Aksa Tufanı'nın sağladığı özgüveni diri tutmak zorundayız!
Mehmet Garip Tanyıldızı, Aksa Tufanı'nın Müslümanlara sağladığı üstünlüğe dikkat çekiyor.
Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam
Gerçek iktidar
7 Ekim'de Hamas'ın silahlı gücü İzzeddin Kassam Tugayları tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonu hem düşünce dünyamızın sınırlarının genişletilmesi adına hem de sosyal bilimler için birçok dersi bünyesinde barındırıyor.
Zira, Aksa Tufanı cari sistem tahlillerine ve beklentilere dair sayısız ezberi bozdu, dolayısıyla operasyonun hemen arkasından yapılan analizlerin yanı sıra, geriye dönük tekraren değerlendirilmeyi ve daha derinlikli ele alınmayı hak ediyor.
Aksa Tufanı, Ortadoğu'daki "yenilmez İsrail" imajı ve Batıdaki "mağdur Yahudi" ajitasyonunun ötesinde birçok algıyı yıktı. Ancak, belki de zihinlerimizdeki bu algı duvarlarının yıkılması için daha fazla tefekkür etmeye ihtiyacımız var.
Öncelikle şunu itiraf etmek gerekir ki, Müslümanlar Aksa Tufanı'nı gurur ve heyecanla birlikte bir miktar şaşkınlık ve endişeyle karşıladı. Çünkü İsrail'in gerçekleştireceği zulümlere karşı Gazze'nin ne kadar direnebileceğine dair tereddütlerimiz operasyonun stratejik açıdan doğruluğunu sorgulatıyordu.
Bugün, 6 ayı aşkın süredir İsrail'in gerçekleştirdiği saldırılara ve yürütülen propaganda savaşına rağmen Gazze halkı direnişini sürdürüyor. Gazze, unutulmaya yüz tutmuş Filistin davasını bedelini ödemeyi göze alarak dünya gündeminin birinci sırasına yerleştirdi ve İsrail'in gayrimeşru durumunu dünyaya ifşa etti.
Tüm spekülasyonları bir kenara bırakarak, bu başarıyı takdir ve gururla karşılamamız gerekiyor.
Ancak, getirdiği sonuçlardan bağımsız olarak, salt Aksa Tufanı'nı gerçekleştirme iradesi dahi fiziki güç, otorite ve iktidar algılarımız hakkındaki yargılarımızı gözden geçirmek için bir ilham kaynağı olma potansiyelini taşıyor.
Batı emperyalizmi ve vahşi kapitalizminin fiziki gücü karşısında yenilgi yaşayan Müslümanların zihinlerinde bir otorite ve iktidar inşa ettiğini kabul etmek durumundayız.
Sözünü ettiğimiz otorite günümüzde söylemsel iktidar boyutuyla yoğunlaşsa da fiziki güç ve yaptırım yönü de mevcudiyetini ve ciddiyetini devam ettiriyor. Batının hem baskı iktidarına hem de "özgürlük" iktidarına maruz kalıyoruz.
Aksa Tufanı gösterdi ki, fiziki güçle kurulan baskıya dayalı otorite biz rıza göstermediğimiz müddetçe gerçek anlamda bir iktidara dönüşümü sağlayamıyor.
İktidar baskıya dayanmadığı ölçüde güçlüdür.
Muktedir otorite fiziki gücü dayanmaz, baskıya dayanan otorite kurma çabası ile güçlü bir iktidar kurulamaz.
Öğrenilmiş çaresizlik, gönüllü katılım ve rıza olmadıkça katıksız şiddet ve negatif yaptırım tehdidi arkaik bir iktidar oluşturmaktan öteye gidemez.
Modern dünyada Müslümanların durumunu abluka altındaki Gazzelilerin durumuna benzetirsek karşımızdaki modern tahakkümün gerçek anlamda muktedir olmadığını görebiliriz.
Bunun için Aksa Tufanı özgüvenine ve iradesine ihtiyacımız var.
Ancak o zaman zihinlerimize kadar işlemiş iktidarları geri püskürtebiliriz.
HABERE YORUM KAT