaması mukadderdir.Vahiyde ise zalimlere destek çıkanın onun ateşine yanacağı söylemektedir.Bence vakit tamam olmaktadır.Bir dönemin sonuna gelişin başlangıcı Dera da duvarlara yazı yazan çocukların tırnakların çekilmesi onları almaya gelenlerin daha büyük azaplarla tehdit edilmesidir. İşlerin önüde sonu da Allah a aittir.

    Yanıtla (0) (0)
  • ayhan cavuşoglu / 23 Ocak 2013 17:30

    hakan albayrak ümmetin birlikteligi icin yıllardır iran ve uzantısı biatcı kardeşlere hep zeytin dalı uzatıyordun.iranın güvenligi bizim güvenligimiz diyordun . heyhat dogruda diyordun lakin suriye furkan savaşı gercekleri orta yere doktu. hama katliamı yasanırken bizde o taifeye yakındık..iran nıye hama katliamına ses cıkarmıyor diyene ne yapsınlar butun dunya karsısında surıyenın destegıne ihtıyacı var.kan kusuyor kızılcık serbeti içiyor inkilabın korunması icin tavır koyamıyor diyorduk. ama yanılmısız ne kan kusarlarmış nede kızılcık serbeti icerlermiş .anlasilan o kı iran ve biatlı caferi kardeşler
    şii gayretinden baska birsey bilmezlermis .toplantılarına katılan bir kışi ve rahmetli imam humeynının karakalem resmını elleriyle yapıp duvarına asan biri olarak soyluyorum.sahabeye melekti demiyoruz ama bunların iddialarına göre 4 adamı ehli beyt diye ayırıp geri kalanı toptan hain ilan ettıklerini ben biliyorum .bunları asla sevinerekde yazmıyorum.mezheplerimizde 1400 yıl icinde cok bidat hatta şirk girdi bunları ayıklamak ve yeni bir gelecek olusturmak bizim islami sorumlulugumuz.ancak bugünkü iran-şii gelenekle bu olamaz en baslarındaki adam bile dünyadaki tüm işleri mehdi zaman,ın yönettigini söyleyebiliyor..off ki off.bana gore insafı elden bırakmadan düsmanlıga yol acacak iş ve söylemlerden uzakta kalarak.. iddihadı islam bir baska bahara... ne yazık.. esadın ve babasının yanında yeralanlarada yazıklar olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • muallim / 23 Ocak 2013 14:18

    ben de böyle kırmızı çizginin Allah belasını versin ve Rabbim inşallah böyle zalimlerin ve onları ne idüğü belirsiz direniş hattı masalı adına destekleyenleri de...

    Yanıtla (0) (0)