1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Aksa Tufanı… Ümmetin miracı
Aksa Tufanı… Ümmetin miracı

Aksa Tufanı… Ümmetin miracı

Anneler, eşler, kızlar ve çocuklar hepsi Gazze'yi dünyanın ilgi odağı haline getiren bir gönül rahatlığı, bir metanet ve kararlılıkla şehitlerine veda ediyor. Birçok Gayri Müslim Cenab-ı Hakk'ın dinine girdi.

30 Ocak 2025 Perşembe 00:29A+A-

Mısırlı akademisyen fıkıh, fıkıh usulü ve makasudu’ş-şeria  hocası Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd’in İsra ve Mirac’ın yıl dönümünde Aksa Tufanı’nın İslam ümmeti için ne anlam ifade ettiğini ve nasıl bir miracı temsil ettiğini tezahürleri ile ele aldığı Filistin Ulema Heyeti’nin web sitesi https://palscholars.org’da yayınlanan yazısı Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

 


Hamas Hareketinin davet ve devlet adamlığı, savaş ve barış adamlığı, ahlak ve ilke adamlığı, maksat ve maslahat adamlığının en iyi şekilde temsil edildiği muhteşem esir değişimiyle sona eren, on beş ay boyunca takip ve müşahede ettiğimiz Aksa Tufanı Savaşı sayesinde hicri 1446’nün İsra ve Miraç yıl dönümü farklı bir tada ve yeni anlamlara sahiptir.

 Tufan Miracının Dil Sahnesi

 Tufan Miracından bahsetmeden önce büyük dil bilimci İbn Faris’e atıfta bulunarak konuya dil açısından başlamak gerekir. İbn Faris, "Mu’cemu’l-Mekayis"inde “’a-r-c” kökünden bahsederken “ayn, ra' ve cim'in üç aslı vardır: Birincisi meyl ve eğilimi, diğeri sayıyı, sonuncusu ise yüksekliği ve yükselişi ifade eder.” der. (Mekayisü’l-Lüga, 4/303, 304)

 “Birincisi, topallamak, aksamak anlamındadır.

 Diğeri develerin sayısı ile ilgidir. Sayıları seksen ila doksandan yüze ulaşan develer anlamındadır. Sınır yüz ellidir. Bunun aslı birinci anlama irca edilebilir. Çünkü bu sayıya ulaşınca sahibi bununla duraksıyor, yani bununla yetiniyor.

 Üçüncüsü ise yükseliş anlamındadır. el-mi’rac, yükselme, yükselme aracı anlamındadır. Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: ‘Melekler ve ruh O'na yükselir.’" 

 Bu üç anlamın her biri üzerinde duracağız.

Birincisi, meyletmedir. Direniş, ümmetin kölelik, zulüm ve baskı altında ezildiği bir dönemde, teslimiyet, aşağılanma ve yenilgi yolundan, şeref, cihat, zafer ve gurur yoluna yönelmiştir. Şiarı “meyletme” anlamına gelen “el-hanef” idi. Sanki şiarını Yüce Allah'ın şu sözünden çıkarmıştı: "Ben, yüzümü gökleri ve yeri yaratana, hakka yönelerek çevirdim ve ben Allah'a ortak koşanlardan değilim." [En'am, 79] Sonuçta gördüğümüz ve takip ettiğimiz şekilde Allah, yiğit direnişi onurlandırdı.

 İkincisi: Sayısı seksenden doksana, yüz elliye kadar değişen develeri ifade ediyordu. Direniş çatıyı bin dört yüze kadar yükseltti. Askeri liderlik kararı aldığında bunu fertlerden gizlemişti. Operasyonun başlangıcından birkaç saat önce sayıları 1400’e ulaşan mücahit askerlere hudut çitini aşıp bu operasyonu yapmaları bildirildi. Ancak operasyona katılma veya mazeret bildirip katılmama hususunda muhayyer bırakıldılar. Onlardan hiçbiri geri adım atmadı, hepsi operasyonu tercih etti. Bu nedenle sözlüklerin, kelimenin sözlük anlamındaki 150 sınırını 1400’e “yükseltme/miraç” hakları vardır.

Üçüncü anlam olan yükselişe gelince, buna en iyi delil, Aksa Tufanı'nın fert, aile, ümmet ve insanlık mertebelerinde; inanç, siyaset, askeri ve medya alanlarında meydana getirdiği kapsamlı ve geniş yükseliştir. Bir kısmını şimdi göreceğimiz yükselişin yansımaları ileride daha da netleşecektir.

Tufan Savaşı'nda Mirac'ın Tezahürleri

 Aksa Tufanı, Müslüman ümmet için gerçek bir miracı/yükselişi temsil etmektedir. Bu yükseliş aşağıdakilerle sınırlı olmamak kaydıyla birçok veçhede tezahür etmiştir:

 Birincisi: Aksa Tufanı, tüm ümmet için imana dayalı bir miraçtır, yükseliştir.  İman ümmetin kalbinde en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu göz kamaştırıcı iman manzaraları, bu hayret verici sebat ve tam kanaat seviyesi sadece sahabe ve onlara ihsanla tâbi olanlarda okuduğumuz, duyduğumuz bir seviyedir. Anneler, eşler, kızlar ve çocuklar hepsi Gazze'yi dünyanın ilgi odağı haline getiren bir gönül rahatlığı, bir metanet ve kararlılıkla şehitlerine veda ediyor. Gayri Müslimlerin bu yüce manaların ve yüce makamların sırrıyla ilgili sordukları soruların cevabı ise İslam’dır. Bunun sonucunda birçoğu Cenab-ı Hakk'ın dinine girdi.

İkincisi: Aksa Tufanı, kavram alanında da bir miraçtır, yükseliştir.  Ümmetimiz Batı’nın kavramlarını kullanıp her şeyi maddi olarak hesaplar, manevi boyutları, akidevi imanı, sünnetulllahı hesaba katmaz hale gelmişti.  “Direniş”in çıkmaz sürüklendiği, Gazze Şeridi'nin yıkımına yol açtığı yönünde günahkâr söylemler ümmetin çocuklarının çoğunu ümitsizliğe sürüklemekteydi. Direniş, ilahi kanunlardan kaynaklanan Kur’an’daki “hazırlık” kavramını “tedbir alma” kavramının farkındalığını yeniden tesis etmiştir. Bunlar, Kur'an'daki "Ve onlara karşı gücünüz yettiği kadar hazırlık yapın." ilkesine uygun güç yetirildiği kadar hazırlık yapma veya tedbirleri almanın gerekli olduğunu belirten inanç kavramlarıdır. Buna göre Müslümanların kendilerini düşmanla eşit kılacak güçte ve donanımda olmaları gerekmez. İstenen sadece “gücün yettiği kadar” hazırlık yapmaktır. Sonra ilahi takdir devreye girer, nitekim öyle de oldu. Birkaç bin mücahit Siyonist varlığı, sınırlardaki ihanet ve komplo güçlerini yenilgiye uğrattığı ve bu varlığa maddi-manevi destek olan, ihtiyaç duyduğu tüm parayı, silahları sağlayan uluslararası toplumun prestijini kırdı, geçirdi. Geçmişte defalarca tahakkuk ettiği gibi Cenab-ı Hakk'ın “Hakikati yalanlayan nankörler, Allah yolundan alıkoymak için mallarını harcarlar ve harcayacaklar da. Sonra, bu kendilerine pişmanlık olacak ve sonra mağlup olacaklar. Kâfirler cehennemde toplanacaklardır.” (Enfal 36) sözü bugün de tahakkuk etti.

Üçüncüsü: Aksa Tufanı, Müslümanların ve dünyanın bakış açısını netleştiren bir miraçtı.  Birçoğumuz Batı ile olan mücadelemizi bir çıkar ve siyaset mücadelesi olarak görürdü.  Aksa Tufanı, mücadelenin iman kampı ile küfür kampı arasında, iki farklı medeniyet arasında, iki farklı proje arasında olduğunu hiçbir zaman çıkar savaşı olmadığını ispat etmiştir.  Bu durum Siyonist varlığın yetkilileri, ABD ve AB parlamentolarındaki temsilciler, hatta ABD’nin yaşlı başkanı Biden tarafından da açıkça ifade edilmiştir. Aynı şekilde birçokları nezdinde güç yetirilebildiği kadar hazırlıkla iman gücünün; teçhizatı, erzakı, ordusu, adamlarıyla küfrün liderlerine yettiğini ortaya koymuştur. Aksa Tufanı, yaşayan apaçık bir delil üzerine yaşasın, ölen de apaçık bir delil üzerine ölsün diye fertler, hükümetler ve sistemler nezdinde safları netleştirmiştir.

Dördüncüsü: Aksa Tufanı, direnişin tarih eğrisinde de bir miraçtı.  Direniş, grafik eğrisinde yukarılara doğru yükselmiştir. Aksa Tufanı'yla birlikte geriye dönmeyecek şekilde Direnişin yıldızı çok büyük bir ilerleme ve yükseliş kaydetmiştir. Önümüzdeki günlerde direniş kampının daha fazla yükselişine, ilerlemesine ve zaferine Siyonist varlık kampının ve yardımcılarının ise daha fazla kahrolmasına, çekilmesine ve yenilmesine şahit olacağız. Bazıları uzak görse de bizim yakından gördüğümüz gibi süreç, kurtuluşla tamamlanacak.

 Beşincisi: Tufan, Hareket için siyasi bir miraçtı.  Direniş, müzakerelerde, siyasi ve diplomatik ilişkilerdeki yetkinliğini ispat etmiştir. Her türlü girişime ve arabulucularla büyük bir beceri ve duyarlılıkla baş etti ve dengeyi büyük ölçüde korumayı başardı.  Davanın sabiteleri ve savaşta ilan edilmiş ilkeleri ile siyasi ve diplomatik ilişkiler alanındaki ilişkileri büyük bir esneklikle en saygın okullarda ve enstitülerde okutulmayı hak edecek şekilde birlikte yürütmeyi başarmıştır.

Altıncı: Aksa Tufanı, medya sahnesinde de bir miraçtı ve özellikle de direnişin askeri medyası düşmanı çileden çıkarmıştır. En düşman uydu kanallarını bile etkisiz hale getirilerek onları iradeleri dışında Direnişin çekimlerini yayınlamaya zorladı ve sorunlarla büyük bir yeterlilikle başa çıktı. Direniş medyası büyük bir beceri ile Siyonist varlığın halkı ile Netanyahu ve savaş meclisi arasında uçurum oluşturmayı başardı. Yayınladığı sahneler, duyurduğu gerçekler ve yayınladığı bazı Siyonist tutukluların video klipleriyle İsrail halkının öfkesini artırdı ve tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep eden gösteriler düzenlemelerini sağladı. Siyonist varlığın savaş meclisine yönelik büyük bir baskıya sebep oldu. Bir tarafta bunlar, diğer tarafta ise askeri sözcü Ebu Ubeyde'nin konuşmaları vardı. Bu konuşmalarda imanın en yüce, gururun en asil anlamları, zaferin ve Allah'ın ipine sarılmanın en samimi duyguları dile getiriliyordu. Siyonist varlığın halkı da tıpkı dünyanın doğusunda ve batısındaki Arap ve İslam ümmetinin büyük çoğunluğunun yaptığı gibi düşmanın yalanları yerine gerçekleri öğrenmek için Ebu Ubeyde'yi bekliyordu.

Son olarak Aksa Tufanı sonucu ortaya çıkan miracın tezahürleri bitmez. Eğer bu tezahürleri çeşitli yönleriyle, çeşitli düzeylerde sıralayacak olsak bu sayfalar bize yetmez ve tam bir kitap haline gelinceye kadar daha fazla sayfaya ihtiyaç duyarız.

 Tufan Miracının Geleceğini Tahmin Etmek

 Tarih felsefesi perspektifinden baktığımızda ve afak ve enfüsle ilgili ilahi kanunların metodunu uyguladığımızda,  işgal ve direniş kanunlarını yardıma çağırdığımızda Aksa Tufanı'ndan sonra “miracın” geleceğini tahmin edebiliriz.  Bizim meselelere bakış açımız Batı'nın yaptığı gibi, sadece içinde bulunulan anın maddi bakışı ve değerlendirmeleriyle sınırlı değildir.

Sahneye tüm boyutlarıyla bakarsak, bütün bunların Direnişin kesintisiz yükselişiyle nihai hedefi olan toprağın, namusun, esirlerin, Kudüs’ün, Filistin’in tamamen özgürleşmesine “sidretü’l-münteha”ya zorladığını görebiliriz.

Tarih, işgale karşı başarı kazanan sonra geri dönüp yenilgiye uğrayan bir direnişe tanık olmamıştır. Aksine direniş, gaspçı işgalcinin tam kurtuluş sağlanana kadar gerilemeye ve mağlup olmaya devam etmesi gibi ilerlemeye ve yükselmeye devam eder.

 Bu yükselen Tufan miracı mücadelesi kesinlikle desteklenmeli, kurtuluş gerçekleşene kadar maddi-manevi tüm varlığımızla onun yanında olmalıyız. Filistin’in işgali herhangi bir yerin işgal anlamına gelmediği gibi kurtuluşu da herhangi bir yerin kurtuluşu gibi değildir. Orası nübüvvet, risalet ve mukaddesat diyarıdır, orası tüm Müslümanların yurdudur. Bu zaferi elbette yakında göreceğiz. “Zulmedenler nasıl bir inkılapla devrildiklerini göreceklerdir.” (Şuara, 227)

HABERE YORUM KAT

1 Yorum
  • Nazmi uçkan / 30 Ocak 2025 11:01

    Aksa tufanının iki önemli sonucu;
    1-suriye'de İslam ve múslümanlar özgürlüğüne kavuştu.ve Suriye ümmetin 21.yüzyılda MEDİNE'Sİ olacak,inşallah.
    2-anadoluda iman(tevhid)merkezli bir İslam'ı uyanış yerine sekuler sisteme musluman MEMUR yetistirmenin dava olarak anlaşıldığı,bu durumun sekulerizmin iyice koklesmesine yol açtığı,sekulerizmin sekuler yontemlerle donusturulemeyecegi son 50yillik tecrubeyle görüldü.

    Yanıtla (0) (0)