AKP'nin Baykal'a karşı önerileri ne olmalı?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 23 Haziran günü partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Eğer, Türkiye'de 12 Eylül ile ilgili bir hesaplaşmayı siyasi iktidar, gerekli, yararlı, doğru buluyorsa, elini tutan mı var? Onun gereğini yaparsın. Anayasa'nın (geçici) 15. maddesi var.
Değiştirme ihtiyacındaysan, getirirsin, değiştiririz. 'Artık geçmişi kurcalamayalım' diyorsan, onu da bilelim... '12 Eylül'ü bıraktık, ondan sonrakilerle meşgulüz' diyorsan, onları da getir, takip edelim... Türkiye'yi bir askeri darbe arayışına sürükleyen ortamı tasfiye etme arayışı içindeysen, getir, onun da gereğini yapalım..."
Sayın Baykal'ın çağrısı, Türkiye'deki sivil–asker ilişkilerini normalleştirmek, askerin siyasi rolüne son vermek için önemli bir fırsat olarak görülmeli. Baykal, sadece Anayasa'nın geçici 15. maddesinin değiştirilip 12 Eylül askeri darbesinin sorumlularının yargılanması yolunun açılması için değil, çok çok daha önemli olarak "Türkiye'yi bir askeri darbe arayışına sürükleyen ortamı tasfiye etmek" için gerekenleri yapmaya, bu konuda AKP hükümetine destek vermeye hazır olduğunu açıklamıyor mu?
Üstelik, Baykal'ın bu çağrısının yeni olmadığını da biliyoruz. CHP'nin Genel Başkan Baykal'ın imzasıyla 3 Mart 1993 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunduğu anayasa değişiklikleri teklifinde sadece 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesinin değiştirilmesini değil, 12 Eylül anlayışının tümüyle terk edilmesi için 'Başlangıç' kısmının Anayasa'dan çıkarılmasını, Anayasa'da bireyin temel haklarının özünü zedeleyecek sınırlamaların giderilmesini, YÖK'ün kaldırılmasını, vs. de önermişti.
AKP hükümeti, Baykal'ın bu önerisi karşısında ne yapmalı? Bana göre iktidar partisi, sivil–asker ilişkilerini normalleştirmek, askerin siyasi rolüne son vermek için Baykal'ın uzattığı bu eli geri çevirmemeli ve ona şu karşı önerileri götürmeli: Sadece Anayasa'nın geçici 15. maddesini yürürlükten kaldırmakla ve böylece 12 Eylül askeri darbesinin sorumlularının yargılanması yolunu açmakla kalmayalım. Türkiye'nin seçimle gelmiş meşru hükümetini demokratik olmayan yollardan deviren 28 Şubat 1997 sürecinden sorumlu olan, 27 Nisan 2007'de seçimle gelmiş hükümeti darbeyle devirme tehdidi savuran e–muhtırayı hazırlayan askerlerin yargılanması için gerekli mutabakatı da sağlayalım. Bu arada: Seçimle gelmiş meşru hükümete karşı darbe hazırladıkları suçlamasıyla yargılanmakta olan "Ergenekon Terör Örgütü" ile ilgili davada gerçeklerin ortaya çıkması için yargı sürecine gereken saygıyı gösterin; ETÖ'nün "avukatlığı"nı yapmaktan vazgeçin.
Bence AKP hükümeti anamuhalefet partisine, yukarıdakilerden çok daha önemli olarak şu önerileri yapmalı: Eğer gerçekten "Türkiye'yi bir askeri darbe arayışına sürükleyen ortamı tasfiye etmek" için gerekenleri yapmaya hazırsanız, bugüne kadar bütün askeri darbelere ve müdahalelere yasal zemin oluşturan TSK İç Hizmet Kanunu'nun "Silahlı Kuvvetler'in vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır..." diyen 35. maddesini yürürlükten kaldıralım... Anayasa'nın askeri ve sivil yargı olarak yargıda çiftbaşlılık doğuran 145., 156. ve 157. maddelerini ve ilgili yasaları değiştirelim; askeri mahkemelerin yetkilerini askerlerin disiplin suçları ile sınırlayalım...
Anayasa'nın Genelkurmay Başkanı'nı "görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumlu" tutan 117. maddesini değiştirelim ve Genelkurmay Başkanlığı'nı bütün gerçek demokrasilerde olduğu, ilk askeri darbeden, yani 1960'tan önce bizde de olduğu gibi Savunma Bakanlığı'na bağlayalım, Savunma Bakanlığı'nı da TSK'nın iaşe müdürlüğü konumundan kurtaralım...
AKP hükümeti, anamuhalefet partisine bu önerileri derhal yapmalı. Çünkü bu öneriler Türk demokrasisinin çok büyük ihtiyaçlarının icabı oldukları gibi, Sayın Baykal'ın ortaya attığı fikirlerde samimi olup olmadığını sınamanın da yegane yolu.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT