
Aksa Tufanı ve konum beli̇rleme gereği
"Mücadele gereği hudut tanımlanır, konumlar belirlenir. Tıpkı Allah tarafından bizlere bildirilen kıssaların temelinde de yer alan had bildirme durumu gibi. Haddini bilen sınırı bilir. Sınırı bilen set çeker. Set çeken konumunu ifade eder."
ḢÜSEYİN CAN TAŞ / HAKSÖZ-HABER
Henry Thoreau, ABD’nin Meksika’ya karşı yürüttüğü emperyalist savaşı protesto amacıyla, "ödediğim her dolar bir adamı öldürmek üzere başka bir adam ya da tüfek satın almaya yaramasın" diyerek nüfus başına konan vergiyi ödemeyi reddetmiş ve bu yüzden bir gece hapse atılmıştır. Onu ziyarete gelen Ralph Waldo Emerson ile aralarında geçtiği rivayet edilen kısa diyalogda şu sözler yer alır:– Henry, neden buradasın?– Waldo, sen neden burada değilsin? (İsmet Özel, Waldo Sen Neden Burada Değilsin?)
Henry Thoreau, Waldo Emerson’a yöneltmiş olduğu soruyla hakikate dair önemli bir hatırlatmada bulunur: Konum belirleme gereği. Tarihsel olarak var olan tüm olaylar, olgular ve hakikatlerin temelinde bir konumda yer alma çabası yatmaktadır. Bu durum, ortaya çıkan gündemler için her ne kadar teoride planlı bir biçimde tahayyül edilse de eylemsel olarak ani bir refleksle yer alır. Zihnen bir olay karşısında planladığımız konum çabamız kalben de refleksi ortaya çıkarır demek daha uygun bir ifade olacaktır.
7 Ekim ‘Aksa Tufan’ı ile başlayan süreç tarihsel örnekler açısından bir hakikati temsil eder. Eşsiz zulümlere maruz kalan bir halkın son nefesinde dahi dirilişini gerçekleştirme çabası tarihsel olarak konumlanmanın en bariz ifadesidir. Belki de gelecek açısından hiç beklenmeyen olaylara gebe olacaktır. Ancak tarihsel olarak hangi kırılma yaşanırsa yaşansın konumlanma biçimi kendini sabit olarak korur. Tıpkı hangi şekilde olursa olsun insanın bir inanca sahip olması gibi, insanlar kendilerini bir anlam(a), çevreye konumlandırır. Muhakkak bu konumlandırma düzlemi sabit olma eğiliminde değildir. Aksine belirli sabit koordinatları da içermez. Ancak sonuç konumu itibariyle belirleyici nitelik taşır. Değerler düzleminde ilkeleri sabit olan etkenler bu duruma son noktayı koyar.
Tarihte değişime şahit kılınacak örneklerden birini gerçekleştiren kişi: İbtihal Ebu Saad. İbtihal, “halktan alakayı keserek Allah’a tazzaru(yalvarma) ve niyazda bulunan” demek. İsminin gereğince İbtihal, sabit olmayan bir düzlemde sabitelerini koruyarak mücadele örneği sergiler.
Fas kökenli genç yazılımcı İbtihal, dünyaca ünlü Microsoft firmasında görev almaktaydı. Şirketin 50.yıldönümü etkinliğinde kefiyesini bütün cesaretiyle sahneye fırlatıp şahitliğini sergiledi. Üstelik bu duruşu şirketin kurucusu Bill Gates’in gözleri önünde ortaya koydu. Ancak tarihsel kırılmalar, konum belirlemeler ve üstüne savaşılan tüm değerler sadece İbtihal’e yönelik bir imtihan sürecini ifade etmiyordu. Sahnede konuşan figür ise farklı bir konumu ifade etmekteydi.
Mankurtlaşmanın Farklı Biçimi: Mustafa Süleyman
“İki tür köle vardı, ev zencisi ve tarla zencisi. Ev zencileri – efendileriyle birlikte evde yaşarlardı, oldukça iyi giyinirlerdi, iyi yerlerdi çünkü efendilerinin yemeklerini yerlerdi – efendilerinin bıraktıklarını. Eğer efendinin evi yanarsa, ev zencisi yangını söndürmek için efendisinden daha çok çabalardı. Efendi hastalanırsa, ev zencisi “Ne oldu patron, hasta mıyız?” derdi. Hastayız! Kendini efendisiyle, efendisinin kendisiyle özdeşleşmesinden daha çok özdeşleştirirdi.
Ama sonra kulübelerde yaşayan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan tarla zencileri vardı. En kötü kıyafetleri giyerlerdi. En kötü yemekleri yerlerdi. Ve cehenneme yakalanırlardı. Kırbacın acısını hissederlerdi. Efendilerinden nefret ederlerdi. Ah evet, nefret ediyorlardı. Efendileri hastalanırsa, efendilerinin ölmesi için dua ederlerdi. Efendilerinin evi yanarsa, kuvvetli bir rüzgarın gelmesi için dua ederlerdi. İkisi arasındaki fark buydu. Ve bugün hala ev zencileri ve tarla zencileri var.”
Malcolm X, bu konuşmayı yaptığı sırada Mustafa Süleyman’dan habersizdi. Ancak konumu Mustafa Süleyman ile eş olan ev zencilerini tanımlayacak derecede iyi bilirdi. Mustafa Süleyman Suriyeli bir taksi şoförünün oğlu ve Microsoft AI’nın CEO’su. İsrail’in Gazze halkını katletmek için kullanmış olduğu yapay zeka analizlerini içeren kodların yazılmasında payı olan kişi. Aksi konum belirlemesine sebep olan ev zencisi tutumu zihni işgalin en bariz tutumu. İbtihal direnişini sözleriyle, eylemiyle sergilerken karşısında duran kişi Mustafa Süleymandı.
İbtihal’in vurgulamış olduğu “50 bin insan öldü ve Microsoft bu soykırımı körüklüyor Mustafa. Sen Suriyelisin. Bunu biliyoruz Mustafa. Sen savaş fırsatçısısın! Yazıklar olsun sana! Yapay zekayı soykırım için kullanmayı bırakın Mustafa! Ellerinizde kan var” sözleri ile Mustafa’ya seslenmesi duruşunun en belirgin biçimi. Mustafa’ya konum hatırlatma gereği duyduğu bu ifadeler ile tebliği/şahitliği dile getirip tavrını ortaya koymuştu. Mustafa ise “Proteston için teşekkürler, seni anlıyorum” sözleri ile ruhunu satan ev zencisi tavrını göstermişti. Aslında Mustafa için ev zencisi söylemi yeterli değil aksine Mustafa’nın mankurt bir figürü temsil ettiği de ifade edilebilir. Cengiz Aytmatov tarafından Gün Olur Asra Bedel eserinde ayrıntılı biçimde mankurt figürü ele alınır. “Önce esirin başı kazınırmış; saçları kökünden tek tek çıkarılırmış. Bu sırada, usta bir kasap oracıkta bir deveyi yatırır, keser ve derisini yüzermiş. Derinin en kalın yeri boyun kısmıymış; yüzmeye de oradan başlarmış. Daha sonra bu deri parçalara ayrılır, taze taze kanlar içindeki esirin kazınmış başına sıkıca sarılırmış.
Böylece başa sarılan deri, bugün yüzücülerin kullandığı kauçuk başlıklara benzermiş. Bu işkenceye "Deri Geçirme İşkencesi" denirmiş. Böyle bir işkenceye maruz kalan tutsak ya acılar içinde kıvranarak ölürmüş ya da hafızasını tamamen yitirir, geçmişini hatırlamayan bir mankurt -yani kimliğini, geçmişini bilmeyen bir köle- haline gelirmiş.”
Mankurtlaşan kişi, kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmezmiş. Mankurtlaşan kişi, efendisinin sözünden çıkamayacak hale geldiği vakit efendisi tarafından karşısına çıkan tüm yabancı unsurları yok etmesi telkin edilirmiş. Annesi(Nayman ana) karşısına çıkıp oğluna kendini tanıtmaya çalışınca, mankurt acımadan annesini katleder ve efendisine bağlılığını ortaya koyarmış.
Kişiye bu ruh halini telkin eden durum fiziksel mankurtlaşmanın etkisiyle zihnen akli dengesini yitirmesidir. Tıpkı Mustafa’nın Gazze halkını katleden İsrail askerlerine yapay zeka ile bilgi sağlayıp ruhunu satacak kıvama gelmesi gibi. Üstelik mankurtlaşmayı fiziken yaşamadan zihinsel olarak mankurtlaşması gibi. Frantz Fanon sömürgeleşen zihinleri tasnif ederken önemli bir noktaya dikkat çeker: “Sizi sömürgeleştirenlerin, sizde yarattığı en büyük yıkım, Zamanla sizin kendinize onların gözüyle bakmanızı sağlamalarıdır.”
Az gelişmiş, gelişmekte olan bir coğrafyaya(!) ait olan Mustafa hayatını işgalcilerin/sömürgecilerin gözüyle belirler. Mustafa kendince bir konumda yer almadığını ifade edebilir ancak net bir biçimde konumlanmasını gerçekleştirmiştir. Konumu zalimlerin koordinatına endeksleyerek safını ortaya koymuştur. İbtihal ise aksine isminin gereğince halktan soyutlanarak ıslahın/vicdanının safını belirler. Mücadele gereği hudut tanımlanır, konumlar belirlenir ve sınırlar çizilir. Tıpkı Allah tarafından bizlere bildirilen kıssaların temelinde de yer alan had bildirme durumu gibi. Haddini bilen sınırı bilir. Sınırı bilen set çeker. Set çeken konumunu ifade eder.
HABERE YORUM KAT
Yeğenim tanıklar başarinin devemini dilerim Allah seni muvafak etsin inşallah
Yanıtla (0) (0)Elinize yüreğine sağlık Hüseyin kardeşim .Rabbım sana uzunca bir ömür yazı yazmayı nasip etsin ..inşallah
Yanıtla (0) (0)Tebrikler yeğenim anlatımın yorumun çok güzel İnşallah devamı gelir.
Yanıtla (0) (0)Tebrikler Hüseyin Kardeşim, çok güzel bir yazı olmuş, yazılarının devamını dilerken konumunda olan birçok kardeşimize yazmayı tavsiye ederim.
Yanıtla (0) (0)Bu güzel yazı için ḢÜSEYİN CAN TAŞ'a teşekkür ederim.
Yanıtla (0) (0)Örnekler ile o kadar güzel anlatmışsın ki okuyana ışık olmuşsun Hüseyin kalemine sağlık.
Yanıtla (0) (0)Çok güzel örneklerle mükemmel bir yazı yazmışsın Hüseyin kalemine sağlık.
Yanıtla (0) (0)"Bu derinlikli yazınla hakikate tuttuğun ışık, mücadele ruhunu diri tutanlara ilham oluyor. İbtihal’in cesareti ve Mustafa’nın mankurtlaşması üzerinden kurduğun tezat, konumlanmanın ehemmiyetini bir kez daha hatırlattı. Thoreau’nun dediği gibi, 'Adaletsizliğe karşı en ufak bir tahammül, adaletin kendisine ihanettir.' Kalemin daima hakikatin safında olsun. Tebrikler yeğenim Hüseyin can Taş
Yanıtla (0) (0)Batman Özgür -Der olarak gençlerimizle iftihar ediyoruz.. Genç yazar Hüseyin Can TAŞ kardeşimizin kaleme aldığı konu elbette önemlidir .. özne olarak konuyla ilgili yorumunu , analiz şeklini, akıcılık ve insicamını cidden beğendim .. istifade ettik bu vesileyle kardeşimizi tebrik ediyoruz, yazılarının devamını bekliyoruz ..
Yanıtla (0) (0)Eline sağlık, yüreğine bereket Hüseyin. Yazılarının devamını diliyoruz.
Yanıtla (0) (0)Rabbim bizlere bu “Furkan günlerinde” haktan, masum ve mazlumdan yana tarafını ve konumunu belli etmeyi ve o konu ve konumda sebat etmeyi nasip etsin.
Tebrik ediyorum kardeşim yazılarının devamını bekliyoruz.
Yanıtla (0) (0)Hüseyin kardeşimin yüreğine sağlık. Önemli bir konu güzel bir uslüp ve güzel örneklerle anlatılmış. Yazılarının devamını bekliyoruz.
Yanıtla (0) (0)Müthiş bir yazı kalemine sağlık Hüseyin kardeşim.
Yanıtla (0) (0)Özgür-Der Batman şubesinin genç kalemlerinden hüseyin karşimizi tebrik ediyorum. Önemli bir konıya değinmiş, yazılarının devamını bekliyoruz...
Yanıtla (0) (0)