Akyazı’nın düşünce birikimi; yazıATOLyesi
Yaşadığımız çağ enformasyon çağı. Yaşadığımız çağ bilginin uluorta herkesin rahatlıkla kendisine ulaşabildiği bir çağ. Herkesin her şeyden haberdar olduğu(veya alabileceği)bir çağ. Daha çok bilgi daha çok haber ve görselliğe dayalı bu çağ sebep-sonuç ilişkileri ile ilgileniyor gibi görünse de özünde tamamen “reyting” kaygısına boğulmuş bir acziyeti de yaşıyor ve yaşatıyor. O kadar bilgiye rağmen yaşanılan çağ aynı zamanda eylemsizliği, çabasızlığı ve bananeciliği de içten içe besliyor.
Yaşanan olaylar değerlendirilip geleceğe bir ışık tutabilmek ve aldıkları mirası yarınlara artırarak devretmek niyetiyle direnmeyi seçenler ne ortaya koydukları nitelikli çabalar ile tarihin ve toplumun kılcal damarlarına kan pompalıyor, unutmuyor unutturmuyorlar. Bu bağlamda dergiler yoluyla yapılan çabalarda aynı değer ve derinliği yansıtan çalışmalar olarak ön plana çıkarıyorlar. Dergi yoluyla ortaya konan emek ve gazetenin gündelikliğinden ve de kitapların bireyselliğine benziyor. Ne reel politika kurban oluyor ne de spesifik konuların sığlığına
Bu anlamda eylül ayında 11. Sayısını çıkartan Kültür Edebiyat Düşünce alanında iki ayda bir çıkan bir dergiyi tanıtmak istiyoruz. yazıATOLyesi.
Akyazı’da birkaç gayretli müslümanın öncülüğünde çıkan ve her sayısında seçilen bir konuyu hem kapağa taşıyarak ve hem de aynı konuda farklı kesim ve grupların görüş ve düşüncelerine yer vererek yayın hayatına devam eden “yazıATOLyesi” mini bir fasikül olma özelliğini de taşıyor. Ortalama doksan sayfa olarak çıkan derginin seçtiği konulardan bazıları şunlar:
—sivil itaatsizlik
—açlık-yoksulluk
—Hz. Muhammed
—sanat
—medeniyet
—hicret
—Afrika
—İslam coğrafyası
Konu başlıklarına bakıldığında dahi ciddi bir istişare ve ortak aklın sonucunda seçildikleri rahatlıkla anlaşılabilir. Derginin jeneriğinde “editörden” başlıklı yazılara bakıldığında da yine hem o sayının hedefinin ne olduğu ve neyi gündeme getirmek istediğini görebiliyoruz.”İnsan yaratılmışların en şereflisidir” diye başlayan 3.sayıda günümüzün en popüler kavramlarından insan hakları düşünce özgürlüğü ve sivil itaatsizlik konuları işlenirken bu konularda tarihe damgasını vurmuş şahsiyetlerden “Rosa Parks” “Rachel Corrie” “Gandi” “Bilge Kral Aliya” “Siyah Aydınlık Malcolm X”e ayrılmış.
7.sayının editörden başlıklı girişinde okulların kapanış ve açılışı ile alakalı olarak iki ayda bir çıkan derginin 6.ve 7.sayıları arasında üç aylık bir zaman oluştuğu belirtilirken şöyle bir uyarıda yapılmaktan geri durulmamış;”Tekrar söylemekte fayda var. Dergimizin önceliği ismimizden anlaşılacağı gibi yazma eylemi için bir atölye olmak. Yedinci sayı dâhil yaklaşık iki yüz farklı kalem yaklaşık dört yüz yazı kaleme almış dergimizde. Zaten başlangıçta 11 lerde olan yazar sayısının 4.sayıda 58’e ve sonraki sayılarda 88’e kadar çıktığı düşünülünce “atölye”nin ne kadar bereketli olduğu anlaşılabilir.
Dergi giderek artan yazar ve okur sayısının ardından 8.sayıda önceliğin okunmak olduğu vurgulanıyor ve okunulduğunun eleştirilerle hissettirilmesi isteniyor. Yapılan hemen her işin söylenen her sözün neye tekabül ettiği ne kadar anlaşılabilir veya yaşanabilir olduğu ancak “eleştiri” ile anlaşılabileceğinden dergi bu mekanizmanın da işlemesini ve işletilmesini öngörüyor.
Yazı Atölye’sine bakıldığında işlenen konularla alakalı araştırma ve özgün yazıların dışında ciddi bir şiir potansiyelinin de olduğu söylenebilir. Öyleki bu anlamda dikkat çeken ve hemen her sayıya katkı yapanlar olarak Halil MERT ve Enes ÖKSÜZ isimlerini sayabiliriz. Derginin yayın periyodunda hemen her sayıda ortalama 15–20 şiirin yer alıyor olması de derginin şiire verdiği önemi gösteren ayrı bir durum.
Rasulullahın tüm yönleri ile ele alındığı 5.sayısı hem kapak ve hem de içerik açısından homojen bir özellik taşıyor. Peygamberimizin hayatının kronolojik sıralaması Nilüfer BÜYÜKDOĞAN tarafından verilerek başlayan sayıda özgün yaklaşımların yanında iktibas şiir ve alıntılar da göze çarpıyor. Veda hutbesinin asırlar öncesinin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olarak sunulması ciddi bir zaafı barındırsa da Resul’ün mesajının genel hatları ile aktarıldığı gözlemlenebiliyor.
Dergilerin ve dergiciliğin bir okul olabilme özelliği ve hürriyetin kaleleri olduğu düşünüldüğünde özgün şiir ve denemelerin yer aldığı yazıATOLyesi’ sinin kendi çizdiği gaye ve hedefler doğrultusunda istikrarlı bir gelişim içerisinde yayın hayatını sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Hele ki; 11.sayının girişinde vurgulanan “Yaklaşık yüzyıl önce yüreğimize saplanan “ulus devlet” hançeri ümmeti bölük pörçük etmiş durumda… Mezhep-anlayış farkı gibi meselelerde cabası. Ve bugün bizim “biz” dediğimizde sadece üç tarafı deniz dört tarafı düşmanla kaplı bir kara parçası geçiyorsa zihnimizden… Önce zihinlerimizi işgalden yüreklerimizi kirden arındırmamız gerekir”tesbitini göz önüne aldığımızda tesbit ve teşhisle alakalı sayılardan sonra çözüm ve tedavi ile ilgili Kur’an’ın aydınlığına vurgu yapan yeni sayılarını bekliyoruz yazıATOLyesi’nin.
YAZIYA YORUM KAT